TÜSİAD ne de(me)di

TÜSİAD ne de(me)di

Değerli okurlarım, ülkemizin üzerine karabulut gibi çöken sorunlar yetmezmiş gibi şimdi de TÜSİAD illeti ile uğraşıyoruz.

Hafızayı beşerin nisyanı, birçoğumuzu ülkemizde bugünlerde yaşananlara bigâne yapmış olabilir, yâda çeşitli Saiklerle yaşanılanlar işimize gelmediği için unutmayı tercih etmiş olabiliriz.

Tercihlerini unutmadan yana kullananlara diyeceğim hiçbir şey yok. Ben unutmadım ve unutamam. Çünkü yakın tarihin canlı şahidiyim.

Hafızamda kazılı travmalar sadece TÜSİAD olsa amenna çok daha fazlası var.

Buda olmaz denilenlerin olduğu, oldurulduğu yâda ben yaptım oldulu çok garabetleri unutmak şöyle dursun fırsat bulsalar daha beterini yapacakları ile ilgili ciddi tereddütlerim var.

TÜSİAD açıklamasının zamanlamasını ve içeriğini manidar buldum.

TÜSİAD, geçmiş yıllarda da maalesef talihsiz çıkışları ile kendilerini direkt ilgilendirmeyen konularda açıklamalar yapar ve hükumet edenlere ayar verirlerdi.

Cunta ve vesayet dönemlerinde sesleri ve solukları çıkmaz ama milletin değerlerine saygılı olma vaadiyle halkın karşısına çıkıp yapılan seçimlerde halkın oyları ile iktidar olan hükümetlerin özellikle yerli ve milli icraatlarına karşı irtica paranoyası açıklamalar yaparlar ve aba altından sopa gösterirlerdi.

Son yıllarda işleri tıkırında, kasaları dolu. Vatandaş maddi sıkıntılar içindeymiş umurlarında değil. Kırılgan ekonomimize destek olmaları beklenirken, son aylarda hükümetin deruni bilgisini yok sayarak ülke karıştırıcılara yönelik hamleleri üzerinden mal bulmuş mağribiciliğe soyunmalarını bir vatandaş olarak doğru bulmuyorum.

Ekonomik problemler ve program uygulamaları ile ilgili tavsiye ve öneri paketi sunsalar, deprem sel salgın gibi toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren meselelerde ellerini taşın altına koysalar yâda çalıştırdıkları yüzbinlerce insana işveren olarak ilave maddi destek sağlasalar elbette söylenecek söz olmaz.

Devletimiz her zaman olduğu gibi son günlerde de içerden dışardan tehditler alıyor olmalı ki, şer odaklarını, sanatçı, yazar, cizer adı altında beşinci kol faaliyetinde bulunan vesayetçileri ve yardakçılarını bir bir topluyor. Ayyuka çıkmış yolsuzluk çeteleri yanında devlete başkaldırma cüreti gösteren subay bozuntularına karşıda alınması gereken tedbirleri deruni hazinesinde gördükleri karşısında yerinde ve zamanında almaya çalışarak yeni 15 Temmuzlar 28 Şubatlar olmasın diyor.

Sivil toplum kuruluşları kendi işine bakmalı. Devletin verdiği sınırsız hakları millet lehine kullanmalı daha çok üretip daha çok istihdam sağlamalı ve daha çok kazanarak daha çok kazandırmalı.

Rahmetli Erbakan hocamızın hukuk guguk olmuş dediği yıllarda, bir sağdan bir soldan gençler darağacında sallandırılırken tut yemiş bülbül gibi sessiz kalan TÜSİAD, düğün değil bayram değil misali, kendini hiç ama hiç ilgilendirmeyen konular üzerinden vesayet odaklarının sözcülüğüne soyunmasının başka sebepleri olduğunu düşünüyorum.

Yaşadığımız coğrafyanın kaderimiz haline getirdiği beka sorununu, yok sayar ve bigâne kalırsak aç kurtlar sofrasında meze olmak gibi bir riski de satın almış oluruz.

Devletimiz durumdan vazife çıkarmak isteyenleri iyi bellemiş ve müsaade etmiyor. Gücün hukuk olduğu orman kanunları ile dünyayı tarumar etmeye çalışan hukuk yanında bizim hukuk sistemimiz zemzem suyu ile yıkanmış gibidir.

Geziden günümüze saman altından su yürüten sureti ve sireti farklı tüm kesimler: hak, hukuk, adalet gibi evrensel kavramlar üzerinden algı ticareti yaparak başarılı olacaklarını sandılar ama devlet uyumadığını dönen dolapların farkında olduğunu hissettirdi ve bir bir hesaba çekiyor.

Kendini ‘la yüs’el’ gören TÜSİAD da devletin bu hassasiyetinden nasiplendi ve sorgulandı. Kem küm edebiyatını kullanırken çark ettiklerinin farkına varmış olmalılar ki, diğer çark ediciler gibi bunlarda ipe un serdi ve bir şey demediler.

TÜSİAD ne dedi diyenler ne demedi ye baksınlar. Tutuklanmadılar ama şimdilik yurt dışına çıkış yasağı ile kurtuldular.

Sağlık ve mutluluk dileklerimle.