İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne (İBB) yönelik yolsuzluk ve rüşvet operasyonun ardından tutuklanan Ekrem İmamoğlu The New York Times için bir yazı kaleme aldı.
'Ben, Cumhurbaşkanı'nın ana rakibiyim'
İmamoğlu’nun yazısı, "Ben, Cumhurbaşkanı'nın ana rakibiyim, tutuklandım" başlığıyla gazetenin ‘görüş’ kategorisinde, İngilizce olarak yayımlandı.
İmamoğlu, yazısında daha önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın desteklediği 3 adaya karşı seçim zaferi elde ettiğini belirtip, kendisine yönelik soruşturmaya şaşırmadığını ifade etti.
'Susturulamayacaklar'
Türkiye’deki protestolara değinen İmamoğlu, "Türkiye’de artan adaletsizlik ve zor durumdaki ekonomiyle birlikte, kamuoyundaki öfke kaynama noktasına ulaştı. Halk, dışlanmayan, adalet vadeden ve daha iyi bir gelecek umudu sunan bir aday etrafında kenetleniyor. Susturulamayacaklar." ifadelerini kullandı.
'Türkiye ve dünya halkına inancım tam'
ABD ve Avrupa’da kendisinin tutuklanması ile ilgili yeterince tepki gösterilmediğini söyleyen İmamoğlu, "Adalet ve demokrasi için mücadele eden Türkiye ve dünya halkına inancım tam." diye yazdı.
'Cumhuriyet bir korku cumhuriyetine dönüştü'
Ekrem İmamoğlu, Türkiye'yi şikayet ettiği yazısında özetle şunları söyledi:
Yıllardır Sayın Erdoğan’ın yönetimi, demokratik denge ve denetleme mekanizmalarını aşındırarak medyayı susturdu, seçilmiş belediye başkanlarını bürokratlarla değiştirdi, yasama organını etkisiz hale getirdi, yargıyı kontrol altına aldı ve seçimleri manipüle etti. Son aylarda protestocuların ve gazetecilerin kitlesel olarak tutuklanması, ürkütücü bir mesaj verdi: Kimse güvende değil. Oylar iptal edilebilir, özgürlükler bir anda ellerinden alınabilir. Sayın Erdoğan yönetiminde, cumhuriyet bir korku cumhuriyetine dönüştü.
Bu, sadece demokrasinin yavaş yavaş erozyona uğraması değil. Bu, kasıtlı olarak cumhuriyetimizin kurumsal temellerinin yıkılmasıdır. Gözaltına alınmam, Türkiye’nin otoriterleşmeye ve keyfi gücün kullanımına doğru kayışında yeni bir aşamayı işaret etti. Uzun bir demokratik geleneğe sahip bir ülke, artık geri dönüşü olmayan bir noktaya ulaşma riskiyle karşı karşıya.
'Erdoğan’a rakip olmamı engelleme çabaları'
Baskıya rağmen, Cumhuriyet Halk Partisi pazar günü başarılı bir şekilde cumhurbaşkanlığı ön seçimini gerçekleştirdi. Parti tarafından yapılan sayımlara göre, 1,7 milyonu kayıtlı parti üyesi olmak üzere 15 milyon kişi, partinin cumhurbaşkanı adayı olarak bana oy verdi. 2019’da belediye başkanı seçilmemden bu yana, neredeyse 100 soruşturma ve bir düzine dava ile karşı karşıya kaldım. Sayın Erdoğan’a rakip olmamı engelleme çabalarının bir parçasıydı.
'Sessizlikleri kulakları sağır edici'
Baskıya rağmen dayanışma işaretleri varlığını sürdürüyor. Türkiye ve yurtdışındaki sosyal demokrat liderler ve belediye başkanları—Amsterdam’dan Zagreb’e kadar—benim tutuklanmamın ardından cesaret ve ilke sahibi bir duruş sergileyerek desteklerini gösterdi. Sivil toplum da geri adım atmadı. Peki ya dünya çapındaki merkezi hükümetler? Onların sessizliği kulakları sağır edici. Washington, Türkiye’deki son tutuklamalar ve protestolarla ilgili yalnızca “endişelerini” dile getirdi. Avrupa liderleri ise, birkaç istisna dışında, güçlü bir yanıt vermekte başarısız oldular.
'Türkiye ve dünya halkına inancım tam'
Şüphesiz, son gelişmeler—Rusya’nın Ukrayna’daki savaşı, komşumuz Suriye’deki Esad rejiminin devrilmesi ve Gazze’deki yıkım—Türkiye’nin stratejik önemini artırdı, özellikle de Avrupa güvenliğine yardımcı olma kapasitesi göz önüne alındığında. Ancak jeopolitik hesaplar, değerlerin, özellikle insan hakları ihlallerinin aşınmasını görmezden gelmemize neden olmamalıdır. Aksi takdirde, küresel kurallara dayalı düzeni adım adım yıkanları meşrulaştırmış oluruz.
Türkiye’de demokrasinin ayakta kalması, yalnızca Türkiye halkı için değil, dünya çapında demokrasinin geleceği için de kritik öneme sahiptir.
Adalet ve demokrasi için mücadele eden Türkiye ve dünya halkına inancım tam."