Dolar (USD)
34.12
Euro (EUR)
38.04
Gram Altın
2867.42
BIST 100
9920.76
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Söz makamında birkaç damla vecd

Gün, gözlerime veda etmek üzereyken kalem gönül mürekkebine dalıp "güneşe göç var da kalan biz miyiz" diyen, ardından emin adımlarla O'na doğru yürüyen alemin hasretiyle sancılanır.
Söz makamında birkaç damla vecd
16 Ocak 2014 01:00:00
Gün, gözlerime veda etmek üzereyken kalem gönül mürekkebine dalıp "güneşe göç var da kalan biz miyiz" diyen, ardından emin adımlarla O'na doğru yürüyen alemin hasretiyle sancılanır.
Nuray Alper
Efendim! Sizinle aynı yollarda üşümek, aynı yağmurlarda ıslanmak, aynı göğe bakmak, aynı yıldızların altında aynı dileklere uyumak; şiiri bildiğimden bu yana kalbimi incecik bir sızıyla kuşatan bitmek bilmez iştiyak. Yazık ki doğumumdan tam bir hafta sonra dünya yolculuğuna kapatmışsınız muazzez bakışlarınızı ve ebedu00ee diyara teşrifiniz gerçekleşmiş. Oysa güzün bahara göz kırptığı bir ikindi faslında,"Mehmet'e Mektup" yazdığınız zindanın kapısında gelişinizi bekleyerek ellerinizi öpme şerefine nail olmak ve gecikmiş bir ömrü erkene almak için, nefeslerimin yarısından feragat etmeye hazırdım.
Nefis engeli yüzünden yolunuzdan gitmeye muktedir olamasa da o gayreti kalbinde ağırlayan bu bahtiyar evladınız hiç değilse, Çile'nizi, davanıza armağan ettiğiniz mısralardan solumakla talihli. Yarı uykulu yarı uyanık bir ahval ile erittiği ömür sermayesinde, isminizi ve eserlerinizi tanımış olmak en büyük kazanımlarındanu2026
Ey benim davamın, yolumun, yöremin şairi ve dahi nice genç gibi, şiir noktasındaki sırrımın keşif sebebi;
Henüz on iki yaşında, bir hastane odasında "varlık hikmetinin ta kendisi" olarak tanımladığınız anne dileği ile başlayan, oradan da hakikat bilincine hicret eden kelam yolculuğunuz, görünenin ötesinde görünemeyen, bilinenin ötesinde bilinemeyen ne rüzgarları, fırtınaları, depremleri ağırladı kim bilir gönül ikliminizde. Nasıl bir nakkaştı ki kaleminiz, gencecik yaşınızda çehrenize tefekkür derinliğinde çizgiler bıraktı. Nice kuvvetli bir gaye şuuru ile sarstı ki benliğinizi, iman ettiğiniz dava uğruna ömrünüzü sürgünlere, mahpuslara, yokluklara adadı. Derbeder bir yaşantının cazibesinden koparak, Hakka ve hakikate varışın imtihanlarla dolu billur öyküsüu2026
Dışarıda ilkbaharın göğsüme bıraktığı bir rayiha var, içerimde layıkıyla yaşanıp Mevla'ya teslim edilmiş can emanetinize dair cevaba kavuşmayı bekleyen sınırsız sualu2026 Kainata bambaşka bir nazar ile dokunmayı öğrenmiş gözleriniz, daha çocukluk yıllarında, kız kardeşini cennete uğurlarken kim bilir ne müthiş bir sancı ile buğulandı ve belki de manevi tekamülünüzün ilk basamağı, dış dünyanın tüm şatafatına rağmen orada atıldı. İstanbul'un işgal edildiği yıllarla buluşan ve Erzurum'a göç ettiği halde orada kalan minik kalbiniz, aynı dönemlerde genç yaştaki babasını kaybetmenin üzüntüsüyle kaçıncı kez parçalandı? Peyami Safa, Yahya Kemal, Nazım Hikmet gibi her biri bir zirveyi temsil eden gönül neferleri ile aynı okulların aynı koridorlarından geçerken, çağlara isim bırakacak abideler olacağınızdan bu00eehaberdiniz hiç şüphesiz. Hele, Nazım Hikmet ile fikir tartışmaları yaşarken bile edebu00ee kaidelerin en muazzam örneklerini sergileyen ve öğrenirken öğreten, yüzlere nazenin bir tebessüm yerleştiren mektuplarınızu2026 Öfkesinde bile asalet barındıran söze, keyfiyet giydirecek incelikte.
Marifet lisanının manevi mimarı;
Siz zor zamanlarda zor yokuşları adımladınız, bizim bahtımıza rahat ama yalnız koltuklarımızda sizi taklit düştü. Siz sızıyı yudumlarken bize huzuru bıraktınız. Öğüt olduğu kadar vasiyet vazifesi üstlenen ve tüm heybetli duruşuna rağmen sevgili bir incelikle beslenen "Gençliğe Hitabe"nizi her okuyuşumda, bizleri tefekkür deryanıza davet edişiniz, bunu yaparken de damlalık rütbemizi yüze vurmama nezaketi gösterişinizin acı tebessümü yayılıyor çehreme. "Mukaddes emaneti ne yaptınız?" diye soran, "Halis hürriyeti Hakka kölelikte bilen" bir gençlik hasretiyle kavrulan kalbinizin kalbime düşen aksi, hasretim oluyor. Bir kısmımız, yüklendiğiniz misyona dokunma iştiyakıyla yanarken, bazılarımız o aşk ve vecdin varlığından haberdar olamadı. Bir kısmımız hala, sizin milat telakki ettiğiniz manevu00ee hazzın arayışında. Eyüp Sultan'da Abdulhakim Arvasu00ee ile görüşmeniz neticesinde ruh dünyanızda husule gelen coşkunun hayat çizginizdeki tesirini, gönüllerinde hissetme muradında. Seneler sonra size;
"Benim efendim
Ben sana bendim
Bir üfledin de
Yıkıldı bendim"
mısralarını yazdıracak olan o mübarek insanın, yaşadığım şehirde bulunan kabrini her ziyaret edişimde, birlikteliğinize dair bir görüntü canlandırmaya çalışırım gözlerimde. Kalbimin dağlarını, ovalarını, ırmaklarını hep aynı merak istila eder; Acaba mürşidinizin dizleri dibinde iken sizde varlık bulan, canınızı tesiri altına alan hal, bir nazar ile mi cereyan etti yoksa önceden ruhunuzda kök salmış olan birikimin, bir dokunuşla infilak etmesi miydi? Gözleriniz, gönül bağı kurduğunuz tasavvuf büyüğünün gözlerindeyken hangi alemlerin keşfindeydi ki size, geride kalanı hiç yaşanmamış kabul ettirdi?
Belki sorularımla, inzivaya çekilmiş ruhunuza yorgunluk yüklüyorum; bağışlayın had bilmezliğimi lakin can yurdumun güzide şairi, benim gönül surlarımızı tarumar eyleyen kaleminizle ve kaleminizi içine hapseden yanık aleminizle olan derdim, ortaokul yıllarına dayanır. Öğrenciler arasında tertip edilen kompozisyon yarışmasında kazandığım üç kitabınız; önce bana kendimi çok büyük hissettirmiş, kelimeleriniz arasındaki gezintimden sonra ne kadar küçük olduğumu nazik bir lisanla izah etmişti."Çöle İnen Nur" isimli eserinizle başlayan serüvenim, inanıyorum ki yaşadığım sürece devam edecek. O eşsiz yapıtla, harflerin hassas ve rakik bedenlerine yüklenen heybetli peygamber aşkı idrakimin sınırlarını aşarken, "İman ve İslam Atlası"nın mukaddimesinde yazan ve bir cezaevinde içinize düşen yangını anlatan satırlarınız hala tahayyülümü adımlar. Şiirle gerçek manada buluşmamı sağlayan "Çile" kitabı ise son sayfalarındaki siyah beyaz resimleriniz ve el yazması birkaç şiirinizle, bugün de başköşesini süsler kütüphanemin. Necip isminin manası gibi soylu bir eda ile her sabah gülümser yüzüme. Müthiş bir iman ve dava ruhu ile kelimeleri sararken, gönüllerimizi sarsan satırlarınızın izini sonrasında da "Aynadaki Yalan", "O ve Ben", "İmam-ı Rabbani Mektubat'ı", "Başmakalelerim", "Bir Adam Yaratmak" ve "Çerçeveler" gibi pek çok kitabınızdan takip ettim. Suya kanamayan lakin pervaneye yaklaşarak kanatlarını yakmaktan geri durmayan çiçekler misali ruhum, her birinde ayrı bir azim ve iştiyakla sarıldı sonrasına, yine de gönül ufkunuzun derinliğini idrake tam manasıyla muvaffak olamadı.
Ey benim kalemi nezaketle kavrayışına, yürüyüşündeki ince vakara, pencere kenarında dalgınlıkla oturup kahve yudumlayışına, her sabah gönül evinde güneşi ağırlayışına, her akşam yıldızlara tebessümle selam duruşuna sadece hayallerimde aşina olduğum canımın baharı üstadım
Bunca acı, ıstırap, meşakkat ve derinlik bir ömre nasıl sığdırılır? Bir ömür omuzlarında, bunca sabır kervanını nasıl taşır? Kelimelerinizdeki sarsılmaz heybetin bedeli yorgunluklarınızla mı karşılanır?
"Biricik meselem sonsuza varmak" diyerek, ötelere ulaşma gayesini tertemiz bir lisanla ifade eden ey!
Şimdi devasa yüreğinizi hangi sonsuzluk cenneti karşılar, hasret kaldığımız diyarlardau2026
Çilenizin takdiminde, kendinizi; "O'nun ümmetlik liyakatinin en alçak ferdi" olarak tasvir etmiş, ardından "o mukaddes eşiğin süpürücüsü" olduğunuzu söylemişsiniz.
Öyleyse bendesi ve süpürücüsü olduğunuz ümmetlik kapısında, bize ancak bir toz kırıntısı olmak yakışır.
Korku ve ümit arası mekik dokuyan hayat koşumun 2013'ünde, yazdığım şu satırların ötelerde şahitliğini umarak; müthiş buluşmanın şiddetli sancısını ve hesap faslını geçtikten sonra, Kevser havuzunun başında sizi de görebilecek olma ümit ve duasıyla üstadım;
bekası olmayan bu diyardan, bekası olan sıla yurdundaki varlığınıza en derin hürmet, saygı ve muhabbetlerimi sunar, acemi ve ağrılı satırlarımın, tarafınızdan kabulünü umarım. Sizi, kış ortasında bir baharı özler gibi özleyen evladınızu2026