Dolar (USD)
34.12
Euro (EUR)
38.05
Gram Altın
2875.10
BIST 100
9900.25
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Tek çıkış yolu: Başkanlık sistemi

Türkiye değişimine ve sıçramasına ayak uydurabilecek ve zamanın ruhuyla uyumlu bir siyasal sistem inşa etmelidir. Bu siyasal sistem de Başkanlık sistemidir. Karar süreçlerinde etkin, güçlü, büyük ve yeni bir Türkiye'ye ihtiyaç vardır. 19 Ocak bu yönde atılmış bir adımdır ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasında 'bir sorun varmış gibi' gösterenlere de önemli bir mesajdır.
Tek çıkış yolu:   Başkanlık sistemi
21 Ocak 2015 01:00:00
Türkiye değişimine ve sıçramasına ayak uydurabilecek ve zamanın ruhuyla uyumlu bir siyasal sistem inşa etmelidir. Bu siyasal sistem de Başkanlık sistemidir. Karar süreçlerinde etkin, güçlü, büyük ve yeni bir Türkiye'ye ihtiyaç vardır. 19 Ocak bu yönde atılmış bir adımdır ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Başbakan Davutoğlu arasında 'bir sorun varmış gibi' gösterenlere de önemli bir mesajdır.

Mustafa CANBEY

Bakanlar Kurulu Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nda toplandı. Siyaseti ve gazeteciliği, kriz mühendisliği ve nifak tüccarlığı olarak görenler bir kez daha yanıldılar. Hem Cumhurbaşkanı hem Başbakan kendilerine halk tarafından verilen yetkinin idrakinde olduklarını ortaya koydular.

Türkiye uzun zamandan beri, Başkanlık sistemini tartışıyor. Belirtmeliyim ki; Başkanlık sistemi; yasama, yürütme ve yargı organları arasında kesin ve sert bir ayrıma ve dengeye dayalı, demokratik ve cumhuriyetçi bir siyasal sistemdir. Başkanlık sisteminin en belirleyici vasfı, yürütmenin nasıl seçildiği ile ilgilidir. Başkanlık sistemini parlamenter veya yarı parlamenter sistemden ayıran en temel özellik de yürütme organının biçimi ve rolüdür. Başkanlık sisteminde yasama, yürütme ve yargı kesin olarak birbirinden ayrılmış durumdadır. Kuvvetler ayrılığı ilkesi oldukça keskindir.

19 Ocak tarihinde Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde toplandı. Bu gelişme, Türk siyasal sistemi için yeni olmasa da oldukça önemli bir gelişmedir.

Türkiye özellikle AK Parti iktidarıyla beraber tarihi bir sıçrama gerçekleştirmiştir. Fakat Türk siyasal sistemin bizatihi kendisi bu gelişimin ve sıçramanın önünde bir set oluşturmuştur. İşte bundan dolayı AK Parti geçtiğimiz on iki yıl boyunca siyasal sistemi restore etmiştir. Bu restorasyon, artık, yeterli değildir. Türkiye'nin yeni bir siyasal sisteme ihtiyacı bulunmaktadır. Kısacası, Türkiye değişimine ve sıçramasına ayak uydurabilecek ve zamanın ruhuyla uyumlu bir siyasal sistem inşa etmelidir. Bu siyasal sistem de Başkanlık sistemidir.

Peki, neden Başkanlık sistemi?

Çünkü Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunun hemen sonra kurulan tek parti düzeni ve sonrasında kurulan çok partili sistemle birlikte parlamentarizm ağır aksak işlemeye devam etmiştir. Bu ağır aksak işleyen sistem, 10 yılda bir yaşanan darbelerle kesintiye uğramış ve zaman zaman krizler üretmiş, krizlerin kaynağı olmuştur. Özellikle partiler arasındaki yakın oy dağılımı yüzünden sık sık koalisyon hükümetleri kurulmuş, çok uzun ömürlü olmayan/olamayan bu koalisyon hükümetleri; sistemin kilitlenmesine ve istikrarsızlığa yol açmıştır. Başkanlık sistemi, siyasal, toplumsal ve ekonomik istikrarı sağlayacak siyasallık anlamına gelmektedir. Türkiye'nin öncelikli ihtiyacının, istikrar olduğu unutulmamalıdır. Çünkü ekonomiyi ve "toplumsal sermaye"yi canlı ve dinamik tutan istikrardır. Türkiye gibi, siyasal sistemi sıklıkla kesintiye uğramış, düzensizliği resmeden bir toplum için, istikrar hayati bir önem taşır. Başkanlık sistemi, istikrara kavuşmanın yöntemidir. Hatırlanmalıdır ki, bugün dünyanın en güçlü devleti olan ABD, Başkanlık sistemi ile yönetilmekte, istikrarını korumakta ve başkanlık sisteminin sağladığı "istikrar" nimetinden faydalanmaktadır.

Başkanlık sistemini esas alan bir Anayasa'ya ihtiyaç var

Türkiye'de yarı parlamenter sistemi uygulanmasına rağmen 2012 yılında yapılan referandum ile Cumhurbaşkanını halkoyu ile seçme kararı alınmıştır. Bugün Türkiye'de, artık, millet iradesi ile seçilmiş "güçlü bir Cumhurbaşkanı" ve yine seçimle işbaşına gelmiş "güçlü bir başbakan" vardır. Cumhurbaşkanının doğrudan halk tarafından seçilmesi, yetkilendirilmesi, onu diğer sistemlere göre daha da meşru hale getirmiş karar süreçlerinde yer almasının önünü açmıştır. Doğrudan halk tarafından yetkilendirilmiş bir Cumhurbaşkanını siyasetin dışında tutmaya çalışmak ise meşru değildir. Bunun halk tarafından Cumhurbaşkanına doğrudan yetki veren bu siyasal sistem, Türkiye'nin ihtiyacı olan Başkanlık sistemidir. Yaşanan da aslında de facto olarak Başkanlık sistemidir.

Türkiye önümüzdeki dönemde sivil, demokratik, insan hak ve özgürlüklerini önceleyen ve temelde Başkanlık sistemini esas alan bir Anayasa yapmayı başarmak durumundadır. Bu, Türkiye'nin istikrarlı büyümesi ve gücünü koruması için şarttır. Hülasa, Türkiye, Cumhurbaşkanını halkoyu ile seçerek, eski Türkiye'nin geçmişte kaldığının altını çizmiş ve yeni bir dönemin başladığının işaretini vermiştir.

Başkanlık sistemi, Başkanı güçlü yetkilerle donatan bir sistemdir. Güçlü yetkilerle donatılmış bir başkan, değişiklikleri ivedilikle işleme koyar. Türkiye gibi sorunları fazla olan bir toplumun yapması gereken sorunlara acil çözüm bulmak ve bulunan çözümleri ivedilikle hayata uygulamak olmalıdır. Acil eylem planlarını, hızlıca eyleme dönüştürecek olan Başkanlık istemidir. Sivil Anayasa yapım sürecini düşününüz; tüm partiler toplanıp bir anayasa yapma iradesini ortaya koyabildiler mi?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığı Sarayında yapılan Bakanlar Kurulu birçok ilkleri ve güzellikleri içinde barındırıyor. Öncelikle, Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Cumhurbaşkanının arasını açmaya çalışan ve 'bir sorun varmış gibi' gösterenlere de önemli bir mesaj verildi. Siyaseti ve gazeteciliği, kriz mühendisliği ve nifak tüccarlığı olarak görenler bir kez daha yanıldılar. Hem Cumhurbaşkanı hem başbakan kendilerine halk tarafından verilen yetkinin idrakinde olduklarının farkında olduklarını ortaya koydular. Artık onlardan beklenen, Yeni Türkiye'nin ruhuna uygun politikalardır.

Türkiye gibi iddiası olan güçlü ve büyük ülkelere de Başkanlık sistemi önemli faydalar sağlayacaktır. Bugün dünyanın en önemli ülkesi olan ABD Başkanlık sistemi ile yönetilmektedir. Hızlı karar alan ve alınan kararları icra kabiliyetine sahip bir siyasal sistem, toplumsal dinamizm ile beraber dönüşümü de sağlayacaktır. Toplumsal değişimin motoru Başkanlık sistemidir. Ve güçlü bir Türkiye için başkanlık sistemi şarttır. Diktatörlük gibi eleştirilerin de bir kaynağı ve karşılığı yoktur. Bu topraklarda iktidarını kaybedenler "daha önce de kullanılan içi boş, karşılığı olamayan bir retoriği" dillerine dolayarak karşısındakini diktatörlükle suçlamaya başlamışlardır. Daha önce de, demokrasi yıldızımız Adnan Menderes'in, Türkiye'yi liberal ve küresel dünyaya tanıtan Turgut Özal'ın diktatör olarak suçlandığını hatırlayalım.

"Tayyip Erdoğan'ı İstemeyiz" lobisi ülkeye zarar veriyor

2003-2014 yılları arasında Türkiye'nin ihya ve inşası için çok önemli adımlar atıldı, yatırımlar yapıldı. Ülkenin milli geliri 1 trilyon dolar sınırına dayanırken, alt yapı ve üst yapı anlamında ülkenin birçok şehri mamur hale getirildi. Marmaray, 3. Köprü ve Kanal İstanbul gibi dev projelere imza atıldı. Ancak bu atılım bazı hazımsızlıkları da ortaya çıkardı. Özellikle "Tayyip Erdoğan'ı istemeyiz" lobisi her türlü yatırıma ve değişime karşı çıkmaya başladı. Erdoğan muhalifleri için tek bir kriter var. Tayyip Erdoğan gittiğinde "ekonomik kriz olacaksa olsun", "istikrar bozulacaksa bozulsun" "Yeter ki, Erdoğan gitsin" diyen bu lobinin tutumunu; siyasete değil psikolojiye havale ediyorum.

Hülasa güçlü, büyük ve yeni Türkiye'nin yolu Başkanlık sisteminden geçiyor.

(*Plato Meslek Yüksek Okulu Öğretim Görevlisi, ÖNDER Genel Sekreteri)