'Ak Parti'nin rakibi Ak Parti!'
Ak Parti’nin zaferiyle
sonuçlanan 3 Kasım 2002 seçiminin üzerinden koskoca 18 yıl geçmiş.
Zamanın CHP Genel Başkanı
Deniz Baykal’a, “Recep Tayyip Erdoğan’ın yolunu açarsanız hepimizin siyasi
hayatını bitirir!” diyenler “çoktan” haklı çıktılar.
Bugünlerde,
Ak Parti’nin geldiği noktayı değerlendiren Ak Partililerden sıkça duyduğumuz
bir “kalıp” var:
“AK
Parti’nin rakibi yine Ak Parti!”.
Bu
cümleyi “olumlu” tarafından alırsanız, “AK Parti kendisiyle
yarışıyor, kendisini aşıyor, rakipsiz bir şekilde yoluna devam ediyor!”
diyebilirsiniz.
Diğer
taraftan…
“Ak
Parti’ye Ak Partililer, daha doğrusu AKP’liler zarar veriyor!” gibi bir mânâ da çıkartılabilir.
“AK
Parti’nin rakibi yine Ak Parti”
diyenlerin önceki ve sonraki cümleleri, kast edilenin daha ziyade “ikincisi”
olduğunu gösteriyor.
AK Parti
tabanındaki, Ak Parti Teşkilâtı’ndaki, Genel Merkez’deki, Külliye’deki
sohbetlere kulak kesildiğinizde, her konuşmanın mutlaka “Allah Reis’e uzun
ve sağlıklı ömürler versin.” duasına bağlandığını görüyorsunuz.
Bu duanın
da iki “yorumu” var:
Birincisi,böyle
demekle sevdiğinizin iyiliğini istemiş olursunuz.
İkincisi
de, bir yandan sevdiğinizin iyiliğini istemiş, diğer yandan da, “Reis olmasa
işler çok kötü!” gibi bir “iç çekişi” ifade etmiş olursunuz.
“Sultan
Abdülhamit Han’ın başına gelenler, İnşAllah Reis’in de başına gelmez!”
demiş olursunuz.
Malûm,
Sultan Abdülhamit Han’ı yıkan, “dış faktörlerden” ziyade, “içerideki
durumlar” olmuştu.
Tarihinin
büyük kısmını, içeriden vurulan liderlerin “ders niteliğindeki” hayat
hikayelerinin oluşturduğu bir millet, elbette “endişeli” olacaktır.
Geçmişle
bugünü kıyaslamakta zaafa düşenler, bu 18 yıl boyunca kaydedilen gelişmelerin
ne kadar “önemli” olduğunu, bazı alanlarda “devrim” niteliğindeki
atılımlara imza atıldığını göremezler.
İnsanoğlu,
kaybetmediğinin kıymetini bilemiyor maalesef.
Tarih,
eğer ‘doğru’ yazılarsa, Sayın Erdoğan’ı artıları eksilerinden çok daha fazla
olan “Büyük Bir Devlet Adamı” olarak anlatacaktır.
Onun, “Yalnızım”
derken, “Metal yorgunluğu var!” derken, “Bize hesabî değil, hasbî
insanlar lâzım” derken, “Bize ÖMER’ler lâzım” derken…
Aslında “Tam
olarak neler demek istediğini - eğer doğru yazılırsa- tarih, çok daha net
bir şekilde ortaya koyacaktır.
Atatürk’ün
tarihi, hoyrat eller tarafından ters yüz edilmişti.
Yıllar
yıllar sonra, O’nun gerçek tarihi ortaya çıkmaya başlayınca, “dost
bildiklerinden” ne darbeler yediğini görmüş olduk.
Gerçeğin
günün birinde mutlaka ortaya çıkmak gibi bir “huyu” vardır.
Ne var
ki, çoğu zaman “geç” kalır ortaya çıkışlar.
Bugün…
Milyonlarca
Ak Partili, “gerçeğin tamamını” göremiyorsa da, neler olduğunu az çok sezebilmektedir.
“Hasbî insanlara olan ihtiyaç” gittikçe
artmaktadır.
AK
Partililer, “yerel seçimi” kaybettiren esas sebepleri görmektedir.
Birçok
ilden, “değişim” talepleri gelmektedir ve “başarısız olanın”, “yanlış
yapanın” hak ettiği karşılığı bulmadığı, “adeta ödüllendirildiği” yolundaki şikayetler gittikçe artmaktadır.
Ak
Partililer, muhalefet partilerinden herhangi birinden endişe duymamaktadır.
Onları “rakip
olarak” görmemektedir.
Ak
Partililer…
Evet,
“AK Parti’nin rakibi AKP’liler” demektedir.
Küçücük
mevkilerde “krallık” taslamalar, vatandaşa “tepeden” bakmalar, “ulaşılması
güç adam” havalarına girmeler, lüksü-şatafatı gösterme gayretleri…
Çıktığı
kabuğu beğenmemeler…
İşi “Sayın
Cumhurbaşkanımız bugün şurada şunu söyledi, bugün burada bunu yaptı!”
mesajlarıyla idare etmeler…
Kritik
süreçlerde “topa” girmemeler…
Ya da
“giriyormuş gibi” yapmalar…
“Şunu
ziyaret ettik, bu bizi ziyaret ettik. Şuradaydık, buradaydık” gibisinden
çoğu vatandaşı zerre ilgilendirmeyen paylaşımlar…
Makama
gelen AK Parti’ye uzun yıllar emek vermişlere tepeden bakmalar, hatta tahkir
etmeler…
Vatandaş
ne yapsın, bize ulaşarak “dert iletmeye” çalışıyor.
Bize dert
anlatmalar baş edemeyeceğimiz kadar yoğunlaşmışsa, “sıkıntı var”
demektir.
“Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan’ın rakibi sizsiniz!”
Okuyucularımızdan
“Paylaşmanızda fayda var” notuyla gönderilmiş.
“Duygularımıza tercüman
olan bir yazı.”
Osman Diyadin imzalı bir metin.
Bir bölümünü arz edeyim:
“Cumhurbaşkanı Recep Tayyip
Erdoğan’ın rakibi sizsiniz!”
Ne CHP, ne İP, ne
de diğerleri!..
Sizsiniz!..
Adeta milleti Tayyip
Erdoğan'dan soğutmak için var gücünüz ile çalıştığınızın farkında
mısınız bilmem ama çıkın sokağa bunu görürsünüz!..
Göremiyorsunuz çünkü
milletten koptunuz!
Bugün,
muhalefetin en acımasız olduğu, pandemi nedeni ile ekonomik
sorunların yaşandığı bu dönemde dahi anketlerde AK Parti'nin oyunun
Yüzde 38-40 bandında görülmesi dahi büyük başarıdır ki bu başarının
sebebi milletin gönlündeki Tayyip Erdoğan sevgisidir...
Kıymayın bu sevgiye!..
Teslim etmeyin bu ülkeyi
2002 öncesi anlayışa!..
Nankör olmayın!..
Milleti dinleyin...
Çünkü;
Kimlerin ne
yaptığını…
Kimlerin kimlere
karşı husumet beslediğini…
Kimlerin kimlerle
kavgalı olduğunu…
Kimlerin neyin
peşinde koştuğunu…
Kimlerin hangi
hesabı yaptığını…
Kimlerin davaya
göz göre göre zarar verdiğini…
Kimlerin kişisel ihtirasları ile Parti’ye ve Reise ihanet
ettiğini bilinmiyor mu sandınız!…
Kafanızı
deve kuşu misali soktuğunuz kumdan çıkarın!..
Cumhurbaşkanı Tayyip
Erdoğan’ın bu ülke için büyük bir şans olduğunu görerek bir gün dahi
partisi adına makam ve mevki beklentisi olmadan ‘Bağımsız güçlü
Türkiye’ ideali için karşılıksız destek veren Devlet
Bahçeli’den ders alın!..
(..)
Bilin
ki;
Bugünkü ‘vurdum duymaz’ anlayışa
son verilmez 2023 öncesi bütün yapıda gerçek bütünleşme sağlanamaz
ise hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır…
Bugünleri çok
arayacaksınız!
Böylesine güçlü
bir iradeye sahip olan, milletinin başını hiçbir olayda yere eğmeyen, üzerine
oynanan bütün oyunlara rağmen ‘Bağımsız Türkiye’ inşa etme
yolunda dev adımlar atan Erdoğan'ın değerini önce AK Partililer olarak
siz bileceksiniz!..
O
nedenle AK Parti’de sen- ben kavgası, makam-mevki, ticaret için siyaset
yapanlar sözüm size…
Birbirlerinin
kuyusunu kazırken aslında Tayyip Erdoğan’ı arkasından hançerlediğinizin
farkında değil misiniz!
Recep Tayyip
Erdoğan’ sız bir Türkiye ve AK Parti’yi hayal edenlerin oyununa
geldiğinizin farkında değil misiniz?
Kendinize gelin!..
Biraz tarihe bakın!..
Son pişmanlıklar para
etmemiş!..
Bilin ki tarihi
okudukları zaman torunlarınız sizden hesap soracak!..
Tıpkı
Abdulhamit’i yalnız bırakanlardan, tıpkı Adnan Menderesi idam edilişini
seyredenlerden hesap sorulduğu gibi!..
Karar sizin!..
(Osman Diyadin / İnternet Haber)