Ah eylül ah!
Sıcak yaz
günlerini yavaş yavaş geride bırakıyoruz. Yemyeşil yapraklar artık sararmaya ve
dökülmeye başladı. Eylül ayı tabiatın elbisesini değiştirmeye başladığı aydır.
Artık yavaş yavaş kış hazırlıkları başlar. Kışlık elbiseler dolaplardan
çıkarılır ve hazırlanır. Kışlık yiyecekler de hazırlanır. Yaz mevsiminin en
taze meyve ve sebzelerini kışın da aynı tazelikte yiyebilmek için kavanozlara
doldurma zamanıdır bu ay. Salçalar, soslar, konserveler, turşular, tarhanalar,
erişteler, fasulyeler, reçeller, pekmezler ve daha neler neler hazırlanır kışa.
Her ânımızı
hüzünle doldurur eylül. Bahçelerde, yollarda, yeryüzünde ve gökyüzünde değişime
şahit oluruz. Adeta yeni bir elbise giymeye başlar tabiat. Yeşil elbisenin
yerini artık sarısı almıştır. Bu da beyaz elbiseye hazırlıktır aslında.
Eylüller çok
şeyler hatırlatır bize. Beyaz yakalı siyah önlüklerle, bezden dikilmiş
çantalarla, erkenden tükenen kurşun kalemlerle, üçte biri kalmamış silgilerle,
kokusu hâlâ burunlarımızda tüten ekmekle nostaljidir eylüller. Yatılı okulların
kuytu köşelerinde anne baba özlemiyle, kardeş hasretiyle gözyaşlarımızı
sildiğimiz aylardır eylüller. Üzümlerin salkım salkım asıldığı, mısırların kor
kor yandığı, zeytinlerin kara bir elmas gibi parladığı, fındıkların
çuvallandığı, tahıl ürünlerinin depolandığı, çayların çeşit çeşit paketlendiği,
balıkların ağlara takıldığı, yaylalardan köylere dönüldüğü aylardır eylüller.
Bu yönüyle tatlı bir hüznü vardır eylülün.
Sadece
yaşadığımız anda değil, tarihte de acılarımız vardır eylülde. Bütün büyük
savaşlar ve yıkımlar eylül ayına denk gelmiştir tarihte. Milyonlarca masum
insanın katledildiği günlerdir bu günler. Hatırlanmak istenmeyen acılar yaşandı
eylüllerde ve bir dirhem su serpilir yanan gönüllerimize diye barış günü ilan
ettik 1 Eylülleri.
Maddi
dünyamızla birlikte manevi dünyamızı da yıkan, insan müsveddesi kan emicilerin
darbelerini hatırlatır eylüller. Seçilmişlerin seçkinler tarafından idam
edilişinin ayıdır bu ay. Ruhumuzda kazınmış izleriyle yaşar ve çocuklarımıza
yaralı bir geçmiş devrederiz eylüllerde.
Gelecek
nesillere güzel bir dünya bırakma umutlarımıza kırağı çalınır bu ayda.
Uluslararası güçlerin savaşıdır eylüller. Dengelerin değiştiği ve kendi
elleriyle kendi koyunlarında büyüttüğü yılanların kendilerini soktuğu ve
bununla yeni bir dünya düzeni adıyla yeni bir sömürü düzeninin kurulduğu hazin
bir aydır bu ay.
Şehirlerin
siluetini değiştiren yangınlar yaşandı bu mevsimde. Dünyanın gözbebeği övülmüş
kentler yeni bir kabuğa büründüler bir gecede. Savaşlarla başlar, yangınlarla
devam eder ve hüzünlerle biter bu ay. Bitişler olduğu gibi yeni başlangıçlar
vardır eylüllerde, aşklar gibi.
Yeni
sevdalara yelken açarız biten aşkların ardından. Yeni sevgililere sesleniriz
yeni heyecanlarla. Eylül demek aşk demek, ayrılık demek, hüzün demek ve
satırlara dökülen gözyaşları demek. Tabiata bir tenhalık çöker, sessizlik olur,
dönüşüm başlar. Keder ve hüzün dolar gönüllere… Ayrılık işlenir şiirlere ve
şarkılara… Şarkılar yazılır eylüle… Filmlere dökülür hüzün ve sevda yüklü
duygular… Kuşlar ağıt yakar solan güllerin ardından… Veda türküleri bu ayda
söylenir. Ayrılıklar bu ayda olur. Bu ayda umutlar ekilir yenibaharlara… Yeni
aşklar yükselir, yeni hayallerle, küllenmiş duyguların üstüne… Hem dert, hem
derman ayıdır bu ay…
Sadece bir
ay adı olarak görmeyin eylülü. Aşkları, savaşları, yangınları, ihanetleri,
ayrılıkları, umutları, hulasa dertleri ve dermanları birlikte yoğurur içinde,
harman yapar ve sunar insanlara. Senin nasibine hangisi düşmüş ise onu alırsın
içinden… Bir ömür onunla kalırsın baş başa… Hüznünü istemez ama yeni umutlar
var diye severiz bu ayı…
Yaşadığımız
anda anlamayız eylülün sırrını ama geçmişe uzandığımızda neler neler hatırlatır
bize eylüller. Bir ayın ötesinde büyük sırlar saklar eylüller. Hatırlayınca
üzülür, gözlerimiz buğulanır, uzaklara dalarız. Kaybettirenlerin ardından kin,
kaybettiklerimizin ardından yas tutarız. Bir ay gibi değil bir yıl gibi geçer
eylüller. Bir ay gibi değil bin yıl gibi izler bırakırlar hafızalarımızda.
Üç kelime
her şeyiyle anlatır eylülleri.
Ah Eylül ah!