Vakıa suresinin Arapça yazılışı ve Türkçe okunuşu nasıldır? Vakı suresi hakkında detaylı bilgiler ve Vakıa suresinin Arapça yazılışı ve Türkçe okunuşu haberimizde yer alıyor. İşte Vakıa suresinin Arapça yazılışı ve Türkçe okunuşu...
Vakıa Suresi Mekke'de nazil olmuştur. 96 ayettir. İsmini, kıyametin isimlerinden biri olan ve "hadise, olay" gibi manalara gelen birinci ayetteki (vakıa) kelimesinden alır. Mushaftaki sıralamada 56, iniş sırasına göre 46. suredir.
Abdullah b. Mesud (r.a.) şöyle rivayet ediyor: "...Ben Resûlullah'ın (s.a.s.) «Her kim her gece Vakıa sûresini okursa ona fakirlik dokunmaz» buyurduğunu işitmiştim" der. (İbn Hanbel, Fedailü's-Sahabe, II, 726)
Vakıa Sûresi Konusu Nedir?
Kıyametin kopuşuyla beraber insanların, sabikûn, ashab-ı meymene ve ashab-ı meş'eme olmak üzere üç gruba ayrılacağı ve bunların ahirette karşılaşacakları iyi ya da kötü neticeler dikkat çekici bir üslup ve tablolarla haber verilir. Allah Teala'nın bunları yapabilecek kudrete sahip olduğunun açık delilleri bildirilir. Kur'an'ın belli vasıfları ve büyük bir nimet olduğu hatırlatıldıktan sonra, kaçınılmaz ölüm gerçeği akılları susturacak ve hisleri donduracak dehşetli yönleriyle dikkatlere sunulur. Başta bahsedilen üç grubun akıbeti tekrar hülasa edilerek sûre nihayete erer.
Vakıa Sûresi Nuzül Sebebi Nedir?
Mushaftaki sıralamada elli altıncı, iniş sırasına göre kırk altıncı sûredir. Taha sûresinden sonra, Şuara sûresinden önce Mekke'de nazil olmuştur. Sadece 81-82. ayetlerinin Medine'de indiği rivayet edilmiştir; fakat bunların önceki ve sonraki ayetlerle konu ve üslûp açısından bir bütün oluşturması bu rivayetin gerçekliğinde tereddüt uyandırmaktadır (Derveze, III, 100). İbn Atıyye de bu sûredeki bazı ayetlerin Medine'de veya bir sefer sırasında indiğine dair rivayetlerin sağlam olmadığını belirtir (V, 238).
Vakıa Sûresi Fazileti Nedir?
Abdullah b. Mesud (r.a.)'ı ölüm hastalığında ziyaret eden Hz. Osman:
"- Sana beytülmalden bir bağışta bulunulmasını emredeyim mi?" diye sorar. İbn Mesud buna ihtiyacı olmadığını söyler. Osman (r.a.):
"- Senden sonra hiç olmazsa kızlarına kalır" deyince İbn Mesud (r.a.):
"- Sen kızlarımı merak etme. Ben onlara her gece Vakıa sûresini okumalarını öğrettim. Zira ben Resûlullah (s.a.s.)'in «Her kim her gece Vakıa sûresini okursa ona fakirlik dokunmaz» buyurduğunu işitmiştim" der. (İbn Hanbel, Fedailü's-Sahabe, II, 726)
VAKIA SURESİ NE ANLATIYOR?
1- İnsanın Yaratılışı
"Sizi Biz yarattık. Tasdik etmeniz gerekmez mi?
Rahime attığınız o nutfeyi gördünüz mü? (Bir düşünün!)
Onu yaratıp insan haline getiren siz misiniz, yoksa Biz miyiz?" (el-Vakıa, 57-59)
Yok kadar bir su zerresinden, son derece girift ve bir o kadar da ahenkle işleyen sistemlerle donatılmış bir insan vücûdunun meydana gelmesi, ne muazzam bir ilahî sanattır.
2- Ölüm ve Yeniden Dirilme
"Aranızda ölümü takdir eden Biz'iz. Ve Biz, irademizi gerçekleştirmekten aciz değiliz.
(Ölümü,) sizin yerinize benzerlerinizi getirelim ve sizi bilmediğiniz bir alemde tekrar var edelim diye (takdir ettik)." (el-Vakıa, 60-61)
Ölüm gerçeği… Kimse ölümden kaçamaz. Cenab-ı Hak isterse inkarcıları helak edip daha iyi bir toplum getiriverir.
"Andolsun, ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız gerekmez mi?" (el-Vakıa, 62)
İlk yaratmayı böylesine mükemmel bir şekilde yapan Yüce Allah, insanı tekrar yaratmaya da kadirdir. Bunun üzerinde tefekkür ederek ahirete ve "ba'sü ba'de'l-mevt"e, yani ölümden sonra dirilişe hazırlanmak îcab eder.
3- Tohumlar ve Bitkiler
"Ektiğiniz o tohumu gördünüz mü? (Şimdi onu bir düşünün!)
Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren Biz miyiz?
Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız.
«Doğrusu biz çok ziyandayız. Daha doğrusu büsbütün mahrumuz!..» (derdiniz)." (el-Vakıa, 63-67)
Çevremizdeki ekinlere, ağaçlara, bitkilere ibretle bakarak Allah Teala'nın yaratma sanatını ve nîmetlerini hayranlıkla seyretmeliyiz. Cenab-ı Hak vermezse insanların gayretleri ve tedbirleri boşa gider, bir ot bile yetişmez.
Bir an için etrafımızdaki bütün yeşilliklerin kuru bir çöp haline geldiğini düşünelim. Hayatımız bir anda nasıl da kararıverirdi!..
4- Tatlı Su
"Ya o içtiğiniz suyu gördünüz mü? (Bir de onu düşünün!)
Onu buluttan siz mi indirdiniz, yoksa indiren Biz miyiz?
Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?" (el-Vakıa, 68-70)
Buluttan inen tatlı su, Cenab-ı Hakk'ın büyük bir ikramıdır. O su acı bir şekilde inse, kimse onu tatlandıramazdı. Veya bir kuraklık olsa, bulutları oluşturup yağmuru indirmeye kim güç yetirebilir ki?!.
5- Ateş
"Bir de o tutuşturduğunuz ateşi gördünüz mü? (Onu da düşünün!)
Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan Biz miyiz?
Biz onu hem ibret (için) hem de çölden gelip geçenlerin, yolcuların ve muhtaçların istifadesi için yarattık." (el-Vakıa, 71-73)
Hakîkaten düşünmek gerekir ki hayatta insanlara pek çok faydaları olan ateşi ve onun yakacağı olan ağaçları kim yaratmıştır?
Allah'ın kudretine bakın ki yeşil ağaçtan ateş çıkarıyor!.. Bir de ateşin mahiyetini düşünelim… Nasıl yanıyor, nasıl yakıyor?!.
Çöl yolcuları, gecenin soğuk ve karanlığında ateşe sığınırlar. Ateş, yolcular için vazgeçilmez bir ısınma, aydınlanma ve yemek pişirme vasıtasıdır. Aslında ateşe bütün insanların ihtiyacı vardır. Ateşsiz yaşamak çok zordur.
Dolayısıyla ateş, hem ibretlik bir hadisedir hem de toprak, su, hava gibi zarûrî bir ihtiyaçtır. Resûlullah şöyle buyurmuştur:
"Müslümanlar üç şeyde ortaktırlar: Suda, otta ve ateşte." (Ebû Davûd, Büyû, 60/3477)
Diğer taraftan, dünya ateşine bakarak cehennemi hatırlamalı… Ne kadar ibretliktir ki altımızda mağma tabakası, müthiş bir ateş deryası; üstümüzde ise Güneş, muazzam bir alev topu… İki ateş arasında serin ve selamet bir hayat şartlarını lûtfeden Rabbimize ne kadar şükretsek az!..
Bütün bu nîmetler karşısında insanın Allah'ı çokça tesbîh etmesi îcab eder:
"O halde, Yüce Rabbinin ismini tesbîh et (yücelt)!" (el-Vakıa, 74)
– Dilimiz; zikir, Kur'an ve tebliğle meşgul olarak tesbîh etmeli,
– Kalbimiz; duygu derinliği içinde şükredip tesbîh etmeli,
– Âzalarımız; nafile namazları, oruçları ve hizmetleri artırmak sûretiyle tesbîhe devam etmeli…
6- Yıldızlar veya Vahiyler
"Hayır! Yıldızların mevkîlerine yemin ederim ki, bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir." (el-Vakıa, 75-76)
Azamet-i ilahiyyenin nihayetsizliği… Cenab-ı Hak tefekkürümüzü sonsuzluğa yönlendiriyor…
Sema, adeta bahr-i bî-payan / haddi hudûdu olmayan bir okyanus…
Bu ayetlerde, yıldızlar görünmez olduktan sonra başlayan seher vakitlerine ve gece ibadetlerine de dikkat çekilmektedir.
Yine bu ayet-i kerîmelerde yemin edilen hususlardan bir diğeri de Peygamber Efendimiz'e nazil olan vahiylerdir. Bunlar ya bir ayet, ya birkaç ayet veya bütün bir sûre olurdu. Her bir vahye de "Necm: Yıldız" denilmiştir.
7- Kur'an-ı Kerîm
"Şüphesiz bu, korunmuş bir kitapta (Levh-i Mahfûz'da) bulunan değerli bir Kur'an'dır. Ona ancak iyice temizlenenler dokunabilir." (el-Vakıa, 77-79)
Kur'an-ı Kerîm'e son derece tazim ve hürmet göstermek îcab eder. Mushaf'a yapışık olan dış kabına ve cildine bile abdestsiz olarak dokunmak yasaktır. Abdestsiz kişi, elbisesinin yeniyle de Mushaf'ı tutamaz. Ona hürmet ve tazîmi zedeleyecek tavırlar içinde bulunmak da büyük bir gaflettir. Zira:
"O, Âlemlerin Rabbi'nden indirilmiştir. Şimdi siz, bu ilahî kelamı mı küçümsüyorsunuz? Allah'ın verdiği rızka (bu en büyük nîmete) karşı şükrünüzü, onu yalanlamak sûretiyle mi yerine getiriyorsunuz?!" (el-Vakıa, 80-82)
Bizlere lûtfedilen en büyük nîmetlerden biri, Kur'an-ı Kerîm'e muhatap kılınmış olmaktır. Bu nîmetin şükrü de, onu güzelce idrak edip muktezasınca yaşamaktır.
8- Ölüm
"Hele can boğaza dayandığı zaman, o vakit siz bakar durursunuz." (el-Vakıa, 83-84)
Kişinin vadesi dolup emr-i Hak vakî olduktan sonra onu geri döndürmek için insanoğlunun elinden hiçbir şey gelmez.
"Biz ona sizden daha yakınız, ama göremezsiniz.
Mademki siz dînin emirlerine boyun eğmiyorsunuz ve ceza görmeyeceğinizi iddia ediyorsunuz, haydi o zaman o (canı) geri çevirin de görelim! Şayet iddianızda doğru iseniz!" (el-Vakıa, 85-87)
İşte Allah'ın kudreti… İşte insanın acziyeti… Bütün insanlık, ister istemez ilahî takdîre boyun eğecek ve teslim olacak… Hal-i hayatında emr-i ilahîye karşı çıkıp inatla diklenen zorba ve mütekebbirler bile o an hiçbir îtiraz sesi yükseltemeyecek… İdraki üzerindeki sayısız gaflet perdeleri kalkan insan, kainattaki asıl hükümranlığın yalnızca Allah'a ait olduğunu, bütün gerçekliğiyle ancak o an anlayabilecek…
9- Ölen Kişi Üç Halden Biri Üzeredir
(1) "Fakat (ölen kişi Allah'a) yakın olanlardan ise, ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm Cenneti vardır.
(2) Eğer o sağdakilerden ise, «Ey sağcılardan olan kişi, sana selam olsun!» denir.
(3) Ancak yalanlayıcı sapıklardan ise, işte ona da kaynar sudan bir ziyafet vardır! Ve (onun sonu) cehenneme atılmaktır." (el-Vakıa, 88-94)
Kafirler ve günahkar Müslümanlar, bu kısma dahildir.
"Şüphesiz ki bu (anlatılanlar), kesin hakîkatin ta kendisidir." (el-Vakıa, 95)
10- Cenab-ı Hakk'a İltica
"Öyleyse haydi azîm olan Rabbinin ismini tenzîh ile an! (O'nu tesbîh et ve yücelt!)" (el-Vakıa, 96)
VAKIA SÛRESİ TÜRKÇE OKUNUŞU
Bismillahirrahmanirrahim
1. İza veka'atilvaki'atu.
2. Leyse livak'atiha kazibetun.
3. Hafıdatun rafi'tun.
4. İza ruccetil'ardu reccen.
5. Ve bussetilcibalu bessen.
6. Ve fekanet hebaen munbessen.
7. Ve kuntum ezvacen selaseten.
8. Feashabulmeymeneti ma ashaulmeymeneti.
9. Ve ashabulmeş'emeti ma ashabulmeş'emeti.
10. Vessabikunessabikune.
11. Ulaikelmukarrabune.
12. Fiy cennatin na'ıymi.
13. Sulletun minel'evveliyne.
14. Ve kaliylun minel'ahıriyne.
15. 'ala sururin medunetun.
16. Muttekiiyne 'aleyha mutekabiliyne.
17. Yetufu 'aleyhim veldanun muhalledune.
18. Biekvabin ve ebariyka ve ke'sin min ma'ıynin.
19. La yusadda'une 'anha ve la yunzifune.
20. Ve fakihetin mimma yetehayyerune.
21. Ve lahmi tayrin mimma yeştehune.
22. Ve hurun 'ıynun.
23. Keemsalillu'luilmeknuni.
24. Cezaen bima kanu ya'melune.
25. La yesme'une fiyha lağven ve la te'siymen.
26. İlla kıylen selamen selamen.
27. Ve ashabulyemiyni ma ashabulyemiyni.
28. Fiy sidrin mahdudin.
29. Ve talhın mendudin.
30. Ve zıllin memdudin.
31. Ve main meskubin.
32. Ve fakihetin kesiyretin.
33. La maktu'atin ve la memnu'atin.
34. Ve furuşin merfu'atin.
35. İnna enşe'nahunne inşaen.
36. Fece'alnahunne ebkaren.
37. 'Uruben etraben.
38. Liashabilyemiyni.
39. Sulletun minel'evveliyne.
40. Ve sulletun minelahiriyne.
41. Ve ashabuşşimali ma ishabuşşimali.
42. Fiy semumin ve hamiymin.
43. Ve zıllin min yahmumin.
44. La baridin ve la keriymin.
45. İnnehum kanu kable zalike mutrefiyne.
46. Ve kanu yusırrune 'alelhınsil'azıymi.
47. Ve kanu yekulune eiza mitna ve kunna turaben ve 'ızamen einne lemeb'usune.
48. Eve abaunel'evvelune.
49. Kul innel'evveliyne vel'ahıriyne.
50. Lemecmu'une ila miykati yevmin ma'lumin.
51. Summe innekum eyyuheddallunelmukezzibune.
52. Leakilune min şecerin min zakkumin.
53. Femaliune minhelbutune.
54. Feşaribune 'aleyhi minelhamiymi.
55. Feşaribune şurbelhiymi.
56. Haza nuzuluhum yevmeddiyni.
57. Nahnu halaknakum felevla tusaddikune.
58. Efereeytum ma tumnune.
59. Eentum tahlukunehu em nahnulhalikune.
60. Nahnu kadderna beynekumulmevte ve ma nahnu bimesbukıyne.
61. 'Ala en nubeddile emsalekum ve nunşiekum fiy ma la ta'lemune.
62. Ve lekad 'alimtumunneş'etel'ula felevla tezekkerune.
63. Efereeytum ma tahrusune.
64. Eeentum tezre'unehu em nahnuzzari'une.
65. Lev neşa'u lece'alnahu hutamen fezaltum tefekkehune.
66. İnna lemuğremune.
67. Bel nahnu mahrumune.
68. Efereeytumulmaelleziy teşrebune.
69. Eentum enzeltumuhu minelmizni em nahnulmunzilune.
70. Lev neşa'u ce'alnahu ucacen felevla teşkurune.
71. Efereeytumunnarelletiy turune.
72. Eentum enşe'tum şecereteha em nahnul munşiune.
73. Nahnu ce'alnaha tezkireten ve meta'an lilmukviyne.
74. Fesibbıh bismi rabbikel'azıymi.
75. Fela uksimu bimevakı'ınnnucumi.
76. Ve innehu lekasemun lev ta'lemune 'azıymun.
77. İnnehu lekur'anun keriymun.
78. Fiy kitamin meknunin.
79. Lya yemessuhu illelmutahherune.
80. Tenziylun min rabbil'alemiyne.
81. Efebihazelhadiysi entum mudhinune.
82. Ve tec'alune rizkakum ennekum tukezzibune.
83. Felevla iza beleğatilhulkume.
84. Ve entum hıyneizin tenzurune.
85. Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lakin la tubsırune.
86. Felevla in kuntum ğayre mediyniyne.
87. Terci'uneha in kuntum sadikıyne.
88. Feemma in kane minelmukarrebiyne.
89. Feravhun ve reyhanun ve cennetu na'ıymin.
90. Ve emma in kane min ashabilyemiyni.
91. Feselamun leke min ashabilyemiyni.
92. Ve emma in kane minelmukezzibiyneddalliyne.
93. Fenuzulun min hamiymin.
94. Ve tasliyetu cahıymin.
95. İnne haza lehuve hakkulyakıyni.
96. Fesebbih bismi rabbikel'azıymi.




VAKIA SÛRESİ MEALİ
Bismillahirrahmanirrahîm
1. Kıyamet koptuğu zaman.
2. Onun vukuunu yalanlayacak hiç kimse yoktur.
3. O alçaltıcı, yükselticidir.
4. Yer şiddetle sarsıldığı zaman!
5. Dağlar parçalandığı zaman!
6. Dağılıp toz duman haline geldiği zaman!
7. Ve sizler üç sınıf olduğunuz zaman!
8. Sağın adamları, ne uğurludurlar onlar!
9. Solun adamları, ne uğursuzdurlar onlar!
10. Hayır yarışlarında ta öne geçip kazananlar.
11. İşte onlar (Allah'a en çok) yaklaştırılmış olanlardır.
12. Naîm cennetindedirler.
13. Onların büyük bir kısmı eski ümmetlerdendir.
14. Bir kısmı da sonrakilerdendir.
15. Altın ve mücevherlerle işlenmiş tahtlar üzerindedirler.
16. Onların üzerine karşılıklı olarak yaslanırlar.
17. Etraflarında ölümsüz gençler dolaşır.
18. Akıp giden şarap kaynağından doldurulmuş testiler, ibrikler ve kadehlerle.
19. Bu şaraptan ne başları ağrıtılır ne de akılları giderilir.
20. Beğendikleri meyveler.
21. Canlarının çektiği kuş etleri.
22. Onlar için ceylan gözlü huriler vardır.
23. Gün görmemiş inciler gibi.
24. İşledikleri amellerine karşılık olarak.
25. Orada boş ve günaha sokacak bir söz duymazlar.
26. Sadece selama karşılık selam sözü işitirler.
27. Defterleri sağdan verilenler, ne mutlu o sağcılara!
28. Onlar dikensiz kirazlar,
29. Salkımları sarkmış muz ağaçları,
30. Uzamış gölgeler altındadırlar.
31. Çağlayarak akan sular kenarlarındadırlar.
32. Bol meyveler arasında,
33. Bitip tükenmeyen ve yasak da edilmeyen.
34. Ve yüksek döşekler üzerindedirler.
35. Biz onları (cennete giren kadınları) yepyeni bir yaratılışla yaratmışızdır.
36. Böylece onları hep bakire kızlar yapmışızdır.
37. Eşlerine düşkün ve hepsini bir yaşta nazeninler kılmışızdır.
38. Bütün bunlar Ashab-ı yemin (sağcılar) içindir.
39. Onların bir çoğu önceki ümmetlerdendir.
40. Bir çoğu da sonrakilerdendir.
41. Amel defterleri soldan verilenler! Onlar ne uğursuzdurlar!
42. İnsanın içine işleyen ateşin alevi ve kaynar su içindedirler.
43. Onlar kapkara dumandan bir gölge altındadırlar.
44. Ki ne serindir, ne de hoş!
45. Çünkü onlar bundan önce (dünyada iken) varlık içinde şımartılmışlardı.
46. Büyük günah işlemekte direnir dururlardı.
47. Ve diyorlardı ki: "Öldüğümüzde, toprak ve kemik yığını olduğumuzda mı, biz mi tekrar dirileceğiz?"
48. "Önce gelip geçmiş atalarımız da mı?"
49. De ki: "Hem öncekiler, hem sonrakiler."
50. "Bilinen bir günün belli vaktinde mutlaka toplanacaklardır."
51. Sonra siz ey sapıklar, yalanlayıcılar!
52. Doğrusu siz zakkum ağacından yiyeceksiniz.
53. Karınlarınızı onunla doyuracaksınız.
54. Üzerine de kaynar su içeceksiniz.
55. Hem de susamış develerin suya saldırışı gibi içeceksiniz.
56. Ceza gününde işte onlar böyle ağırlanacaklardır.
57. Ey inkar edenler! Sizi biz yarattık. Hala tasdik etmeyecek misiniz?
58. Gördünüz mü (rahimlere) akıttığınız meniyi?
59. Onu (siz mi düzgün bir insan sûretine getirip) yaratıyorsunuz, yoksa yaratanlar biz miyiz?
60. Aranızda ölümü takdir eden biziz ve biz önüne geçilebileceklerden değiliz.
61. Sizi ortadan kaldırıp da sizin yerinize benzerlerinizi getirmeye ve sizi bilmeyeceğiniz bir biçimde yaratmaya da gücümüz yeter.
62. Her halde ilk yaratılışınızı bilirsiniz, (fakat tekrar yaratılacağınızı) düşünmeli değil misiniz?
63. Şimdi bana ekmekte olduğunuz (tohum işini) haber verin!
64. Onu yerden siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitirenler biz miyiz?
65. Eğer isteseydik onu (o ekini tohumsuz) bir ot kırıntısı yapardık da siz şaşakalırdınız.
66. (O zaman şöyle derdiniz): "Doğrusu biz çok zarara uğratıldık."
67. "Hatta umduğumuzdan mahrum kaldık."
68. İçmekte olduğunuz suyu da söyleyin bana!
69. Onu buluttan indiren siz misiniz, yoksa indirenler biz miyiz?
70. Eğer dileseydik, onu (içilmeyecek) tuzlu bir su yapardık. Hala şükretmez misiniz?
71. Söyleyin şimdi bana, çakmakta olduğunuz ateşi!
72. Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa biz miyiz yaratan?
73. Biz onu bir ibret ve çöl yolcuları için bir fayda yaptık.
74. Çok büyük olan Rabbinin adını tesbih et!
75. Hayır! Yıldızların yerleri üzerine andolsun ki!
76. Bu, eğer bilirseniz, gerçekten büyük bir yemindir.
77. Muhakkak ki o, elbette çok şerefli bir Kur'an'dır.
78. Koruma altında olan bir kitaptadır.
79. Temizlenmiş olanlardan başkası ona el süremez.
80. Âlemlerin Rabbinden indirilmiştir.
81. Şimdi siz bu sözü mü küçümsüyorsunuz?
82. Rızkınıza karşılık şükrü, onu yalanlamakla mı yerine getiriyorsunuz?
83. Can boğaza dayandığında,
84. Siz (o can çekişen kimseye) bakar durursunuz.
85. Biz ona sizden yakınız, fakat siz görmezsiniz.
86. Eğer siz hesap ve ceza görmeyecekseniz,
87. Onu (çıkmak üzere olan canı) geri çevirsenize! İddianızda doğru sözlü iseniz.
88. O (ölen kişi Allah'a) yaklaştırılanlardan ise,
89. Ona rahatlık, güzel rızık ve Naîm cenneti var.
90. Eğer sağcılardan ise,
91. "Ey sağcı! Sağcılardan sana selam!" denir.
92. Amma yalanlayıcı sapıklardan ise,
93. İşte ona kaynar sudan bir ziyafet,
94. Ve cehenneme atılma vardır.
95. Kesin gerçek budur işte.
96. Çok büyük olan Rabbinin adını tesbih et!





