Unutmadık, yarası kaldı\u2026
Haber: Özlem DOĞAN
Türkiye'nin dipsiz kuyuya düştüğü zamanlaru2026 Hangi elden çıktığı belli olmayan suikastler, halkı yürekten bölmek için tasarlanmış katliamlar, cinayetler; kısacası 90'lı yıllar. Acının kilometre karesi olur mu? Evet olur; Erzincan'a 223, Kemaliye ilçesine ise 70 kilometre uzaklıktaki Yukarı Barasor Vadisinin son köyü olan Başbağlar'da yaşananlar ruhlara zerre zerre işlenen bir acının göstergesiydi. Başbağlar Köyü sakinleri başlarına geleceklerden habersiz, hayatı her zamanki akışında yaşarlarken planlanmış iki katliamdan birinin hedefi olacaklarını bilmiyorlardı. Erzincan ve Sivas'ta bir Alevi-Sünni çatışması başlatmak isteyenlerin istediği doğrultuda 2 Temmuz'da Madımak Oteli'nde yanarak can veren 33 Alevi vatandaşı ve faillerini konuşurken, sadece 3 gün sonra; 5 Temmuz 1993 akşamı Başbağlar'da büyük bir vahşet yaşanacaktı.
Katliama adım adım
Başbağlar köyünde iftar saati heyecanı yaklaşıyordu. Ramazan günü akşam ezanına az bir süre kala köye gelen yirmi kişilik ilk terörist grup, yardım alınmasını engellemek için telefon kablolarını kesti ve köyün girişini tuttu. Kırk kişilik diğer terörist grup ise köyün içine girdi. Akşam ezanını okuyan imamı zorla susturdular. Köyü basan caniler köyün bütün erkeklerini tepede topladılar. Köyün kadınlarını da aşağıdaki dereye götürdüler. Olaylar hızla gelişiyordu. Sivas'ın yanması için emir verenler aynı emri Başbağlar için de vermişti. Köylülere tam 1 buçuk saat propaganda yapıldı ve öldürülmek için seçilen erkeklere neden öldürülecekleri anlatıldı. Saldırganların bir kısmı da ellerinde fitillerle köyün içinde bekliyorlardı. Bu grup katliamdan sonra evleri ve camiyi yakmak için bekliyordu.
Köyün erkeklerini kurşuna dizdiler
Propagandadan sonra teröristler köyün tüm erkeklerini hunharca kurşuna dizdi ve 28 kişi hayatını kaybetti. Daha sonra köy ateşe verildi ve 214 ev, köy okulu ve köy camii yakıldı. Bu yangınlar sırasında da beş kişi diri diri yanarak can verdi. O gün Başbağlar'da toplam 33 kişi hayatını kaybetti. Saldırgan caniler gece yarısı köyü terk etti. Bomba yerleştirilmiş dereden son anda kurtulan köy kadınları tepede karşılaştıkları korkunç manzara karşısında yürekleri dağlayan ağıtlar yaktılar. O dönemin kartel medyası Sivas Olayları'na gösterdiği ilginin onda birini bile Başbağlar'a göstermedi ve bu katliamı görmezden geldi. Türkiye'nin başına yıllarca bela olan sağcı-solcu kavgasına alevi-sünni kavgasını da eklemek isteyenler 28 Şubat öncesi aynı oyunu laik-antilaik gruplaşmasıyla da sürdüreceklerdi. Başbağlar'da oynanan bu tehlikeli oyunun mezhep çatışmasına dönüşmesi için ellerinden geleni yapanlar 33 ölünün üzerine basa basa ülkeyi kan gölüne çevirerek plan kuruyorlardı.
Görgü tanıkları anlatıyor
Sağ kalan görgü tanıkları teröristlerin köydeki herkesi ismen tanıdığını ve eve gelen misafirlerin bile kim olduklarını bildiğiydi. Olay sırasında kurşunlanan ve öldü diye bırakılan Muhtar Ali Akarpınar, bir gazeteye o gün yaşadıklarını şöyle anlattı: "Böylesi bir temmuz günüydü. Başbağlar sabah mutlu uyanmıştı. Gurbetteki hemşerilerimiz gelmişlerdi, kucaklaşmışlardı. Hatta Almanya'dan bir minibüs yollamışlar, nihayet köyümüzün bir arabası da olacaktı. O zamanlar Başbağlar kıpır kıpırdı. Hayvancılık hızlıydı, ekinler boylanmıştı. Akşam namazı camideydik. Eli silahlı militanlar geldi, çok gençtiler, bizi köyün yukarısına çıkardılar. Doğrusu itmediler, kakmadılar, zorlamadılar. Kadınları da kuru bir dere yatağına toplamışlar. Takriben yarım saat, belki üç çeyrek örgüt propagandası yaptılar. Meğer bizi oyalıyorlarmış, aşağıda evleri talan ediyor, yağma yapıyorlarmış o anda. Ne zamanki kesif bir duman yükseldi, köyün yakıldığını anladık. Zaten evlerimiz ahşap ve bitişik nizam. Üstü ot, altı ahır, Nasıl berbat bir koku anlatamam. Bak, hayvanların çığlıkları hala kulaklarımda."
'Sivas'ın intikamı alındı' yazanlar kim?
Başbağlar katliamını, üç gün önce gerçekleşen Madımak Oteli katliamına misilleme olarak yaptıklarını söyleyen PKK, köyü terk ederken bıraktıkları "Sivas'ın intikamı alındı" yazılı bildiride: Madımak Oteli'nde öldürülenler Alevi Kürtlerdi ve buna karşılık Başbağlar'da Sünni Türkler öldürüldü yazmışlardı. PKK lideri Abdullah Öcalan olaydan habersiz olduğunu söyledi ve olayın sorumlusunun Dr. Baran kod adlı bir PKK mensubu olduğunu ifade etti.
Özel harekatçıdan itiraf
Katliamla ilgili farklı bir iddia ise eski özel harekatçı Ayhan Çarkın tarafından ortaya atıldı; Çarkın, "Başbağlar Katliamı'nı JİTEM yaptı" söyleminde bulundu ve PKK'nın katliamla ilgisi olmadığını ifade etti. Ayhan Çarkın'ın "tarihi itiraf" olarak manşetlere taşınan sözlerinin ardından, savcılar olaya el koydu, Çarkın'ı ve o dönem bölgede görev yapan birçok özel harekat polisini tutukladı.
Yürek yarası Başbağlar
Katliamın yaşandığı 1993'te başlayan Başbağlar davası, sadece 3 yıl sonra kapandı. Davada faillerin hiçbiri yargılanmazken, ceza alan tek kişi, tetiği çekenlerin isimlerini veren bir itirafçı oldu. Soruşturma sonunda saldırıyı gerçekleştiren grubun liderinin 'İsa' kod adlı Orhan İlbay olduğu, saldırı emrini veren kişinin ise Sivas olaylarında da adı geçen 'Dr. Baran' kod adlı Müslüm Durgut olduğu ifade edildi. Dava, 26 Nisan 1995 tarihinde İzmir Devlet Güvenlik Mahkemesi'ne nakledildi, son duruşmaya kadar 8 sanık yakalandı, ikisi ceza aldı. O iki sanıktan biri örgüt üyeliğinden 3,5 yıl, itirafçı sanık olan diğer kişi de 14 yıl ceza aldı. Eski karanlık Türkiye'de yaşanan bu büyük katliam da faili meçhul utanç olarak tarih sayfalarında, hafızalarda ve yüreklerde bir yara olarak yaşamaya devam edecek.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.