Dolar (USD)
34.42
Euro (EUR)
36.27
Gram Altın
2834.30
BIST 100
9389.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Üstat Nuri Pakdil sessizliğini bozdu: ''Sanatı ve edebiyatı savunmalıyız''

Edebiyatının önemli isimlerinden olan, fikir, düşünce ve mücadele adamı Nuri Pakdil, sessizliğini bozdu. Dilan Değirmenci’nin sorularını cevaplandıran Üstat Nuri Pakdil, “İnsanı savunma gereğinden dolayı, sanatı, edebiyatı savunmak zorundayız” dedi. En çok sevdiği yazarı da açıklayan Pakdil, gençlere altın öğütlerde bulundu.
Üstat Nuri Pakdil sessizliğini bozdu: ''Sanatı ve edebiyatı savunmalıyız''
14 Eylül 2018 17:58:00
Edebiyatının önemli isimlerinden olan, fikir, düşünce ve mücadele adamı Nuri Pakdil, sessizliğini bozdu. Dilan Değirmenci’nin sorularını cevaplandıran Üstat Nuri Pakdil, “İnsanı savunma gereğinden dolayı, sanatı, edebiyatı savunmak zorundayız” dedi. En çok sevdiği yazarı da açıklayan Pakdil, gençlere altın öğütlerde bulundu.

Edebiyatının önemli isimlerinden olan, fikir, düşünce ve mücadele adamı Nuri Pakdil, sessizliğini bozdu. Dilan Değirmenci’nin sorularını cevaplandıran Üstat Nuri Pakdil, “İnsanı savunma gereğinden dolayı, sanatı, edebiyatı savunmak zorundayız” dedi. En çok sevdiği yazarı da açıklayan Pakdil, gençlere altın öğütlerde bulundu.

İşte o söyleşi:

  • “Kalbimde, yaşarken ölen insanların bedenleri” diyorsunuz. Yaşarken nasıl ölünür?

İnsanlar yaşarken ölüyor. Tüm kitle haberleşme araçları, katlar, otomobiller, ev eşyaları vs. insanları yaşarken öldürmede, ölüm yaymada araç ödevi görüyor. İnsan duyarsızlaşıyor, sevgisizleşiyor, anlamsızlaşıyor. Bunlar yaşarken ölmenin belirtileri. Savunmak gerekiyor insanı. Nasıl savunulur insan: Kuruyan içine yönelerek, elbette. Hep insana yakınlaşabilmek, insan sıcaklığını duyumsayabilmek ya da duyumsatabilmek oluyor, yapılacak iş. Bu da sanatla, edebiyatla olur ancak. Onun için, insanı savunma gereğinden dolayı, sanatı, edebiyatı savunmak zorundayız. Sanatsız, edebiyatsız nasıl yakınlaşabilirim insana?

-Düşünün ve Düşündürün-

  • Ben de dahil olmak üzere günümüz gençlerine önerileriniz nelerdir?

Gençlerimize hep umutla bakıyorum ve önemsiyorum. Böyle bir tarihsel sorumluluğa muhatap olan gençlerimiz çok okumalı, kendilerini çok iyi yetiştirmeli ve mutlaka bir yabancı dil öğrenmelidir. Tercüme edilmiş bütün Doğu ve Batı klasiklerini titizlikle okumalıdır.

Ben özellikle Dostoyevski’yi çok severim. Bütün romanlarını, hatıralarını defalarca okumuşumdur.

Dünya Edebiyatı’na ölümsüz eserler bırakan Shakespeare’ın bütün kitaplarını okumak, tiyatro temsillerine gitmek, okumayı seven, gerçek anlamda düşünen insanların elbette temel ödevleri arasında olmalıdır. Bunların yanı sıra Üstad Necip Fazıl’ın, Rasim Özdenören’in, Akif İnan’ın, Erdem Beyat’ın ve Cahit Zarifoğlu’nun kitaplarını okumalarını öneririm.

Gençlerimizden mümkün olduğunca hiç kimseyle tartışmamalarını fakat düşünmelerini ve başkalarını düşündürtmelerini istiyorum. Çünkü bu insanlar o kadar yanlış şartlamalarla parçalanmış durumdalar ki, bunları yumuşaklıkla yapıştırabiliriz birbirlerine.

-Bir Devrimci İçin Okumanın Önemi-

  • Kitap gerçekten insanın hayatında nasıl bir değişim sağlar?

Okuyunca, düşünmeye de başlarız. Düşünme özelliğinizin birden farkına varırsınız bir yazıyı okurken.

Bir şiir sizi alıp bir yere götürür, düş kurma gücünüzün olduğunu fark edersiniz. Bir öykü ile, bir romanla insanların toplum içindeki durumunu, değişik davranışları, yeryüzünün görüp bilmediğiniz bölgelerindeki çeşitli özellikleri görürsünüz.

Sınırsız bir görme, gösterme gücü olduğunu anlarsınız sanatın. Ve hepsinden önemlisi, sanatla tanışık olunca sizin de bakışınız görüş ufkunuz değişir, o eski sıkışık halinizden kurtulursunuz.

Gereksiz kendinize güvenmeniz de, gereksiz hissettiğiniz eksiklikler de kaybolur; daha bir esnek, daha bir hoşgörülü, daha bir sağlam konumlu bulursunuz kendinizi. Okumanın bir devrimci için önemi asıl şurada: Kitap okuyamadan meydan okuyamazsınız.

-Sürekli Yazmak, Not Almak-

  • “Biz sükutu tercih ettik, ama hiç susmadık” diyorsunuz. Bu nasıl mümkün oluyor?

Benim, her koşulda, her şeyi dikkatle yazma alışkanlığım vardır. Notlar yazdım sürekli.

Ayrıca, “her yere serptiğim tohumlar” dediğim mektuplar yazdım. Bu mektuplar kısmen derlendi ve 3 cilt olarak Edebiyat Dergisi Yayınları’ndan çıktı. Olaya böyle bak…

-Yabancılaşma İle Mücadele Yöntemi: Edebiyat-

  • Sanat ve edebiyatın toplumla ilişkisi hakkında ne söyleyebilirsiniz?

Ionesco “Günlük’ten” adlı kitabında şöyle diyor: “Başkalarının kendi kendilerine söyledikleri, mırıldandıkları şeyi yüksek sesle söyleyenin yalnızca edebiyatçı olduğunu biliyorum.”

Biz sanatı ve edebiyatı bir romantizm üreteci olarak tanımlamıyoruz. Biz, ülkemize edebiyatla gelen ve yerleşen yabancılaşmanın, yine ancak edebiyatla ülkemizden atılabileceğine inanıyoruz.

Sanatı, edebiyatı, birincil kaygımız yapışımız bundandır.

Oluşmakta olan yeni yerli edebiyatımız, yeni yerli kültürümüz, önce uygarlığımıza dönüşümü sağlamakla yükümlüdür. Buna bağlıdır var olma koşulu, özgün bir edebiyat, özgün bir sanat olma koşulu. Bu da bir başkaldırıyı gerektiriyor: tüm yabancılaşmaya başkaldırıyı.

  • Eserlerinizde, matematiksel işaretler, tekrarlar, hecelemeler, çizimler, figürler vs. var. Bunları tercih etme nedeniniz nedir?

Bunlar benim yazma özelliğimdir. Bunlarla okuyucunun dikkatini çekmeyi, okuyucunun yazdıklarım üzerine düşünmesini sağlamayı amaçlıyorum.

Kaynak: Analizgündem

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin