Dolar (USD)
34.66
Euro (EUR)
36.45
Gram Altın
2951.79
BIST 100
9659.47
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Taziyede okunacak dua

Taziyede bulunurken hangi dua okunur? Taziye evinde hangi dua okunur? Cenazede okunacak dua nedir? İşte taziye evinde okunacak dua...
Taziyede okunacak dua
21 Şubat 2020 15:25:00
Taziyede bulunurken hangi dua okunur? Taziye evinde hangi dua okunur? Cenazede okunacak dua nedir? İşte taziye evinde okunacak dua...

Taziyede bulunurken hangi dua okunur? Taziye evinde hangi dua okunur? Cenazede okunacak dua nedir? İşte taziye evinde okunacak dua...

Taziyeye giden müminler, bazı ayet ve hadisleri okuyarak dua edebilirler. Örneğin şu ayet ve hadis okunabilir:

كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ ثُمَّ إِلَيْنَا تُرْجَعُونَ

"Her nefs ölümü tadacaktır. Sonunda bize döneceksiniz."(Anbuket, 29/57)

إِنَّ للهِ ماَ أَخَذ وَلَهُ ماَ أَعْطىَ وَكُلُّ شَيْءٍ عِنْدَهُ بِأَجَلٍ مُسَمًّى فَلْتَصْبِرْ وَلْتَحْتَسِب

"Aldığı Allah’ındır, verdiği Allah’ındır. Her şey O’nun katında belirli bir ecel iledir. Sabret ve karşılığını Allah’tan bekle." (Buhârî, Cenâiz, 33)

Bundan sonra şu dua da okunabilir:

أَعْظَمَ اللهُ أَجْرَكَ وَأَحْسَنَ عَزاَءَكَ وَغَفَرَ لِمَيِّتِكَ

"Allah ecrini büyük kılsın, sabrını güzel eylesin ve ölünü bağışlasın." (Nevevi, el-Ezkâr, s.126)

Diğer taraftan, Arapça veya başka diller ile de duruma uygun olarak istenildiği gibi dua edilebilir. Örneğin:

"Sen her şeye kadirsin; bizler aciziz. Başlangıcından bugüne kadar niceleri bu aleme geldiler ve gittiler. İşte bu kulun da öbür aleme göç etti. Bizim dualarımıza, senin de rahmetine ve bağışlanmana muhtaç. Sen onu rahmetinle kucakla; makamını cennet eyle, geride kalan yakınlarına sabır ver ya Rabbi."

"Bizlere de kamil bir iman ile ruhumuzu teslim etmeyi nasip eyle Allah'ım..."

"Taziye" kelimesi Kur’ân-ı Kerîm’de geçmemekle birlikte, her canlı için ölümün kaçınılmaz olduğunu ve sonunda herkesin Allah’ın huzuruna varacağını bildiren ayetler (Âl-i İmrân 3/185; Enbiyâ 21/35; Ankebût 29/57)insanların ölüm gerçeği karşısında düzgün bir hayat yaşamalarının, ayrıca ölümü normal karşılamanın gerekliliğine işaret etmektedir.

Bakara suresinin 154-156. âyetlerinde, Allah’ın insanları çeşitli sıkıntı ve kayıplarla imtihan ettiği, ölümün de bunlardan biri olduğu belirtildikten sonra, bunları sabır ve metanetle karşılayanlar Allah’ın rahmet ve hidayetiyle müjdelenmekte, bu ayetler ölümle ilgileri dolayısıyla taziye sırasında okunmaktadır.

Dünyadaki bütün varlıkların fâni ve yalnız Allah’ın baki olduğunu bildiren ayetler de (Rahmân, 55/26-27) kapsamlı bir taziye örneği olup, klişeleşmiş taziye cümlelerine ilham kaynağı teşkil etmiştir.

"Taziye" kavramı bazı hadislerde geçmektedir. Abdullah b. Mes‘ûd’un rivayet ettiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:

“Başına bir musibet gelene taziye ziyaretinde bulunan kimseye musibete uğrayanın sevabı kadar sevap verilir.”(İbn Mâce, Cenâiz, 56)

Diğer bir hadiste, yaşadığı bir ölüm acısından dolayı mümin kardeşine taziyede bulunan kimseyi Allah’ın kıyamet gününde herkesin gıpta edeceği güzellikte bir elbiseyle donatacağı bildirilir (Hatîb, VII/397)

Bazı hadislerde Hz. Peygamber (asm)’den taziye örnekleri yer almaktadır. Meselâ oğlu vefat etmek üzere olduğu için büyük acı çeken kızı Zeyneb’i,

“Veren de alan da Allah’tır; O’nun katında her şeyin belli bir vakti vardır.”(Buhârî, Cenâiz, 33)

şeklinde teselli etmiştir. Bu ifadelerin, sonraki dönemlerde Müslümanlar arasında yaygınlaşan tâziye sözlerine örnek teşkil ettiği anlaşılmaktadır.

Çocuğu ölen Muâz b. Cebel’e Resûl-i Ekrem’in yazdığı rivayet edilen bir mektuptaki ifadeler de Kalkaşendî’ye göre en anlamlı tâziye örneğidir (Subhu’l-aşâ, IX/82-83).

Mektupta "canlarımız, mallarımız ve aile fertlerimizin Allah tarafından bize bağışlanmış tatlı hediyeler, geçici bir süre için yanımıza bıraktığı emanetler olduğu belirtilir ve Allah’ın evlât vererek kulunu sevindirmesi gibi, onu geri alması hâlinde kulunu mükâfatlandıracağı, böyle durumlarda Allah’ın rahmetine, mağfiret ve hidayetine erişmek için sabretmek gerektiği, ağlayıp sızlamanın gideni geri getirmeyeceği" ifade edilir. (Hâkim, III/273)

İslâm âlimleri, bu tür rivayetlere dayanarak taziyenin hem erkekler hem kadınlar için sünnet veya müstehap olduğunu kaydetmiştir.

Müslümanlar akraba, komşu ve tanıdıklarından birinin yakını vefat ettiğinde, cenaze namazına katılmayı hem dinî hem insanî bir görev bilir. Defin işleminin ardından genellikle cenaze evine veya taziye için belirlenmiş başka bir yere gidilerek ölenin yakınlarına taziyede bulunulur.

Taziyeye gelenler, bazen yanlarına bir okuyucu alarak ölünün ruhu için Kur’an’dan birkaç ayet (çoğunlukla Bakara suresinin 153-157. ayetleri) okuturlar. Kur’an okunduktan sonra “el-hükmü lillâh, innâ lillâh” gibi ifadelerle Allah’tan gelene razı olmak gerektiği belirtilir.

Ölen hakkında,

“Allah rahmet eylesin; mekânı cennet olsun; Allah gittiği yerde utandırmasın; Allah taksiratını affetsin.”

gibi sözlerle dua edilir.

“Geride kalanların başı sağ olsun; Allah sabırlar versin; merhumun geride kalanlarına Allah hayırlı uzun ömürler versin; Allah başka acı göstermesin; ölenle ölünmez, er geç hepimiz öleceğiz, Allah iman nasip etsin.”

gibi cümlelerle, ölenin yakınları teselli edilir. Yaşlı ve hatırlı kişiler, kendilerini kontrol edemeyecek derecede ağlayıp dövünen cenaze yakınlarını, ölümden kurtuluş olmadığı, isyan etmemek gerektiği vb. sözlerle yatıştırmaya çalışır.

Hz. Peygamber (asm)’in ölenler hakkında, çirkin sözler söylemeyi yasaklayan, ölüleri iyilikle anmayı emreden hadislerine göre (Ebû Dâvûd, Edeb, 42) taziye için gelenler ölünün iyi taraflarından bahseder, güzel hatıraları yadeder...

İbn-i Abbâs’tan -radıyallâhu anhümâ- rivâyet edildiğine göre Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuştur:

“Kabirdeki ölü, denizde boğulmak üzere olan ve dehşet içerisinde yardım isteyen kimse gibidir. Babasından, anasından, kardeşinden, samîmî ve sâdık arkadaşından bir duâ bekler. Şayet bir duâ gelecek olsa, bu onun için dünyâ ve içindekilerden daha kıymetli ve sevimli olur. Şüphesiz Allah, kabir ehline, dünyadakilerin duâsı bereketiyle dağlar misâli ecir verir. Dirilerin ölülere gönderebileceği en iyi hediye ise onlar için istiğfâr etmek ve onlar adına sadaka vermektir.”

ÖLÜNÜN AZABI HAFİFLER Mİ?

İbn-i Ab­bâs -ra­dı­yal­lâ­hu an­hü­mâ- şöy­le ri­vâ­yet eder:

Resûl-i Ek­rem -sal­lâl­lâ­hu aley­hi ve sel­lem- Efen­di­miz, iki kab­rin ya­nın­dan ge­çer­ken on­lar hak­kın­da:

“İki­si de azap gö­rü­yor­lar, an­cak (onların zannına göre) bü­yük bir gü­nah­tan do­la­yı de­ğil. Bi­ri­si söz gö­tü­rüp ge­tir­di­ğin­den, di­ğe­ri de kü­çük ab­dest bo­zar­ken icâb et­ti­ği sû­ret­te ko­run­ma­dı­ğın­dan do­la­yı mu­az­zeb olu­yor.” bu­yur­du.

Aka­bin­de yaş bir hur­ma da­lı is­te­di. Onu iki­ye ayır­dı ve da­ha son­ra bun­la­rı ka­bir­le­rin ba­şı­na bi­rer bi­rer dik­ti. Son­ra da söz­le­ri­ne şöy­le devâm et­ti:

“Ku­ru­ma­dık­la­rı müd­det­çe on­la­rın azâ­bı­nı ha­fif­let­me­le­ri umu­lur.” (Müs­lim, Ta­hâ­ret, 111)

Mü­fes­sir Kur­tu­bî, bu ha­dîs-i şe­rî­fi şöy­le îzâh eder:

Hadîsin, “ku­ru­ma­dık­la­rı müd­det­çe” kıs­mı, o dal­la­rın yaş kal­dık­la­rı müd­det­çe tes­bih et­tik­le­ri­ne işâ­ret et­mek­te­dir. Ni­te­kim âlim­le­ri­miz şöy­le de­miş­ler­dir: Ka­bir­le­re ağaç dik­mek­ten ve ora­da Kur’ân-ı Ke­rîm oku­mak­tan ora­da­ki mevtâ­lar isti­fâ­de eder­ler. Bir ağaç dik­mek bi­le ölü­le­rin azâ­bı­nı ha­fif­le­tir­se, bir mü­’mi­nin Kur’ân oku­ma­sın­dan kim bi­lir ne ka­dar is­ti­fâ­de eder­ler? Ölü­ye he­di­ye edi­len şe­yin se­vâ­bı da ken­di­si­ne ula­şır.” (Kur­tu­bî, X, 267)

ÖLÜNÜN ARKASINDAN YASİN OKUNUR MU?

Kur’ân ti­lâ­ve­ti se­be­biy­le husûle gelecek ilâ­hî rah­met­ten ölü­le­rin de is­ti­fâ­de­si için bil­has­sa Yâ­sîn-i Şe­rîf okunma­sı, her­ke­sin bil­di­ği ve tat­bîk et­ti­ği bir usûl­dür. Ni­te­kim ha­dîs-i şe­rîfte şöyle buy­ru­lur:

“…Yâ­sin, Kur’ân’ın kal­bi­dir. Bir kim­se onu Al­lâh’ın rı­zâ­sı­nı ve âhi­ret yur­du­nu ta­lep ede­rek okur­sa, mu­hak­kak gü­nah­la­rı ba­ğış­la­nır. Ölü­le­ri­ni­ze de Yâ­sîn Sû­re­si’ni oku­yu­nuz.” (Ah­med, V, 26)

CENAZE DEFNİNDEN SONRA OKUNACAK DUA

Ölülerin mânevî istifâdesi için diğer âyet ve sûrelerden de okunabilir. Buna dâir rivâyetlerin bir kısmı şöyledir:

“Siz­den bi­ri ve­fât et­ti­ğin­de onu faz­la bek­let­me­den kab­re gö­tü­rü­nüz. Def­net­ti­ği­niz za­man da bi­ri­niz, ba­şu­cun­da Fâ­ti­ha Sû­re­si’ni, ayak ucun­da da Ba­ka­ra Sû­re­si’nin son kıs­mı­nı (Âme­ner­ra­sû­lü) oku­sun.” (Ta­be­râ­nî, Ke­bîr, XII, 340; Dey­le­mî, I, 284; Hey­se­mî, III, 44)

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin