Unutursan hatırlatırlar
İnsanoğlu unutmaya meyillidir, öyle yaratılmıştır. Nice felaketler; depremler, savaşlar yaşanır, büyük bir felaket toplumsal bir yasa dönüşür. Zaman geçtikçe yaralar kabuk bağlar, önce derin sonra ince bir sızı olarak yerleşir insanın bağrına. Fakat bazı acılar ise üzerinden kaç yıl geçerse geçsin unutulmaz. Unutulmamalı da… Çünkü unutmak yeniden yaşanabileceklerin kapısını aralamak demektir.
Bosna’nın bilge evladı, Bosna-Hersek’in ilk cumhurbaşkanı Alija İzetbegovic’in şu sözü, İslam dünyasının zihninde değişmez bir hakikat olarak yer almalı:
“Ne yaparsanız yapın, soykırımı unutmayın. Çünkü unutulan soykırım tekrarlanır."
Bosna Hersek’te yaşanan soykırımın acıları hala taptaze. Sırp katillerin 1992-1995 yılları arasında Boşnaklara yaptığı akıl almaz zulüm, vahşet ve işkence tüm dünyanın gözleri önünde yaşandı. Batı’yı arkasına alan Sırplar, ‘Türklerden intikamımızı alıyoruz’ sloganıyla bebeklere ve kadınlara sistematik olarak tecavüz ettiler, erkekleri korkunç işkencelerden geçirdiler; yaktılar, gözlerini, diz kapaklarını oydular, Boşnaklara zorla benzin içirip molotof gibi patlattılar. Boşnak kardeşlerimizin silahı yoktu, Sırplar ise dönemin en modern silahlarıyla silahlanmıştı. BM, Sırplara Boşnakları teslim ediyor, Türkiye (birkaç gönüllü siyasetçi, STK ve dernek hariç) köşesine sinmiş, olayları kınamakla yetiniyordu. Üstelik aynı dönemlerde Hocalı’da da Azerbaycan Türklerine yönelik katliam yaşanmasına rağmen Türkiye bir helikopter bile göndermekten acizdi.
İşte bu kan deryası ortamda Alija İzetbegoviç halkını kurtarmak için mücadele ederken 28 yıl önce bugün; 11 Temmuz 1995’te Srebrenitsa’da tam anlamıyla bir insanlık suçu yaşandı. Soykırımcı Sırp güçleri, BM tarafından “güvenli bölge” ilan edilen ve 400 Hollandalı barış gücü askeri tarafından korunan Srebrenitsa’da beş gün içinde 8 bin 372 Boşnak’ı öldürdü. Kadınlara ve bebeklere tecavüz etti. Bu aşağılık katliamı Avrupa zevkle ve destek vererek izlerken diğer ülkelerden de çıt çıkmadı. Soykırım, Dayton anlaşmasıyla sona erdikten uzun yıllar sonra bile bugün hala şehit edilen Boşnaklara ait toplu mezarlar bulunmaya devam ediyor. Vahşi Sırpların, tespit edilememesi için yaktıkları, üzerlerinden tankla geçtikleri, un ufak edip kemiklerini birbirine karıştırdıkları insanların cesetlerine bile nasıl zulmettikleri ortaya çıkıyor.
İşte bu soykırım çok eski değil, 90’larda yaşandı. Bir yenisinin daha yaşanmayacağının garantisi yok. Avrupa değişmedi, Sırplar da değişmez. Batı kan dökücü ve zalimdir. Yine Alija’nın dediği gibi: " Batı hiçbir zaman medenî olmamıştır ve bugünkü refahı, devam edegelen sömürgeciliği; döktüğü kan, akıttığı gözyaşı ve çektirdiği acılar üzerine kuruludur."
Tabi bu bilgece sözler sadece Bosna’nın kulağına küpe olmamalı! 90’lı yıllarda İslam coğrafyasında, bilhassa Hollywood filmleri vasıtasıyla celladına âşık olan bir gençlik yetişirken biz ne yaptık diye kendimizi de sorgulamalıyız. Bugün sosyal medya aracılığıyla da Batı’nın rezil kültürü Müslüman gençlerin zihnine boca ediliyor. Unutuyoruz, hatta yeni nesil yaşanan soykırım ve zulümleri hiç bilmiyor. Bugün Cumhurbaşkanımızın güçlü liderliğiyle her alanda gücünü gösteren Türkiye olmasa Balkanlar yeniden karışır. Bununla birlikte toplumda eli kalem tutan gazeteci yazarlara, sinemacılara, sanatçılara da çok iş düşüyor. Yeni nesle ‘düşmanlarımızın yaşattığı acıları unutursak ve onları yeniden dost bellersek daha dün yaşanan zulme tekrar maruz kalırız’ nasihatini gerek film, dizilerle gerekse kitap ve yeni medya ile ulaşarak anlatmalıyız. Yoksa UNUTURSAK YENİDEN HATIRLATIRLAR.