Türk Rachel Corrie
NESLİHAN ÖNDER / ÖZEL HABER
Gazze'de yaralarını sarıp, dertlerini dinlediği insanlar, ona Rachel Corrie'nin Türk versiyonu lakabını yakıştırmış. Doktorluğu, aktivistliği ve kocaman yüreğiyle Afrika'nın ıssız çöllerinden, Uzakdoğu'nun serin sahillerine kadar gidip deva götürmediği yer kalmayan Emel Dilek Temel "İmkanım el verdikçe, nefes aldığım sürece yardıma ihtiyacı olan her bölgeye gideceğim" diyor.
İdealist bir kadın
Lise ikinci sınıftayken BM bursu kazanan Emel hanımın hikayesi Hollanda'da başlıyor. Orada hem tıp fakültesinde okuyor hem de aldığı bursun karşılığı olarak afet bölgelerinde çalışıyor. Uzmanlığını çocuk doktoru olarak tamamladıktan sonra zorunlu olarak gittiği afet bölgelerinde artık bireysel olarak bulunmaya başlıyor. Temel'i, yaşadığı kötü tecrübeler bile yıldırmıyor.
"Bir kere gitmek bende bulaşıcı hastalık gibi etki yaptı" diye açıklıyor yardım etme isteğine duyduğu aşkı. Gittiği her bölgede felaketlerin acı boyutunu gözlemleyen ve bazen bizzat yaşayan Temel, 2004 yılında Japonya'daki Tsunami felaketini duyar duymaz soluğu bölgede alıyor. Enkaz altında kalan bir çocuğu kurtarmak için iki arkadaşıyla enkaza giren Temel, artçı depremlerin birinde enkaz altında kalıyor. Gözünü açtığında önünde bir tuğla parçası ile enkaz altında sıkışmış buluyor kendisini. 8 saat içeride kalan Emel Dilek Temel o anlar için: "O kaza bir dönüm noktasıydı. Allah'ı tanımama yardımcı oldu. O olayı yaşamadan önce ateisttim. 8 saat boyunca iğne deliği kadar bir yerden gelen ışıkla hayata tutundum. Bu ışığın Allah tarafından gönderildiğine inandım ve ona tutunma ihtiyacı hissettim, o benim yaşam kaynağım oldu" diyor.
Ölümün eşiğinden yaşamın gerçeğine
Enkazdan sağ kurtulan yardımsever doktor Emel Dilek Temel, bu elim trajedi neticesinde üç yıl yatağa bağlı kalıyor. Dayanılmaz ağrılar neticesinde kendisine ısrarla ötenazi uygulanmasını istiyor. Teklifinin kabul edildiği günlerde işittiği doğal tedavi yöntemine son bir şans tanıyor ve bu tedavi onu ayağa kaldırıyor. Yatağa bağlı kaldığı bu üç seneden çok şey öğrendiğini ifade eden Temel, "Beni bu zorlu üç seneden sonra ayağa kaldıran bir güç varsa, ona teşekkür etmek için muhtaç insanlara gitmem gerektiğini hissettim. Tabiri caizse; kendimi çöllere, deprem bölgelerine, afetlere, savaşlara ve mülteci kamplarına vurdum" diyor.
Öldürmeyen acı güçlendiriyor
Dünyanın birçok bölgesini dolaşan Emel Dilek Temel "Dışarıdan ülkemi gözlemledim ve gördüm ki Türkiye'den daha iyi bir ülke yok. Çeşitli nedenlerden dolayı bulunduğum ülkelerde insanlar, Türk doktorlarla karşılaşınca onlara mücevhermiş gibi davranıyorlar. Çünkü ilk defa beyaz ırktan birileri onların canını yakmak değil de yardım etmek istiyor. İşte bu duygunun tarifi yok. Sırf bu muhteşem duygu yüzünden vazgeçemiyorum."
Bu kadar acı çekerken hiç mi "yeter benden bu kadar" demiyorsunuz diye soruyorum: "İmkanım el verdikçe, Allah sağlık verdiği ve hareket edebildiğim müddetçe mülteci kamplarına gideceğim. Beni öldürmeyen acı güçlendiriyor. Ben buna inanmaya başladım" cevabını veriyor.
Anaç bir tavrım var
Sıkıntılı zamanlarında mülteci kamplarında huzur bulduğunu ifade eden Emel hanımın dünya üzerinde on üç evlatlığı var. Evlatlıklarının bulunduğu ülkelerde herhangi bir sıkıntı yaşandığında bu durum onu derinden etkiliyor. "Annelik olayı biyoloji ile değil, ruhla alakalı. Anaç bir tavrım var benim. Sanırım bu yüzden çok etkileniyorum" diye ifade ediyor duygularını.
Savaş da dahil tüm kötü sistemin karşısındayım
Yardım faaliyetleriyle birlikte protesto eylemlerine de katılan, maden ocaklarındaki kötü şartlar, işçilere yönelik kötü davranışlara karşı da en ön safta yer alan Temel, "Masum insanların sağlığıyla ve ruh halleriyle oynanan savaş dahil her sistemin karşısındayım. Hümanistim, din, dil, ırk ayırmam."
Onu, Cuma İçten, Ali Şahin gibi milletvekillerinin yanı sıra Prof.Dr.Deniz Ülke Arıboğan da destekliyor. Onların hakkını ne yapsam ödeyemem diyen Temel "Beni bu kadar yıldırıcı sebeplerin ortasında desteklemeleri, bana sahip çıkmaları inanılmaz bir şey" diyor onlar için.
Türk bayrağını görünce duygulanıyorum
Orta Afrika'da Hıristiyan Anti Balaka terör örgütünün açtığı yaraları sarmak için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın isteğiyle bölgeye gidiyor. "Orta Afrika ile bizim hiçbir ticari ya da başka ilişkimiz yok. Komşumuz değil, çok farklı bir kıta. Tek yardım eden ülke de Türkiye. Türk bayrağını görünce ister istemez insan duygulanıyorum" diyen Emel Dilek Temel, soykırıma karşı çıkan tek ülkenin Türkiye olduğunun altını çiziyor.
Bayrağımızı gören herkes büyük bir saygı gösteriyor
Emel Dilek Temel, Afrika'ya gittiğinde insanların tek umudunun Türkiye olduğuna şahit olmuş. Fildişi Sahili'nden, Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nin en ücra köşesindeki bir hastanenin üzerinde TİKA bayrağının onu ne kadar gururlandırdığını yaşlı gözlerle anlatıyor. "Türkiye'nin dış politikasını da bu noktada takdir etmek gerekli; çünkü Türkiye bu ülkelere hem maddi hem manevi anlamda kültür birikimi kazandırmak için çalışıyor" diyor.
Akşamları çarşafın altına girip ağlıyorum
Emel hanımın belki de en çok tebrik edilmesi gereken yönü dayanıklılığıu2026 O kadar acıya ve yokluğa göğüs germek hiç kolay bir şey değil çünkü. "Nasıl dayanıyorsunuz bu kadar acıya?" diye soruyorum. "Ben her sabah kalkıp makyajımı yapıyorum. Saçlarımı düzeltiyorum, renkli tokalar takıyorum ve devamlı gülümsüyorum. Onlarla oynuyorum eğleniyorum. Akşam olduğunda da çarşafın altına girip hüngür hüngür sabaha kadar ağlıyorum. Çünkü insanım. Taşıyamıyorum" sözleriyle duygularını ifade ediyor.
Türkiye'nin Rachel Corrie'sinin bir hayali var. Dünyadaki tüm yetim ve yardıma muhtaç çocuklara yardım elini uzatacak bir vakıf kurmak. "Çocukların oyun oynaması, şeker yemesi, balon tutması, Suriye'deki gibi mezarları olmaması için bu vakfı kurmalıyım" derken bu hayali ütopik gibi görünse de gerçekleşeceğine yönelik inancı sonsuz.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.