Tesettür zarifliğinin, modanın zarifliğine ihtiyacı yoktur
İşte Şeyma Betül Burak'ın İnstagram'da büyük beğeni toplayan o yazısı:
"Öncelikle belirtmek isterim ki; bizim Allah’ın bir emri hususunda zaafiyete düşmemiz bizi o Emri inkara götürmesin.
İnkarın kökeninde bilgisizlik ve kolaycılık yatmaktadır.
Çünkü bilgi emek, bilgi vakit, bilgi bedel ve sorumluluktur.
Yapabilsek de nefsimize yenik düşüp yapamasak da Allah’ın hükmü bellidir. Resulullah'ın ve Ashabının yolu bellidir.
Haramı haram bilir olduğu gibi kabul ederiz , helali helal bilir olduğu gibi kabul ederiz.
Değiştirmeyiz , yumuşatmayız, mımcırmayız.
Ve başlamadan evvel eklemek isterim ki ;
Açığı da bizimdir , kapalısı da bizimdir , çarşaflısı da bizimdir ama çarşafın, tesettürün kendisi hepimizindir. Açığımızın da, kapalımızın da, çarşaflımızın da değeridir.
Keşke ben bu kelamları bir fasığın kelamları üzerine kaleme alsaydım da bir müminin sözleri üzerine kaleme almak zorunda kalmasaydım.
Gelelim tesettür mevzusuna ;
Çarşafın bir cemaate özgü gibi lanse edilmesine , giyilen elbisenin çirkin ve itici olması gerektiğine dair hiç bir rivayet yoktur , kadın güzel, zarif , estetik de olabilir denilmesine.
Bir misal ile başlamak istiyorum
İsra suresinin (Ana-babana öf deme) mealindeki 23. âyetini okuyan, ana-babasına öf demese, fakat gözlerini çıkarsa, kulaklarını kesse, sopa ile dövse, sonra da (Ben öf demedim, Kur’anın emrine uydum) dese, Kur’ana uymuş mu olur?
(Sana indirdiğim Kur’anı insanlara açıkla) emrine uyarak Resulullah Efendimiz âyetleri açıklamıştır. Bu âyetin manası, (Ana-babanı üzme, hatta öf bile deme) demektir. (Beydavi)
Yani Kızım sana söylüyorum gelinim sen işit misali
Az söylüyorum kulum sen çok anla.
Çoğunu anlamak içinde Resulullah'ı ve Ashabını pusula tayin et diyor adeta.
EFENDİMİZ (SAV) NE DİYOR?
Gönüller sultanı buyuruyor ki (s.a.v) ;
Kadının yüz ve iki eli hariç bütün bedeni avrettir.) [Ebu Davud]
Burada Resulullah efendimizin (Başörtülerini yakalarına örtsünler) âyetini açıkladığı üzere, vücudun tamamını örtsünler, boyun, yaka ve gerdan kısmını da kapatsınlar demektir.
Ahzap ﴾59﴿ Ey peygamber! Eşlerine, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle, dış giysilerini üzerlerine bürünsünler. Bu, tanınıp rahatsız edilmemeleri için en uygun olanıdır. Allah ziyadesiyle bağışlamakta ve çok esirgemektedir.
Ayeti kerime de dikkatinizi çekmek istediğim bi kaç yer var.
1. “Tanınıp , rahatsız edilmemeleri için” kelimesi ki, bunu çok çok düşünmek lazım acaba benim kıyafetim bu bağlamda dikkat çekici, tanıtıcı, rahatsız edilmenin önünü açacak nitelikte midir ? Başka bir erkeğin gözüne hoş gelipte rahatsızlık duymama mahal verecek bir hareket ile karşılaşırmıyım. Örtüm ayetin Hikmet ve maslahatına mutabık mı ?
2. جلانہ بسهن يدنين عليهن م tabirini bir nebzecik izah etmeye çalışalım. Şöyle ki Yudnîne, edna yudni idnåenden fiili muzari, cem'i müennesi ğaibedir. Aslı denä yednu dünüvven ve denâvetendir. Bu fiil, min, ilâ ve lâm harfleriyle kullanılmakta olup yaklaşma, if'al kalıbına girmekle de yaklaştırma anlamındadır. Ancak ala ile silalandığı için tazmin suretiyle sarkıtmak anlamını da ifade ettiğinden, üzerinden sıkıca örtmek demek olur "yudnine aleyhinne'deki "hünne" zamiri, kadınların bedenlerinin üzerine mezkûr örtünün sarkıtılmasını ve bunun iyice bağlanmasını açıkça göstermektedir. Şayet sadece baş yahut yüz olsaydı, o yönde bir tabirin kullanılması daha uygun olurdu.yani Mevla yelbesûne (giyinsinler) fiili kullanmıyor yednûne diyor giyinmek başka şey örtünmek başka şeydir her giyinilen ile örtünmez ama her örten şey giyinilir.
3. Bir şeyi en iyi tanıyan onu icat edendir. Kulunun nelerden olumlu ve olumsuz etkileneceğini, zarar ve fayda göreceğini en iyi bilen o kulu halkeden (yaratan) Allah (c.c) dır .
ASHABI KİRAM NE DİYOR?
Ayeti Resulullah açıklıyor peki Resulullahın sözlerini bize kim açıklıyor ? Ashabı Kiram.
Gidelim Sahabi Efendilerimiz ve Sahabi Hanımlarımıza;
Taberî İbn-i Sirin'den şöyle rivayet eder: «Abide es-Selman (ra)'ye «...dış elbiselerinden üstlerine giymelerini söyle.» ayetinin manasını sordum. Büyük bir çarşaf alarak onunla bütün vücudunu örttü. Başını ta kaşlarına kadar kapattı. Yüzünü de tamamen kapattı. Yalnız gözünü açık bıraktı. Böylece ayeti fiilî olarak tefsir etti.»[1]
2- Taberî ve Ebu Hayyan, İbn-i Abbas (ra)'tan şöyle rivayet etmişlerdir: «Kadın cilbabını alnının üzerine İndirir ve oradan sıkar. Alttan da burnunun üzerine kadar kapatır. Yalnız gözleri dışarıda kalmalıdır. Yüzünün kalan kısmı ile göğsünü tamamen kapatmalıdır.» [2]
3- Yüzü örtmenin keyfiyeti hakkında Süddî'den şöyle rivayet edilmiştir: «Örtü, kadının gözü hariç bütün yüzünü kapatmalıdır.» Ebu Hayyân şöyle der: «Endülüs'teki adet de Süddi’nin tarif ettiği gibi idi. Kadın bütün vücudunu örter, yalnız tek gözü açıkta kalırdı.» [3]
4- Abdürrezzak ve bir cemaatin rivayetine göre müminlerin annesi Ümmü Seleme (ra) şöyle demiştir: «Bu ayetin nüzulünden sonra Ensari kadınları siyah örtülere büründüler. Sanki hepsinin başına birer karga konmuştu.»[4]
5-Hz. Âişe (ra) ensar hanımlarının vahyi uygulamaya olan iştiyaklarını övdükten sonra buyurdu ki : “Cilbab ayeti indiğinde, Medine`yi kara karga sürüleri basmış gibiydi.”
AİŞE ANNEMİZ NEDEN KARGA MİSALİNİ VERDİ
[1] Taberi, Hazin, el-Cemel, Celaleyn Haşiyesi.
[2] Ebu Hayyan, age. C. 7, S. 250.
[3] Ebu Hayyan, age, C. 7, S. 250.
[4]Cessas. Age. C. 3. S. 372.
[5] Buharî, Tefsîru Sûre, 29/12; İbn Kesîr, Muhtasar, M. Alî, es-Sâbûnî, 7. Baskı, Beyrut 1402/1981, II, 600).
Daha nice tefsirler nice rivayetler ile doldurabilirim satırlarımıda , bilirim ki akıllıya bir işaret yeter.
Yani ayetin nuzülüne şahit olan ibni Abbas olayı anlayamamış, abide es-selman anlayamamış, Hz Aişe validemiz anlayamamış. Tesettürün niteliğini ve niceliğini biz anlamışız da onun güzel, estetik , zarif olması gerektiğini savunur olmuşuz.
Tesettürü şu 3 madde’de toparlayabiliriz.
- Elbisenin vücudu gösterecek tarzda ince olmaması, - Nazar-ı dikkati çekecek kadar süslü ve renkli olmaması, - Vücudun hatlarını gösterecek şekilde dar olmaması.
1- “dikkat çekmeyecek şekilde güzel ,zarif, estetik! “ Nasıl olunur biri bana izahat etsin.
Ben şuan bir kadın olarak Güzel , zarif , estetik olan bir bayan gördüğümde üzerinde ki hangi şekilde olursa olsun dikkatimi çekiyor.
1- Benim dikkatimi çeken kadın, erkeğin dikkati çekmez mi ?
Dikkat çekilme durumu tesettürün maslahatına zıt düşmez mi ?
2- ben şimdi bırakıyorum feracenin üzerini çarşafın üzerinden misal vermek istiyorum. Arada ki farkı daha iyi anlayalım İçin.
Çarşafın üzerine bir ceket giymiş olunsa uzvun şekli bedenin zayıf veya kilolu olduğu belli olur mu ? Olmaz mı ?
Çıkaralım ceketi üzerinde ki çarşaftan bedeni belli olur mu ?
Peki hangisi daha güzel vücut hatlarını korudu ?
Hangisiymiş tesettür ?
Ceket mi ?
3-“Cilbab ayeti indiğinde, Medine`yi kara karga sürüleri basmış gibiydi.”
Rivayetini nereye koymalıyım, ki ..
Dikkatinizi çekmek istiyorum Hiç şekil ve zarafetten bahsedilmiyor kuğu sürüsü gibiydi! demiyor. Kara karga sürüsü gibiydi diyor.
Aişe validemiz niçin kuğuyu misal vermemiştir de kargayı misal vermiştir ?
Kütüb-i sitede geçen bir hadisi nakletmek istiyorum.
6916 - Hz. Aise radiyallahu anha anlatiyor: "Resulullah aleyhissalatu vesselam buyurdular ki: "Yilan fasiktir, akreb fasiktir, fare fasiktir, karga fasiktir."
Kasim Ibnu Muhammed Ibni Ebi Bekr radiyallahu anh'a: "Karga yenilir mi ?" diye sorulmustu. Su cevabi verdi: "Resulullah aleyhissalatu vesselam'in ona "fasik" demesinden sonra onu kim yer?"
Yani bu hadisten karganın çokta makbul manada kullanılmak İçin misal verilebilecek bir canlı olmadığını hatta daha çok çirkinliğe izafe edilebileceğini görüyoruz.
Kimse kargayı misal içinde kuğu manasında kullanmaz.
Ötme karga gibi der (sesin çirkin çıkıyor)
Karga gibi olmuşsun (çirkin görünüyorsun)
Karga gibi ( çok zayıf - Esmer - çelimsiz)
Kargayı bülbül diye satmak: (deyiminin anlamı) Kötü bir şeyi başkasına iyi diye yutturmak, çirkini güzel göstermeye çalışmak.
Yani Şimdi oldu bizim karga zerafet abidesi kuğu!
Tekrardan soruyorum kardeşim Aişe validemiz niçin karga misalini verdi?
Niçin kuğu değil niye karga ?
Karga diyince hangi renk canlandı gözünün önünde ?
- Karganın siyah olan rengini değil çirkinliğini kastetmiş aişe validemiz dersen, bende derim ki “hani zerafet diyordun ? Şimdi rengini değil çirkinliğini kastetmiştir diyorsun “
- Karganın çirkinliğini değilde rengini kastetmiş aişe validemiz dersen , bende derim ki “hani siyah nereden çıkmış diyordun ? “
- İkisini de kastetmemiş dersen ben de sorarım “peki neyi kastetmiştir ?”
Ellerinin üzerini göstermekten haya eden sırtına yastık koyarak genç olduğunu dahi belli etmeyecek takvaya sahip olan tesettürü moda olarak değil ayet olarak gören daha hangi şekilde takvasına ererim diyerek kendisine dert edinen çarşaflı genç nesillerden ,
Tesettürün modası olduğunu , zerafetli, güzel, estetik olması gerektiği, çarşafın sadece bir cemaate özgü olduğunu iddaa edilen bir döneme gelmemiz ve bunu bizim bilinçli öncü kuşak olarak gördüğümüz kardeşlerimizin yapıyor olması beni çok müteessir etmiştir.
Çarşafı bir cemaat çıkardı ise yahudi ve hristiyanlar hangi cemaattenlerdi ?
kim öğretti onlara tesettürü yüz yıllar önce ?
henüz o cemaatin oluşumu ve mensubiyetine sahip olmamış müslümanlar yüzyıllardır çarşafı kimden öğrenmiştir ?
Kim öğretmiştir çarşafı müminlere ?.
Son olarak tesettürü Arapça gramer olarakta ele alıp yazımı sonlandırmak istiyorum.
Tesettür Arapçada sülasi mezidlerin birinci nevisinin 2. Babı olan tefe’ul babından gelir. Teksir (çokluk) ifade eder.
Yani tesettür “çok örtünmek” manasına gelir.
Günümüzde bu vasıflara en uygun olup gevşekliğe mahal vermeyen ve bir çok rivayet ile örtüşen örtünme şekli olduğu için çarşafı şerif giyiyoruz.
Çarşafı şerif olmayan örtü, tesettür olmadığı için değil.
Bir cemaat mensubiyeti için değil !
İbni Abbasın gösterdiği örtünme şekline mutabık olduğu için Aişe validemiz Kara kargalar ifadesi kullanarak siyah rengine işaret ettiği için. Bu demek değil ki başka renk olan tesettürsüzdür. Ama biz Vahye şahit olmuş Resulullahın yolunun direkleri ve yıldızları olan ashabı kiram nasıl tefsir ettilerse onlar nasıl anladılar ve amel ettilerse ayeti direk olarak işitip anlamış olmaları hasebiyle onların görüşlerine müracaat ediyoruz.
Çarşafı şerif gibi vücut hatlarını belli etmeyen örtüde örtüdür amenna. Ama günümüzde görüyoruz ki çarşaf harici olan tesettürlerde gevşeme daha rahatça hasıl olabilmektedir.
Önce ferace giyen kardeşimi başka bir görüşte pardüse ve daralmalar vuku bulmuş halde görebiliyorum. Bir zaman sonra pardüse de kap adında bir kıyafete dönüşüyor ki ne yazıkki bu noktada tesettür (çok örtünmek) vasfını kaybetmeye başlıyor. Sonra ceket derken bir bakmışız sadece başta başörtüsü kalmış başörtü bir süs metağı olarak kullanılmaya başlanmış.
Bunun binlerce örneği mevcuttur.
Yani çarşaf harici tesettürlü olanı kimsenin tesettürsüz sayıldığı yoktur ,Çarşafında bir cemaate özgü olduğu.
gevşemeye mahal vermeyen islamın değeri olan kalenin adıdır çarşaf.
İbni Abbas’ın , abide es-selmanın tefsir ettiğine mutabık olan aişe validemizin işaret ettiğidir çarşaf.
Yüzyıllardır mümin kadınların örtüsüdür çarşaf.
Zerafet , moda , estetik adı altında bozulabilecek bir değer değildir.
Bir cemaate atfedilecek bir değer değildir.
Bir cemaatin değil, islamın değeridir çarşaf.
mihenk taşımız olması hasebi ile izahıtına mecbur kalıyor birlikte rabbimizin ipine tutunarak bu durumdan sağ sağlim çıkabilmeyi temenni ediyorum.
Bir cemaate ait kılınmasını ve tesettüre zerafet katılmasını asla kabul etmiyorum. Zerafete zerafet katılmaz. Tesettür bu şekliyle zariftir. Tesettür zarifliğinin, modanın zarifliğine ihtiyacı yoktur.
Şeyma Betül Burak
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.