Tam gaz dezenformasyon
Resmi geziler başlamıştı. Başbakan Erbakan'ın Libya ziyareti geniş yankı buldu. Sirte'deki çadırında Erbakan'ı kabul eden Libya lideri Muammer Kaddafi, Türkiye'nin İsrail'le ilişkilerinden Kürt sorununa kadar birçok konuda sert eleştirilerde bulundu. Aranan malzeme bulunmuştu. Türk medyası yıldırım baskıyla olayı duyurdu. Kaddafi'nin sözlerini "deli saçması" olarak nitelendiren Devlet Bakanı Abdullah Gül: "Onun terbiyesizliğine, aynı terbiyesizlikle mi cevap vermek lazım?" dedi. Verilen tepkilere rağmen, hükümet Kaddafi'nin sözlerine tepki vermemekle suçlandı. Bir gün sonra 7 Ekim de Türkiye'nin Trablus Büyükelçisi'nin geri çağırılması kararlaştırıldı. Gerilim kısmen olsa da düşürülmüş oldu.
VESAYET ARACI ÜNİVERSİTELER
Ekim ayının ortalarında üniversitelerin açılış törenleri gündemi meşgul etmeye başladı. Başkent Üniversitesi'nin öğretim yılı açılış töreni laiklik gösterisine dönüştü. Anayasa Mahkemesi Başkanı Yekta Güngör Özden, Başkent Üniversitesi Rektörü Mehmet Haberal ve YÖK Başkanı Kemal Gürüz, laiklik mesajları verdi. Özden: "Atatürkçülük yürek işidir, sözde olmaz. Şeriatçıdan laik olmaz." Tam bir hafta sonra İstanbul Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Hemşirelik bölümünde okuyan 30 başörtülü öğrenci, başını açmadığı için topluca sınıfta bırakıldı. Okul müdürü Demir Tiryaki, bıyıklı olan birinin tıraş olup başörtüsü takabileceğini, tesettürlü öğrencinin erkek mi, yoksa kadın mı olduğunun anlaşılmasının güç olacağını söyledi. Üniversitelerden benzer haberler neredeyse hergün gelmeye başladı.
ALLAH DİYEN DE KÜRT DİYEN DE HEDEFTE
Gündem sadece laiklik, irtica üzerinden kilitlenmiyordu. Kürt sorunu üzerinden de RP hedef alınıyordu. Kürt sorunu hakkında RP'nin geçmişte yaptığı öneriler masaya getiriliyor, eleştiriler yapılıyor, PKK'nın kaçırdığı 8 asker için PKK kampına giden eski Refah Partisi Milletvekili Fethullah Erbaş'ın eski görüntüleri üzerinden psikolojik harp yürütülüyordu. Kürt sorununa yönelik RP'nin atması muhtemel adımların önü kesiliyor, çatışmaya sürekli kapı aralanıyor, yaşanan şiddet olayları üzerinden de hükümet eleştiriliyordu.
SENARYO SAHNEDE
23 Ekim 1996'da meydana çıkan Aczimendilerle işin boyutu başka yöne kaydırıldı. 2 ay sonra da Fadime Şahin olayı patlak verdi. Aczimendilerin lideri Müslüm Gündüz Fadime Şahin'le bir evde basıldı. Operasyon ise adeta canlı yayınlandı. Medyada bu olay günlerce tartışılırken dindar insanlar töhmet altında bırakıldı. Sonrasında ise sahte şeyh Ali Kalkancı televizyonlara çıktı. Tabii o da operasonlara dahil edildi.
SUSURLUK LAİKLİK İLE KAPATILDI
3 Kasım'da meydana gelen Susurluk kazası ve Erbakan'ın bu olay için 'fasa fiso' demesi kendisini siyasi anlamda etkiledi. Bu olayın ardından İçişleri Bakanı Mehmet Ağar istifa etti, yerine Meral Akşener getirildi. Oysa Susurluk olayının üzerine gidilseydi 92 ile 96 arasındaki karanlık süreç aydınlatılacak, böylece yasa dışına çıkan ve hukukun üstünde tepinenlerin sonu olacaktı, olmadı. Laiklik ve irtica paranoyası derin bir dosyanın kapatılmasını sağladı. Tabi Susurluk Refah-Yol hükümeti aleyhine kullanıldı.
Türkiye'nin hak etmediği dönem Tarih 7 Aralık'ı gösterirken Ankara DGM savcısı Nuh Mete Yüksel'in, Başbakan Erbakan, Çalışma Bakanı Necati Çelik ile bazı milletvekilleri hakkında suç duyurusunda bulunmasıyla karanlık günlere yelken açılmasına imkan sağladı. Türkiye bu şoku üstünden atamamışken 10 Aralık'ta toplanan Rektörler komitesi yayınladığı deklarasyonda, hükümete tepki gösterildi. Deklarasyonu YÖK Başkanı Kemal Gürüz okudu. 2 hafta sonra ise, oluşan kaygan siyasi zeminde DYP'li bazı vekiller istifa ederek Hüsamettin Cindoruk Liderliğinde Demokratik Türkiye Partisini Kurdu.
ASKERE DAVET
Medya algı operasyonundan hiç vazgeçmiyordu. Yeni gündemleri Başbakan Necmettin Erbakan'ın, Başbakanlık resmi konutunda, çeşitli din adamlarına iftar yemeği vermesi oldu. Yemeğe, bazı dini cemaat liderleri de davetliydi. Yemeğe gelen isimler medyada geniş yer buldu. "Tarikat liderlerine başbakanlıkta iftar" başlıklarıyla basına yansıyan yemek, askerle hükümet arasındaki ilişkilerin iyice gerilemesine neden oldu. İrtica manşetleri art arda sürdü. "Taksim'e cami", "Ayasofya ibadete açılacak", "500 tarikat 5 bin şeyh", "Defileler yasaklanıyor" gibi manşetler askerleri karargahından çıkarmaya yetti. Üst üste rütbeli askerlerden açıklamalar geldi. Yüksek rütbeli subaylar ise Gölcük'te irtica toplantısı gerçekleştirdi. Gazeteler bu toplantıyı orgeneral rütbesindeki 9 komutanın 72 saat boyunca üst üste toplantı yaptı şeklinde duyurdu. Yüksek rütbeli subayların Gölcük'te toplanarak irticanın iktidarda olduğunu tartıştıkları yazılıp çizildi. Tarihi MGK'ya 1 ay kala artık manşetler iyice irtica haberleriyle süsleniyordu.
GÜLEN'DEN GELEN DESTEK UNUTULMADI
O dönem Başbakan Erbakan'ı hedef alan yapılara bir destek de 17 Aralık darbe girişiminin mimarı Fethullah Gülen'den gelmişti. Gülen, en zor günlerinde Erbakan'a "istifa et" çağrısı yaptı. Erbakan aleyhindeki sözleri, operasyon gazetelerinde "Beceremediniz artık bırakın" şeklinde manşet oldu. Zaman, Demirel'in 'hileli yöntemiyle' kurulan Mesut Yılmaz hükümeti içinse "Hayırlı olsun" manşetini attı. Gülen'in o dönem Org. Çevik Bir'e gönderdiği destek mektubunun içeriği ise tarihin en karanlık sayfalarında yerini aldı.
Yarın: Post- Kayıt Dışı Siyaset
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.