Dolar (USD)
34.34
Euro (EUR)
36.29
Gram Altın
2822.01
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Ülkem için zayiat

Belarus dönüşü basın mensuplarının sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yurtdışına kaçan FETÖ'cülerin vatandaşlıktan çıkarılması konusunda net konuştu.
Ülkem için zayiat
13 Kasım 2016 09:56:00
Belarus dönüşü basın mensuplarının sorularını cevaplayan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yurtdışına kaçan FETÖ'cülerin vatandaşlıktan çıkarılması konusunda net konuştu.

CUMHURBAŞKANI Recep Tayyip Erdoğan, Belarus dönüşünde, uçakta basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını cevaplandırdı. Erdoğan ilk önce Belerasu gezisinin Temmuz sonunda planlandığını ancak 15 Temmuz darbe girişimi sebebiyle

Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko ile mutabık kalmak suretiyle ertelendiğini söyledi.

-Türkiye, Belarus'i ilk tanıyan ülkelerden birisi. Bu açıdan bakıldığında Belarus ziyaretinin önemi neydi?

Evet, Türkiye'nin Belarus'u ilk tanıyan ülke olması hasebiyle önem arzeden bir ziyaret. Türkiye'den Belarus'a Cumhurbaşkanı düzeyinde ilk ziyareti gerçekleştirmiş olduk. Lukaşenko farklı bir insan. Belarus gibi bir ülkeyi ayağa kaldırma noktasında, bağımsızlık mücadelesini kararlı bir şekilde sürdüren bir insan.

-Görüşmenizde ilginç bir detay gündeme geldi mi?

Bu çerçevede mesela Belarus'ta idam cezasının mevcudiyeti nedeniyle Avrupa'dan gelen baskılardan bahsetti. Ben de kendisine 15 Temmuz'dan sonra Türkiye'de de idam konusunun konuşulmaya başlandığını aktardım. "Biz, milletin iradesi neyi gerektiriyorsa ona bakarız. Eğer Parlamento o tür bir karar (idam) alırsa, o karara ben Cumhurbaşkanı olarak uyarım" dedim.

Lukaşenko'ya teşekkür

Ziyaretimizde, 15 Temmuz darbe girişimi akabinde bize verdikleri destekten dolayı Lukaşenko'ya teşekkürlerimizi de ilettik. O süreçte, "Liderliğiniz ve cesaretiniz bizde hayranlık uyandırdı. Her zaman yanınızda olacağız" diyerek, desteklerini dile getirmişlerdi. Kendilerinin, Minsk Camii'nin yapılmasıyla ilgili vermiş oldukları destek de çok önemliydi. Diyanet İşleri Başkanlığımızın, Diyanet Vakfımızın güzel bir çalışma ortaya koyarak Minsk'te inşa ettikleri bu cami, oradaki az sayıda Müslüman için deayrı bir onur olmuştur.

-Belarus'la ticaretimiz ne düzeyde?

2013'te bizim Belarus'la 520 milyon dolarlık bir ticaret hacmimiz vardı. Daha sonra 400'e kadar düştü. Şimdi kendimize bir hedef belirledik. 1 milyar dolarlık bir hedefi yakalayalım istiyoruz. Bu konuda aramızda anlayış birliği var.

-Ticari ve siyasi işbirliği konusunda ne gibi adımlar atıldı?

Türkiye'den 200'ün üzerinde işadamı Minsk'e geldi. Bizden 215-220 işadamı vardı. Belarus'tan da 250-260 işadamı İş Forumu'na katıldı. Bunun semeresini önümüzdeki aylarda toplamaya başlarız.

-Terörle mücadelede işbirliği konusu konuşuldu mu?

Tabii kiu2026 Terörle mücadelede işbirliği noktasında, PKK, PYD, DEAŞ, FETÖ, tüm bunlarla ilgili Suriye, Irak, her yerde, uluslararası camiada da birlikte hareket etmeye var olduklarını söylediler. Siyasi noktada zaten uluslararası camiada işbirliğimiz sürekli oldu. Hiçbir zaman bir ters düşme söz konusu değildi. Bundan sonra da bunun devamlılığı noktasında bir karar birliğine vardık.

-FETÖ konusu gündeme geldi mi?

Evetu2026 FETÖ'yle mücadelede mutabık kaldık. İlgili birimlere gerekli talimatlar verilecek. Atılması gereken adımları birlikte atacağız. Bu konuda en ufak bir sıkıntı söz konusu değil.

-Sayın Başbakan, Sayın Bahçeli ile görüştü. Oradan bir mutabakat çıkacak gibi görünüyor. Kritik noktalardan biri referandum gerçekleşirse, kabul edilirse Başkanlık seçiminin 2019'a kalıp kalmayacağı. Sizin Cumhurbaşkanı olarak bir tavsiyeniz oldu mu?

- Şu anda, bu safhada benim takvimle ilgili açıklamada bulunmam doğru olmaz. Öncelikle, bildiğim kadarıyla Sayın Başbakan ile Sayın Bahçeli'nin yaptığı görüşmeyle alakalı olarak her iki taraf ikişer-üçer arkadaş belirleyip onlar bir çalışma yapacak. O çalışmadan sonra sanıyorum tekrar bir araya gelecekler. Dolayısıyla takvimin nasıl belirleneceğine hep birlikte şahit olacağız.

-Sayın Başbakan ve Sayın Bahçeli'nin görüşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?

"İnşallah hayırlı olur" temennisindeyim. Çünkü ben bardağın dolu tarafına bakıyorum. Şu anda attıkları adımın da olumlu istikamette olduğunu görüyorum. Temennim odur ki, olumsuzluklar üzerine değil, olumlu bir yaklaşım üzerine bina edilen bir süreç olur.

-Suriye ve Irak'ta krizler nasıl çözülecek? Kandil ve Sincar için neler söylersiniz?

Suriye ile 911 kilometrelik sınırımız var. 2,7 milyon insan bizde. Suriyeliler adeta göçmen kuşlar gibi. Irak'ta ise merkezi yönetim ülkeye hakim olmakta zorlanıyor. Mesela, Maliki döneminde yaşadığımız sıkıntılar geliyor aklıma. Maliki'ye Kandil'e müdahale etmesini söylediğimde, "Benim oraya müdahale edecek gücüm yok" diyordu. "Sen müdahale etmezsen, ben müdahale etmek durumunda kalacağım" dedim. O da, "Edebilirsiniz" diyordu. Nitekim o dönemlerden bu yana, Kandil'e müdahalelerimizi yaptık, yapıyoruz. Şimdi benzer bir durum Sincar için geçerli. Sincar'da şu anda Kandil'in bir başka versiyonu... Şimdi orada kimler var, PKK'lılar var. Oraya yerleşmişler... Orayı kontrolleri altına almak suretiyle oradan bize güya korku verecekler. Biz buna pabuç bırakmayız. Gereken neyse Sincar için de yaparız.

-Bir de Telafer ve Musul konusunda neler söylersiniz?

Telafer'de Türkmenlerin durumu malum. Onlar arasında Pers yanlısı olanlar da var. Bir de bizim yaklaşımımızı doğru bulanlar var. 400 binlik Telafer nüfusu, şu anda 60 bine düşmüş vaziyette. Orada ciddi bir sıkıntı yaşanıyor. Öbür tarafta Musul meselesi var. Peşmergeler ile Ninova muhafızları arasındaki dayanışma olumlu. Temenni ederim bu devam eder. Malum Haşdi Şabi, Musul için sürekli bir tehdit oluşturuyor. Peşmergeler ve Ninova Muhafızları, "Elimizden geldiğince mücadelemizi vereceğiz" diyorlar. Bu anlayışla Kerkük, Musul ve benzeri yerleri kontrolleri altına almak istiyorlar.

Belarus'un başkenti Minsk'te Belarus Cumhurbaşkanı Alexander Lukaşenko ile Türk-Belarus İş Forumu'na katıldı. MÜSİAD Genel Başkanı Nail Olpak, burada konuşma yaptı.

-Suriye ve Irak konusunda Amerika ile temaslardan ne gibi sonuçlar çıktı?

Bizler bunları Amerikalı dostlarımızla hep konuştuk. Sayın Obama'ya defaatle anlattım. Avrupalı dostlara da aynı şekilde anlattım. Ne yazık ki beklenen neticeler alınamadı. Bizler elbette Irak yönetimiyle ters düşmenin gayreti içerisinde değiliz. Samimi bir Irak yönetimi, adil bir Irak yönetimi, her zaman bizim desteğimizi yanında bulacaktır. Ama orada soydaşlarımıza haksızlık yapılmamalı. Bugün Musul'da, nereden bakarsan bak Musul'da 1,5 milyon Sünni Arap, yaklaşık 400 bin Türkmen, 100 bin civarında da Sünni Kürt vardır. Haksızlığa, mağduriyete meydan verilmemeli. Gerekli desteği vermemiz lazım

-Sınıra yapılan yığınağın bununla ilgisi var mı?

Bu destekle de ilgisi var tabii. Biz güvenliğimizi sağlamak, bunun için hazırlıklı olmak durumundayız. Başta Telafer, Sincar, Musul olmak üzere bölgedeki gelişmeleri yakından izliyoruz. Başika'daki kampımız da esasen bölge insanlarına destek amaçlıdır. DEAŞ'a karşı mücadelede Başika üssü ve oradan yetişenler önemli bir rol oynadı. Türkiye'nin koalisyon güçleri arasında mutlaka olması gerektiğini herkes biliyor. Türkiye'nin olmadığı bir koalisyon gücü orada bir defa sulhu, sükunu temin edemez.

Almanya ile ilişkiler

-Bir yıl öncesine kadar Almanya ile ilişkilerimiz son derece iyiydi. Bugün ise Almanya hem PKK'nın, hem de FETÖ'nün hamisi durumundau2026.

Almanya ile bizim yaptığımız görüşmeler hiçbir zaman nihai noktaya gelmedi. Yani biz Suriye'nin kuzeyinde terörden arındırılmış bölgede neler yapacağımızı söylediğimiz zaman onlar bu işe, "Tamam, evet, hemen başlayabiliriz" gibi kesin bir tavır sergilemediler. Sadece, "Bu teziniz gayet yerinde" dediler. Onlara, "Siz ne dediniz, 10 milyar Euro'yu yılda mülteciler için ayıracağım" dediniz. "Siz madem ki böyle bir rakamdan bahsediyorsunuz, bu rakamı gelin burada yapacağımız yatırıma harcayalım, siz sürekli göç tehdidi altında kalmazsınız" dedik. "Orası sosyal donatı alanları ile birlikte yapıldığı zaman, o insanlar Suriye'yi terk etmeyi düşünmezler. Bizdekilerden bile Suriye'ye dönenler olur" dedik. Ama o günden buyana Merkel'den herhangi bir geri dönüş alamadık. Hakeza, geri kabul ile alakalı sözlerinde de durmadılar.

-AB ile eğer nokta konulursa Gümrük Birliği'nde de nokta konulur mu?

Bunların değerlendirilmesi, zamanı geldiğinde o günün şartları doğrultusunda yapılır. Gümrük Birliği şu anda zaten güncellenme sürecinde. Süreçleri takip edeceğiz; ne getirir, ne götürür bakar, ona göre değerlendirme yaparız.

-Yurtdışına kaçan PKK'lıların, FETÖ'cülerin vatandaşlıktan çıkarılması gerektiğini söylemiştiniz. Bu konuda düşünceniz aynı mı?

Ben hala aynı noktadayım. Sayın Başbakan'a da, bakanlara da, hepsine söyledik. Değerlendirmelerini yapıyorlar. Onun neticesinde hükümet kararını verecektir. Ben hala aynı tezi savunuyorum. Çünkü, bu vatana ihanet içerisinde olanların, bunun hukuki getirisi, götürüsü nedir, bunlar da değerlendirilmek suretiyle bunların bizim vatandaşımız olarak görülmesini ben ülkem için sadece bir zayiat olarak görürüm.

Trump'la görüşme yaptık

-Trump'un ABD Başkanlığı'na seçilmesiyle birlikte ilişkilerimizin seyri konusunda öngörünüz nedir?

İlk akşam kendisini telefonla arayarak tebrik ettim. Kendisi başkanlık görevini 20 Ocak 2017 tarihinde devralacak. İmkan olursa, o tarihten önce de görüşmemiz söz konusu olabilir. Telefonda, karşılıklı olarak, en kısa sürede görüşmekten memnuniyet duyacağımızı ifade ettik. Türkiye'nin yurt dışına yapacağı ilk seyahatlerden biri olmasından memnuniyet duyacağımızı belirttim. Kendileri de olumlu bir yaklaşım sergilediler.

-ABD'yle ile ilişkilerin yeni dönemde daha iyiye gideceğine dair bir izleniminiz var mı? Mesela Rakka operasyonunda sizin bir teklifiniz vardı.

Sayın Trump'ın seçim öncesi yaptığı açıklamalarda, özellikle yakın ekibinin açıklamalarında, Suriye'de de, Irak'ta da bizimle benzer düşünceler gözleniyor. Mesela, uçuşa yasak bölge meselesi çok önemli. Onların da benzer düşünceleri var. Bu, bize göre hayati bir konu. Sayın Trump görevi devraldıktan sonra, temennimiz tüm bu meseleleri kendisiyle görüşüp hayırlısıyla gerekli adımları atabilmektir.

-Trump büyük bir başarı ile seçimi kazandı. Hem Avrupa'da, hem Amerika'da Trump aleyhine gösteriler başladı. Bir akıl var ki, Trump'ın Başkan olmasını bu aşamada bile engellemeye çalışıyor. Bu hangi akıldır?

Şimdi Türkiye için bir üst akıl vardı, o belli. Amerika için de bir üst akıl var. Burada, değerlendirmeler başta olmak üzere her konuda sabırlı olmakta fayda var. Biz ne yaptık mesela? Seçim öncesinde Sayın Trump ya da Sayın Clinton ile gidip görüşme yapalım demedik. Niye? Çünkü bizim için, ilişkilerde devamlılık esastır; "ABD halkı kimi seçerse onunla çalışırız" dedik. Önceden tek bir adayla görüşmek yanlış anlaşılmalara neden olabilirdi. Belki ikisiyle aynı anda bir görüşme temin edilse, görüşebilirdik. Ama birisiyle görüşüp, diğeriyle görüşmezsek olmazdı. Bunu ben siyaseten doğru bulmam. Şu anda Trump'a karşı yapılan bazı gösterilerin geçici olduğunu düşünüyorum. Sokağa çıkanların çoğu yakın bir zamanda Trump'tan randevu için sıraya girerlerse şaşırmam... Trump, FETÖ'den falan para alarak seçimi kazanmadı ki. Kendi imkanlarıyla geldi. Mali gücü vardı, kampanyasını büyük oranda kendi imkanlarıyla yaptı. Diğer tarafla ilgili olarak, onların malum yapıdan para alındığına dair söylentiler basına da yansıdı. Bu iddiaların inceleneceğine dair haberler de var. Şahsen ben, Trump aleyhtarı gösterilerin, kaybedenler arasındaki bazı kesimlerin hazımsızlığının göstergesi olduğuna inanıyorum. Bunların geçici olduğunu düşünüyorum.

-İvanka Trump'la Türkiye'ye geldiğinde hiç görüşmeniz olmuş muydu?

Kendisiyle hiçbir şekilde görüşmem olmadı...

-Avrupa, teröristlere kapıları açıyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?

O konu çok daha ileri aşamaya geçti. Almanya'da Cumhurbaşkanlığı makamının yaptığını düşünün: Terörden yargılanarak 5 yıl ceza almış, adli kontrolle serbest bırakılmış, buradan kaçmış olan birisi alıyor, kendi makamında eşiyle beraber karşılıyor. Ona özel muamele yapıyor. Aynı şekilde Fransa'da Paris Belediyesi fahri hemşehrilik beratı veriyor. Bunlar tam bir skandal. Bu skandallar, aslında yarın dönüp onları vuracak. Batı'daki bazı kuruluşlar, Türkiye'deki yönetime karşı sırtını teröre dayamış olanlara tutup sahip çıkıyorlar. "Sırtımızı PKK'ya, PYD'ye, YPG'ye, Kandil'e dayıyoruz" diyenlere yarın bunlar ödül vermeye kalkarlarsa şaşırmayın.

-Batı'nın benzeri tutumu içeride de devam ettiren bir siyasi parti yok mu? İktidar partisi terörler mücadelede yalnız kalmıyor mu?

Şu anda iktidar partisinin yanında görüşmeler yürüttüğü bir parti var. MHP'nin koyduğu tavırlar süreç içerisinde net ortada. Terörle mücadelede duruşunu ben şahsen olumlu buluyorum. Öbür tarafta ana muhalefet ile "Parlamentoya gelmeyeceğim" diyen malum Kandil'in uzantısı, onlar zaten siyaset yapmıyor artık, siyaseti bıraktılar, şu anda farklı bir sürecin içerisindeler. Onu da tabi masaya iyice yatırmak gerekir diye düşünüyorum.

Cezaevinden tweet atılıyor

-Derik Kaymakamı'nın şehit olması, can yakıcı bir gelişme oldu. Bir siyasi parti bildiri ile cesaret veriyor, FETÖ'nün elemanları hedef gösteriyor. Eş başkanları içeride olan partiden de tehditler geliyor. Bu konuda değerlendirmeniz nedir?

Her şey yüzde 100 kontrol altında değil. Cezaevinden dışarıya rahatlıkla tweet atanlar oluyor. Yurtdışına kaçmış olanlar ayrı... Demek ki yeterli kontrol yok...

Fatih yavrumuz hain bir suikastin kurbanı oldu. Daha farklı isimleri de hedef alabilirler. Dikkatli olmak lazım. Ama bizler, şehadete inanmış insanlarız. Ölüm, er veya geç, mukadder. Bir gün ayağınız taşa takılır, öyle de gidebilirsiniz, şehit de olabilirsiniz. Ailesine sabırlad diliyorum, şehidimize de Rabbimin şefaatlerini niyaz ediyorum.

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin