Müslüman Bosna halkına varlık mücadelesinde liderlik eden ve bilgeliğiyle günümüz Müslümanlarına rehberlik eden Aliya İzzetbegoviç ile Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan arasındaki güçlü bağa ve benzerliklere dikkat çeken Eyüp Beyhan, "Her iki liderin siyasi düşüncesi, İslam medeniyeti, demokrasi ve özgürlük, adalet ve mücadele kavramları etrafında şekillendiğini söylemek mümkündür" dedi.

Bir Ramazan ayında daha Gazze, Arakan ve daha birçok beldede Müslümanların çektiği acılar ve uğradığı mezalim, hepimizin içini acıtıyor, düşüncelerimizi kardeşlerimize yöneltiyor. Dinlerini istediği gibi yaşayamayan, huzurla oruç ibadetini eda edemeyenler bugün nasıl Gazzelilerse, 1992-1995 yılları arasında da Bosnalı Müslümanlardı. Boşnakların dinlerini ve kültürlerini korumak için soykırımcılara karşı verdiği mücadelede ise “Bilge Lider” Aliya İzzetbegoviç onlara öncülük etti. Balkanlardaki Osmanlı mirasının en büyük savunucularından olan ve günümüzdeki Türkiye-Bosna dostluğunun mimarı sayılabilecek Bilge Lider, vefatından 21 yıl sonra bile bugün mezalime uğrayan Müslüman topluluklar için bir direniş örneği olmaya devam ediyor. Aliya İzzetbegoviç’in mirası, Türkiye ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ile olan ilişkisi, Aliya İzzetbegoviç’in hayatı ve kültürel mirası üzerine kapsamlı incelemeler yapan, araştırmacı yazar Eyüp Beyhan ile konuştuk.

Röportaj5

ALİYA’NIN İDEALİ, TÜRKİYE VE BOSNA ARASINDA GÜÇLÜ BAĞ KURULMASIYDI

Aliya İzzetbegoviç’in “Bilge Lider” olarak anılmasının sebebi nedir? Liderlik tarzını nasıl felsefi bir çerçeveye oturtuyordu?

Aliya, Bosna Savaşı’nın en zor dönemlerinde bile sabırla, hikmet ve adaletle hareket eden bir liderdi. “Bilge Lider” olarak anılmasının nedeni, siyasetçi kimliğinin ötesinde bir düşünür ve ahlak adamı olmasıdır. O, yönetimde sadece stratejiyle değil, aynı zamanda ahlaki değerlerle hareket edilmesi gerektiğini savundu.

BATI İLE DOĞU ARASINDAKİ KÜLTÜREL FARKLILIKLAR

Aliya İzzetbegoviç’in düşünce dünyasını şekillendiren temel unsurlar nelerdi? Onun felsefesinde insan, özgürlük ve adalet kavramları nasıl bir yer tutar?

Aliya’nın düşünce dünyasını şekillendiren temel unsurlar İslam, insan hakları, özgürlük, adalet ve Batı ile Doğu arasındaki kültürel farklılıklardı. Hayatının büyük bir kısmını bu konular üzerine düşünerek, yazarak ve mücadele ederek geçirdi. Aliya, insanlığın en büyük ihtiyacının özgürlük ve ahlak temelli bir düzen olduğunu savundu. Adalet onun için vazgeçilmezdi ve devlet yönetiminde en önemli ilkelerden biri olarak kabul ediyordu.

Röportaj4

TÜM ZORLUKLARA RAĞMEN HALKININ ÖZGÜRLÜĞÜNÜ VE BİRLİĞİNİ SAVUNDU

Aliya İzzetbegoviç, Bosna Hersek’in bağımsızlık sürecinde nasıl bir liderlik sergiledi?

Aliya, Bosna Hersek’in bağımsızlık mücadelesinde halkını birleştiren, barışçıl ama kararlı bir liderlik sergiledi. Aliya, Bosna’nın bağımsızlığını ilan ettiğinde, savaş kaçınılmazdı. O, tüm zorluklara rağmen halkının özgürlüğünü ve birliğini savundu. Aliya, Batı dünyasının Bosna’daki soykırıma sessiz kalmasını büyük bir hayal kırıklığı olarak gördü. Özellikle Avrupa ve Amerika’nın, Sırp saldırılarına karşı yeterli tepki vermemesini eleştirdi. Buna rağmen diplomasiyi hiçbir zaman elden bırakmadı ve uluslararası desteği artırmak için çaba gösterdi.

TÜRK HALKINA HER ZAMAN BÜYÜK BİR SEVGİ VE SAYGI BESLEDİ

Aliya İzzetbegoviç’in Türkiye’ye ve Türk halkına bakışı nasıldı?

Aliya, Türkiye’yi Bosna’nın doğal bir dostu olarak görüyordu. Osmanlı mirasına sahip çıkıyor ve Türkiye’nin tarihsel bağlarından dolayı Bosna’ya destek vermesi gerektiğine inanıyordu. Türk halkına her zaman büyük bir sevgi ve saygı besledi. Türkiye ise, hem devlet hem millet olarak, genel olarak Balkan coğrafyasına, özellikle de Bosna’ya kayıtsız kalmadı. Savaşta yıkılmış Bosna-Hersek’in imarı ve inşası konusunda Türkiye’nin büyük rolü yadsınamaz. Aliya, vefanın timsali bir liderdir ve Türkiye’nin yaptığı iyilikleri hiçbir zaman unutmadı. Aliya’nın ideali, Türkiye ve Bosna arasında güçlü ve kalıcı bir bağ kurulmasıydı. Bugün, iki ülke arasında ticari, kültürel ve siyasi ilişkiler güçlü bir şekilde devam ediyor.

Röportaj3

İZZETBEGOVİÇ’DEN ERDOĞAN’A: “BOSNA’YI SİZE EMANET EDİYORUM”

Aliya İzzetbegoviç ile Recep Tayyip Erdoğan’ın dostluğu nasıl başladı?

Yazılı kaynaklara göre Aliya İzzetbegoviç ile Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, özellikle 1990’lı yıllardan itibaren tanışıklık kurmuş ve güçlü bir dostluk geliştirmiştir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Aliya’nın düşüncelerini yakından takip eden bir liderdi. Aliya da Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi vizyonunu takdir ediyor. İki liderin bir birine karşı saygı ve sevgileri oldukça yüksekti.

BOSNA’NIN GELECEĞİNDE TÜRKİYE’NİN ROL ALMASINI İSTEDİ

Aliya İzzetbegoviç, Recep Tayyip Erdoğan’a Bosna’yı emanet ettiğinde neyi kastetmişti?

Haber gelir, Aliya ağır hastadır. Vefalı dost durur mu hiç. Rota Saraybosna’dır. Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan o dönem Türkiye Cumhuriyetinin Başbakanı olarak kendisini ziyaret ediyor.  Aliya, “Bosna’yı size emanet ediyorum” dedi. Yani diyor ki ey Türkiye devleti, ey Türkiye halkı Bosna size emanettir. Bosna’ma sahip çıkın. Bu söz, Bosna’nın geleceğinde Türkiye’nin rol almasını istediğini gösteriyordu. Aliya, Türkiye’nin Bosna’ya sahip çıkmasını, destek vermesini ve yalnız bırakmamasını arzuluyordu.

Recep Tayyip Erdoğan’ın liderlik anlayışı ve siyaset tarzı ile Aliya İzzetbegoviç’in yaklaşımları arasında benzerlikler var mı?

Var elbette. Her iki liderin siyasi düşüncesi, İslam medeniyeti, demokrasi ve özgürlük, adalet ve mücadele kavramları etrafında şekillendiğini söylemek mümkündür. Her ikisi de halkın iradesine dayalı bir yönetimi savunmuş, adalet ve bağımsızlık mücadelesinde kararlılık göstermiş liderlerdir. Erdoğan, Aliya’nın fikirlerine ve mirasına sahip çıkan bir duruş sergilemiştir.

Röportaj2

BARIŞ ANCAK GÜÇLÜ DEVLET, BAĞIMSIZ MİLLETLE SAĞLANIR

Savaşların gittikçe artığı bir çağa tanıklık ediyoruz. Dünya liderlerine baktığımızda hem Aliya İzzetbegoviç hem de Recep Tayyip Erdoğan “savaşı” değil “barışı” önceliyorlar. İki liderin barış ile ilgili ortak yönleri var mı?

Öncelikle her iki liderde İslam dininin müntesipleridir. İslam’ın diğer bir adı ise barıştır. Her iki liderinde inançları gereği barış öncelikleridir. Her iki liderde, dini ve milleti ne olursa olsun, coğrafyanın neresinde yaşıyorsanız yaşayın, bütün insanlık ve mazlumlar için selam ve eman yurdu olması için yegâne gayret sarf eder.  Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan bu çağın liderleri arasında en çok barışı vurgulayan liderdir. Batının emperyalist saldırılarına karşı daima barışı telkin etmiştir. Savaş baronlarına adeta meydan okumuş bir liderdir. Hem yerelde hem de uluslararası platformlarda adil ve barış temelli gelecek perspektifi sunmuştur.

İzzetbegoviç ve Erdoğan, barışın ancak güçlü bir devlet ve bağımsız bir milletle sağlanabileceğine inanmıştır. İzzetbegoviç, Bosna’nın bağımsızlığını ve toprak bütünlüğünü savunurken, Erdoğan da Türkiye’nin egemenliğini ve güvenliğini ön planda tutmaktadır.

Her iki lider de barışı sadece çatışmasızlık olarak değil, adaletin sağlanmasıyla mümkün gören bir yaklaşıma sahiptir. İzzetbegoviç, savaş döneminde dahi etik değerlere bağlı kalınması gerektiğini savunmuş, Erdoğan ise uluslararası sistemde mazlumların yanında yer aldığını sıkça vurgulamıştır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, BM kürsüsünde “Dünya Beşten Büyüktür” diyerek çarpık sistemin iflas ettiğini, barışı sağlayamadığını vurgulayarak mazlumların sesi olmuştur.