Tahran'a güven yok!
Ukrayna Hava Yolları'nın PS 752 sefer sayılı Tahran-Kiev uçuşunu gerçekleştiren Boeing 737-800 tipi yolcu uçağı 8 Ocak 2020'de, sabah saatlerinde başkent Tahran'daki Uluslararası İmam Humeyni Havalimanı'ndan kalkışının ardından iki füzeyle vurularak düşürülmüş, 9 mürettebat dahil uçaktaki 15 çocuk bir de bebeğin bulunduğu 176 kişiden kurtulan olmamıştı.
Tahran yönetimi, ilk olarak uçağın teknik bir arıza nedeniyle düştüğünü açıklasa da ortaya çıkan görüntüler uçağın füzeyle vurulduğunu açık bir şekilde gözler önüne serdi. Kazadan üç gün sonra İran yönetimi, uçağın Tahran'daki savunma sistemi tarafından vurulduğunu itiraf etmek zorunda kaldı.
Kazada ölenlerin yakınları o günden bu yana adalet arayışlarını sürdürüyor. Olayın birinci yılına yaklaşıldığı bu günlerde İranlılar, çeşitli etkinliklerle kaybettikleri yakınlarını anıyor.
"Kazayla ilgili önemli deliller var"
PS 752 yolcu uçağı kurbanlarının Kanada'daki ailelerinin sözcüsü Hamid İsmailiyun, Kanada'nın Toronto şehrinde yaşıyor. Yazar ve diş doktoru İsmailiyun söz konusu olayda 42 yaşındaki eşi Perisa ve 9 yaşındaki kızı Reyra'yı kaybetti.
Olaya dair bilgilerini paylaşan İsmailiyun, "İran ordusu, Irak'taki ABD üslerine füze saldırısı düzenlediği gün, muhtemel bir ABD saldırısına karşı sivil yolcu uçakları 'sivil kalkan' olarak kullanmak için hava sahanlığını kapatmadı. Düşürülen uçağın 57 dakika rötarla havalanmasının sebebi ise hala bilinmiyor. Kalkışından 3 dakika sonra 06.15'te, savunma sistemi tarafından 25 saniye arayla atılan iki füzeyle vurulan uçak, Tahran yakınlarındaki Şahidşehr bölgesine düştü." dedi.
Bu uçaktan önce başka bir ülkeye ait yolcu uçağının rotasının değiştirildiğini ve alışık olunmadık farklı bir rotayla Tahran semalarından uzaklaştırıldığını iddia eden İsmailiyun, "O uçak bu şekilde uzaklaştırılırken, PS 752 sefer sayılı yolcu uçağının savunma sisteminin önüne atılmasıyla ilgili önemli deliller var." diye konuştu.
İsmailiyun, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İran başlangıçta uçağın füzelerle vurularak düşürüldüğünü inkar etti ve teknik arıza nedeniyle düştüğü yalanını söyledi. Fakat ABD Başkanı Donald Trump ve Kanada Başbakanı Justin Trudeau'nın uçağın İran savunma sistemi tarafından vurulduğuna yönelik açıklamaları ve ortaya çıkan görüntüler, 3 gün sonra Tahran yönetimini uçağın düşürülüş sebebini 'insan hatası' olarak açıklamak zorunda bıraktı. O günden bugüne İran'da kimse görevinden istifa etmedi, gözaltına alınmadı ve olayla ilgili özür de dilenmedi."
Uluslararası anlaşmalara göre uçağın kara kutusunu ivedilikle okunacağı merkezlerden birine göndermesi gerekirken, Tahran yönetiminin kara kutuyu 7 ay gasbettiğini ve ilgili merkezlere yollamaktan kaçındığını iddia eden İsmailiyun, bilgilerin sınırlı bir şekilde servis edildiğini ve henüz hiç kimsenin kara kutuda ne olduğunu tam olarak bilmediğini söyledi.
"Hayatını kaybedenlerin yakınları Tahran yönetimine güvenmiyor"
"Düşürülen uçakta hayatını kaybedenlerin yakınları, ilk günden beri Tahran yönetimine güvenmiyor" diyen İsmailiyun, İran'ın olayla ilgili çelişkili açıklamalarının buna sebep olduğunu dile getirdi.
İsmailiyun, "Önce uçaktan kaynaklı teknik arıza denildi. Sonra insan hatası, olmadı savunma sistemindeki 107 derecelik bir hatadan kaynaklandığı açıklandı. Bunun olması mümkün değil çünkü savunma sistemi bir bütündür, bir kısmı farklı diğer kısmı farklı çalışmaz. Kazayı önce sistemsel hataya mal ettiler ve olayın üzerinden bir yıl geçmesine rağmen hala teknik verilerden elde edilmiş bir raporu düzenleyip sunmadılar." ifadelerini kullandı.
Uçakta İran vatandaşlarının yanı sıra Kanada, Ukrayna, İsviçre, İngiltere ve Afganistan vatandaşlarının da olduğunu hatırlatan İsmailiyun, Kanada hükümetinin adli süreci yakından takip ettiğini belirtti.
Kaza sebebiyle zarar gören ülkelerin bir araya gelerek İran'dan olayın gerçek sebebini ve zararlarının tazmin edilmesini istediklerini aktaran İsmailiyun, bu konuda 2 kez toplantı yapıldığını kaydetti.
Hayatını kaybedenlerin yakınlarının önceliğinin tazminat olmadığını vurgulayan İsmailiyun, olayın tüm yönleriyle ortaya çıkarılması ve suçluların adalet karşısında hesap vermesini istediklerini vurguladı.
İsmailiyun, sözlerini şöyle tamamladı:
"Kurbanların yakınları, suçluların bir an önce bulunup cezalandırılmasını istiyor. Kazanın ilk gününden beri meydana gelen rezillikler ve saçmalıklar nedeniyle bu insanların İran yönetiminden bir beklentisi yok. Kazayla ilgili yalan söylediler, yolcuların uçaktaki eşyalarını yağmaladılar.
Uçağın düştüğü alan kaza inceleme ve araştırma çalışmaları için korunması gerekirken aynı gün buldozerlerle yerle bir edildi. Olayla ilgili tahkikat, İran'ın elinden alınmalı ve uluslararası tarafsız kurumlara verilmelidir. İran yönetimi de Lahey'deki Uluslararası Ceza Mahkemesi'nde yargılanmalıdır."
"Sanki dünya başıma yıkıldı"
Vurulan uçakta 43 yaşındaki eşi Şekiba ve 9 yaşındaki oğlu Rasti'yi kaybeden İranlı iş adamı Şahin Mukaddem de uçağın İran ordusu tarafından kasten düşürüldüğünü iddia ederek, bunun bir terör eylemi olduğunu savundu.
Kanada'da yaşayan Mukaddem, "Kaza haberini, olayın gerçekleşmesinden yaklaşık 20 dakika sonra bir arkadaşımdan duydum. O anki duygularımı anlatabilmem mümkün değil. Hayatla ilgili tüm istek, arzu ve geleceğe dair hayallerim bir anda yok oldu. Bir anda her şey sona erdi. Sanki dünya başıma yıkıldı." ifadelerini kullandı.
Uçak kazasının ardından bir-iki gün, "Dünyada binlerce insan çeşitli kazalarda ölüyor, bu da o kazalardan biri" diyerek kendini teselli etmeye çalıştığını dile getiren Mukaddem, "Kazadan 3 gün sonra, uçağın İran Devrim Muhafızları tarafından vurulduğunu duyduğumuzda resmen yıkıldık. Bu olayın karşısında ne diyeyim bilmem ki, İran rejimi son derece vahşi ve canice terörist bir eylem gerçekleştirmişti. Çok üzgünüz." ifadelerini kullandı.
"Uçağı düşürme kararı 24 kişinin katıldığı bir toplantıda verildi" iddiası
Mukaddem, uçağın düşürülme kararının, aralarında ülke lideri Ali Hamaney ve askeri üst düzey yetkililerin de bulunduğu 24 kişilik toplantıda alındığını öne sürdü.
"Bu olayın suçluları belli. Fakat şu ana kadar haklarında bir işlem yapılmadı. Sorumluların isimlerini biz delilleriyle şüpheye yer vermeyecek bir şekilde ortaya koyduk ve ilgili adli makamlara teslim ettik" diyen Mukaddem şunları söyledi:
"Aralarında ülke lideri Ali Hamaney ve oğlu Mücteba'nın yanı sıra üst düzey askeri yetkililerin bulunduğu 24 kişilik bir toplantı gerçekleştiriliyor. Uçağın vurulması emri bu toplantıda veriliyor.
Toplantıda İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani, İran Devrim Muhafızları Ordusu Genel Komutanı Tuğgeneral Hüseyin Selami, Kudüs Güçleri Komutanı Tuğgeneral İsmail Kaani de var. Bu toplantının ses kaydını Kanada'daki adli makamlara ilettik."
Yolcu uçağının hedef alınmasının amacına ilişkin görüşlerini paylaşan Mukaddem, "İran ordusunun yolcu uçağını hedef almasının amacı onu ABD saldırılarına karşı sivil kalkan olarak kullanma çabasıydı. Eğer aynı saatlerde ABD İran’a saldırmış olsaydı, düşürülen uçağı ABD düşürdü diyeceklerdi. Aksi takdirde uçağın teknik bir arıza nedeniyle düştüğünü açıklayıp olayın üstünü kapatmayı planlıyorlardı." iddiasında bulundu.
İran devletinin, olaydan yaklaşık bir yıl sonra 30 Aralık'ta, hayatını kaybedenlerin ailelerine 150 bin dolar tazminat ödeyeceğine ilişkin açıklamasını da değerlendiren Mukaddem, "İran, bu olayda, tazminatı belirlemeye hak sahibi değildir. Uluslararası hukuka göre İran, olaydan sonra 1 yıl içinde kaza teknik raporunu açıklamalıydı. Henüz bu rapor ortada yok. Olay araştırılmalı ve suçlular cezalandırılmalıdır. Aileler adalet istiyor." diye konuştu.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.