‘Suriyeli’ yalanları
ÖZLEM DOĞAN
Devletten maaş almıyorlar, Halkımızın beğenmediği işleri yapıyorlar
Türkiye’de yaşayan Suriyelilere ilişkin her gün sosyal medyada yeni bir iddia gündeme getiriliyor. Çalışmadan devletten maaş aldıkları ve işsizlik oranını artırdıkları yönündeki söylemler doğru mu? Vatanlarına geri dönecekler mi? Tüm bu soruların cevabını aradık.
Suriye’de 2011’den bu yana süren savaşta bugüne kadar 500 bine yakın insan yaşamını yitirdi, 22 milyonluk ülke nüfusunun yarısı evlerini terk etti, en az beş milyon Suriyeli başka ülkelere sığındı. Suriye'deki yol, altyapı, bina ve diğer fiziki varlıklar yıkıldı, tahrip oldu. Ülke adeta büyük bir ölüm vadisine dönüştü. AB’nin kapılarını kapattığı ya da seçerek aldığı mültecilere Türkiye tarihten gelen duruşu dolayısıyla kapılarını açtı. Şu an Türkiye’de üç milyondan fazla Suriyeli mülteci yaşıyor. En çok Suriyeli barındıran şehir 563 bin 963 kişi ile İstanbul’ken en az Suriyeli’nin bulunduğu şehir 31 kişi ile Bayburt. Suriyelilerin yerli nüfusa oranla en yoğun yaşadığı il ise yüz 95,36 ile Kilis. Az ya da çok; Türkiye’nin hangi iline gidilirse gidilsin Suriyeli mültecilerle karşılaşmak mümkün. Tabi bu göçe alışmak sadece mülteciler için değil Türk vatandaşları için de zorlu bir süreç oldu. Arapça tabelalı dükkanlar, Arapça afişli satılık-kiralık evler, toplu taşımalardaki Suriyeli sayısının fazlalığı, yanı başımızdan geçip giden insanların Arapça konuşan Suriyeliler olmasının fark edilmesi, Arapça dilenen küçük çocuklar ve kadınlar… Bu ayrıntıların yanında tekstil atölyelerinin, cafelerin, makinaların başında sıkça görmeye alışmışken şimdilerde cafelerde nargilesini tüttürürken gördüğümüz Suriyeli gençler… Bayramda akrabalarını görmek için sınırın öteki tarafına geçen ve ziyaret sonrası TÜRKİYE’YE geri dönen Suriyelilere tepki gösteren ve özellikle belli çevrelerce bu konuda kışkırtılan bazı vatandaşlar ‘Suriyeliler Türkiye’den gitsin’ şeklinde kampanya yürütüyor, tepki gösteriyor. Üstelik yıllardır Suriyelilere her ay düzenli olarak 1500 tl maaş verildiği, işsizlik oranlarını arttırdıkları, vatanlarına geri dönmek istemedikleri ve işledikleri suçlarla toplumun huzurunu kaçırdıkları iddiaları sıkça tartışılıyor, doğru bilinen yanlışlar da böylelikle kanıksanıyor. Toplumda Suriyeliler hakkında edinilmiş yanlış bilgileri ve karşılığı olmayan soruları Uluslar arası Teknolojik, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı Başkanı Mehmet Develioğlu’yla konuştuk. İşte o yanıtlar:
Suriyeliler devletten maaş almıyor
Özellikle sosyal medyada Suriyelilerin devletten maaş almak için bankalarda kuyruğa girdikleri iddiaları sık sık dile getiriliyor. Halbuki Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından ihtiyacı olan sığınmacılara sağlanan kış yardımı çerçevesinde tek seferlik 600-900 TL arasında değişen kış yardımı veriliyor. Buna benzer art niyetli haberler gerçek dışı bilgilerle sığınmacılara maaş veriliyor şeklinde algı oluşturulmasına sebep oluyor.
Sadece gıda ve alışveriş için yardım kartı
Suriyeli sığınmacılara AFAD ve Kızılay tarafından (Kızılay Kart) ile ailedeki fert başına 120 TL yardım yapılıyor. Genel olarak kamplarda yaşayan sığınmacılara verilen kartlar sadece gıda ve alışverişler için kullanılıyor. Bu destekler büyük çoğunluğu uluslararası fonlardan oluşan Sosyal Uyum Yardım Programı kapsamında ihtiyacı olan sadece Suriyelilere değil tüm yabancılara verilen desteklerden oluşuyor.
Suriyelilerin çalıştığı işi vatandaşımız beğenmiyor
Halkımızın mülteciler konusundaki bir şikayeti de Türklerin çalışacağı işleri ucuz iş gücü nedeniyle Suriyelilerin tercih edilmesi. Sınır illerde vasıfsız işlerde kısmen işsizlik oranını artmış olsa da buna karşın orta gelirli ülkeler klasmanına geçildiği süreçte ciddi bir sorun olmaya başlayan işgücü açığını özellikle vasıfsız işlerde (inşaat, vasıfsız sanayi ve tarım işlerinde) Suriyeliler önemli ölçüde kapattılar. Aynı zamanda Suriyeliler Türk vatandaşlarının çalışmadığı veya çalışmak istemediği işlerde çalışıyor. Bu nedenle araştırmalar Suriyelilerin kayıt içi işsizliğe etkisi olmadığını açıklamakta. Hatta Suriyelilerin ülkemize gelmesiyle özellikle sınır illerde ticari aktivitede ve yakın coğrafyaya ihracat ciddi oranda artış gösterdi.
Karıştıkları suç oranı çok düşük
Sosyal medyaya her gün ‘Suriyeliden küçük kıza taciz, Suriyeli hırsız’ şeklinde haberler düşüyor. Dönemsel olarak Türkiye’de yaşanan siyasi süreçlere bağlı olarak olumsuz tarafları özellikle sosyal medyada manipüle ediliyor. Halbuki İçişleri bakanlığı 2014-2017 arasında Suriyelilerin karıştıkları suç oranlarını yıllık ortalama yüzde 1,32 olduğunu açıkladı. Bu oran oldukça düşük, dünya ortalamalarına bakıldığında daha iyi anlaşılıyor. Dolayısıyla hem yoksullukla boğuşan, hayatta kalma mücadelesi veren hem de psiko-sosyal travma yaşayan bir kitle için suç oranının çok yüksek olmadığı uzmanların ortak kanaati.
İstanbul’da gayrimenkul fiyatları hep yüksekti
Türkiye’de özellikle İstanbul’da artan ev kiralarının Suriyeli nüfustan kaynaklandığı iddiaları değerlendirildiğinde resmi olarak kayıtlı İstanbul’da 400 bine yakın Suriyeli yaşıyor. Bazı ilçelerde nüfusun artışına bağlı arz-talebe göre kısmen kira artışı oldu. Dönemsel olarak artış göstermesine rağmen serbest piyasa zamanla kira artış oranını dengede tuttu. Ekonominin kendi dengeleri yani arz-talep olarak baktığınızda artışların normal olduğu görülmektedir. Aynı şekilde kira artış oranını sadece Suriyelilere bağlı değerlendirmek yanlış olur. İstanbul’da gayrimenkul fiyatları ve kira hep artıyor. Suriyelileri sadece tüketen ve pastadan pay alıyor şeklinde düşünmek de ayrı bir hata olur. Zira Suriyeliler içerisinde Türkiye’ye sermaye akışı önemli bir miktarda oldu. Buna bağlı olarak hali hazırda İTO verilerine göre 7 bine yaklaşan şirket kurdukları ve yatırım miktarlarının 3,5 milyar doları bulduğunu açıklanmıştır.
Türkiye’nin yaşlanan nüfusuna katkı
Türkiye’de çok dile getirilmeyen ve ilerde sosyal güvenlik açısından önemli bir problem teşkil edecek yaşlanan nüfus meselesi çok tartışılmıyor oysa dinamizm ve iktisadi büyüme açısından genç nüfus övündüğümüz meseleler arasında. Ancak, Türkiye nüfusu giderek yaşlanmaya başladı. Gerekli önlemler alınmazsa gelecekte bu trendin ivme kazanacak. Batı ülkeleri farklı teşviklere rağmen genç nüfus açığını kapatamıyor, göçmen nüfusu ile iş gücü açığını çözebiliyor. Ülkemizde bulunan Suriyelilerin demografik yapısı incelendiğinde yüzde 50’sinin genç olduğu ve 400 binin Türkiye’de doğduğu görülmektedir. Yaşlanan nüfusun gençleşmesi açısından çok önemli yer teşkil ediyor.
Her şeyin sorumlusu olarak gösteriyorlar
Göç meselesi sadece Türkiye’de değil birçok ülkede tartışma konusu. İktisadi küçülme ve suç olaylarından sorumlu olarak göçmenler tutuluyor. Göçmenlerin ülkeye katkısından ziyade olumsuz tarafları ele alınıyor. Bilhassa seçim dönemlerinde bazı siyasi partiler seçmen nezdinde karşılık bulabilmek için olumsuz giden her şeyin sorumlusu olarak göçmenlerin varlığını gösteriyor. Son yıllarda Avrupa olmak üzere birçok ülke de bu göçmen karşıtlığı ile siyasi rant elde etmeye başladı. Bu kadar bilgi kirliliği ve olayları köpürtmeye çalışılmasına rağmen halkımız sağduyulu davranıyor. Can havliyle ülkesini, evini terk edene de biz başka türlü davranmayız. Tarihimize baktığımızda ecdadımız da bu şekilde davranmıştır.
Buradaki mülteciler ÖSO’nun aileleri
‘Kadınlar, çocuklar kalsın, erkekler savaşmaya gitsin’i savunanlar da çok. Türkiye’deki Suriyelilerin demografik yapısı incelendiğinde yüzde 50’si kadın ve çocuklardan oluşuyor. Ülkemizdeki Suriyelilerin yakınlarının birçoğu iç savaşta öldürülmüş veya yaralanmış. Suriyelilerin yüzde 90’nı kamp dışında varlık yokluk mücadelesi veriyor. Aile içerisinde evi geçindirecek ve haklarını gözetecek erkek bireylerin olması onlar için hayat mücadelesinin parçasıdır. Aynı şekilde Özgür Suriye Ordusu içerisinde savaşanlar genellikle Türkiye’de bulunan Suriyelilerin eşi, dost ve akrabası. Bu nedenle hali hazırda zaten birçoğu orada savaşıyor.
Açık kapı politikası uyguladık
Birçok Batı Avrupa ülkeleri göç süreçlerini kademeli ve seçerek ülkelerine kabul etti. Hatta sağlık testi yaparak uygun olanları ülkelerine aldı. Türkiye ise hiçbir koşul tanımadan açık kapı politikası uygulayarak sığınmacılara kucak açtı. Tabi bu kadar yoğun göçü yönetmek kolay bir süreç değildi. Yine de can havliyle kapımıza gelen bu büyük göç hadisesinde büyük bir hata yapılmadı.
Hatamız; eksik bilgi, kısa vadeli hareket
Sığınmacıların hali hazırda hangi yeteneklere ve mesleğe sahip olduğu ile ilgili yeterince veri toplanamaması önemli bir eksiklik olarak göze çarpıyor. Yerel ve merkezi yönetimler Suriyelilere hala geçici olduğunu düşünerek hareket ediyor. Halbuki uluslararası araştırmalar göçmenlerin yüzde 80’nin göç ettikleri ülkede kaldığını göstermekte. Bu nedenle göçmenlere yönelik uzun süreli ve sürdürülebilir politikalar geliştirmeliyiz.
Suriyelilerin geri dönmesi çok zor
Birçok ülke Suriye’deki iç savaşın kısa süreceği ve sığınmacıların ülkelerine geri döneceği varsayımı ile hareket etti. 2011’den itibaren yaklaşık 8 yılı doldurmak üzereyiz savaşın bitmesi bir yana kriz uluslararası aktörlerin güç mücadelesi haline geldi. Dolayısıyla sığınmacıların ülkelerine geri dönmeleri kısa dönemde zor görünüyor. Bu nedenle toplumsal olarak farklı kültürlerle bir arada yaşamaya alışmak durumundayız. Beraber yaşama durumunda olduğumuz düşüncesinden hareketle toplumsal uyum ve kabullenme çalışmaları yapılmalıdır.
STK’lar içinde sığınmacılar da yer almalı
Türk halkı ve Suriyeli mülteciler arasında doğacak herhangi bir olumsuzluğu engelleyebilmek adına gerek sivil toplum gerekse kamu kuruluşları ile birlikte göçmenleri kapsayacak çalışmaları artırmalı. Tek yönlü uyumdan ziyade kapsayıcı çalışmalar yapılmalı. STK’lar içerisinde ve yönetiminde sığınmacıların yer alması aramızdaki önyargıların yıkılmasında önemli katkı olacaktır. Buna benzer ortak çalışma alanları belirlenmeli.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.