Viyana'da Şehit Diplomatlar Sergisi
ASALA ve JCAG gibi Ermeni terör örgütlerinin saldırıları sonucu şehit düşen Türk diplomatların özel hikayelerinin anlatıldığı sergi, yurt dışında ABD'den sonra Avusturya'da da terörün çirkin yüzünü göstermek üzere ilgililerin dikkatine sunuldu.
1973 ile 1984 yılları arasında Ermeni terör örgütlerinin tehditlerine ve saldırılarına rağmen görevlerinin başından ayrılmayan ve bu uğurda şehit olan Türk diplomatlara adanan sergi ilgi gördü.
Serginin açılışına video konferans yoluyla katılan Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, 5'incisi Viyana'da düzenlenen sergiye ilişkin açıklamalarda bulundu.
Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Ozan Ceyhun, burada yaptığı konuşmada, 3 Türk diplomatın şehit edildiği Viyana'da bu denli önemli bir serginin düzenlenmiş olmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Ceyhun, Türk diplomatlarına yönelik saldırıların derin izler bıraktığını belirterek, tarihi gerçekler karşısında yeterli bilgiye sahip olmayan kimi muhatapların terör hususunda akıl vermeye, ders vermeye kalkmalarının kendilerini üzen bir başka önemli husus olduğunu çünkü Türkiye'nin, halihazırda teröre karşı topyekun bir mücadele yürüttüğünü ve dünya genelinde bu denli yoğun bir mücadele sergileyen ikinci bir ülkenin olmadığını ifade etti.
"Teröristleri destekleyenlerin paçavralarıyla Viyana sokaklarını kirletmelerinden rahatsızız"
Büyükelçi Ceyhun, "Terörle olan mücadelemiz söz konusu olduğunda Avusturyalı dostlarımız lütfen bizi anlamaya çalışsınlar. Katillerin yakalanmadığı, teröristlerin bu ülkede 3 diplomatımızı şehit ettiği bir ortamda, bazen sokaklarda teröristleri destekleyenlerin, paçavraları ve iğrenç çığlıklarıyla Viyana sokaklarını kirletmelerinden de çok rahatsızız." dedi.
"Etnik Terörizmin Mağdurları; Şehit Diplomatlar"
Açılış konuşmalarının ardından "Etnik Terörizmin Mağdurları; Şehit Diplomatlar" temalı bir panel düzenlendi.
Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Acer, terör saldırıları arka planına ilişkin geniş bir bilgi vererek, Osmanlı Devleti'nin son çeyreğinde Ermeni çeteler tarafından başlatılan saldırıların, daha sonra Talat Paşa gibi önemli devlet adamlarına yönelik saldırılarla sürdüğünü, 70'li yılların başlarında diplomatların hedef alınmasıyla, bu birbiriyle ilişkili sürecin, uluslararası bir boyut kazandığını anlattı.
Acer, halihazırda terörizme ilişkin uluslararası düzeyde bir tanımlamanın bulunmadığını ancak özellikle uluslararası koruma altındaki diplomatlara yönelik saldırıların açık bir şekilde terör eylemi olarak kabul edildiğinin altını çizdi.
Avusturya Ulusal Suç Müzesi Müdürü ve tarihçi yazar Harald Seyrl de Avusturya'da şehit edilen Türk diplomatlara yönelik saldırıları anlattı.
Seyrl, Saldırıların Avusturya'nın yakın suç tarihi açısından önemli bir yere sahip olduğunu, o dönemde Büyükelçi seviyesinde bir üst düzey diplomatın öldürülmesinin kamuoyunu derinden sarstığını dile getirdi.
Uluslararası koruma altındaki diplomatlar korunamadı
Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Aylin Ünver Noi de Avusturya gibi birçok Batılı ülkenin, Viyana Sözleşmesi doğrultusunda korunan diplomatların yaşamlarını koruyamadığını ve düzenlenen saldırılara yönelik sürdürülen soruşturmalarda başarılı olamadığını söyledi.
Noi, Ermeni teröristlerce şehit edilen diplomatlar anısına hazırlanan bu serginin, terörün kanlı yüzünü sergilediği gibi aynı zamanda Viyana Sözleşmesi'nin diplomatik ilişkilere yönelik 29. maddesinin tam ve eksiksiz bir şekilde uygulanması hususuna dikkat çektiğini, söz konusu maddenin diplomatlara yönelik her türlü saldırının önlenmesi için ülkelere ciddi sorumluluklar yüklediğini vurguladı.
Terör örgütlerinin hedefi modern Türkiye
Uluslararası ilişkiler uzmanı ve gazeteci Klaus Jürgen de Ermeni olaylarına ilişkin Batı'nın tek taraflı tutum sergilediğini, çoğunlukla Ermeni bakış açısına yer verilirken Türkiye'nin konuya ilişkin değerlendirmelerinin göz ardı edildiğini ifade etti.
Jürgen, ASALA, PKK ve FETÖ terör örgütlerinin başvurdukları terör eylemleriyle modern Türkiye'yi hedef aldıklarını, buna karşı Batılı ülkelerin yeterli dayanışma ve hassasiyeti ortaya koymadıklarını aktardı.
Adı geçen terör yapılarının doğrudan Türkiye'nin demokrasi, özgürlük ve kurumsal işleyişini hedef aldığını kaydeden Jürgen, bu sergide hedef alınan kişilerin bir ülkenin diplomatları olduğunu, bu nedenle işlenen suçun kişisel olmadığını, doğrudan bu diplomatların bağlı olduğu ülkeye yönelik olduğunu altını çizdi.
Yarın da ziyaret edilebilecek serginin açılış programına Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkan Yardımcısı Dr. Çağatay Özdemir, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler (BM) Viyana Ofisi Nezdinde Daimi Temsilcisi Ahmet Muhtar Gün, Türkiye'nin Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Daimi Temsilcisi Büyükelçi Hatun Demirer'in yanı sıra çok sayıda davetli katıldı.
Sergi, sistematik terör saldırılarını detaylarıyla anlatıyor
Sergide, Türkiye'yi dünyada temsil eden iyi yetişmiş ve donanımlı devlet görevlilerini hedef alan sistematik terör saldırıları ve suikastlar tüm detaylarıyla yer alıyor.
Ermeni teröristlerce gerçekleştirilen terör saldırıları ve suikastların ülke, şehir bazlı grafikler ve tarih şeridiyle gösterildiği panoların yer aldığı sergide, ayrıca şehit edilen diplomatların yapay zeka teknolojileriyle yüksek çözünürlüklü hale getirilen fotoğrafları ve hikayelerine yer verilen özel görseller bulunuyor.
Sergide, 1915 olaylarının Ermeni lobisi ve bazı ülkeler tarafından siyasi hesaplarla kasıtlı şekilde saptırılmasına karşılık Türkiye'nin 1915 olaylarını aydınlığa kavuşturmak ve gerçekleri ortaya koymak için yaptığı çalışmalar da anlatılıyor.
Türk diplomatlara yönelik ilk terör saldırısı 1973'te düzenlendi
Dokunulmazlıkları olduğu ve bulundukları ülkeler tarafından korunmaları gerektiği halde, Ermeni terör örgütlerinin saldırılarına maruz kalan Türk diplomatların anısını yaşatmak için organize edilen sergi, daha önce ABD'nin çeşitli kentlerinde açılmıştı.
Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ile Konsolos Bahadır Demir'in 1973'te Amerikan uyruklu Ermeni Gürgen Yanıkyan tarafından Santa Barbara'da şehit edilmesi, Türk diplomatlara karşı örgütlü biçimde yürütülen terörist saldırıların başlangıcı olmuştu.
26 Ekim 1973'te, New York Türk Enformasyon Bürosunun yakınına bırakılan bomba ise zamanında fark edilerek imha edilmiş, kendilerini "Yanıkian Komandoları" olarak adlandıran bir Ermeni grup sorumluluğu üstlenmişti.
ASALA ve JCAG gibi Ermeni terör örgütleri tarafından 1970'ler ve sonrasında düzenlenen saldırılarda 31'i diplomat ve onların aile mensupları olmak üzere 58 Türk vatandaşı şehit olurken toplamda 77 can kaybı yaşanmış, çok sayıda kişi de yaralanmıştı.
Sergi daha önce İstanbul'un yanı sıra ABD'nin çeşitli kentlerinde de açılmıştı.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.