Türkiye ekonomisi sağlam
EZGİ ÇELİKANKARA
Seçimlerden hemen sonra ortaya çıkan siyasi belirsizlik nedeniyle ekonomide yaşanabilecek sıkıntılar sıklıkla gündeme getirildi. Fakat beklenenin aksine ekonomide ciddi bir sıkıntı yaşanmadı, çarklar dönmeye devam etti. Ama Türkiye 90'lı yıllarda hükümetsiz kalsaydı ekonomide ciddi sıkıntılar meydana gelebilirdi. Türkiye'nin ekonomide geldiği noktayı ve seçimlerin ardından oluşan tabloyu değerlendirdiğimiz ekonomistler, Türkiye ekonomisinin artık daha güçlü olduğunu belirterek sıkıntılara karşı dimdik ayakta durduğunu vurguladı.
Ekonomi gelişti ve büyüdü
Ekonomi Uzmanı Prof. Dr. Mustafa Acar, Türkiye ekonomisinin artık daha güçlü olduğunu belirterek belirsizlikleri kaldırabilir bir durumda olduğunu dile getirdi. Bankacılık sisteminin 90'lı yıllara oranla kırılgan olmadığını, döviz rezervlerinin çok daha iyi durumda olduğunu belirten Acar, ayrıca ihracat kapasitemizin de çok daha iyi düzeyde olduğunu ifade etti. Türkiye ekonomisinin geliştiğini söyleyen Acar, yabancı sermaye girişlerinin, yatırım ve turizm gelirlerinin de arttığını kaydetti. 90'lı yıllara ve önceki dönemlere kıyasla Türkiye ekonomisinin olumsuzluklara, belirsizliklere karşı dayanıklı bir konumda olduğuna dikkat çeken Acar, bir ayrıntının da gözden kaçmaması gerektiğini hatırlattı. Piyasaların ve yatırımcıların belirsizlik ortamını sevmediğini belirten Acar, "Belirsizlikler ne kadar az olursa ekonomi için o kadar iyi olur. Türkiye ekonomisi kötü durumda değil ama potansiyelinin de altında olduğunu belirtmek gerekir. Belirsizlikleri gidermiş ve insanlar geleceğe güvenle bakabilmiş olsa bugünkünden daha iyi bir ekonomik performans gösterebiliriz" diye konuştu.
90'lı yıllar büyük kayıptı
Ekonomist Bülent Akarcalı, 90'lı yıllarda ekonomide var olan vesayetin ve uzantısı olan kuruluşların hükmünün artık kalktığını dile getirdi. 80'li yıllarda Turgut Özal'ın ekonomiyi tamamen dışa açma, kurumsallaştırma ve kendi kendine işler hale getirme çabalarının oturmadığını belirten Akarcalı, Özal'ın arkasından gelen bürokratlarında bu konuda bir gayret göstermediğini ifade etti. Süleyman Demirel'in ise derdinin ekonomiyi düzeltmek değil, siyaseten kendisine yapılmış olan haksızlıkların rövanşını almak olduğunu söyleyen Akarcalı, bu durumun 80'li yıllardaki Turgut Özal'ın çabalarının 90 yıllarda çarçur edilmesine yol açtığını belirtti. Akarcalı, ekonominin kurumsallaşmasının oturmadığı içinde 90'lı yılların Türk ekonomisi açısından kayıp olduğunu dile getirdi.
Ekonomi krizlere rağmen güçlü
Son yıllardaki Türkiye ekonomisini değerlendiren Akarcalı, ekonominin kurumsallaştığını, dışarıya tamamen açılmış bir şekilde yerli yabancı ortaklıklarında sağlandığına dikkat çekti. Artık Türk ekonomisinin güçsüz olmadığını belirten Akarcalı, sorunun çevre ülkelerdeki ekonomik çöküntünün başlamış olması olduğunu ifade etti. Akarcalı değerlendirmelerini şu sözlerle sürdürdü: "Komşu ülkelerle ticaret yapamıyoruz. Yunanistan devreden çıktı. Bulgaristan ve Ukrayna da öyle. Rusya çok ciddi bir gelir kaybına uğradı. İran'a ambargo uygulandı. Suriye, Irak, Mısır'ın durumu ortada zaten" dedi. Komşu ülkelerdeki ekonomik krizlere rağmen Türkiye ekonomisinin hükümetsiz kalmasına rağmen olmasından çok daha güçlü olduğunu vurgulayan Akarcalı, ekonominin sorunlara ve sıkıntılara karşı direnerek ayakta durduğunu sözlerine ekledi.
Yatırımcılar CHP, MHP ve HDP'den umutsuz
Seçimlerin ardından hükümetin kurulamamasının ekonomi açısından bir sıkıntıyı doğurabileceğini dile getiren Akarcalı, "İş adamı yarını satın alır. Geleceği umutlu gördüğü zaman yatırım yapar. Siyasi istikrarsızlık yerli ve yabancı iş adamlarının yarını görmesini engelliyor" diye konuştu. AK Parti dışında MHP, CHP ve HDP'nin ekonomik yapısının ve programının olmadığını söyleyen Akarcalı, "MHP'nin hiçbir ekonomik programı yoktur. CHP'yi geçmişte devleti yönetmiş olduğu için biraz daha makul görebiliriz ama CHP, MHP ve HDP'ye ekonomik anlamda insanlar güvenmiyor. Yerli ve yabancı yatırımcı dünya ekonomisinden bir haber olan ve üniversitede almış olduğu birkaç dersle ekonomiyi bildiğini zannedenlerin eline bu ülke geçerse ne olur diyor. Bu kaygılar nedeniyle siyasi istikrar sağlanmalıdır" değerlendirmelerinde bulundu.
Sanayi üretimi son yılların zirvesinde
Ekonomi yazarı İbrahim Kahveci ise Haziran ayına ait sanayi üretim endeksinin açıklandığını ve sanayi üretim rakamlarının son 1,5 yılın zirvesinde olduğuna dikkat çekti. Türkiye ekonomisinin büyük reformlar gerektirdiğini söyleyen Kahveci, 90'lı yıllara göre ekonominin ve devlet bütçesinin daha sağlam olduğunu ifade etti. 90'lı yıllarda siyaset kavramının Türkiye'yi soyma üzerine düzenler içerisinde olduğunu hatırlatan Kahveci, siyasi belirsizliklerin giderilerek Türkiye'nin ekonomide potansiyelde ne kadar büyüyebileceği noktasında yönetimdeki ekonomik kadrolarda değişikliğe gidilmesi gerektiğini de sözlerine ekledi.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.