Ramazan’la beraber gökyüzünde, yeryüzünde bambaşka bir huzur oluyor. Dingin derin bir atmosfer. Bunu hissetmek insan için bir lütuftur. Rahmet kapıları açılır gönüllere.
Ruhlarımız; dünya hengâmesinde, yoğunluğunda sıkışıyor. Bedenlerin nefeslenmeye ihtiyacı vardır. Ramazan, buna cevap veren ilaçtır.
Yıl da bir ay bu maneviyat coşkusu tüm zerrelerimize işler.
Yer gök rahmete gark olur Ramazan’da. Bu ayın manevi derinliğiyle gelen sükût ve Allah’ın rahmetinin her yeri kuşatması insan içindir, bunu tüm mahlûkat da hisseder.
Bu ayın ruhu tüm bedene bambaşka yansır. Allah’ın merhameti, bağışlayıcılığı ve lütfu her zamankinden daha fazla tecelli eder.
Dualarla yöneliş çoğalır. Özellikle sahur ve iftar vakitlerinde yapılan dualar sarar hepimizi ve evreni.
Ramazan arınma vesiledir. Samimiyetle yapılan ibadetlerin günahların bağışlanmasına vesile olduğu bilinir.
Toplumsal dayanışmanın kalbi olan aydır. İyilik, yardımlaşma ve paylaşma duyguları kuvvetlenir.
Ruhlar tazelenir.
Ramazan; oruç, dua, ibadet ve içsel arınma ayı olarak, insanların kalplerinde merhametin ve iyiliğin yeşerdiği, tüm varlıkların Allah’ın lütfuna daha açık hale geldiği bir zamandır.
Bu anlamda; evrenin her köşesinde feyz ve bereket kendini gösterir.
Rahmetiyle gelen Ramazan, her insanda farklı bir yere sahiptir. Ramazan ayında ruhların hafiflemesi, ibadetlerin çoğalması, Rabbe teslimiyet iken, yeme içmenin azalmasıyla bedenlerdeki hafifleme de; sağlıktır.
Allah’ın rahmet, bereket ve mağfiret kapılarını sonuna kadar açtığı mübarek ay da elimizden geldiği kadar vakti kuşanmalıyız. Bir bayram sevinci, işlenen sevapların hissedilişiyle gelir gönlümüze, hanemize. Bu da yaşam içinde kendimize sunduğumuz sonsuz bir iyileşmedir.
Ömrü rabbe halis kılarak idrak yollarını açmaktır. Gecenin bereketini gün içindeki salih amellerle çoğaltmaktır.
Susuz kalan dudaklardan Allah kelamını yanarak aşkla anlatmaktır, konuşmaktır.
Ramazan, oruç tutarak nefsi terbiye ederken, sabırla olgunlaşmayı ve insanlara yardım eli uzatarak sevap kazanmayı öğretir. Bu ay boyunca rahmetin ve bereketin kokusu bir çiçeğe bakışta, bir çocuğu gülümsetirken, bir babanın elini öperken, bir yetime el uzatırken duyulur. İnsanın ruhunda hissedeceği huzurun büyümesidir bu.
Bedenin gün boyu açlık ve susuzluğa teslimiyeti, kötü sözden uzak duruşu, zıddıyla kaim olan ruhun doygunluğu fark etme zamanıdır ramazan.
Zihne, kalbe sunulan bir ciladır.
Ramazan’ın ruhani atmosferini artıran unsurlar olan; sahurlar, iftarlar, teravih namazları, mukabeleler ve hayır işleriyle gelen rahmet kokusu aşkla hissedilir. Bu manevi iklimin içinde bulunmak, sabırla ve samimiyetle ibadet etmek önemlidir.
Ramazan kendimizi sorgulama ayıdır aynı zamanda. Bir önceki ramazandan bu zamana neler değişti kendimizde? ’Neler çoğaldı, neler azaldı’ diye düşünmek gerekir.
Katettiğimiz yollarda sevincimiz olacak emeği devamlılığa büründürmek, ömrümüzün tüm alanlarında ramazan teslimiyetini göstermek şiarımız olmalı şüphesiz. Bu şuurla bereketlenen bir ömrün ramazanı bekleyişi de farklı olur. Nice güzelliğe tekrar tekrar yol bulmayı istemek gibi manevi bir hedefi de olur insanın.
Ramazan; rahmetin ömre damga vurduğu bir zamandır. Bu çağrıyla iç dengemizi ayarladığımız, kalp saatimizi yeniden kurarak Rabbe teslim oluşun adıdır. Nice ramazanlara…