TÜSİAD'dan Doğu Akdeniz için 'hakkaniyet' vurgusu
TÜSİAD'dan yapılan açıklama şu şekilde;
Doğu Akdeniz'deki bölgesel anlaşmazlık enerji kaynakları sorunu olmanın ötesinde, doğal kaynaklar üzerinde egemenlik ve deniz yetki alanının sınırlandırılması temelinde stratejik bir sorundur. Bölgedeki enerji kaynakları siyasi sürtüşme ve gerilim kaynağı olarak değil, çok taraflı işbirliği için bir fırsat olarak kullanılmalıdır.
Hakkaniyetli bir çözüm bulmak ve Doğu Akdeniz'i barış ve refah bölgesi haline getirmek için gerilimi azaltmak, tek taraflı eylemlerden kaçınmak, diyalog ve ön koşulsuz müzakereleri başlatmak ihtiyacı vardır. Doğu Akdeniz’de barışçıl ve uzun vadeli çözüm tüm kıyı devletlerin katılımını gerektirmektedir. “Akdeniz Barışının” (Pax Mediterranea) Türkiye’nin ve Kıbrıs Türk halkının hak ve çıkarları dikkate alınmadan başarılamayacağı açıktır.
Temeli Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu’na dayanan Avrupa entegrasyonunun tarihi, işbirliğine dayalı ekonomik ilişkiler geliştirilerek anlaşmazlıkların barışçıl yollarla çözülebileceğini göstermiş ve uzun vadeli, sürdürülebilir işbirliklerine ulaşılabileceğini kanıtlamıştır. Aynı yaklaşım Doğu Akdeniz'de de izlenmelidir.
Ege Denizi'nde uzun süredir devam eden ikili anlaşmazlıklar ile Doğu-Akdeniz'deki çok taraflı anlaşmazlıklar ayrı konular olarak değil, bir bütün olarak ele alınmalıdır
Türkiye ile Yunanistan arasında Ege Denizi’nde uzun yıllardır çözülmemiş anlaşmazlıklar, Güney Kıbrıs’ın 2004’te Annan planını reddetmesine rağmen, adada kapsamlı bir çözüme ulaşılmadan AB üyeliğine kabul edilmesi, bugün Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusu ve doğal kaynakların hakkaniyetli paylaşımı sorunları birbirlerini doğrudan etkilemektedir.
Bu konular ivedilikle başlatılacak bir diyalog süreci çerçevesinde ele alınmalıdır. Bu sürecin ilk adımı olarak da Türkiye ile Yunanistan arasında 2016 yılında kesintiye uğrayan ön keşif görüşmelerinin- anlamlı bir ilerleme sağlamak üzere, herhangi bir ön koşul olmaksızın- yeniden başlatılması gerekmektedir. Üzerinde uzlaşı sağlanamayan tüm ihtilaflar uluslararası hukuk temelinde çözülebilir.
Avrupa Birliği’ni mevcut anlaşmazlığın çözümünde daha aktif ve
tarafsız bir rol üstlenmeye davet ediyoruz. AB hem üye hem de aday ülkeler için
adil ve hakkaniyet temelinde çözüm yönünde etkili liderlik gösterme fırsatına
sahiptir. Bu yaklaşım AB'nin stratejik çıkarlarıyla da uyumludur. AB’nin
dayanışma ilkesi ikili hukuki ihtilafların özel şartlarını ve uluslararası
hukuku gölgelememelidir. Üyelik statüsü nedeniyle taraflardan birine koşulsuz
destek vermek AB'yi hem
AB Dönem Başkanı Almanya’nın yapıcı arabuluculuk yaklaşımını ve Türkiye ile Yunanistan heyetleri arasında Temmuz ayında Berlin'de yapılan toplantının gerçekleşmesinde gösterilen çabayı destekliyor ve takdir ediyoruz. Bu girişimin uluslararası toplum tarafından daha fazla desteklenmesi gerektiğine inanıyoruz.
Yaptırımlar veya askeri gerilimin tırmandırılması tehdidi ters etki yaratır ve yalnızca gerginliğin artmasına sebep olur. Gerilimi tırmandırma tehdidinin bir müzakere aracı olarak kullanılmasından kaçınılmalıdır. Mevcut durumdan çıkabilmek için Kıbrıs Türk halkını da içeren kapsayıcı çok-taraflı diplomasi gereklidir. Bu çerçevede, doğal kaynaklara hakkaniyetli erişimi tartışmak için Kuzey Kıbrıs’ın ortak komite kurma önerisi yeniden değerlendirilmeli ve desteklenmelidir.
Türkiye'nin Avrupa Birliği entegrasyon sürecinin etkin olarak işletilmesi gerekmektedir
Mevcut anlaşmazlık Türkiye ve Yunanistan arasındaki uzun zamandır çözülmemiş deniz hukuku sorunlarının, Güney Kıbrıs tarafından reddedilen BM Annan Barış Planı gibi kaçırılan fırsatların sonucudur. Türkiye'nin AB’ye entegrasyonu kapsamında politika yakınsama sürecinin kesintiye uğraması da bu unsurlar arasında önemli bir yere sahiptir.
Doğu Akdeniz'deki tırmanış siyasi anlaşmazlıkların çaresinin “uzaklaş(tır)ma” politikası olamayacağını bir kez daha göstermektedir. Yaptırımlar ve dışlayıcı politikalar güvensizliğin artmasına sebep olarak daha fazla hasara yol açacak; bölgede sürdürülebilir barış, istikrar ve ekonomik refahın sağlanmasına yönelik Avrupa idealleri ve hedefleriyle çelişecektir.
Türkiye-AB arasında köklü bağlar ve bu bağların sosyo-ekonomik kalkınma ve hukukun üstünlüğü üzerinde derin etkileri bulunmaktadır. Bu durum dikkate alındığında üyelik perspektifi içermeyen bir Türkiye-AB ilişkisi modeli Türk iş dünyası nazarında sürdürülebilir değildir. Doğu Akdeniz'de hakkaniyetli çözüme yönelik atılacak somut adımlar Türkiye-AB ilişkilerinin canlandırılmasını sağlayacak ve Türkiye'nin AB uyumuna yönelik reform sürecine ivme kazandıracaktır.
Sorunların üstesinden gelmek için ileri görüşlü politikalar izleme zamanıdır
COVID-19 krizinin sürdüğü bir dönemde hepimizin ortak
sorumluluğu, tabii ve fikrî kaynaklarımızı uzun süredir devam eden sorunları
aşacak ve barış ve refah kaynaklarına dönüştürecek ileri görüşlü politikalar
uygulamak için kullanmaktır. Brüksel, Ankara, Atina, Berlin ve Paris başta
olmak üzere tüm Avrupa başkentleri, öncelikle NATO içerisindeki ittifak ruhunu
koruyarak, yenilikçi, hakkaniyetli ve karşılıklı yarar sağlayan çözümlerle
zorluk ve anlaşmazlıkları aşmak için diplomatik bilgelikten yararlanmalı,
mevcut tüm olumlu imkanlarını kullanmalıdır.
Brüksel, Ankara, Atina, Berlin ve Paris başta olmak üzere
tüm Avrupa başkentleri, öncelikle NATO içerisindeki ittifak ruhunu koruyarak,
yenilikçi, hakkaniyetli ve karşılıklı yarar sağlayan çözümlerle zorluk ve
anlaşmazlıkları aşmak için diplomatik bilgelikten yararlanmalı, mevcut tüm
olumlu imkanlarını kullanmalıdır.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.