Dolar (USD)
34.01
Euro (EUR)
37.98
Gram Altın
2831.72
BIST 100
9975.61
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

'Suriye'de şeytandan bile yardım almak meşrudur'

'Suriye'de şeytandan bile yardım almak meşrudur'
29 Mart 2013 20:41:00

Suriyeli isyancılar yardıma gelen herkesi ve kendilerine verilen her bir silah kırıntısını: "Siz kiminlesiniz ve neden bizim yanımızda savaşıyorsunuz?" diye sormadan bağırlarına basacaklardır. Yaşadıkları trajedi onları bu lüksten mahrum bıraktı. 100.000 ölü ve 5 milyon yerinden edilmiş insan onların her türlü yardımı kabul etmeleri için iki meşru gerekçedir. Bu yardım şeytandan gelse bile.

Abdulrahman Al-Rashed

Suriye Milli Konseyi Başkanı Moaz al-Khatib muhaliflere yöneltilen, yabancıların isyancılarla birlikte Esad'a karşı savaşmasına izin verildiği yönündeki eleştirilere sert çıktı: "Kimse Esad rejiminin yanında savaşan Ruslara, İranlılara ve Hizbullah üyelerine karşı bir şey yapmazken bizden, yanımızda savaşan bu yabancılara karşı çıkmamızı istemek kimin haddine?"

Khatib'in bu çıkışı, prensipte ve realitede haklı bir çıkış. Savaşta bile tüm tarafların uyması zorunlu olan angajman kuralları vardır. Esad güçleri bu kuralların hiçbirisine uymadı, muhalif güçlerden de (burada muhalifler zayıf olan taraf) bunlara uymalarını talep edemezler. Esad güçleri savaş uçakları ve ağır silahlarla kasabaları ve şehirleri bombalıyor, hastane ve okullara saldırıyor ve ambulansları silahlı kişilerin taşınmasında kullanıyor. Rejim güçlerinin aldıkları yenilgilerden sonra bu saldırılar daha da feci bir hal aldı. Dün Şam'ın kenar mahallelerinde (27 Mart 2013) olduğu gibi rejim güçleri kimyasal silah ve gaz kullanmaya başladı.

Beşar Esad rejimine karşı başlayan ayaklanma dört aydan fazla bir süre halk protestosu biçiminde sürdü. Bizler protestoların başladığı günden beri çatışma olacağını tahmin ediyorduk. Bu çatışmaların diğer Arap Baharı devrimlerinde şahit olduklarımızdan daha şiddetli olacağını da bekliyorduk, çünkü Suriye'deki askeri güvenlik rejiminin doğasını biliyorduk. Protestolar sırasında düzinelerce sivil insan öldürüldü. Cadde ve sokaklardaki cesetleri gömmek için almaya gidenler de öldürüldü.

Şu anda Suriyeli muhalif güçlerle birlikte Esad rejimine karşı savaşan 15.000 yabancı mücahit olduğu yönünde haberler var. Bunlardan bir kısmının zihinsel olarak Al Kaide'ye yakınlık duyduğu, bir kısmının da doğrudan gruba bağlı olduğu iddia ediliyor. Bu muhtemelen abartılı bir sayı ancak Suriye'nin, dünyanın dört bir yanından savaşçıları bir mıknatıs gibi çektiği de kesin. Özellikle de çökmekte olan rejim ve ona karşı kazanılacak olan zaferin cazibesi mücahitleri, Emevi Halifeliğinin bu tarihi başkentine yönlendiriyor.

Boşa giden zaman

Eğer bugün Suriye muhalefetini yabancıların kendi yanlarında savaşmalarına izin verdiği için eleştirenler, bundan bir buçuk yıl önce Suriyeli devrimcileri destekleselerdi; bugün bu karmaşık durumun içerisinde olmayacaktık. Esad'ı devirmek bugünkünden daha kolay olacaktı. Ve yine o zaman rejimin yanında Ruslar ve İranlılar da yoktu. Bir buçuk yıl önce bunu yapmak için en uygun zamandı. O zaman Arap Baharı Libya'da diktatör Kaddafi'nin devrilmesi ile sonuçlanan müdahale de olduğu gibi, baskıcı rejimlere karşı bir müdahaleyi de meşrulaştırmıştı.

Şimdi Fransa, Almanya, İngiltere, ABD, Avusturalya ve Arap ülkelerinden muhaliflere destek için gelen yabancılara karşı cephe almanın bir anlamı yok ve bu mümkün de değil. Bu savaş sadece iki cephe arasında: Esad ve halk. 200.000 civarında insan burada savaş veriyor. Suriyeli isyancılardan, kendileri ile birlikte Esad'a karşı savaşan yabancılara karşı savaşmaları nasıl istenebilir?!

Suriyeli isyancılar yardıma gelen herkesi ve kendilerine verilen her bir silah kırıntısını: "Siz kiminlesiniz ve neden bizimle savaşıyorsunuz?" diye sormadan bağırlarına basacaklardır. Yaşadıkları trajedi onları bu lüksten mahrum bıraktı. 100.000 ölü ve 5 milyon yerinden edilmiş insan onların her türlü yardımı kabul etmeleri için iki meşru gerekçedir. Bu yardım şeytandan gelse bile. Muhaliflerin içerisinde bulundukları bu mantığa kimse karşı çıkamaz. Netice de savaşlarda trafik ihlalleri sorgulanmaz. Ve bu savaş bölgedeki en kötü, en iğrenç savaş.

This article was first published in Asharq al-Awsat on March 28, 2013.

Çeviri: Turgut Alp Boyraz