Tarih kitabına göre Kürt yok!
Ders kitaplarında 'iç ve dış' düşman tasvirleri yapılırken, en tehlikeli olanların istibdat devrinden kalma beyinsiz mürteciler(!) olduğu belirtiliyordu. TTTC'nın (1931c:189) yazdığı Tarih-IV cildinde ise Doğu Anadolu Kürtsüz bir biçimde dile getirilmiştir. Oysa Kürtler en saf Türklük kökünden geldiği halde saltanatın kötü politikası sebebiyle kendilerini Kürt sayıyormuş!
Okullarda; öz Türklerin kuvai milliye hareketine destek veren, yeni Türk devletine inanan, vatan ve milletin kurtuluşu için her türlü fedakarlığı yapan insanlar olduğu, öz olmayan Türklerin ise; halifelik ve saltanat yanlısı, padişah ve onun hükümetinin yönlendirmesiyle milli mücadeleyi engellemeye çalışan ötekiler olduğu işleniyor
Derslerin anlatımında, ideolojik düşüncelerin içine daha kolay kodlandığı ve konumlandırılabildiği bir takım metinlere ihtiyaç duyar ki, burada kitaplar bu işlevin gerçekleştiricileri olarak devreye girerler. Ayrıca bu sayede öğretmenin sürekli kontrol altında tutularak kendi kafasına göre ders anlatmasının önüne geçilmiş olur. Devlet dili kullanma ve dile içerilen anlamlar doğrultusunda düşünmekten, resmi ideolojiyi algılama biçimine, ekonomi politikalardan dine bakış açısına kadar pek çok şeyi, ders kitapları aracılığıyla yeniden üretebilmekte ve örgenciyi bu doğrultuda güdüleyip gerçekliğin bu anlatılar bağlamında algılanması sağlayabilmektedir.(1)
Ders kitapları, 1920'de Mecliste okunan I.Hükümet programında kendisine yer bulur. Burada okulun yeniden düzenleneceği ve ders kitaplarının ulusal ruha uygun bir biçimde dizayn edileceği kararları alınır. 'Ders kitaplarının ideolojik yeniden üretim araçları olarak kullanılması Cumhuriyet'in başlangıç yıllarında da söz konusuydu. Daha 1920'lerde Kazım Karabekir, ders kitaplarından yakınıyor ve 'dilimizin ve ders kitaplarının arap ve acem kisvesinden kurtarılmasını'(2) istiyordu. 1924 yılında ise Maarif Vekili Vasıf Bey eski zihniyete göre yazılmış eser ve kitapların, Türkiye Cumhuriyeti'nin mekteplerinde artık yerlerinin kalmadığını sitemli bir biçimde açıklar. Benzer eleştiriler üzerine ders kitapları 1924 yılında değiştiriliyor ve Cumhuriyet ideolojisini yansıtacak biçimde yeniden yazdırılıyordu. Bu dönemde hazırlanan müfredat ve ders kitaplarında yeni rejimin amaç ve ilkelerine uygun olarak Osmanlı ile ilgili kısımlar çıkarılırken, Ulusal Bağımsızlık Savaşı, Cumhuriyetin ilanı gibi konulara yer veriliyordu.'(3)
Yakın zamana kadar okullarda okutulan tarih kitaplarında son padişah Vahdettin'den hain, 33 yıl padişahlık yapan Abdülhamit'ten ise Kızıl Sultan olarak bahsediliyordu.
Cumhuriyet ideolojisini yansıtan ders kitaplarının yazımı 1920 ve 1930'lu yıllar boyunca devam etmiştir.1930'da Türk Ocakları Altıncı Kurultayında M. Kemal'in isteği üzerine oluşturulan 'Türk Tarih Heyeti'nin çalışmaları sonucu okullar için dört ciltlik bir Tarih kitabı yazılmıştır.(4) Bu olay, devletin resmi ideolojisinin ders kitaplarına aktarılmasının somut bir göstergesidir. Tek partili dönem, adeta ideolojik yönlendirme ve güdümleme politikasının ders kitapları aracılığıyla yapıldığı bir dönem olmuştur.(5)
Tek parti döneminin hükümet programlarında tarih eğitimine sıklıkla yer verildiği bir vakıadır. 27 Ocak 1939 tarihinde kurulan I. Refik Saydam hükümetinin programında; 'Türk çocuğunun ahlakı temiz ruhça ve bedence sağlam, milletine ve vatanına, cumhuriyete ve inkılaba sadık yetiştirmek maarifimizin başlıca hedefidir. Tarih ve dil inkılabımızın millu00ee ruhun doğuşunu ve kuvvetlenmesine verdiği hızı artıracağız'(6) denilmiştir. 7 Ağustos 1946 tarihinde kurulan Recep Peker Hükümeti Programında; 'Öğretimin her kademe ve nevinde Türk gençliğinde millu00ee duygunun kuvvetlenmesi ve gençlerimize Türk inkılabının ana fikirlerinin benimsetilmesi, Türk tarihi mefahirinin öğretilmesi öğretim ve eğitim çalışmalarımızın esası olacaktır'(7) ifadesiyle Türklük bilincinin ve Türk inkılabının genç nesillere benimsetilmesi düşüncesi parti programlarında genel amaç olmuştur.
1931 yılında, Türk Tarih Kurumu tarafından basılan ilk ders kitabı Şemsettin Günaltay'ın Lise-I Tarih kitabıdır. Bu kitap 1939 yılında basılmıştır. Kitabın yazarı Şemsettin Günaltay'ın üzerinde durduğu en önemli nokta uygarlığın ilk defa nerede doğduğuyla ilgilidir. Kuşkusuz kitap uygarlığın kökeninde Türk ırkının bulunduğu tezlerini işlemektedir. Kitaptan bazı örnekler vermek gerekirse;
Günaltay, 'neolitik ve eneolitik medeniyetlerin ilk defa (Orta Asya'da) doğmuş bulunduğunu işler.(8) Sonrasında örneğin Hint Medeniyeti için; 'Anlaşıldığına göre göçler devrinde Türkistan'dan bugünkü Afganistan yolu ile Hindistan'a inen yoldan Pencap ve Sind boylarına gelen halk buralarda yerleşmiş bu ilk medeniyeti vücuda getirmişlerdir... Bu eski medeniyetin Sümer ve Anav kültürleriyle yakından münasebetler ve onlar gibi Orta Asya medeniyetinden bir parça(9) diyerek Hint medeniyetinin kökeninde Türklerin olduğunu ifade etmeye çalışır.
Cumhuriyetin ilk yıllarında okutulan Tarih kitaplarında Peygamberimizden herhangi bir insan gibi bahsediliyor ve kervanlara saldıran mütecaviz gibi gösteriliyordu.
Mısır uygarlığı için ise; 'Milattan beş bin sene evveline doğru, Orta Asya'dan gelen brakisefallerle Mısır'ın ilk halkını teşkil eden dolikosefal insanların karışıp kaynaşmasından ince uzun boylu, geniş omuzlu, zeki ve açık simalı yeni bir ırk doğdu'(10) diyerek bu sefer Mısır halkının zekiliğinin ve fiziki yapısının güzelliğinin Türkler ile karışarak yeni ırk oluşturmalarına bağlanmıştır.
Diğer taraftan dönemin ders kitaplarına bakıldığında 'iç ve dış' düşman tasvirlerine sıklıkla rastlamaktayız. 'Söz konusu bu düşmanlar arasında en tehlikeli olanlar; istibdat devrinden kalma beyinsiz mürtecilerdir. TTTC'nın (1931c:189)yazdığı Tarih-IV cildinde ise Doğu Anadolu Kürtsüz bir biçimde dile getirilmiştir. Asılları en saf Türklük kökünden geldiği halde asırlardan beri hariçten giren siyasi tahrikler ve saltanat iradesinin fena siyasetleri yüzünden bir kısmı kendilerini Türklükten ayrı saymaya başlamış olan şark vilayetleri Türkleri arasında türlü menfi politika telkinleri yürütülüyordu. Okullarda; öz Türklerin kuvai milliye hareketine destek veren, yeni Türk devletine inanan, vatan ve milletin kurtuluşu için her türlü fedakarlığı yapan insanlar olduğu, öz olmayan Türklerin ise; halifelik ve saltanat yanlısı, padişah ve onun hükümetinin yönlendirmesiyle milli mücadeleyi engellemeye çalışan ötekiler olduğu işleniyor.'(11)
(1) Parlak, İ., 2005, Kemalist İdeolojide Eğitim, Turhan Kitabevi. Ankara. Aktaran
(2) Mustafa Ergün(1982) Atatürk Devri Türk Eğitimi, Ankara DTCF Yay.S.17aktaran, Kemal İnan, Eğitimde İdeolojik Boyut, Doruk Yay. 1996,s.21
(3) Kemal İnan, Eğitimde İdeolojik Boyut, Doruk Yay. 1996,s.21
(4) Ergün, y.a.g.e.,s.126 aktaran aynı
(5) Kemal İnan, Eğitimde İdeolojik Boyut, Doruk Yay. 1996,s.22
(6) Selçuk Kantarcıoğlu, Türkiye Cumhuriyeti Hükümet Programlarında Kültür, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara 1990 s:39 aktaran Havva Akdağ, Tek Parti ve Demokrat Parti Dönemi Lise Tarih Ders Kitaplarının Muhtevası, Konya Selçuk Üniv.Yüksek.Lisans Tezi.2008
(7) a.g.e., s. 41
(8) Şemsettin Günaltay, Tarih I, Maarif Matbaası, İstanbul 1939, s.11 aktaran Havva Akdağ,
(9) a.g.e., s. 61.
(10) a.g.e., s. 108.
(11) İsmet Parlak, Türkiye'de İdeoloji- Eğitim İlişkisi; Erken Cumhuriyet Dönemi Tarih ve Yurt Bilgisi Ders Kitapları üzerine bir İnceleme, Hacettepe Üniv. Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Temmuz 2005,s.156
Yarın: Cumhuriyet çocuğunun din eğitimi
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.