Tarih Şahit
Dünya manevi bir buhran geçiriyor. Akan masum kanlara aldırış etmeyen ve zulümleri normal görmeye başlayan insanlıkdışı anlayıştan, garip bir tepkisizlikten söz ediyorum. Aynı akşam dinlediğimiz şu üç haber, ruhları sarsıcı, vicdanları kanatıcı değil mi? İsrail Gazze'de 150 yeri bombaladı: Filistinli bir kadın, 1,5 yaşındaki çocuğu ve karnındaki bebeğiyle şehit oldu. Yemen'de bir otobüse saldırı düzenlendi. 29'ü çocuk 50 kişi hayatını kaybetti. Ve Ege'de iki kişilik lastik bota 13 mülteci binince deniz kazası meydana geldi. Aralarında çocukların da bulunduğu 9 kişi boğularak can verdi.
Halbuki Müslüman ecdadımızın hükümferma olduğu Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde sadece mağdur insanlar, garip gureba, fakir fukara düşünülmüyor, savunmasız hayvanlar da korunuyordu. Kurda kuşa sahip çıkan vakıflar kurmuş atalarımız. Kültür tarihçisi Haldun Hürel'i dinledik Yeni Dünya Vakfı'nda. O "Babıali Enderun Sohbeti"nde duyduklarımız inanılmazdı. Dünyada eşi benzeri olmayan bir vakıf medeniyeti kurmuştuk ve mesela bir vakfın şartnamesine göre herhangi bir kişi, sahibi olduğu eşeğin sırtına vuramazdı. Zira merkeplerin de hakları vardı. Bugün bu anlayışa yeni yeni gelmeye başladık. Toplumda tepkiler büyüyünce hayvanlara karşı daha duyarlı olduk. Artık onları 'mal' değil 'can' olarak göreceğiz. Adalar'da atları kırbaçlayan, onları gece gündüz yokuşlarda koşturup çatlatan faytoncuların zalimliğine ne demeli? İyi ki o faytonlar kaldırıldı da atlar kurtuldu, biz de rahat ettik. Olumlu gelişmelerden biri de artık sokakta sahipsiz kedi ve köpeklere kimse kötü davranamıyor. Zira mutlaka birileri bu tür merhametsizliğe karışıyor, saldırgan kişiyi şikayet ediyor.
Bugün yeryüzünde bir merhamet iklimine, bir şefkat dünyasına, bir muhabbet anlayışına muhtacız. Bunu Batıdan bekleyemeyiz. Zira o 'tek dişi kalmış canavar'ın öncüleri olan ABD ve İsrail, zulüm yapmakta adeta yarışıyor. Diğer batılı 'müttefikleri' ise ya bunları destekliyor veya ses çıkarmıyor. Öyleyse o iyilik dünyasını biz oluşturacağız. Mazisi bu konuda iftihar edilecek, şeref duyulacak sahnelerle dolu bir milletin evlatları olarak yeni bir dünyanın kurulmasına biz önayak olabiliriz. Olmaya başladık bile. Zira artık zulüm gören milletler dönüp Türkiye'ye bakıyor. Kan akıtılan bölgelerde imdat bekleyen mazlumlar, yüzlerini bize çeviriyor. İsrail'in kan akıttığı Kudüs'te, direnişçiler Gazze'de ve diğer mazlum coğrafyalarda Türk bayrağını dalgalandırıyor. Arap ülkelerinin başında yıllardan beri Batılılar tarafından yerleştirilmiş olan kukla diktatörler, miatlarını doldurmak üzere. Yakın bir gelecekte inşallah hepsi çekip gidecek ve Müslüman halklar kendi iradelerini kullanmaya başlayacak.
Türkiye'de bir tarih şuuru uyanıyor. Kendimizi, mazimizi keşfetmeye başladık. Bu keşif hareketinde yazarların, aydınların büyük rolü var. İki saate yakın sohbetini dinlediğimiz Haldun Hürel, kalabalık dinleyici kitlesini geçmişte nefis bir yolculuğa çıkardı. O mihmandarlık esnasında biz yitirdiklerimizi gördük, kaybettiklerimizi anladık ve kurtuluşun da yine o muhteşem medeniyete sahip çıkmakta olduğunu idrak ettik. İyi ki Haldun Hürel gibi İstanbul kültürüne ve medeniyetine sevdalı aydınlarımız var. İstanbul'u karış karış gezen ve zenginliklerimizi bulup ortaya çıkaran Haldun Bey, gençlere örnek olacak bir öncü. Yazar, kültür tarihçisi, müzisyen ve rehber olan Haldun Hürel, 8 Mayıs 1949 Trabzon doğumlu. Sanat ve kültüre tutku dereceğinde bağlı olan Hürel, İstanbul'a aşık. Halen üniversitelerde talebe yetiştiren, araştırmalarını sürdüren Haldun Hürel'in Kapı Yayınları'ndan çıkan eserleri şunlar: Efsanevi İstanbul Yarıdadası, İstanbul Nasıl Gezilir?, Çocukların İstanbul'u, Burası İstanbul, İstanbul'un Ansiklopedik Öyküsü, İstanbul'u Geziyorum Gözlerim Açık, Ölerek Yaşıyorum, Anlat İstanbul, Tuhaf ve Kısa Öykülerle İstanbul, Fatih Sultan Mehmet'in İstanbul'u, Mimar Sinan'ın İstanbul'u, Eski Anadolu'yu Tanıyalım, Türk Sanatını Tanıyalım, Osmanlı Padişahlarını Tanıyalım, Kemankeş.
Ümitvarız. "Kobani Eylemleri"yle, "Çukur Politikası"yla, "Gezi Kepazeliği"yle ve "15 Temmuz FETÖ İhanet"iyle Türkiye'ye diz çöktüremeyenler, 'Dolar Tuzakları'yla da başaramayacaklar. Geçmişte büyük bir medeniyet kurmuşuz, bugün de bunu yapabiliriz. Gerçekleştireceğiz inşallah.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.