Deprem kuşağında yer alan Türkiye çarpık kentleşme ve hatalı yapılar yüzünden depremlerde büyük acılar yaşıyor. En son 6 Şubat depremleriyle sarsılan 11 ilimiz, 2 yıl gibi kısa bir sürede hızla toparlanmayı sürdürdüğünü yapılan konutlar net şekilde gösteriyor. 6 şubatın ardından yeniden gündeme gelen olası İstanbul depremine ilişkin sorularımızı yanıtlayan AFAD Deprem Risk Azaltma Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, “Olası bir deprem, sadece İstanbul’u değil, bütün Marmara’yı, dolayısıyla bütün ülkemizi etkiler. O yüzden bir saniye bile vakit kaybetmemek lazım. Depremlere her an hazırlıklı olmalıyız” dedi.
Milat Gazetesi Ankara Temsilcisi Özlem Doğan
AFAD Deprem Risk Azaltma Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar
6 Şubat 2023 sabahı tüm Türkiye korkunç bir felaket sabahına uyandı. Tarihte eşine az rastlanır bir şekilde 11 ilimizde birden büyük bir yıkıma neden olan 7.7 büyüklüğündeki deprem, 04.17’de onbinlerce insanımızı hayattan kopardı. Öğlen saatlerinde meydana gelen 7.6 büyüklüğündeki ikinci deprem ise daha fazla can kaybına neden oldu. 50 binden fazla vatandaşımızı kaybettik. Onbinlerce bina yıkıldı, insanlar evlerini, işlerini, okullarını yitirdi. Kahramanmaraş’tan Hatay’a, Adıyaman’dan Malatya’ya 11 şehrimizin çehresi değişti, merkezleri yerle bir oldu. 7 Şubat’ta ulaştığım ve sırasıyla gezdiğim Adıyaman, Hatay, Kahramanmaraş, Malatya’yı 2 yıl içerisinde birkaç kere daha ziyaret ettim. Depremin ikinci yıldönümünde yeniden Adıyaman, Kahramanmaraş ve Hatay’ı görme imkanı buldum. Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı’nın ulusal ve uluslararası basın mensuplarına yönelik Kahramanmaraş, Adıyaman ve Hatay deprem bölgelerine yönelik programa katıldık. Depremin ilk yıldönümünde büyük bir şantiyeye dönüşmüş olan şehirlerin hızla dönüştüğünü ve enkazların yerini binaların aldığını gördüm. 2 sene gibi kısa bir sürede bunu başarmak için çok büyük bir ülke olmak gerekir. Dolayısıyla Türkiye’nin ne kadar güçlü olduğunu Adıyaman’da ve Kahramanmaraş’ta yükselen toplu konutlarla bir kere daha müşahade ettik.
'Her ayrıntı düşünülmüş'
İlk ziyaretimiz Adıyaman İndere Mahallesi toplu konut alanına oldu. 16 bin 467 konutun inşa edildiği ve 65 bin kişi yaşayacağı bölgede temiz su, kirli su, internet, doğalgaz alt yapısı da oluşturulmuş durumda. Okulları, aile sağlığı merkezleri, spor salonları, ticari üniteleriyle yeniden kurulan şehirde daireler de en ince ayrıntısına kadar düşünülerek inşa edilmiş. 8 bine yakın personelin faaliyet gösterdiği, çekilen kuralar çerçevesinde çoğunluğu ailelere teslim edilen konutlar yaz döneminde donatılarıyla birlikte tamamlanmış olacak.
Türkiye’nin gururu Baykar
Adıyaman Örenli bölgesinde de 3034 TOKİ konutu yer alıyor. Örenli’de Türkiye’nin gururu Baykar’ın inşa ettiği 349 konut bulunuyor. Düzenli mimarisi ve diğer inşa edilen toplu konutlarda olduğu gibi ferah ve geniş alanlarıyla deprem bölgelerinde yürütülen titiz çalışmalar devletimizin tüm imkanlarıyla vatandaşının yanında olduğunu bir kere daha gösteriyor.
Ulu Camii de restorasyonda
11 şehrimizde meydana gelen deprem dolayısıyla tarihi camilerimiz de ağır hasar aldı. Tamamen yerle bir olan Adıyaman’ın tarihi Ulu Camii’nde şu an Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından titiz bir çalışma yürütülüyor. İnce işçilikle orijinal taşlarının da kazandırılarak restorasyonda kullanıldığı camii kısa bir süre içerisinde cemaatine yeniden kavuşacak.
Göz kamaştıran projeler
Depremin en çok vurduğu Kahramanmaraş’ta haritadan silinen bulvarlar, mahalleler 2 yılın ardından ölüm sessizliğinden kurtulduğuna tanık olduk. İnsanların yeniden umutlarını paylaştığı güvenli alanlara dönüşen Kahramanmaraş Azerbaycan Bulvarı’ndaki konutlar ve alan, İstanbul’un en nezih semtlerini aratmayacak şekilde tasarlanmış. TOKİ ile MİDA tarafından toplam bin 278 konut ve 826 iş yerinden oluşan dev projeyle konut ve işyeri sahiplerinin mağduriyeti son bulmuş olacak. Adıyaman’da olduğu gibi Maraş’taki konutlarda da konfor ve güvenlik göze çarpan ayrıntılar arasında. Sadece şehir merkezleri değil, köylerde de vatandaşların mağduriyeti gideriliyor. Maraş Özbek Köyünde de halk sahiplerine evleri teslim edildi. Akşam üzeri uğradığımız köyde hayat normal seyrinde devam ederken sohbet ettiğimiz vatandaşlar da evlerine kavuştukları için duydukları sevinci dile getirdiler.
Medeniyetler şehri Hatay
Depremin ilk günlerinde Hatay’a vardığımızda bir şehirden çok, tamamen enkaza dönmüş bir büyük alanla ve ölüm kalım mücadelesi veren acılı vatandaşlarımızla karşılaşmıştık. Aradan geçen zaman diliminde yaşanan acılar unutulmasa da geride kalan aileler için yeniden bir şehir inşa ediliyor. Hummalı çalışmaların devam ettiği Hatay’da konut yapımı da ilerliyor. 88 bin 367 yapının yıkıldığı Hatay’da 15 ilçe ve 1 milyon 686 bin 43 kişi depremden etkilendi. Son 2 yılda ulaştırma ve altyapı projelerine 86 milyar TL’yi aşkın yatırım devam ederken 46 bin 140 konutun kurası çekildi. 138 bin 390 konutun yapımı sürerken tarihi yapılar da ihmal edilmiyor. Türkiye sınırları içerisinde ilk yapılan cami olarak kabul edilen Habib’i Neccar Camii de büyük depremde yıkılan yapılar arasındaydı. Vakıflar Genel Müdürlüğü 19. yüzyıldaki mimarisine uygun olarak bu önemli eseri yeniden şehre ve ülkeye kazandırmak için çalışmalarını sürdürüyor. Hatay’da son 2 yılda sağlık projelerine 16,2 milyar TL, eğitime 9,75 milyar TL yatırım yapılırken tarım ve orman projelerine de 1,8 milyar TL yatırım ve hibe desteği sağlandı. Gençlik ve spor projelerine 6,5 milyar TL destek verilen Hatay’da sanayi projelerine de 3,75 milyar TL yatırım devam ediyor.
'Depreme her an hazır olmalıyız'
Başta deprem olmak üzere her türlü afette olay yerinde canla başla çalışma yürüten AFAD’ın Kahramanmaraş bölge müdürlüğünde yetkililerden bilgi edindik. Milat Gazetesi’nin sorularını cevaplayan AFAD Deprem Risk Azaltma Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar, Deprem tehlikesine karşı daima hazır olunması gerektiğini ifade etti. Tatar, "Hazırlık, zaten dinamik bir süreç. Hazırız dediğiniz an zaten kaybedersiniz. Sanki her şeyin bitmiş olduğunu varsayıyor olursunuz. Halbuki İstanbul sürekli büyüyen bir şehir. İstanbul, bir dünya kenti. Etrafında çok sayıda büyük sanayi yapıları var. Bütün Marmara’yı dikkate aldığınızda aslında olası bir deprem, sadece İstanbul’u değil, bütün Marmara’yı, dolayısıyla bütün ülkemizi etkiler. O yüzden "Deprem ne zaman olacak, olacak mı, olmayacak mı?" diye sorarak bir saniye bile vakit kaybetmemek lazım” dedi.
'6 Şubat örnek oldu'
6 Şubat’ın çok büyük bir örnek olduğunu belirten Tatar, “Bireysel olarak, toplum olarak, ülke olarak ne kadar hazırız? Nelerimiz eksik, neleri yapmamız gerekiyor? Bunları sorgulamamız lazım. Bu millet 6 Şubat gibi dünyanın en büyük felaketlerinden birisinin üstesinden iki yıllık bir süre içerisinde bu noktaya geldi. İnsan gurur duyuyor ama bu gurur duyacağımız en son konu olsun. Bir depremden sonra hiçbir ülke 201 bin tane konutunu yapıp vatandaşına teslim etme yeteneğine ve gücüne sahip değil. Bu, bu milletimizin, ülkemizin, devletimizin başarısı” diye konuştu.
'Toplumsal farkındalık şart'
6 Şubat’ta yaşanan kritik örneklere dikkat çeken Tatar, “Hem bireysel hem aile olarak depreme hazır mısınız, bunu sormalısınız. Öncelikle afetlere, depreme karşı dirençli şehirler oluşturmamız gerekiyor. Dirençli şehir derken de sadece ‘kentsel dönüşüm yapalım, binalarımızı yenileyelim’ değil, topyekûn, büyük bir ekosistemin içerisinde bir yandan binalarımızı doğru zemine inşa etmemiz, bir yandan da toplumu çok ciddi şekilde eğiterek büyük bir toplumsal farkındalık yaratmamız gerekiyor.”
'Uyum içinde olmalıyız'
Toplumda güvenli bir yaşam kültürü oluşturulması gerektiğini kaydeden Tatar sözlerini şöyle noktaladı: “Otel yangınında 78 tane canımızı biz niye kaybettik? Otellere gidiyoruz. Bir parça farkındalığımız olsa ve ‘benim kaldığım odada gerçekten bir alarm sistemi, duman alarmı, sinyal alacağım bir yer ve sprinkler var mı” diye sormamız gerekir. Yine acil durumda ‘ben nereden çıkarım’ şeklinde düşünerek onları öğrenmeli. Bu bile hayat kurtarıyor. Ülke ve devlet olarak çok ileri düzeydeyiz. Birçok konuda kapasitemizi geliştiriyoruz, birçok ülkeye örnek oluyoruz, birçok alanda kendimizi geliştirip yeniliyoruz. Bir tarafında muhakkak devlet, yerel yönetimler, üniversiteler, STK’lar ve bir tarafında da muhakkak toplum olmalı… Bu saydıklarımız uyum içinde olmadığı sürece bir tarafımız eksik kalır.”