Tolga Tekin kimdir? Mehmet Akif'i canlandıran Tolga Tekin'in hayatı!
Bu hafta yayınlanacak Vatanım Sensin Dizisine Tolga Tekin Mehmet Akif Ersoy rolüyle konuk olacak. Birçok başarılı projede yer alan Tolga Tekin'in Mehmet Akif performansının nasıl olacağı merak konusu. İstiklal Marşı şairimiz Mehmet Akif'e hayat verecek Tolga Tekin ile ilgili detayları sizin için derledik. İşte Tolga Tekin kimdir? sorusunun cevabı.
TOLGA TEKİN KİMDİR? TOLGA TEKİN'İN HAYATI
Behzat Ç. , Muhteşem Yüzyıl, Reis, Kapalı Çarşı ve Deniz Yıldızı gibi yayınlandığı dönemde oldukça tutulan dizi ve filmlerde rol alan Tolga Tekin, 19 Mart 1973 yılında Ankara'da doğdu.
Özel Arı Koleji'nde 1992'de tamamladıktan sonra, Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümünden, 1996 yılında mezun oldu. Devlet Tiyatroları'nın açtığı sınavı kazanarak, Adana Devlet Tiyatrosu'nda görevine başladı. 1996 ile 2004 yılları arasında Adana Devlet Tiyatrosu'nda görev yaptıktan sonra, Ankara Devlet Tiyatrosu'na tayin oldu. Bizim Evin Halleri dizisinde 4 yıl oyuncu olarak çalıştı. Halen, Ankara Devlet Tiyatrosu sanatçı kadrosunda görev yapmaktadır. Tolga Tekin, 21 Temmuz 2013 tarihinde kendisi gibi oyuncu olan Zeynep Koltuk ile evlendi. 2014 yapımı Paramparça'da canlandırdığı Özkan karakteriyle adından sıkça söz ettirmişti.
VATANIM SENSİN KONUSU
Balkan harbinin sonlarına doğru Selanik'te bir binbaşıdır Cevdet ( Halit Ergenç). Vatanı için yiğit bir asker, karısı Azize'ye ( Bergüzar Korel) tutkun bir aşık; çocukları Ali Kemal, Yıldız ve Hilal'e şefkatli bir baba, anası Hasibe'ye ise hayırlı bir evlattır.
Kan Kardeşi Tevfik'le beraber cephede vatan topraklarını kaybetmemek için var gücüyle direnirken başına gelen kalleş bir olay her şeyi alt üst eder. Cevdet ailesinden kopmaya mecbur kalır. Selanik'ten İzmir'e göç etmek zorunda kalan Azize'ye ise Tevfik yardım eder.
Ona karşı yıllardır gizlediği duygularını belli etme pahasına yanlarında olur. Oysa Tevfik'in de büyük bir sırrı vardır. Azize üç çocuğu ve kayınvalidesi ile zorlu bir mücadelenin içinde bulur kendini. Canından çok sevdiği kocasının yokluğuyla ve savaş yıllarının zorluklarıyla mücadele ederek yetiştirir çocuklarını. 1919 yılında, Yıldız güzeller güzeli, gözü yükseklerde, Hilal ise memleket sevdalısı mücadeleci bir genç kız olmuştur. Yıldız, Yunanlılar'ın şerefine düzenlenen bir baloya gizlice katılırken, Yunan Teğmen'i Leon'a aşık olur. Hilal, işgale karşı insanları örgütlemek için gazete yazıları yazarken başını derde sokar. Ali Kemal ise gönlündeki aşk acısıyla ve kendisine dair öğrendiği hazin sırla yaşamaya çalışan serseri bir mayın gibidir. Azize her birinin dertleriyle uğraşmaya çalışırken, İzmir'in Yunanlılar tarafından işgal edileceği haberi ile sarsılırlar. Oysa bu işgal onlara yıllar önce kaybettikleri birini geri getirecektir. Ama hiç ummadıkları bir şekilde...
Vatanım Sensin; işgal yıllarında vazifeleri ve vicdanları arasına sıkışanların, aşklarını yine de yeşertmeye çalışanların, her şeye rağmen bir arada kalmaya gayret eden bir ailenin, esaretten özgürlüğe doğru çıkılan amansız bir yolun hikayesidir...
VATANIM SENSİN OYUNCU KADROSU
HALİT ERGENÇ
CEVDET: Vatanı için yiğit bir asker, çocuklarına şefkatli bir baba, karısına tutkun bir aşık, anasına ise hayırlı bir evlattır. Cevdet'in en büyük vasfı aynı zamanda zaafı: vazifesine olan tutkusu, kırılmaz inadı, erdemleri...
BERGÜZAR KOREL
AZİZE: Binbaşı Cevdet'in karısı, Ali Kemal, Yıldız ve Hilal'in anası, Hasibe'nin kızı gibi sevdiği gelini, ahu gözlü bir balkan güzelidir. Hemşire olan Azize işi gereği soğukkanlı, kuvvetli, fedakar, yeri geldiğinde sert, ama her daim vicdanlı, sözünün eri, lafını sakınmayan, onurlu bir kadındır.
ONUR SAYLAK
TEVFİK: Gözü açık, hırslı bir Binbaşıdır Tevfik. Kaybedecek hiçbir şeyi, tutunacak hiç bir değeri yoktur... Kan kardeşi Cevdet'in başarılarını içten içe kıskanır. Çocukken aşık olduğu kızla yıllar sonra Cevdet evlenir. Aşkını da içine atar Tevfik. "Düşmandan tehlikelidir, bazısının dostluğu..." demişler. Tevfik tam da bunun ispatıdır.
SENAN KARA
VERONİKA: Yunan Komutanı Vasili'nin eşi, Leon'un annesi olan Veronika, yıllar önce ilk çocuğunu kaybettiği günden beri ruhunun bir yarısı eksik, kendi hafif esrik, bazen buhranlı, bazen şen kahkahalar atan, kocasına ise çok derine gömdüğü bir öfke barındıran, oldukça alımlı, delişmen tabiatlı bir kadındır.
BAKİ DAVRAK
VASİLİ: İzmir işgalini gerçekleştiren Büyük Yunan Komutanı Vasili, başarılı, gözü kara, zeki, acımasız bir milis Kumandan. Gözünü kırpmadan oğlunu bile ateşe atacak kadar bağlı ilkelerine...
ŞEBNEM HASSANİSOUGHİ
EFTELYA: Bir meyhanede Rum şarkıcı olan Eftalya, neşeli, çekici ve temiz yüreklidir. Tevfik ile ilişkisini alenen yaşamak, onunla evlenmek ister ancak gözü Azize'de olan Tevfik onu her daim oyalar. Kullanıldığını anladığı anlarda dahi Tevfik'e olan hastalıklı aşkından vazgeçmez.
CELİLE TOYON
HASİBE: Binbaşı Cevdet'in annesi Hasibe, haram yemez, doğru, iffetli, istikametli bir Osmanlı kadınıdır. Torunlarının sivri dilinden nasibini aldığı ancak dizinde ağladığı, gölgesinde nefeslendiği köklü, asil bir çınar olurken, gelini Azize'nin de yol göstereni, feneri olmuştur adeta.
BORAN KUZUM
LEON: Büyük Yunan komutanı Vasili'nin oğludur Leon. Zeki, eğitimli, başarılı Leon'un hayattaki en büyük sorunu babasıyla olan ilişkisidir. Babasının gözüne girmek için elinden geleni yapar ama bunu asla başaramaz.
PINAR DENİZ
YILDIZ: Azize ve Cevdet'in güzelliği dillere destan olan büyük kızıdır. Hem şımarık, hem çocuk gibi, hem arzulu, hem mesafeli, hem kırılgan hem de hoyrat bir edası vardır. İyi bir yaşam, herkesçe kabul gören bir hanımefendi olmaktır dileği.
MİRAY DANER
HİLAL: Cevdet ve Azize'nin küçük kızı olan Hilal; zeki, cevval, meraklı, şiir sevdalısı bir genç kızdır. Hilal için vatan, her şeyden kıymetlidir. İşgal dönemi İzmir'inde babasına layık olmak, onun gibi kahraman, kudretli ve adil olmak hayattaki en büyük gayesi olmuştur.
KUBİLAY AKA
ALİ KEMAL: Cevdet ve Azize'nin 3 çocuğundan en büyüğüdür Ali Kemal. Babasına hayran bir çocuk olarak büyür. Onun gibi güçlü, kudretli, kahraman olmak, silah atmak, asker olmak ister...
MEHMET AKİF ERSOY KİMDİR? MEHMET AKİF ERSOY'UN HAYATI VE BİYOGRAFİSİ
1873 yılında İstabul Fatih'in Sarıgüzel semtinde dünyaya gelen Mehmet Akif Ersoy'a babası Mehmet Tahir Efendi, ebced hesabıyla doğum tarihini belirten "Ragif" adını verdi (hicri 1290) ve vefatına kadar onu bu adla çağırdı. Ancak bu isim, yaygın olmadığı ve güç söylendiği için annesi ve yakın çevresi, daha bilinen bir ad olan "Akif"i kullandılar.
Babası Fatih Medresesi müderrislerinden Mehmet Tahir Efendi, o dönemler Osmanlı Devleti'ne bağlı olan Arnavutluk'un İpek kasabasına bağlı Şuşise Köyü'nden İstanbul'a gelmiş, annesi Emine Cemile Hanım ise Buharalı Mehmet Efendi'nin kızı olarak Samsun'da doğmuştu.
1878 yılında, 4 yaşındayken Fatih'de Emir Buhari Mahalle Mektebi'ne başladı. Burada iki yıl eğitim gördükten sonra Fatih İbtidaisi'ne geçti. Aynı yıl babası ona Arapça dersleri vermeye başladı. Rüştiye'yi yani ortaokulu bitirdikten sonra dönemin gözde okullarından Mekteb-i Mülkiye (Siyasal Bilgiler Fakültesi)'nin ali kısmında bir müddet okudu ancak babasını kaybedince Halkalı'daki Baytar Mekteb-i u00c2li (Veterinerlik Fakültesi)'ne parasız yatılı olarak girdi ve bu okulu birincilikle bitirdi.
1893 yılında "Ziraat Nezareti Umur-u Baytariye Şubesi"nde (Ziraat Bakanlığı Veterinerlik İşleri) göreve başladı. "Umur-u Baytariye Müdür Muavini"(Veterinerlik İşleri Müdür Yardımcısı) olarak sürdürdüğü görevinden 1913 yılında istifa etti.
1898'de 25 yaşında iken Tophane-i Amire veznedarı Mehmet Emin Bey'in kızı İsmet Hanım ile evlendi. Aynı yıllarda Maarif Dergisi'nde ve Resimli Gazete'de şiir yazıları ve Arapça, Farsça ve Fransızca'dan yaptığı çevirilen yayınlandı.
Baytarlığa başladığı ilk yıllarda bile, mesleğinden çok, şairliği ile tanınan Mehmet Akif, öğretmenlik hayatına 1906'da Halkalı Baytar Mektebi'ne "kitabet-i resmu00eeye" (resmu00ee yazışma usulü) dersi hocalığı ile başladı. 1908'den sonra ise Edebiyat Fakültesi ile Darülhilafe Medresesi'nde "Osmanlı Edebiyatı" hocalığında bulundu.
Mehmet Akif, 1920'de Burdur milletvekili seçildi. 1921 yılında açılan milli marş yarışmasına, "para ödülü almamak" koşuluyla katılmayı kabul etti ve orduya ithaf ettiği şiiri, 12 Mart 1921 günü milli marş olarak kabul edildi. Ödül olarak verilen 500 lirayı Hilal-i Ahmer (Kızılay) bünyesinde, kadın ve çocuklara iş öğreten ve cepheye elbise diken Darü'l-Mesai Vakfına (İş Evi) bağışladı.
1923 yılında Abbas Halim Paşa'nın daveti üzerine Mısır'a gitti. 1929 - 1936 yılları arasında Kahire'deki "Camiü'l-Mısriyye" Üniversitesi'nde, Türkçe öğretmenliği yaptı. 17 Haziran 1936'da İstanbul'a dönmeye karar verdi. 27 Aralık 1936 tarihinde hayatını kaybetti ve Edirnekapı Mezarlığı'na defnedildi.
MEHMET AKİF ERSOY'UN ESERLERİ
Şairin Safahat genel adı altında toplanan şiirlerini içeren yedi kitabının ilk yayım tarihleri şöyledir:
Safahat (1911): 44 şiir, 3084 mısra.
Süleymaniye Kürsüsünde (1912): Bir şiir, 1002 mısra.
Hakkın Sesleri (1913): 10 şiir, 482 mısra.
Fatih Kürsüsünde (1914): Bir şiir, 1692 mısra.
Hatıralar (1917): 10 şiir, 1314 mısra.
Asım (1924): Bir şiir, 2292 mısra.
Gölgeler (1933): 41 şiir, 1374 mısra.
MHEMET AKİF ERSOY'UN EVİ
Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Savaşımız sırasında T.B.M.M. Burdur Mebusu iken, kendisine büyük hayranlık duyan Tacettin Şeyhi tarafından selamlık bölümü kendisine tahsis edilen bu evde yaşamış ve İstiklal Marşı'mızı bu evde yazmıştır.
Bu ev 30 Ekim 1949 tarihinde Şehir Meclisi kararı ile Mehmet Akif Ersoy Evi adını almış ve müzeye dönüştürülmüş ise de bakımsız kalmış ve zamanla harabolmuştur.
Hacettepe Üniversitesi Merkez Kampusu'nun kuruluşu sırasında, Rektör Prof. Dr. İhsan Doğramacı yapının eski durumuna sadık şekilde onarımını sağlamış ve yapı ziyarete açılmıştır.
Yapının geçen yıllar içinde yıpranan kısımlarının yeniden onarılması için Üniversite Rektörlüğü'nün teşebbüsü ile 1982 yılında Kültür Bakanlığı, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Türkiye Diyanet Vakfı ve bazı özel şahısların katkıları ile bir fon oluşturulmuş ve binanın onarım ve döşemesi tamamalanarak 27 Aralık 1984 günü yapılan bir törenle yeniden ziyarete açılmıştır.
Mehmet Akif Ersoy Evi, yüksek avlu duvarları ile çevrili olup bahçesine küçük avlu kapısından girilmektedir. Bahçenin ortasında yer alan bina iki katlı ahşap bir Ankara evidir. Üst kata çıkan tahta trabzanlı merdiven boyunca Ersoy'a ait fotoğraflar bulunmaktadır. Üst katta dinlenme ve toplantı odası yer almıştır. Evin en gösterişli alanı olan toplantı odasının tavanı, ortada kalem işleriyle süslü altıgen bir göbek bulunan yöresel Ankara tavanıdır.
Mehmet Akif Ersoy'a ait cep saati, gözlük, tesbih, tüfek ve büyük şairin yüzünün kalıbı müzede teşhir edilen manevi değeri yüksek eserlerdir. Cumartesi-Pazar ve resmi tatiller dışında hergün saat: 10.00-12.00, 14.00-16.00 arasında ziyarete açıktır
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.