Yalan bütün kötülüklerin kaynağıdır
Bismillêhirrahmêrirrahim
Bizleri diğer canlılara vermediği özelliklerle donatarak yaratan yüce Allah'ımıza hamd ederim. Allah katında ancak ve ancak özgür iradelerimizle yapabileceğimiz amellerle değer kazanabileceğimizi bizlere örneklendirerek anlatan aziz Peygamberimiz, biricik mi biricik hayat önderimiz Hz. Muhammed'e salat ve selam ederim.
Sevgili Kardeşlerim! Bilmemiz Gerekenler genel başlığı altında sürdürdüğümüz sohbetlere “Yalan Bütün Kötülüklerin Kaynağıdır” konusunu işleyerek devam etmeye çalışacağız. Bu sohbetimizi müessir kılmasını yüce Mevla'mızdan niyaz ediyorum.
Sevgili Kardeşlerim! Yüce Rabbimiz yarattı ve yaratmakta devam ediyor. Bunun içindir ki yeryüzündeki canlıların gerçek sayısını yalnızca Rabbimiz bilir. Yalnızca Rabbimizin bilebileceği kadar çok olan canlılar arasında konuşma yeteneğiyle özellikli kılınan tek varlık insandır. Konuşma hakikaten çok büyük bir nimettir. Nimet büyük olunca şükrünün de büyük olması gerekir.
Her Nimet Kendi Cinsinden Bir Amelle Bir Şükür İster, Dil de Böyledir
Konuşma nimetinin şükrü de iki şekilde yapılabilir. Bu iki yoldan biri dosdoğru konuşmaktır. arak. İkincisi ise, başta yalan olmak üzere dille işlenebilecek günahlardan korunmaktır. Dosdoğru konuşma ve dille işlenebilecek günahlardan korunma o derece önemlidir ki dünya hayatımızı başarılı kılmanın yanısıra âhiret saadetimizi sağlayabilir. Bakınız aziz Peygamberimiz efendimiz ne buyuruyorlar:
“Kim bana dilini ve de üreme organını koruyabileceğine garanti verebilir ki ben de ona Cennet’e girebileceği garantisini vereyim. “
Aziz Kardeşlerim! Dosdoğru konuşmak ve başta yalan olmak üzere dille işlenebilecek günahlardan korunmak, Cennet’e götürebileceği gibi bizi Cehennem azabından da koruyabilir. Peygamberimiz efendimize,“Ya Rasulallah! İnsanları en ziyade Cehennem’e düşürecek ameller nelerdir? şeklinde bir soru yöneltiğinde şöyle buyururlar:
“Dille ve üreme organıyla işlenebileceği günahlardır.”
Güzel Kardeşlerim! Bu girişimizle işleyeceğimiz konunu dünya ve âhiret hayatımız hakkında ne derece önemli olduğuna işaret etmiş olduk. Şimdi, konumuzu açabiliriz;
Dil suçları, bir diğer anlatımla günahları ...İslâm zaviyesinden bakıldığında bazı suçların günah kapsamında olduğu görülür. Bazı günahlar da suç kapsamına girer. Mesela ana-babaya karşı sesi yüksetmek günahtır ama hukuken soruşturmayı gerektirecek bir suç değildir. Bir insan sövmek ise günah olmanın yanısıra suçtur. İnşallah, bir sohbetimizi bu konuya ayırmaya çalışırız.
Dil suçları, yani dille işlenebilecek günahlardan bazıları örneğin gıybet, alay, aşağılama, sövme, tehdit, jurnal ve astrolojik yorumlar ve yalandır.
Sorumluluğu kadere veya tanımı yapılmayan, haşa Allah'ımızı çağrıştıran feleğe yamayan sözler, faizi helâl, zinayı-eşcinselliği ve cinsel içerikli porno ve erotik filmleri onaylar nitelikli ifadeler ve sekiler düzenlere övgüler
Dille işlenebilecek en büyük suç, günah yalandır. Yalan, insanlık omuzlarımızı çökertebilecek ve de Cehennem’e yuvarlayabilecek kadar ağır bir sözdür. Çünkü yalan insana ihanet suçudur/günahıdır, yalan güveni sarsıcıdır, yalan aile ilişkilerini bozucudur, yalan istikrarsızlıktır. Yalan üretimi de, tüketimi de olumuz yönde etkileyicidir, yalan fakirliktir ve yalan kâfirliğe de götürücüdür .
Sevgili Kardeşlerim! Kâfirliğe de götürücüdür derken, kendimize ait bir ifadeye yer vermiş olmadık. Sevgili Peygamberimiz efendimiz, bir konuşmalarında, “Allah Zülcelal, yalancılığı kâfirliğe denk tuttu” buyurdular ve Hac sûresinin 30. âyetini okudular. Bu âyette Rabbimiz şöyle buyurur:
“Kim Allah’ın yasalarına saygı gösterirse bu saygısı Allah katında onun için pek hayırlı olur. Haram olduğu açıklananların dışındaki hayvanlar da size helâl kılındı. Allah'a ortak koşmayın/Mânen pislik olan putlardan sakının. (Hayvanları dokunulmaz kılmayın. Taşları, madenleri tapılır put edinmeyin, insanları Rab tanımayın, yani, insanları yönetecek yasaların tek kaynağı olarak insanları görmeyin ) ve aman yalandan da sakının. “
Allah'a ortak koşma ve hemen ardından yalan. Aziz kardeşlerim; burada yeri gelmişken ifade edeyim.
Sorumluluğu kadere veya tanımı yapılmayan, haşa Allah'ımızı çağrıştıran feleğe yamayan sözler, faizi helâl, zinayı-eşcinselliği ve cinsel içerikli porno ve erotik filmleri onaylar nitelikli ifadeler ve seküler düzenlere övgüler, kâfirliğe götürücü dil günahlarıdır.
Aziz Peygamberimizin Kur'an'la örtüşemeyecek, Kur'an'la bütünleşmeyecek tek bir sözünün, tek bir davranışını ve tek bir işinin olması mümkün değildir. Çünkü Peygamberimizin , Allah’ın Resûllü/Elçisi olarak görevi Allah'tan aldıklarını tebliğ etmek ve örneklendirerek tatbik etmektir. Eğer aziz Peygamberimizin buyruklarını Kur'an'la irtibatlandıramazsak bu gerçeği anlayamayız.
Yalan ve Yalan Şahitlik En Büyük Günahlardandır
Konumuza dönelim. Bakınız Aziz Kardeşlerim! Sevgili Peygamberimiz efendimiz yalanın ve yalan şahitliğin ne azim bir günah olduğunu açıklamak için sahâbilerine ne buyuruyorlar:
“Size büyük günahlardan da büyük olanları haber vereyim mi? Sahâbiler; buyur ya Rasulallah derler ve Peygamberimiz şu açıklamayı yapar: Allah'a ortak koşmaktır, ana-babaya isyan etmek; ilgisiz ve alakasız kalmaktır. “
Aziz Peygamberimiz bu büyükler büyüğü olan bu iki günahı arz ederken oturuyorlardı, sonra doğruldular ve pek ağır bir söylemle şöyle buyurdular:
Büyüklerden büyük günahlardan biri de yalan söylemektir ve yalan şahitlikte bulunmaktır.
Peygamberimizi bu “yalan söylemektir ve yalan şahitlikte bulunmaktır” ifadelerini öylesine çok tekrarladılar ki sahâbiler, keşke sussaydı da bu kadar üzülmeseydi,
Rabbimiz Furkan sûresinin 72. âyetinde de sevdiği müminleri bize vasıflarıyla tanıtırken de şöyle buyurur: “Onlar yalan şahitlikte bulunmazlar.”
Sevgili Kardeşlerim! Burada konuyu biraz açalım. Yalanın iki büyük türü var. Bunlardan biri değindiğimiz yalan şahitliktir, diğeri de iftiradır. Öneminden ötürü İftira konusu ile ilgili bağımsız bir ders yapmaya çalışacağız. Yalan şahitlik konusuna değimişken, şahitlik meselesine de biraz değinelim. K
Kardeşlerim! Şahitlik kurumu adaletin ruhudur. Bunun içindir ki Rabbimiz Kur'an-ı Kerim'in Nisa suresinin 135. ayetinde şöyle buyurur:
Ey iman edenler; ana babanızın, akrabalarınızın ve öz canlarınızın aleyhine de olsa Allah için adaleti ayağa kaldırın ve Allah için şahitlik yapın ve …”
Bu emir küçük bir değişiklikle Mâide sûresinin 8. âyetinde de şöylece tekrarlanır: “Ey iman edenler, Allah için şahitlik yapın ve Allah için adalet gösterin. Bir (kişiye ve) topluluğa olan kininiz, sakın ha sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Her şartta adil olun, sizi Allah'ın rızasına en çok yaklaştıracak işlem adalettir…”
Sevgili kardeşlerim; bu şahitlik konusu pek önemlidir.Bunun içindir ki Bakara sûresinin 282. ayetinde şöylece görevlendirilmekteyiz: Çağrıldıkları zaman şahitler gelmezlik etmesin…”
Kardeşlerim! Âdaletin tecellisi için şahitlik yapmak gerekiyorsa, şahitlik yapmamak adaleti katletmek veya gecikmesine sebep olmaktır. Rabbimiz önemine binaen bir sonraki 283. âyette, de şöyle buyurmaktadır: “Sakın ha şahitliği gizlemeyin, şahitliği örten kişinin kalbi günahkâr olur.“
Mümin Yalancı Olamaz
Güzel kardeşlerim! Yalancılık büyük mü büyük günahlar arasında yer aldığına göre “Mümin yalancı olabilir mi?” şeklinde bir soru sorulabilir. Nitekim Peygamberimize soruldu da.
Bir sahâbi gelir ve ard arda sorar, peygamberimiz de cevap verir:
-Ya Rasulallah, mümin korkak olabilir mi?
-Olabilir, muhtemeldir.
-Mümin cimri olabilir mi?
-Olabilir, mümkündür.
- Ey Allah’ın Elçisi! Peki mümin yalancı olabilir mi?
- Olamaz, yalancılığı düşünülemez.
Aziz Kardeşlerim! İnsan oldukları için müminler de korkak veya cimri olabilecekleri içindir ki Peygamberimizi “Allah'ım korkaklıktan ve cimrilikten sana sığınırım.” şeklinde dua ederek Allah’a sığınmışlar ve bize sığınmanın gerekliliğini örneklendirmişlerdir. Bu duayı Peygamberimiz sık sık yaparlardı, biz de pek sık yapmalıyız.
Rabbimize îman ve güven arttıkça korku azalabilir olmakla birlikte büsbütün zail olmaz. Kendilerine Kitab verilmiş büyük Peygamberlerde biri olan Hz. Musa'nın dilinden korkulabileceği gerçeği açıklanmaktadır.
Rabbimiz,” Musa ile Harun'a, Firavun’a gidin, onu düşündürecek şekilde yumuşak bir dille Hakk'a çağıran” buyurduğunda onlar da “Rabbimiz gidelim , gidelim ama biz onun bize karşı azgınlık yapmasından kokarız” derler. Rabbimiz de “korkmayınız” buyurarak emrini tekrarlar. Demek ki korkmak beşeri bir haldir. Cimrilik de böyledir.Yani cimri de olunabilir Olunabileceği içindir ki Peygamberimz “Cimrilik olan Şuhh’tan sakınınız” şekinde uyarıda bulunmuştur.
Yalan Kâfirliğe ve Cehennem’e de Götürebilir
Yalana gelince …Mümin de yalan söyleyebilir ama yalancı olarak vasıflandırılabilecek şekilde yalancı olabilir mi? Peygamberimiz, imanını koruduğu sürece olamayacağını beyan etmiş olmaktadır. Peygamberimiz “Mümin, insanların elinden ve dilinden korunabildiği kişidir” buyurmakla aynı gerçeğe işaret buyurmuşlardır. Çünkü dilden kaynaklanabilecek şerlerin başında yalan gelmektedir. Yalan kötülüklere eşit olduğu için Cehennem’e götürebilir. Peygamberimiz buna işaretle şöyle buyurur;
“Aman, yalandan sakının. Yalan, fücûra götürür. Fücûr ise ateş azabına sürükler.”
Aziz Kardeşlerim! Fücûr bir Kur'an kavramıdır. Bu kavramla aklınıza gelebilecek haramları çağrıştırabiliriz. Peygamberimiz de bu kavramı kullanarak “Yalan sizi Fücûr’a götürür” derken” yalan sizi diğer bütün haramlara ve haramlar da da ateşe sürükler” buyurmuş olmaktadır.
Güzel kardeşlerim; yukarıda değinmiştim, Peygamberimizin bütün sözleri ve davranışları Kur'an'la irtibatlıdır. Ne buyuruyordu Peygamberimiz?
“Fücûr sizi Cehennem’e götürür.”
Bakınız Kur’ân’ın İnfitar sûresine 13. Ve 14. âyetlerinde de ne buyruluyor:
“İyiler Naîm Cennetleri’ndedir, fücûra bulaşan fâcirler de Cehennem’dedirler.”
Aziz kardeşlerim; bu açıklamalar bizi yanlışa da düşürmesin. Burada içine düşülebileceği ifade edilen Cehennem azabı, haramlar üzerinde yaşamada ısrar göstermenin ulaştıracağı mânevi felakettir. Müminler hata ederler, haramlara düşerler ama bazen namaz ve oruç gibi güzel amelleri günahlarına kefaret olur, bazen büyük şirk ve zina gibi günahlardan korunmaları günahlarını eritir ve daha da önemlisi tövbeleri ile de günahlarından arınabilirler.(Ankebût 7; Nisa 31; Şûra 25)
Güzel kardeşlerim; günahların anası olan yalan, kâfirliğe de götürecek işlemdir. Bilinmesi gererektiği üzere kâfirliğin bir türü de Münafıklıktır. Münafık kalbiyle inanmaksızın yalnızca diliyle diliyle inanır görünen kültür mülümanıdır. Peygamberimiz münafıkları tanımlarken şöyle buyurur:
“Münafığın alameti üçtür. Konuştuğu zaman yalan söyler. Vaat ettiği zaman cayar. Kendisine bir emanet bırakıldığında hainlik eder.”
Kardeşlerim! Bir hadiste açıklandığı üzere “Yalan imana zıddır.”
Yalanı açıklarken “yalan insanlara ihanettir.” demiştik. Gerçekten de öyledir. Peygamberimiz de bu hakikate şöylece değinmektedir.
“Kişi sana inanır dururken, senin ona yalan söylemen ona ihanettir.“
İhanet Müslümanın yapacağı iş değildir. Yukarıda Peygamberimizin, “Müslüman, Müslümanların elinden ve dilinden güvende olacağı kişi” olarak tarif ettiğine değinmiştik . Sen güvenilmeyen insansan, Müslümanlık vasfını nasıl kazanabilir ve taşıyabilirsin?
Tutulamayacağı Bilinerek Verilen Sözler Yalancılıktır
Peygamberimizin açıklamalarına yemin edip güven sağlayarak mal satmak, yalancılık olduğu gibi, göre tutulamayacağı bilinerek verilen sözler yalancılıktır, araştırmadan duyulan her sözü aktarmak da yalancılıktır. Belgesiz olarak yapılan ithamlar da yalancılıktır.
Bir kişinin görmediği rüyayı gördüm demesi, verilmeyen için aldım de mesi yalancılıktır. Kazanamadığı, başarılı olamadığı alanda kazandım, başardım demesi de keza yalancılıktır.
Malları taşımadıkları vasıflarla reklam etmek de yalancılıktır. Hem de reklamın ulaştığı insanlar adedince yalancılıktır. Bir Müslüman İslam'ın belirlediği reklam ilkelerini bilmeden reklam vermemelidir.
Zamanınımız sınırlı oldğu için anlam olarak özetlediğimiz hadislerin metinlerini sunamadık.
Yalanın Caiz Olabileceği Yerler Var mıdır?
Aziz kardeşlerim; yalanın caiz olabileceği yerler var mıdır? Allah şanını artırsın Peygamberimizin dilinden üç konuda yalan söylemenin caiz olabileceğine dair rivayetler mevcuttur. Bu rivayetleri size aktarmayacak idim ama bu konudaki rivayet pekiştiren sahih rivayetlere ulaşınca arz etmekte sakınca görmedim.
Eşler Arasında Yalan
a. Eşlerin birbirlerini yatıştırmak, birbirlerini mutlu etmek için söyledikleri yalan caiz görülmektedir. Yanlış anlamaları önlemek için bir örnek vereyim: Süleyman oğlu Safvan isimli bir sahâbi Peygamberimize gelerek “Ya Rasûlallah, karıma yalan söylüyorum” diyor. Peygamberimiz “yalanda hayır yoktur” deyince de şu açıklamayı yapıyor:
- Ya Rasulallah! Yalan söylüyorum diyorsam da, “ben seni çok seviyorum, imkânım olunca seni mutlu edecek hediyeler alacağım “ şeklinde gönlünü alacak bazı şeyler söylüyorum, der.
İhtilafli Kişiler Arasında Yalan
b. İhtilaflı kişiler ve toplumlar arasında arabulmak için, bir taraftan diğer tarafa barışı sağlayacak ve ilişkileri pekiştirecek sözler uydurarak aktarmak da cmeşru görülmektedir.
Sevgili Kardeşlerim! Biliyorsunuz, Yüce Rabbimizin bize yüklediği İslam kardeşliği görevlerinden biri de, ihtilaflı kişileri ve kurumların arasını bulmaktır. Bunun içindir ki Peygamberimiz efendimiz, “İnsanların arasını bulmak için hayırlı sözler söyleyenler yalancı değillerdir” buyururlar.
İş Bitiren Yalan, Fitne Çıkaran Doğrudan Daha İyidir
Sözün burasında Şehzadi'den bir nakil yapayım: Adamın biri ölüme mahkûm edilmiş. İnfaz edileceği sırada sövüp sayıyor. Uzaktan infaz merasimini izleyen Hükümdar, “ yahu bu adam ne diyor “diye sorunca, iyi kalpli arabulucu vezir, efendim bağışlanmasını istiyor, deyiveriyor. Olaya tanık olan bir diğer vezir de “hükümdarımızın huzurunda yalan söylemek olmaz” deyip “Hükümdarım! Bu adam size sövüp sayıyor, diyerek doğruyu aktarıyor. Bunun üzerine Hükümdar gerçeği söyleyen vezirine şöyle diyor:-Şu vezirimin yalanı, senin doğrundan daha ziyade erdemlidir.
Bu olayı hikâye eden Şeyhsadi Şirazi de şu ilaveyi yapıyor: İş bitiren yalan, fitne çıkaran doğrudan daha iyidir.
Düşmana Karşı Yalan
c. Aziz Kardeşlerim! Bir de taktik olarak düşmana karşı söylenebilen yalan da, helâl görülmektedir. Bu türe bir örnek verelim:
Yahudi şair Kabi bin Eşref, şiirleriyle sürekli olarak Peygamberimizi aşağılar, Müslüman kadınların iffetlerine de saldırır. Bunula da yetinmez. Sık sık Mekke'ye gider, Bedir'in intikamının alınması için sürekli Mekke müşriklerini Medine üzerine yürümeye tahrik eder. Bütün bu gelişmeler üzerine Peygamberimiz bu adamı ölüme mahkum eder ve bu görevi, isteklisi olan Muhammed bin Mesleme’ye verir. O da “Ya Rasûlallah! Bu görevimi yapabilmem için bu adamın yanında sizin aleyhinize birtakım sözler söylemem gerekecek, ne buyurusunuz?” deyince, Peygamberimiz gerekli gördüklerini söyleyebilirsin, der.
Bazı Hocaların Söyledikleri
Güzel Kardeşlerim! Bir de biz hocalara yönelik açıklama yapmak isterim. Biz hocaların, Kur'anî bir temele dayanmadan, Peygamberimizin Kur'an'la örtüşen sözlerine dayanmadan, şu farzdır, bu haramdır şeklindeki ifadelerimiz yalana açıktır. Çünkü Rabbimiz Nahl sûresinin 116. âyetinde “Dillerinizle yalan uydurarak, Allah'a iftira edecek şekilde bu haramdır, şu helaldir demeyin,” buyuruyor.
Bir de Peygamberimizin söylediği ileri sürülerek anlatılan uydurma sözler var. Bunlar -kaynak nitelikli olmasa da- bazı kitaplarda yer aldığı gerekçesiyle naklediliyor. Mesela hadîs diye “Recep ayında bir gün oruç tutmak, 900 sene ibadet etmeye denktir.” şeklinde söz rivayet ediliyor. Haza yalan.
Profesör ünvanlı biz zatın, bir televizyon programında patlıcanın özelliklerini anlatırken patlıcan Peygamberimiz efendimize iman eden sebzelerdendir, dediğini bizzat kulaklarımla işittim. A mübarek, sebzeler imanla yükümlü müdür?
Uydurularak Peygamberimize isna edilen bir hadîsde de şöyle deniyor:
“Kadın,yara bere içinde olan kocasının irinlerini dahi yalasa, koca hakkından kurtulamaz.”
Kocanın karısı üzerinde hakları olduğu gibi kadının kocası üzerinde hakları vardır. Ama böylesi olmayan bir hakkı Peygamberimizin insan doğasının iğreneceği ifadelerle sunması mümkün müdür?
Güzel kardeşlerim! Vaktimizi doldurduk, sözü Muaz ibn Cebel'in rivayeti olan bir hadisle bitiriyorum. Muaz,Peygamberimize gelerek, “Ya Rasûlallah, beni Cehennemden uzaklaştıracak ve cennete götürecek amelleri bana öğretir misiniz “ şeklinde bir ricada bulununca , Peygamberimiz “Allah'a ortak koşma, namaz kıl, oruç tut, zekât ver ve cihad et “ der ve sonra da kendi mübarek dilini tutarak, “Dilinin sana zarar vermesinden korun.” buyurur.
Dilini koruma uyarısını alan Muaz sorar: Ya Rasûlallah, biz konuştuklarımızdan ötürü ın sorgulanacak mıyız? Peygamberimizin cevabı da şöyle olur
- Bu ne biçim soru Ya Muaz! Sen insanları yüzükoyun Cehenneme düşürecek suçların /günahların önemli bir bölümünün dil ile işlenecekler olacağını bilmiyor musun?
Aziz kardeşlerim; Doğruluğa yönelip yalandan korunabilmemiz için muhtaç olduğumuz enerjiyi bize büyük ölçüde kazandıracak olan namaz ibadetini, olmazsa olmaz olan bu görevimizi sizlere bir daha size hatırlatıyor, hepinize yalanlardan korunmuş bir ömür niyaz ediyorum.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.