ZALİMİN HASMI ALLAH''TIR
BİR AYET
"Kendilerinden önce olan Nuh, Ad, Semud milletlerinin, İbrahim milletinin, Medyen ve altüst olmuş şehirler halkının haberleri onlara gelmedi mi? Peygamberleri onlara belgeler getirmişlerdi. Allah onlara zulmetmemiş, onlar kendilerine yazık etmişlerdir."
(TEVBE, 70)
BİR HADİS
"Sizden biriniz bir kötülüğü gördüğü zaman, onu eli ile değiştirsin, gücü yetmezse dili ile değiştirsin. Buna da gücüyetmezse kalbi ile buğzetsin. Bu imanın en zayıfıdır.
(MÜSLİM, KİTABU'L-İMAN)
SÖZÜN ÖZÜ
"Aklın güzelliği dil ile, dilin güzelliği söz ile, kişinin güzelliği yüz ile, yüzün güzelliği göz ile belli olur."
YUSUF HAS HACİP
***
HAZIRLAYAN: SABRİ GÜLTEKİN
Adalet mülkün temeli, zulüm bu temele yerleştirilmiş bir dinamit; adalet, Hakk'ı ve halkı hoşnut etmenin en emin yolu, zulüm bu yolda yürekleri hoplatacak bir gulyabanu00ee; adalet hakkın sesi ve soluğu, zulüm bir nefsanu00eelik hırıltısı; adalet, dünya ve ahiretin biricik emniyet vesilesi, zulüm bir gadr ü cevr dumanı, sisi; adalet, ubu00fbdiyet de dediğimiz hakikatin Kur'an'daki adı, zulüm hakiku00ee insanu00ee değerlere karşı saygısızlığın bir unvanı; adalet evrensel barışın en sağlam köprüsü, zulüm insanu00ee ufku kirleten bayağılığın en denu00eesi...
"Zulm ile abad olanın ahiri berbad olur"
Zulüm ile şimdiye kadar kimse payidar olmamıştır; olmuş gibi görünenlerin de yanına kalmamıştır. Atalarımız ne hoş söylerler: "Zulm ile abad olanın ahiri berbad olur." Aslında, böyle birinin evvelinin de, ahirinin de berbad olduğu açıktır; zira zulmün, bazen küfrün önünde bir günah haline geldiği de olur ki, işte o zaman "gayretullah"a dokunur ve eden de hemen bulacağını bulur. Doğrusu insan küfre karşı mesafeli bulunduğu kadar zulümden de uzak durmalıdır; zira Allah nezdinde mazlumun ahı bir duadır ve bu duanın kabulü de ilahu00ee adaletin muktezasıdır.
Haddi aşmak Allah'a karşı gelmektir
Zulüm, bir haddini aşmışlık ve haksızlık, böyle bir günahı irtikap eden zalimin hasmı da Allah'tır. O çok merhametli olduğu kadar, "ihkak-ı hak" eden bir u00c2dil-i Mutlak'tır. Rahmetiyle ve hilmiyle zalime mehil üstüne mehil verir ama mazlumu, mağduru da sonuna kadar çiğnetmez. Bugün olmasa da yarın kendini bilmezlere haddini bildirir ve her şeye kadir olduğunu gösterir. İnsanın hür ve muktedir olması, ona başkalarına zulmetme hakkını vermez; kuvvet, hakkın emrinde olduğu sürece değerler üstü değer kazanır; hürriyet de başkalarının haklarına saygılı davranıldığı ölçüde hakiku00ee kıymetini bulur ve kalıcı olur.
Nesiller asimile ediliyor
Hürriyet ve kuvvet mevzuunda, Hakk'ın takdir buyurduğu sınırlar içinde kalma, adalet ve istikamet; bu konuda sınır tanımamazlık ise, bir zulüm ve haksızlıktır. Adalet hemen her konuda dengeyi koruma ve itidalli olmanın Kur'an kaynaklı adı; zulüm ise her alanda dengeleri alt-üst etmenin ürperten unvanıdır. Ancak her zulmün aynı seviyede olmadığı da bir gerçektir. Maalesef, günümüzde kısaca temas edip geçtiğimiz zulümlerin hemen hepsi irtikap edilmekte ve hepsine karşı da sessiz kalınmaktadır. Evet, bugün belli kesimlere karşı haksızlık diz boyu; her türden tecavüz, tiranlarınkine denk; karalama, iftira ve tezvir, medyanın eli ve dilinin ulaştığı alan vüs'atinde; şeref, haysiyet ve onurla oynama ahval-i adiyeden; din ve vicdan hürriyetine saygı, seminer ve konferanslardaki bildirilere emanet; demokrasi, ideolojilere göre yorumlanma iptizaline maruz; öyle ki, onun adına operasyonlar yapılıyor, ırz çiğneniyor, namus payimal oluyor, iktidarlar devriliyor, sun'u00ee iktidarlar oluşturuluyor, nesiller asimile ediliyor, "hak" deniyor, bin bir mesavi işleniyor ve kaba kuvvet temsilcileri dünyanın gözünün içine baka baka tarihte emsali görülmemiş zulümler irtikap ediyorlar.
Kur'an-ı Azu00eemüşşan uyarıyor
İnsanın tevhid çizgisini koruyamayıp, Halık-mahlu00fbk, abd-Ma'bud münasebetindeki inhirafı demek olan şirk en büyük zulüm; açıktan açığa hak-hukuk tanımama, başkalarına cevr ü cefada bulunma, onları aldatma, itibarlarıyla oynama, gıybet etme... gibi hususlar ikinci derecede birer zulüm; Allah'ın emir ve yasaklarını dinlememe, haramlara karşı kat'u00ee tavır alıp meşru00fb dairedeki zevklerle yetinmeme ise farklı bir zulümdür. Hangi çeşidi olursa olsun Kur'an-ı Kerim adalet ve ubu00fbdiyet üzerinde durduğu kadar zulüm ve haksızlığa da vurguda bulunur ve mü'minleri inhiraf, cevr, cefa ve gadrin her çeşidinden uzak durmaya çağırır. (Yeni Ümit Dergisi)
UYARI
ZULMÜN HER TÜRÜNDEN SAKININ
Kur'an-ı Kerim çok geniş bir zulüm tablosu çizer, onu çeşitlendirir ve her türünden sakınmamızı ister:
Ona göre, Allah'ın yasakladığı şeylere el uzatma, emrettiği hususlara karşı lakayt kalma; vicdanlara baskıda bulunma, insanları dinu00ee vecibelerini yerine getirmeden alıkoyma; fuhşa girme, münkerata açık durma; halkın hukukuna tecavüz etme, milletin malını hortumlama; haram-helal tanımama ve Allah'ın kurallarına başkaldırma; fitne ve fesada sebebiyet verme, başkaları hakkında iftira, gıybet ve
tezvirde bulunma; dine hizmet edenlere karşı tavır alma, düşmanlık veya çekememezlik mülahazasıyla onlarla uğraşma; mü'minler hakkında suizanna girme ve onlara karşı hazımsız davranma; yalan söyleme, sözünden dönme ve emanete hıyanet etme; dini ve diyaneti şahsu00ee, siyasu00ee çıkarlarına vasıta yapma; mukaddes değerleri, dünyevu00ee belli hedeflere ulaşma yolunda kullanma ve dinu00ee değerlerle dünyevu00eelik arkasında koşma... gibi hususların hemen hepsi birer zulümdür ve bunlardan uzak durulması emredilmiştir.
MESNEVİ'DEN
Padişahın zulmü
Hz. Mevlana Mesnevi'de şöyle bir hikaye anlatır:
Padişahın biri Cuma günü camiye gidiyordu. Muhafızları caddeye üşüşen halka bir taraftan çekilin diye haykırıyor, diğer taraftan da tekmeyle, sopalarla padişaha yol açmaya çalışıyorlardı. Bu esnada tesadüfen orada bulunan bir fakir de muhafızlardan sopa yemiş, kan revan içinde kalmıştı. Dayanamadı, padişahın arkasından şöyle bağırdı: Şu yaptığın zulme bak! Halkın önünde böyle yaparsan, Allah senin gizli zulümlerinden cümleyi korusun! Güya camiye gidiyor, hayır işlediğini sanıyorsun! Senin hayrın buysa, şerrin kim bilir nedir?
NASİHAT
Bedeninizin hakkını verin
Bayezid-i Bistami buyurdu ki: "Şu on şey beden üzerine farzdır: 1) Farzları noksansız yerine getirmek, 2) Haram kılınan şeylerden kaçınmak, 3) Allah için mütevazi olmak, 4) Müslüman kardeşlerine eziyet etmekten sakınmak, 5) İyi ve kötü herkes için hayır isteyen olmak, 6) Allah-u00fb Teala'nın mağfiretini arzulamak, 7) Her işte ve her halükarda Allah rızasını gözetmek, 8) Öfkeyi, gurur ve taşkınlığı, zulüm ve haksızlığı, üzücü ölçüde mücadeleyi terk etmek, 9) Kendi kendine nasihatçi olmak, nefsi terbiyeye çalışmak, 10) Ölüme bilerek hazırlanmak."
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.