Suç Bastırmak
İsrail kurulduğu günden beri mazlum sivillere karşı
sistematik terör suçu işleyen bir terör devletidir. BM’deki beşli çetenin
temizleme sistemi de artık Siyanist pisliklerinin üzerini örtmeye
yetmemektedir.
Karanlıkta her türlü melaneti işleyen, aydınlıkta ise ehli
haktan görünme politikası güden Siyonistlerin dünyanın Pandemi ile uğraştığı
bir dönemde Filistinlilerin yalnız kalacağını, İslam dünyasından pek ses
çıkmayacağını hesap ettikleri için Zulümlerine zulüm kattılar.
Hukuki bir oldu bitti ile Osmanlı döneminden beri
Filistinlilerin ikamet ettiği Şeyh Cerrah Mahallesi’nde evlere Yahudileri
yerleştirerek Mescid-i Aksa ile Müslüman mahallesi arasına bir set örmek için
harekete geçti. Oturdukları evleri kaybetmek istemeyen Filistinlilere her türlü
zulüm reva görüldü. İsrail askerlerinin Mescid-i Aksa’ya girmesine mani
olamayan Ürdün bile bu haksızlık karşısında elindeki belgeleri Filistinlilere
vererek bu bölgenin Filistinlilerin olduğunu ispat etmeye çalıştı.
İsrail’in yaptığı bütün insan hakları ihlalleri, savaş
suçları, soykırım ve insanlık suçları bugüne kadar BM’nin göstermelik ve
yaptırımsız kalan kararlarının dışında ya görmezden gelinde veya kapatıldı.
Mavi Marmara baskınında da Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne gitmekten kurtarıldı.
Geçtiğimiz hafta Uluslararası İnsan Hakları Örgütü HRW yayınladığı raporda,
İsrail’in Filistinlilere karşı sistematik bir soykırım yaptığını ilan etti.
Sözde ermeni soykırımına dört elle sarılarak Türkiye’yi
köşeye sıkıştırmaya çalışan sözde insan hakları savunucularının gözlerinin
önünde olup biten soykırımı İsrail’in uyguladığı soykırımı meşrulaştırmak için
girmedikleri kılık kalmadı. Beyaz Saray Basın sözcüsü Jen Psaki, "ABD
yönetimi, her yıl insan hakların ilişkin kendi incelemesini yapıp bir rapor yayımlıyor.
Dışişleri Bakanlığı asla böyle bir terminoloji kullanmadı. İsrail'in apartheid
rejimi uygulayıp uygulamadığı sorusuna gelince, bu terminoloji bizim bakış
açımızı yansıtmıyor." Yorumunu yaparak, İsrail’e uyguladığın soy kırıma
devam et mesajını gönderdi.
İsrail Dışişleri Bakanlığı ise bu raporu "abes ve
yalan" diye niteleyerek, HRW’yi "uzun zamandır İsrail karşıtı bir
gündemle hareket etmek" ve "gerçeklerle ve olan bitenle hiç bir
alakası olmayan" bir kampanya sürdürmekle suçladı.
HRW raporunda ifade edilen Apartheid terimi, 1948-1991
yılları arasında Güney Afrika’da, beyaz üstünlüğüne dayalı devlet yapısının
siyah çoğunluğuna karşı yürüttüğü ve uluslararası hukukta insanlık suçu sayılan
rejim için kullanılmıştı.
HRW raporunda, Filistinlilere, topraklarını, kaynaklarını,
inşaat ruhsatlarını verilmesini, su ve elektrik gibi hizmetlerin sadece
Yahudilere tahsisini bırakarak, seyahat yasağı da dahil bütün baskı ve
ayrımcılıkları kaldırmasını istedi.
Tüm bu olup bitenler arasında BM’de cılız bir sesle Doğu
Kudüs’teki Filistinlilerin zorla evlerinden çıkartılmalarına son vermesini
istedi ve bunun bir “savaş suçu” olarak değerlendirebileceği uyarısında
bulundu. BM, yıllardır yasadışı yerleşimler konusunda onlarca karar almasına
rağmen bu kararı çiğneyen İsrail’e karşı yaptırım yapmamak için her türlü
dümeni çeviriyor.
İsrail’de yolsuzluklar kralı olarak bilinen Netanyahu’nun
partisinin sırf Filistinlilere karşı soykırım uyguladığı seçimlerden birinci
çıkması siyasi kaosu durduramadı. Filistin’de yapılacak seçimlerin soykırım
politikalarını engelleyeceğini hesap eden derin İsrail, Kudüs üzerinde uluslararası
kamuoyunun nabzını ölçüyor. İsrail, Ramazan’ın son cuması Mescid-i Aksa’ya
girerek namaz kılanlara saldırması 205 kişiyi plastik mermilerle hedef gözeterek
birçoğunu da gözlerinden yaralaması bir insanlık suçudur. Düzenlenen vahşi
operasyona rağmen Filistinliler yılmadı. Olaylar üzerine Arap Birliği toplanma
kararı alırken, İsrail aşırılıkçı ırkçı Yahudileri 10 Mayıs Kudüs’ün işgal
yıldönümünde Mescid-i Aksa’ya baskın düzenlemeye davet ediyor.
Türkiye’nin net tutumu, İsrail zalimlerinin suç bastırma
girişimlerini suya düşürdü. 100 yıl önce tarihi gerçeklerle bağdaşmayan yer
değiştirmeye soykırım ifadesi kullananların, Kudüs’te yapılanlara sessiz kalması
kendi iktidarlarının sonu olacaktır.
Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan, bütün İslam toplumları ya
Kudüs ana başlığı ekseninde yine bir araya getirecek veya esaret tasmasını
mazlum Filistinlilerden önce boyunlarına geçireceklerdir. Müslümanların birliği
ise bugüne kadar silahsız çocukları ve sivilleri öldüren İsrail’in bundan böyle
işlediği suçların hesabının sorulacağı zemini hazırlayacaktır. Sözde Ermeni
soykırımını dillendirenlerin asıl dertleri suç bastırırcasına kendi yaptıkları
soykırımları dünyanın gözünden kaçırmaktır. Türkiye HRW’nin İsrail’in soykırım
raporunun peşini bırakmayarak soykırıma dur demek mecburiyetindedir. Kudüs’ün
kurtuluşu Ümmetin esaretten kurtuluşunun sembolü olacaktır vesselam….