Dolar (USD)
34.57
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
3017.21
BIST 100
9549.89
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Tarihi ve kültürüyle zengin bir şehir: Afyonkarahisar

Türkiye tarihi, kültürel ve coğrafi açıdan zengin bir ülke. Her şehri ayrı bir hikaye ayrı bir zenginlik barındırıyor. Afyon da bu illerimizden bir tanesi.
Tarihi ve kültürüyle zengin bir şehir: Afyonkarahisar
29 Nisan 2018 11:41:00
Türkiye tarihi, kültürel ve coğrafi açıdan zengin bir ülke. Her şehri ayrı bir hikaye ayrı bir zenginlik barındırıyor. Afyon da bu illerimizden bir tanesi.

ÖZLEM DOĞAN'ın kaleminden

Afyon denince akla ilk olarak kaymak ve kaplıca gelir. Oysa bu güzel şehir tarihu00ee ve doğal zenginlikleriyle de öne çıkıyor. Kaplıcası, çamur banyoları, kaymak, sucuk, haşhaşlı ekmek, kaymaklı lokum gibi lezzetlerinin yanı sıra Akdağ Tabiat Parkı'yla doğanın güzelliğini cömertçe sergilediği alanlara sahip Afyon'un tarihteki yeri de bambaşka. Biz de Orman ve Su İşleri Bakanlığı'nın davetlisi olarak bu müstesna ilimizi gezme fırsatı bulduk.

Büyük Taarruz Karargahı'ndan Kocatepe'ye

Afyon'daki ilk gezi noktamız Mustafa Kemal Paşa'nın kaldığı Yalı Mahallesi Eğri Sokak'la Çeşme Sokağı'nın birleştiği yerdeki Hacı Veli Konağı; Büyük Taarruz Karargahı'ydı. Konakta Atatürk'le beraber Başyaver Salih Bozok, 2.Yaver Muzaffer Kılıç, Refakat Subayı Yüzbaşı Mahmut Soydan ve Emir Çavuşu Ali Metin kalmıştır. Taarruz planlarını arkadaşları ile birlikte bu evde gözden geçiren Atatürk sabaha karşı Kocatepe'ye hareket ederek 26 Ağustos 1922 günü saat 5. 30'da topçu ateşiyle büyük taarruzu başlatmıştı. Taarruz öncesi kaldığı bu ev iki katlı, cumbalı, küçük bir köy konağından müteşekkil. Alt katında hole açılan dört odası, üst katında bir salon dört oda ve bir selamlığı bulunuyor. Üst kattaki yüklükten biri gizli bir geçide açılıyor. Ayrıca 1909 tarihli üzerinden padişahın tuğrası bulunan ve İstanbul fabrikasında üretildiği notu düşülmüş iki tüfekle, eski bir daktilo ve bir telefon da konakta sergilenen hatıralardan birkaçıu2026

Kocatepe'den zafereu2026

Kocatepe anıtına doğru ilerlerken bir yandan mihmandarımız Recep Bey'in anlattıklarına kulak verirken diğer yandan da arabayla bile çıkarken zorlandığımız bu yollardan Türk askerinin yokluk ve zorlukla ormanlardan geçerek kazandığı zafere adım adım gidişini tahayyül ediyoruz. Büyük Kalecik kasabası sınırları içinde ve bin 874 rakımlı bir tepe olan Kocatepe 26 Ağustos sabahı Büyük Taarruz'un başlatıldığı noktadır. Ziyaretçileri dört ton ağırlığındaki Kocatepe Anıtı karşılar. Bölgeyi çepeçevre gören bu nokta zafere giden yolda adeta bir meşale olmuştur.

Zorlu koşullarda bir direniş öyküsü

24 Ağustos 1922 gecesi otuz Mehmetçik'ten oluşan öncü ve muharebe birliği Kocatepe'ye çıktı. Başkomutan ve diğer komutanlar için gözetleme çukuru, siper ve irtibat mekanı hazırladılar. 26 Ağustos gecesi dağ eteklerinden ayaklarına keçeler sarılmış katır, merkep ve atların üzerinde ve bazen yaya olarak Mustafa Kemal, Genelkurmay Başkanı Fevzi Paşa, Batı Cephesi Komutanı İsmet Paşa, 1. Ordu Komutanı Nurettin Paşa, on iki subay ve otuz beş erden oluşan karargah sabaha karşı Kocatepe'ye ulaştı. Saat 5'te başlayan topçu ateşiyle düşmanın yıllarca uğraşıp hazırladığı tel engeller paramparça edildi. Büyük bir direnişin başladığı Afyon 27 Ağustos'ta düşman işgalinden kurtuldu.

16 yaşındaki şehit çocuklar

Bu vatan kolay kazanılmadı. Bu topraklar için canını verenler henüz çocuk yaşta askerlerdi. Bunu en çok da şehitlikleri gezerek görüyoruz. Bu şehitliklerden biri de 'Yüzbaşı Agah Efendi Şehitliği'dir. Toprağında medfun 101 askeriyle son uykusunu uyuyan Agah Efendi de 24 yaşında şehit düşen bir kahramanımızdı. Onunla aynı yerde uyuyan gencecik fidanların en küçüğü 16 en büyüğü 37 yaşında. Yunan kuvvetleri Başkomutanı Anesti General Trikopis'in buraya yardımcı kuvvet gönderilmesi isteğini reddederek 'Ben o mevzileri gezdim Türkler o tel örgüleri değil aşmak asla yanına bile yaklaşamazlar' dediği tel örgülerini bir anda aşarak Yunan tümeniyle savaşa başlayan Agah Efendi ve askerleri 26 Ağustos 1922 günü öğleden sonra düşmanı Afyon istikametinde kaçırmayı başarmıştır. Bayburtlu Yüzbaşı Agah ve Sinoplu Üsteğmen Hulusi Feyzullah yüz kadar askerle birlikte bu mevkide şehit düşmüşlerdir.

Sultan Divanu00ee Türbesi'nde Şah İsmail'in oğlu

Şehitliğin önünde bal ve polen satan 5. Sınıf öğrencisi Burak'la hasbihal ettikten sonra yola devam ediyoruz. Sonraki durağımız Mevlevi Türbe Camiiu2026 13. Yüzyıl başlarında kurulan Mevlevihane binası yıkılmasından sonra 1844'te Abülmecid tarafından yeniden yaptırılmış. Türbede Mevlevi şeyhlerine ait 12 sanduka bulunuyor. Mevlana'nın torunlarından Aba Puş- i Veli, Sultan-ı Divani (Mehmet Semai Çelebi), Hızır Şah Çelebi gibi Mevlevi büyükleri ile Şah İsmail'in oğlu Elkas Mirza da burada yatıyor. Bir gün rüyasında dedesi Mevlana'yı gören Sultan Divani'ye Mevlana, divanının Şah İsmail'in elinde olduğunu ve onu gidip alması gerektiğini söylüyor. Sultan Divanu00ee de yollara düşerek acem diyarına ulaşsa da isteği kabul görmüyor. Fakat Şah İsmail'in oğlu Elkas Mirza Sultan Divanu00ee'nin kerametlerine şahit olunca hem divanı ona teslim ediyor hem de onun müridi olarak Afyon'a geliyor ve burada vefat ederek türbeye defnediliyor.

Organik nane çayının lezzeti

Şu an sanat galerisi olarak kullanılan, 17.yüzyılda Ermeniler tarafından yaptırıldığı için adına Gavur Hamamı denilen Millet Hamamı'nı gezdikten sonra Afyon'da bulunan her türlü tıbbi ve ıtri bitkiden, ilaç, gıda, kozmetik gibi farklı sektörlerde hammadde olarak yararlanılması amacıyla uygulamalı araştırmalar yaparak ülke ekonomisine değeri yüksek yeni ürünler kazandırmak için kurulan Afyonkarahisar Tıbbi ve Aromatik Bitkiler Merkezi'ne uğruyoruz. Serasında muz yetiştirilen ve çeşitli bitkiler üzerine arge çalışmaları yürütülen merkezde ikram edilen nane çayının tadı İstanbul'da alışık olmadığımız türden farklı bir tat. Belki hiçbir katkı maddesi kullanılmadan üretilmiş ve elde edilmiş olması önemli unsurlardan biridir.

Eski bir hanın avlusundau2026

Afyonkarahisar Yemeniciler Çarşısı'nda bulunan Taşhan, 17. yüzyılın ortalarında Kadı Abdullah Efendi tarafından yaptırılmış. İki katlı bu tarihi yapının ortasında üstü açık bir avlu bulunuyor. Handa bulunan ve el işinden antikacıya kadar farklı zanaat ve ürünlerin sergilendiği odaların kapıları avluya açılıyor. İkinci kata batı yönündeki taş ve ahşap basamaklı merdivenlerle çıkarken duvarlarda asılı çiçekler ve yukarıdan avluyu aydınlatan günışığı Taşhan'ın siluetine farklı bir çekicilik katıyor.

Çamların ardındaki muhteşem manzara

Akdağ Tabiat Parkı, Afyonkarahisar'ın Sandıklı ilçesi sınırları içerisinde yer alıyor. Toplam 146 bin 920 dekar büyüklüğünde olan bu park içerdiği rekreasyon potansiyeli, yaban hayatı çeşitliliği, ilgi çekici manzarasıyla göz kamaştırıyor. Çam ağaçlarının kuşattığı park alanında bulunan yaylalarda koşturan yılkı atları şehir insanının her zaman karşılaşma imkanı bulamayacağı görsel bir zenginlik. Başta kızıl geyik olmak üzere nesli tehlike altında olan sakallı akbaba ve birçok yaban hayvanı türleri de sahada yer alıyor. Kanyon ve mağara gibi kültürel ve estetik kaynak değerleri, endemik bitki türleri de park mevcudiyetinin bir parçası.

Şehrin stresinden uzakta

Hayatımızı ve sağlığımızı olumsuz etkileyen stres ve radyasyon gibi faktörlerin etkisinden bir süreliğine de olsa kurtulmak için Tokalı Kanyonu'nda yürüyüşe çıkmak en iyi seçeneklerden biri... Üstelik Kocayayla'da günübirlik kullanım alanında inşa edilmiş olan kamelyalar, piknik masaları, çocuk oyun grupları, yaya ve araç yolları düzenlemesi de ziyaretçilere kolaylık sağlayan diğer unsurlar.

Doğayla iç içe tatil imkanı

Doğayla iç içe tatil yapma zevkinin bir başka olduğunu düşünenler için Akdağ Tabiat Parkı adeta bir cennet diyebiliriz. Hizmete sunulan tamamen ahşap orman köşkleri oldukça uygun fiyata ziyaretçilerini bekliyor. Çam ağaçlarının arasında, alanda yer alan göletin manzarasını seyrederek de güzel bir yaz tatili geçirmek mümkün. 2017 yılında 7 bin 273 kişinin ziyaret ettiği Akdağ Tabiat Parkı ilerleyen dönemlerde oldukça gözde bir dinlence ve gezi alanı olmaya şimdiden aday.

Termal ve çamur banyosu ile şifa kapısı

Afyon'a gelip de kaplıcalardan bahsetmemek olmaz. Afyon kaplıcaları Türkiye ve dünyada oldukça revaçta. Zira tesislerin şehir merkezine yakın oluşu ve ılıcaların su sıcaklığının yüksek olması kaplıcalara olan ilgiyi artırıyor. Yararlı mineral ve gazlarla dolu suların üzerine inşa edilen Hüdai ılıcasını meşhur kılan en önemli özelliği ise çamur banyolarıdır. Üzerinde bulunduğu az kumlu, kızıl renkli killi topraklar, yaklaşık 70 derecelik sıcak suyla birleştiğinde ortaya oldukça şifalı bir çamur çıkar ve bu çamur başta romatizma, kadın hastalıkları, eklem ağrıları olmak üzere birçok rahatsızlığa iyi geldiğinden gerek yurt içi gerekse yurt dışından çok sayıda ziyaretçi akınına uğrar. Tabi doktor balıkları da es geçmemek lazım. Sandıklı'daki bazı tesislerde bulunan doktor balıklar Sedef, Egzama, Mantar, cerahatli sivilceler vb. cilt hastalıklarının tedavisinde kullanılıyor. Ayrıca el ve ayaklardaki ölü derileri acıtmadan kopararak bir nevi manikür pedikür yapan doktor balıklar da büyük ilgi gören tamamlayıcı tedaviler arasında yer alıyor.

Afyon'un sahip olduğu zenginlik birkaç günde gezilebilecek ya da bir sayfa yazıda anlatılabilecek bir varlık değil. Afyon gezisi yaparak hem bilincinize hem bedeninize hem de ruhunuza farklı bir bakış açısı, dinginlik ve huzur katabilirsiniz.

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin