Yapay zekanın en büyük sorunu seküler ve islamafobik olması
Fatma Gülşen KOÇAK
Yapay zekâ üzerine dünyada önemli gelişmeler yaşanıyor. Bu gelişmeler yeni tartışmalara da sebep oluyor. Özellikle yapay zekânın insanlığı tehdit ettiğine dair fikirlere karşı önemli imkân doğurduğu fikri de güçlü bir şekilde vurgulanıyor. Konuyla ilgili önemli çalışmalar yapan Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Felsefe ve Din Bilimleri Felsefe Tarihi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç Dr Ahmet Dağ ile yapay zekânın insanlığa sunduğu imkânları ve tehditleri konuştuk.
Yapay zekâ insanlık için bir tehdit unsuru mu yoksa fırsat mı?
İnsanlık tarihinde teknik veya teknoloji, tek başına ne tehdit ne de fırsat olmamıştır. Teknik veya teknoloji, bünyesinde fırsatlar taşımakla beraber tehditler de taşır. İnsanlık tarihinin yüksek teknoloji ürünlerinden biri olan yapay zekâ da içinde fırsatlarla birlikte risk ve tehlike barındıran bir yapıya sahip. Zira bir anlamda düşünen bir makineden bahsediyoruz. Yapay zekânın heklenebileceği riski taşıdığı gibi bilinç kazanabileceğinden de bahsediliyor. Dil ve bilinç kazanması çok zor olsa bile şu anda edindiği yetenekler bakımından ciddi riskler taşımaktadır.
Risk barındırması uzak durmamızı gerektirmiyor değil mi?
Yapay zekânın riskler barındırması ondan vazgeçmemizi veya ona karşı sert bir tutum edinmemizi gerektirmiyor. Zira insanlık yüzyıllardır ciddi risk barındıran hatta tecrübe edilmiş katillik aracı olsa da bıçaktan bile vazgeçmedi. Ulaşım, iletişim, sağlık, eğitim hatta hukuk alanlarında kullanılan Yapay zekânın hayatı kolaylaştırıcı tarafı görmezden gelinemez.
Yapay zeka tehditten çok fırsat sunuyor
Bu konudaki en büyük sorun nedir sizce?
Yapay zekâ çalışmalarının şu an en büyük sorunu, Batı hegomanyası eksenli olduğu için etnosantrik, eril tahakkümlü, seküler ve İslamofobik olması. Tüm bunlara bağlı olarak Yapay zekânın din, etik ve gelenekle ilişkin sorunları var. Dolayısıyla biraz da insanla ve varoluşunu oluşturan değerleriyle hesaplaşma içinde olması söz konusu. Yapay zekâ çalışmalarında etikle ilişkin doğacak sorunlu durumlar ortadan kaldırılmadığı takdirde ciddi sorunlarla karşı karşıya kalabiliriz. Bu tür riskler içerse de ben yapay zekânın tehditlerden daha çok fırsatlar sunduğunu düşünüyorum. Nitekim 20 yıldır bu fırsatlardan faydalanıyoruz, daha da faydalanacağız.
Yapay zeka güvenliği sıkıntıya sokabilir
Yapay zekanın hakimiyetiyle birlikte devletler iktidar ve güvenlik problemi yaşar mı?
Yapay zekâ uygulamalarında büyük şirketlerin olması, devletlerin arka plana atılması sermaye sahiplerinin ve şirketlerinin ön planda olması söz konusu. Bu durum devletlerin iktidar ve güvenliğini sıkıntıya sokabilir. Devletlerin tamamının olmasa da önemli bir kısmının yapay zekânın gücü ve olası hâkimiyetinin farkında olduklarını söyleyebilirim. Başta ABD, Çin, Rusya, Hindistan gibi devletlerin ve AB ülkelerinin hem yapay zekâya yaptıkları yatırımlar hem de yapay zekânın doğuracağı riskleri dikkate almaları bu sürecin farkında olduklarını gösteriyor.
Türkiye süreci yakından takip ediyor
Türkiye devlet olarak süreci nasıl yönetiyor?
Türkiye devletinin de sürecin farkında olduğunu söylemeliyim. Cumhurbaşkanlığına bağlı yapay zekâ Uygulamaları Daire Başkanlığı, üniversitelerde yapay zeka üzerine açılan enstitü, merkezler ve bölümler-programlar, büyük Türk şirketlerinin yapay zeka uygulama alanını içeren sermaye yatırımları sürecin farkında olduklarının önemli göstergelerindendir. Yapay zekâ çalışmaları devletlerin iradesi dışarıda tutulacak olan çalışmalar değil zira başta can güvenliği olmak üzere gizlilik, cinsellik ve mahremiyet alanlarını ihlal edecek içeriği taşımaktadır. Nitekim devletlerin süreci kontrol etmesi gerektiğini S. Hawking, F. Fukuyama, H. Kissenger ve E. Musk gibi isimler de söylemişlerdir. Devletler, süreci kontrol hem de ilerletmesi gerektiği zarureti içinde olduğunu bilmeli.
Yapay zekâ insanlardaki hangi alışkanlıkları değiştirir sizce?
Yapay zekâ zaten hayatımızı şimdiden belirleyen önemli bir etken. Bilgisayarın internetle buluşması yaşam pratiklerimizi değiştirmişti. Bu değişim internetin yapay zekâ ile buluşmasıyla daha radikal bir sürece evrildi. Zira nasıl giyineceğimizi, ne yiyeceğimizi, nasıl sağlıklı olacağımızı, neyi gündem edeceğimizi veya düşüneceğimizi -dijital araçlarla meşgul olmamıza bağlı olarak- algoritmalar belirlemektedir. Yapay zekâ, hayatı daha hızlı ve daha az hatalı yaşamamıza imkân tanıyor. Anında veya ivedi olarak ürünlerimizi sipariş edebiliyoruz, bankacılık uygulamalarımızı ve biletleme (ulaşım) işlemlerimizi yapay zekânın verdiği imkânlarla sağlayabiliyoruz.
Toplumsal hayat değişim gösterdi
Toplumsal hayat biçiminin değişmesinde ne gibi etkileri oldu?
Toplumsal hayat biçimi son 20 yılda yani yapay zekânın yaygınlaşmasıyla çok hızlı bir değişim gösterdi. Toplumsal hayatta olan radikal değişim hâliyle gelenekleri de aşındırdı. Düğün merasimleri bile farklılaştı zira aranjmanlar hatta gelinlik seçimleri dahi yapay zekâ yardımıyla yapılmaktadır. Geleneksel mecralar ve geleneksel kurumların değişmesi kaçınılmazdır. Bu evrilme ani olmayacak yavaş yavaş olacak diye düşünüyorum. Yeme içme dâhil her şeyimizin farklılaştığını zaten dünya gözümüzle görüyoruz.
İnsan devre dışı kalmaz
Yapay zekâ gelecekte insanı birçok alanda devre dışı bırakır mı?
Yapay zekânın bir insan kadar zeki olmasını beklenmesinin veya onun insan eğilimleri ve yargıları edinmesinin yersiz olduğunu iddia etmekle beraber Yapay zekânın insanların işlerini onların ellerinden almalarının muhtemel olduğu da iddia edilir. Yapay zekânın istihdam alanını daraltacağı veya insanın elinden işini alacağına dair söylem ve senaryolar var. Fakat ben insanın devre dışı kalacağı bir dünyanın çok mümkün olmadığını düşünüyorum.
Yapay zekanın propagandası
Yapay zekânın insanlığı yok edeceğine dair senaryolar gerçeği tam yansıtmıyor mu?
Yapay zekâ henüz gelmemiş gibi davranıyoruz oysa yapay zekâ 20 yıldır çok aktif biçimde hayatımızda daralan bir piyasa da söz konusu değil aksine sürekli artan istihdam alanları ile karşı karşıyayız. Çok farklı iş türleri doğmuş ve doğmaya devam etmektedir. Yapay zekânın insanlığı yok edeceğine dair senaryoları yapay zekânın abartılmış gücünün propagandası olarak görüyorum. Bunun yapılmasının en büyük nedeni yapay zekânın gücünü abartarak insanın mağlubiyet hissi yaşayarak teslim olmasını sağlamak. Yani ortada bir iktidar mücadelesi söz konusu. İnsanlık tarihinde insanoğlunun ilk defa zeki bir varlıkla birlikte yaşadığını söyleyebiliriz. Kapitalizim kendine yapay zekânın gücünü eklemleyerek yeni bir güç ve alan devşirmeye çalışmaktadır. Kapitalizim mekanik düzenden sibernetik bir düzene geçiş yaptı. Bu durum meselenin daha da sofistikleşmesini sağladı.
Eğitim dönüşüme uğrayacak
Yapay zekâdan eğitimde ve akademide nasıl istifade edilecek?
Edineceği veri üzerinden derin ve makine öğrenmenin imkânlarından faydalanan teknolojiyle eğitim arasında sürmekte olan yarış, sonun gelmesi söz konusu olabilir. Çünkü makineler, artık yüksek vasıflı işler de gözlerini dikmeye başladılar. Makinelere karşı yarışmak yerine onlarla birlikte yarışmayı öğrenmeleri tavsiye ediliyor. Böylesi bir yarış sürecinde eğitimcinin de eğitimin içeriği de dönüşüme uğramak zorundadır. Soft teknolojilerin gelişmesi; eğitim-öğretim sisteminin programlarını, yöntemlerini, ders türlerini ve içeriklerini eğitimci sıfatını kökten değiştirecektir. Zira küreselleşme ve bitmek bilmeyen küresel mali etkiler gibi diğer eğilimler de muhtemelen eşitsizlikte yaşanan bu artışa katkıda bulunmuştur. -Söz konusu teknolojilere ilaveten yapay zekâ çalışmalarının güç ve serveti teknolojik bir seçkin sınıfın ellerinde toplayarak eşitsizliği daha da artıracaktır. Genetik olarak geliştirilebilen zekâ ve ilgili olgular, zihnin ve bedenin özellikleridir. Asıl mesele; genetik değişikliklerin geri döndürülemezken, eğitimsel değişikliklerin geri çevrilebilir olmasıdır. Bilginin sermayeyle ilişkisini daha da derinleştiren bu alanlar, devletler ve milletler arasında gelir durumunu da farklılaştıracak teknolojilerdir. Eğitim-öğretim programları, müfredatları, yöntem ve içeriklerinin yanı sıra yeniliklerin farkında olan eğitimcilere ihtiyacı meydana getirmektedir.
Yapay zeka ile ideal sanat mümkün değil
Yapay zekâ edebi eser üretiminde insanın verdiği özgünlüğü ve derinliği verebilecek mi?
Yapay zekânın insanın zevklerini, beğenilerini, estetiğini ve metafiziğini yakalaması mümkün değil. Zira ben yapay zekânın "ben" duygusunu elde edebileceğini veya vicdan denen düzleme sahip olabileceğini düşünmüyorum. "Ben" ve "Vicdan" insana sanat yaptırabilen iki mühim yetidir. Her ne kadar yapay zekânın şiir yazdığı, resim, heykel ve mimari gerçekleştirdiği, söz yazıp beste yaptığı söylense de değer açısından sanat olarak görülebilir mi zannetmiyorum. Fakat şöyle bir durumla karşı karşıyayız. İnsanın sanat bağlamında değer ve beğeni anlayışı çok farklılaştı. Duvara yapıştırılan muz kabuğu sanat eseri muamelesi görüyorsa insanın sanat anlayışı değişmiştir zamanla yapay zekânın algoritmik/niceliksel ürünlerini sanat olarak görebilir. Fakat ideal sanat düzleminde sanat eseri midir? Bence hayır.
Batıda yapay zeka tartışılıyor
Batıda yapay zekâ tartışmaları ne durumda neler konuşuluyor?
Yapay zekâ üzerine oldukça çok sayıda araştırma enstitüsü, merkezi ve ARGE çalışmaları var. Fakat sunu söylemeliyim ki yapay zekâ çalışmaları konusunda Batı (Avrupa ve ABD) dışı ülkeler yukarıda ifade ettiğim gibi Çin, Rusya ve Hindistan gibi ülkeler daha iyi durumda. Avrupa ve ABD, yapay zekâ ve etik düzlemini ihmal etmeden çalışmaktadır. Birçok araştırma ve sermaye kuruluşları bu meseleleri de hesaba katarak çalışmaktadırlar. Diğerlerinin bu konuda çok iyi olduğunu söyleyemem. Oysa etik dışı gelişen yapay zekânın insanlık için ciddi sorunlar ve riskler doğurabilecek potansiyel taşımakta olduğunu bilinciyle yaşamalıyız.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.