Dolar (USD)
34.18
Euro (EUR)
38.19
Gram Altın
2931.49
BIST 100
9743.1
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

'Ülkemizde mizahın başlangıcı gaspla oldu'

Mizah dergiciliğini Türkiye'de başlatanların matbaayı gasp etmiş kişiler olduğunu ifade eden Faruk Günindi, "Türkiye'de en iyi matbaaları Atatürk eliyle katakulliyle birilerine teslim ettiler. Bu kişiler istediklerini yazıp, çizip, bastılar. Bizim camianın bunu başarabilmesi ise çok uzun yıllarını aldı" dedi.
'Ülkemizde mizahın başlangıcı gaspla oldu'
19 Ağustos 2015 10:57:00
Mizah dergiciliğini Türkiye'de başlatanların matbaayı gasp etmiş kişiler olduğunu ifade eden Faruk Günindi, "Türkiye'de en iyi matbaaları Atatürk eliyle katakulliyle birilerine teslim ettiler. Bu kişiler istediklerini yazıp, çizip, bastılar. Bizim camianın bunu başarabilmesi ise çok uzun yıllarını aldı" dedi.

SÖYLEŞİ: ÖZLEM DOĞAN

İnsanı güldürürken düşündüren bir sanat türü olan mizah, bazen kullandığı üslupla kitleleri etkileyebiliyor ve toplumsal olarak farkındalık oluşturabiliyor. Karikatür ise ele aldığı konuları komik veya iğneleyici olması için abartan ve çarpıtan resim türü olarak Tanzimat'la birlikte hayatımızda yer almaya başladı. Geçmişten günümüze Türkiye'de farklı mizah ve karikatür dergileri yayınlanıyor. Kimileri uzun yıllar yayın hayatını sürdürürken kimileri çeşitli nedenlerle okuyucularına veda ediyor. Özellikle kapaklarıyla çok konuşulan ve toplumun hassasiyetlerini göz ardı etmeyen Hacamat Dergisi'ni derginin Genel Yayın Yönetmeni Faruk Günindi'yle konuştuk.

Hacamat, mizah yolculuğuna çıkarken kendisine neleri düstur edindi?

Hacamat Dergisi heybesinde Cafcaf'tan gelen birikimiyle yola çıktı. Mizah dergisi deyince, akla genelde sol tandanslı mizah dergileri ve o çizgi dili geliyor. Cafcaf uzun zamandır bize yabancı olan dili kırmak ve yeni bir söz ortaya çıkarmak için çaba sarf ediyordu. Şimdi Cafcaf'tan yetişen bu dil, Hacamat'la haftalık olarak yayınlanmaya başladı.

YÖNLENDİRİLMİŞ BİR MİZAH ALGIMIZ VAR

Türkiye'de mizah hangi anlayış üzerine kurgulandı sizce?

Akbaba'dan Gırgır dergisine alışılagelmiş olan bir mizah geleneğimiz var. Oysa mizah; cinsellik, din ya da siyaset üzerinden yapılan bir şey değil. Ama toplum olarak bizim maruz kaldığımız akım, maalesef bu üç konu üzerine kurulan bir yaklaşım.

Mizah muhalif olmak demek midir?

Bize 'mizah muhaliftir, siz iktidar yanlısısınız, nasıl muhalif olacaksınız' diyorlar. Bana göre 'mizah muhaliftir' sözü uyduruk bir söz. Mizah neye muhaliftir? Şu ana kadar gördüğünüz muhalifler, kimlere muhalefet edebilmiş. Hiçbir para babasına, hiçbir ağa babasına muhalefet etmiş değiller.

YAZARKEN DE MÜSÜMANIZ YAŞARKEN DE

Dini hassasiyetleriniz çizgilerinize nasıl yansıyor?

Biz çizerken de Müslümanız, sokağa çıkarken de, televizyon izlerken de, kitap okurken de. Dolayısıyla mizah da işin içine girince nasıl düşünüyorsak, neye inanıyorsak çizgimize de onu yansıtıyoruz. Mesela cinsellik hayatımızda ne kadar, nasıl ve ne şekilde varsa biz öyle kullanıyoruz. Daha fazlasını ya da daha azını yapalım gibi kendimize kırmızı çizgiler ya da karanlık alanlar oluşturmuyoruz.

Türkiye'de geçmişten bugüne mizah adı altında topluma zarar veren kalıplar oluşturulduğunu düşünüyor musunuz?

Alışılagelmiş anlamda mizah ya küfreder ya da çıplaklık içerir ki bu anlayışta kadın aşağılanır. Bize yıllarca dayatılan bu mizah dergiciliği yıllarca çıplaklığı ve kadın cinselliğini kullanmasına rağmen şimdi sanki kadının haklarını, sosyal statüsünü savunan insanlarmış gibi davranıyorlar. Biz bu samimiyetsizliği ve riyakarlığı görüyoruz, onlara inanmıyoruz.

Türkiye'de dergi çıkarmanın zorlukları nelerdir?

Dergicilik yapmak Türkiye'de hep zor. İslami çizgilere sahip olan mizah dergileri çok uzun süre yaşamadı. Çünkü bizim okurumuz mizah diline alışık değil. Hoca çiziyoruz diye hocayla dalga geçiyoruz sanıyorlar. Çünkü şimdiye kadar filmlerde, dizilerde kendilerine bu sunulmuş.

ATATÜRK ELİYLE MATBAAYI ELE GEÇİRDİLER

Dini ögeleri aşağılayıcı bu ifadeleri toplumun kültür ve sanatına yerleştiren zihniyet yazı ve çizgiyi nasıl ele geçirdi?

Mizah dergiciliğini Türkiye'de başlatanlar matbaa gasp etmiş adamlardır. Türkiye'de en iyi matbaayı Atatürk eliyle katakulliyle birilerine verdiler ve onlar o matbaa rahatlığıyla istediklerini yazıp, çizip, bastılar. Bizim camianın ise bunu başarabilmesi çok uzun yıllarını aldı.

Osmanlı'nın çizgiye bakış açısı nasıldı sizce?

Osmanlı'da çok yetenekli çizerlerimiz var. Üstelik sadece hat değil minyatür de çiziyorlardı. Önemli bir olayı karakterize edip vakayı tarihe mühürlüyorlardı. Biz ecdadımızın yetenekli ellerine ve onların kullandığı dile sırtımızı döndük ve kopukluk yaşadık.

METAL YORGUNLUĞU YAŞIYORLAR

Hacamat'ın etkili dili bazı çevreleri rahatsız etti diyebilir miyiz?

Hacamat'ın yaptığı işler en çok o dili anlayanları rahatsız ediyor. Bizim camia bazı şeyleri görmüyor, kelimelerin gittiği yeri fark etmiyor. Ama karşı mahalle çok iyi fark ediyor ve rahatsız oluyor. Karşılık veremiyorlar çünkü çok yoruldular. Onların elindeki mizah dergileri artık metal yorgunluğu yaşıyor. Artık gidecekleri bir yer kalmadı. Onların bittiği zaman da biz başarılı işler çıkarıyoruz artık.

Peygamberimize yönelik hakaretler içeren karikatür krizlerinde siz nasıl tepki verdiniz?

Danimarka'da karikatür krizi yaşanıyor. Biz sokağa çıkıp bayrak yakıyoruz. Bunun karşılığı bu değildir. "Bizde çizerler var onlar cevap versin" diyoruz ama bazı hassasiyetleri olan çizerlerin yaşayacağı uygun ortam oluşturulmadı. Çizerliğe kabiliyeti olan adam gidip limon satmak, öğretmenlik yapmak zorunda kalıyor.

Charlie Hebdo'ya karşı özel bir cevabınız oldu mu?

Biz cevap verdik. Türkiye'den sadece bir gazete fark etti, biz onlarca yurtdışı gazete haber ajansına konuştuk. Yurt dışında 'acaba Türkiye'den kim ne diyecek' sorusu merak edildi. Türkiye'de sadece bir muhalif ses vardı, 'biz Charlie değiliz dedik' ancak kimse fark etmedi. Bizim camia 'nasılsa bizden' diye görmüyor. Cafcafla yıllardır kırmaya çalıştığımız kabuk buydu. Halbuki biz, İslami hassasiyetleri olanlar da iyi iş yaparız.

TÜRKİYE'DE BASIN ÇOK ÖZGÜR

'Türkiye'de basın özgürlüğü yok' söylemine katılıyor musunuz?

Başka ülkelerde yoktur ama Türkiye'de basın çok özgür. Yalan yazma, iftira atma, kurgu yapma özgürlüğü var. İhtilalle hükümet düşürmekten terörizme destek vermeye kadar sınırsız bir özgürlük var. Bu kadar özgürlük, özgürlükler ülkesi denen ülkelerde bile yok.

Hakaretle eleştiri arasında ince bir sınır olduğunu düşünüyor musunuz?

Biz hakaret etmemeye yeminliyiz. O insanla yüz yüze gelip söyleyemeyeceğin şeyleri çizmek de etik değil. Durum neyse tüm çıplaklığıyla gösteriyoruz. Bir parti eş başkanı eşcinsel evliliğiyle ilgili bir savunması yapıyorsa, o zaman ben o adamı temsil ettiği gibi çizebilirim.

HERKESE ANLAYACAĞI DİLDEN KONUŞMALI

Hacamat'ın çizginin ötesinde asıl hedefi nedir?

İngilizce konuşana Rusça karşılık veremezsiniz. Herkese anlayacağı dilden konuşmalı. Müslümanca iş yapmanın mümkün olabileceğini göstermek istiyoruz. Yani bir Müslüman genç takip edebileceği bir mecra aradığında onu bulabilsin istiyoruz. Yazar olur, çizer olur, şair olur, düşünür olur ama yeter ki bunları yapabileceği mecrayı bulabilsin.