Dolar (USD)
34.54
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3005.83
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Trump, İsrail'in ağzına bakıyor

Ortadoğu'da bu kadar büyük hamlelerin yapılmasının aslında İsrail'in bölgedeki güvenliğini garanti altına almaktan kaynaklandığını söyleyen akademisyenler, "Suudi Arabistan, İsrail, Amerika üçgeni İran'ın bu kadar etkin bir duruma gelmesini istemiyor" dediler.
Trump, İsrail'in ağzına bakıyor
07 Kasım 2017 10:17:00
Ortadoğu'da bu kadar büyük hamlelerin yapılmasının aslında İsrail'in bölgedeki güvenliğini garanti altına almaktan kaynaklandığını söyleyen akademisyenler, "Suudi Arabistan, İsrail, Amerika üçgeni İran'ın bu kadar etkin bir duruma gelmesini istemiyor" dediler.

Neşat GÜNDOĞDU/Koray TAŞDEMİR

SuudİArabistan'da onlarca eski bakanın gözaltına alındığı çok önemli bir soruşturma başlatıldı. Yemen'den Riyad'a atılan roketin ve Lübnan Başbakanı Hariri'nin istifasının da aynı döneme gelmesi Ortadoğu'da taşların yerinden oynamaya başladığı yorumlarına neden oluyor. Bölgedeki değişimin Türkiye'ye yansımaları ve dünya siyasetindeki önemli noktaları uzmanlar yorumladı.

40-50 sene yönetecek

SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Ufuk Ulutaş Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın önündeki muhtemel engelleri kaldırarak yeni siyasetine bir vizyon ortaya koymaya çalıştığını belirtti. Ulutaş sözlerini şöyle sürdürdü: "Suudi Arabistan tarihinde ilkleri yaşatarak yani krallığın dengeleri ile oynayarak aynı zamanda iktidarını da pekiştirmeye çalışıyor. Malum Suudi Arabistan bir krallık da olsa prensler üzerindeki konsensüse dayalı bir sistemdir. Aslında bu tutuklamalar biraz da o konsensüsü hedef alıyor. Bu bir risk eğer tutarsa Muhammed bin Selman bundan sonra yaklaşık 40-50 sene Suudi Arabistan'ı yönetecek bir kral olarak, kendi reformlarını, dış ve iç politik stratejilerini hayata koymaya fırsat bulacak. Ama aynı zamanda dengelerle oynamanın verdiği dezavantajla da yüzleşmek zorunda kalacak. Nihayetinde göz altına alınanların Suud Devlet sistemindeki, güvenlik sistemindeki ve iktidar sistemindeki karşılıkları çok büyük bir yeküne denk geliyor. Bu, Muhammed bin Selman'ın da almak istediği bir risk. Siyaseten iktidarını pekiştiriyor. Diğer taraftan da muhtemel muhalefeti ortadan kaldırıyor ve bütün bunları yaparken Suud toplumunda karşılığı olan 'yolsuzluklarla mücadele' temasını aktif bir şekilde kullanıyor."

Demokratikleşme değil

Ulutaş, bölgedeki temel güçlü ülkeler olan Suudi Arabistan, İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri'nin bir süredir devam eden İran'ın çevrelenmesi stratejisinde belli oranlarda birleştiğinin görüldüğünün altını çizerek şöyle devam etti: "Her ne kadar somut bir ittifak olmasa bile bu stratejileri ile hassasiyetlerinin, önceliklerinin birleştiğini görüyoruz. Lübnan'da yaşanan hadiseleri de belki buna paralel okumak lazım. Yani Hariri'nin istifasının ardından Riyad'dan sert bir açıklama yapılması, Yemen'den Suudi Arabistan'a füzenin fırlatılması bu iklimde çok kritik bir gelişmeydi. Anlaşılan önümüzdeki dönemde İran'ı çevreleme stratejisinde bu üç ülkenin bir şekildeki etkisi ile başlayacak. Başlama noktasının Lübnan Hizbullah'ı üzerinden olacağını düşünüyorum. Yani son zamanlarda ne yapılabileceğine dair bu yönde hem Suudi Arabistan'dan hem İsrail'den sert açıklamalar var. İran'ı çevreleme stratejisi İslam ülkelerinin dahil olmayacağı bir süreç. Suudi Arabistan bir krallık, bir monarşi bu sebeple yaşanan bu ılımlı İslam'a geçiş halkın etkinliği ortaya çıkarmayacak. Krallığın, monarşinin bir denge mekanizması oluşuyor. Reformlarla değiştirilmiş biraz liberalleştirilmiş bir monarşi oluşturulmaya çalışıyor. Yoksa bu süreç bir demokratikleşme süreci değil."

Yeni bir oyun

Kültür Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hasan Köni Ortadoğu'da yeni bir olayın cereyan ettiğini belirtip Türkiye'den aradığını bulamayan ABD'nin Suudi Arabistan'a ılımlı İslam rolünü uygulatmak istediğini kaydederek şu ifadeleri kullandı: "Suudi Arabistan'ın demokratik alışkanlıkları pek olmadığı için 'Ilımlı İslam' rolünü yapabileceği tam belli değil. Suudi Arabistan, İsrail, Amerika üçgeni İran'ın bu kadar etkin bir duruma gelmesini istemiyor. Haşdi Şabi, Irak'tan çıkarak Suriye'ye geçmiş, Hizbullah da DAEŞ bölgesi olan sınırdaki Ebu Kemal'e gelmiş. İran'ın, İsrail'e yakınlaşma durumu hem de Hizbullah'ın güçlenmesi İsrail'i çok rahatsız ediyor. İsrail'i rahatsız edince Amerika'yı da çok rahatsız ediyor. Lübnan Başbakanı Hariri hem Lübnan hem Suudi Arabistan vatandaşı. Suudi Arabistan tarafından Hariri'ye Lübnan ordusunun Hizbullah'a saldırması telkin edildi. Hariri, bu durumu kabul etmediği için istifa etti. Suudi Arabistan İdlip'teki kendisine bağlı grupları harekete geçirebilir ya da Lübnan'daki Hizbullah'a karşı bir harekete girişebilir. Bölge yine karışmaya başlıyor. İsrail, Şii güçlerin güçlenmesinden çok rahatsız. İran'ın, İsrail tehdidi var. Hakkındaki soruşturmalar Trump'ı İsrail lehine hareket etmeye zorluyor. Çünkü Amerika'daki hukuk sistemi Musevilerin elinde. Tabi Suudi Arabistan'da Şiilerden rahatsız çünkü bir rekabet öngörüyor. Müslüman kardeşlere de öyle bir tavrı vardı. İslam dünyasının temsilcisi olduğunu düşünüyor. Herkes bu çatışmaları petrol üzerinden götürüyor. Ortadoğu'da, Amerika'ya petrol satmıyoruz diyen yok. Olay İsrail, bu saklanıyor petrolle. Amerika, Irak'ta kaybettiği alanı Suriye'de tekrar etmek istemeyecek. İran, Irak ve Haşdi Şabi güçleri Amerikan üsleri olmasına rağmen bölgede operasyon yaptı. Türkiye'nin eli rahatladı. ABD gelirim diyordu gelmedi. Şimdi Lübnan üzerinden yeni baştan bir ikinci oyun Suriye'de başlıyor.

İç dinamiklerin hareketi

İstanbul Bilgi Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Emre Gönen, Suudi Arabistan'da çok ciddi bir saray darbesi yaşandığını belirterek " Hatırlarsınız ki, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman 'Ilımlı İslam'a döneceğiz' dedi. Suudi Arabistan'ın İran'la olan rekabetinde çok ciddi bir başarısızlık söz konusu olduğunu dile getiren Gönen "Suudi Arabistan'ın dışarıya verdiği kötü imaj düzeltilerek bir yerlere getirilmeye çalışılıyor olabilir. Önümüzdeki haftalarda çok ciddi değişiklikler yaşanabilir. Bu yaşananlarda ABD'nin bir etkisi olup olmadığı tartılışılıyor ancak ben buna pek ihtimal vermiyorum. ABD'nin şu anda Ortadoğu politikasının da ne olduğunu kimse bilmiyor ve Suudi Arabistan ile olan ilişkisini de kimse anlamıyor fakat Trump'un son ziyareti sonrası çok ciddi bir yeşil ışık aldıklarını düşünerek Katar'a ambargo uygulamak istediler ABD hemen arkalarından çekildi. Trump'un deklarasyonları ile siyaset oluşturmak son derece yanıltıcı olabiliyor. Dolayısıyla ben bu karışıklığın çok daha ciddi bir iç dinamiklerden kaynaklandığını düşünüyorum." diye konuştu.

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin