Dolar (USD)
32.52
Euro (EUR)
34.60
Gram Altın
2493.04
BIST 100
9524.59
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

'Yeni Türkiye'nin Eskiyen Sanatçıları

'Yeni Türkiye'nin Eskiyen Sanatçıları
09 Eylül 2014 12:19:00
Karanlık günleri aydınlığa çıkaracak kurtarıcı rolünü kendisine vehmeden bir "aydın" ve "sanatçı" sınıfı öteden beri varolmuştur Türkiye'de. Milleti ve milletin siyasi/sosyal tercihlerini devamlı aşağılayan, kendi sınıfsal/kültürel kompleks alanlarına hapsolmuş, aslında "sanat" adına ortaya koyduğu doğru dürüst bir ürün de var olmayan bu "aydın" zevata yönelik en yerinde tanımlama: "Bunlar aydın değil, 'yarım porsiyon' aydın" diyen rahmetli Cem Karaca'ya aittir belki de. Milletin vergilerinden kaynak sağlayan, ancak sonunda dönüp milleti aşağılayan, hizaya sokmaya çalışan, onlara parmak sallayan, tektipleştirici "İttihatçı" davranış kodlarının kalıntılarıyla kendisine güç vehmeden zavallı bir "aydın" sınıfı, ülkemizde hala yaşam sürmekte maalesef. Yeni Türkiye'nin hızla eskiyip, tasfiye olan "aydın" sınıfını birkaç örnekle aydınlatıp, durumun vahametini ortaya koymak istiyorum.
Mustafa Altıoklar ve "Modernite"
Bahsedeceği fotoğrafın paylaşıldığı tarih, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin gerçekleşip, Erdoğan'ın zaferiyle nihayete erdiği 10 Ağustos 2014, Saat: 22:24... "Ağır Roman" ve "İstanbul Kanatlarımın Altında" gibi filmlerin yönetmeni Mustafa Altıoklar, anne-babasının aynı karede yer aldığı fotoğrafa "Annemle babam 1953'te nikahlanırken, Türkiye'nin 2014'te bu denli hanzolaşacağını düşünmüş müdür acaba?" yorumunu ilave edip, Twitter üzerinden paylaşıyor. Hem giyim-kuşam, hem de dostlarının elini özgüvenle sıkan "modern" bir anne-babaya sahip olma şansının hepimize bahşedilmemiş olduğunu iyi biliyor anlaşılan Altıoklar. 2014 Türkiyesi kadınlarının maalesef bu "ayrıcalık" ve "özgüvenden" yoksun kalan varlıklar olduğunu büyük bir teessürle karşılıyor ve Recep Tayyip Erdoğan'ı Cumhurbaşkanı seçen millete "hanzo" demekle kalmayıp, aynı zamanda kendi geçmişinden bir şanlı mitos yaratma abukluğuna da düşüyor Altıoklar.
Pelin Batu ve "Sıradan Irkçılık"
Pelin Batu, birkaç oyunculuk denemesi dışında, bu güne dek Türkiye'nin sanat hayatına pek de katkı sunmamış bir medya şahsiyeti. Bir ara Murat Bardakçı'nın "Arka Odası" konuklarından olan Batu, son dönemde zannediyorum akademik hayatının devamına çalışmayı sürdürüyor. Batu'nun, Erdoğan'ın resmen Cumhurbaşkanı olduğu 28 Ağustos 2014'te retweet ettiği bir tweet: "3. Dünya ülkelerinin devlet başkanları diktatöre destek için salondalar" şeklindeydi ve Güneydoğu Asya'dan, Kuzey Afrika'ya, Kafkasya'dan, Balkanlara ve Orta Avrupa'ya kadar genişleyen davetli devlet adamlarından bihaber, tutturduğu diktatör söylemine hizmet edecek her türlü safsatayı dillendirecek bir seviyedeydi Pelin'in zihniyeti. Son olarak 1 Eylül 2014'te ineğe tapan bir Hindu fotoğrafına, "Bu insanlara gülmeyin, ülkemizde de hırsıza tapanlar var." yazabilen ve farkında olmadan içindeki o "sıradan ırkçıyı" da farkettiren, eğitimli/aydın görünen cahillerden, "Yeni Türkiye"nin kaybedenlerinden biri Pelin Batu.
Levent Üzümcü ve "Ucuz bir kalabalık"
1996'dan beri İstanbul Şehir Tiyatroları'nda oyunculuk yapan Levent Üzümcü'yü, Gülse Birsel'in "Avrupa Yakası" dizisindeki "Cem" karakteriyle tanıdı pek çoğumuz. 30 Ağustos 2014 gecesi, saat: 23:26'da seçim sonuçlarının Erdoğan lehine açıklanmakta olduğunu gören Üzümcü'nün klavyesinden milletin iradesini ucuz bir "kalabalık"tan ibaret gördüğü satırlar döküldü: "Bu bir siyasi tercih değil, dünyanın her ülkesinde görülebilecek bir ahlak ve duygu durumu. Ne yazık ki ülkemizde kalabalıklar temsil ediliyor."
Üzümcü, tweet'leri sıralamaya devam ediyordu 15 Ağustos 2014, saat: 16:44'te ve diyordu ki: "Arkadaş, 8 değil 88 seçimden de galip çıksan ne değişir, sen kazandın ama ben haklıydım!"
Burada maalesef, siyasetten ve ülke realitelerinden bir kopuşun tezahürü yaşanıyor. Üzümcü'nün bu söylemleri yukarıda benzerleri sıralanmış zihniyetlere sahip kronikleşmiş sanatçı söylemleriyle eş zamanlı hareket ediyor. Hayatın getirdiği sonuçlara ve gerçek olana ısrarla direnç gösteren, bir iç muhasebeyi, "Acaba biz bu millete bir yanlış yaptık mı?" muhasebesini yapmaktan yoksun bir zihniyeti de yansıtıyor Levent Üzümcü ve diğerleri aynı zamanda.
u2605u2605u2605
Ülkedeki mevcut siyasi ortamdan rahatsızlık duymak, ülkesinin bulunduğu konumunu bir şekilde beğenmeyip, içine sindirememekle, milletinin iradesini küçümsemek, kendi milletinin değerlerini aşağılamak arasında epey kalın bir çizgi var. Bence bu kalın çizgi üzerinde savrulma yaşayacak kadar dengeyi kaçırmış olan şahsiyetler ne sanat adına, ne de ülke adına söz söyleyebilecekler gelecek dönemde. Maalesef kendisini "Eski Türkiye"ye programlamış sanatçı ve aydın sınıfının esamesi okunmayacak önümüzdeki 10 yıl içinde. Bunu üzülerek söylüyorum.