Dolar (USD)
34.55
Euro (EUR)
36.00
Gram Altın
2985.52
BIST 100
9516.2
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Siyaset yapmak isteyen cübbesini çıkarır

Başbakan Erdoğan, 'Siyaset yapmak isteyen cübbesini çıkarır. Bugün o koltuk, o cübbe sizleri güçlü gösterebilir ama bu ülkeye zarar verir' dedi.
Siyaset yapmak isteyen cübbesini çıkarır
13 Nisan 2014 10:46:00
Başbakan Erdoğan, 'Siyaset yapmak isteyen cübbesini çıkarır. Bugün o koltuk, o cübbe sizleri güçlü gösterebilir ama bu ülkeye zarar verir' dedi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ambarlı İleri Biyolojik Arıtma Tesisi'nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, "yurt dışında bazı odakların, bazı çevreler eliyle özellikle de uluslararası medya aracılığıyla Türkiye'ye yönelik çirkin ithamlarda bulunduklarını ve çirkin saldırılarını devam ettirdiğini" söyledi.

Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu paralel yapı, 17 Aralık'ta, 25 Aralık'ta darbe yapamadı. 30 Mart'ta Hükümet'i yıpratamadı. İçeride başarısız olunca dışarıdan Türkiye'ye yönelik saldırılarını yoğunlaştırdı. Belirli uluslararası çevrelerde, belli kişilerin, belli kalemlerin Türkiye aleyhine akıl almaz, insaf dışı mantık dışı iddiaları arka arkaya sıraladıklarını görüyoruz. Türkiye'yi teröre destek veren ülke gibi göstermeye çalışıyorlar. Türkiye'yi Suriye'deki insanlık dışı saldırıların sorumlusu gibi göstermeye çalışıyorlar. Ey paralel yapı! Senin 160 bin Suriyeli kardeşimizin ölümüyle ilgili gözyaşı döktüğün var mı? Senin Mısır'daki kardeşlerimizle ilgili gözyaşı döktüğün vaki mi? Marmara Gemisi'ndeki 9 şehitimiz ve o saldırıyla ilgili bir olumlu tümcen mümkün mü? Seni biz iyi biliriz. Senin hangi odaklarla çalıştığını da çok iyi biliyoruz. Tüm dünyada, mazlumların, mağdurların yanında olmak gibi bir dertleri yok bunların."

"Paralel yapı"nın Türkiye'de AK Parti iktidarını çirkin yollarla yıpratmanın gayreti içine girdiğini kaydeden Erdoğan, ancak bunun "bumerang gibi" döneceğini ve kendilerini bulacağını anlatarak, şöyle devam etti:

"Bu yazıların ne amaçla yazıldığını çok iyi biliyoruz. Bu operasyonların arkasında hangi hainlerin bulunduğunu çok çok iyi biliyoruz. Türkiye'yi hiç kimse terör örgütleriyle yan yana gösteremez. Bunu yapan kendi cahilliğini, kendi acziyetini ve kötü niyetini ortaya koyar. Suriye'deki insanlık dışı saldırılarla Türkiye'nin bağlantısını kurmaya çalışanlar sadece kiralık kalem olduklarını ispat etmekle kalırlar. Bu iddiaların Türkiye içinde alıcıları olduğunu da biliyoruz. Türkiye'den sosyal medya üzerinden, manşetler üzerinden bir algı operasyonu yapılmak istenirken bazılarının, bazı medya kuruluşlarının da bu saldırılarda maşa olarak kullanıldıklarını çok iyi görüyoruz. Milletim buna itibar etmedi, etmeyecek. Bu çevreler de kirli operasyonlarında asla başarı sağlayamayacaklar."

"Twitter vergi kaçakçısıdır"

Erdoğan, Twitter, Youtube ve Facebook gibi sosyal medyayı "bu operasyonlara alet oldukları için" eleştirdiklerini belirterek, şunları söyledi:

"Kişilik haklarına saygı göstermedikleri için, kutsal değerlerimize, ortak milli değerlerimize saygı göstermedikleri için, yargı kararlarına riayet etmedikleri için, ulusal güvenliğimize yapılan saldırılarda alet oldukları için eleştirdik. Bugün de eleştiriyorum, yarın da eleştireceğim. Bunların özgürlükle alakası yok, bunun özerklikle alakası yok. Bunlar Twitter, Youtube, Facebook en başka birer uluslararası şirkettir. Bunlar kar amacıyla kurulmuş, para kazanan şirketlerdir. Aynı zamanda Twitter vergi kaçakçısıdır, bunların da üzerine gideceğiz. Her uluslararası şirket gibi bu şirketler de gelecek benim ülkemin Anayasasına, yasalarına, vergi kurallarına uyacak. Ama bunlarla ilgili verilmiş olan karara, yine söylüyorum bugün uyduk ama saygı duymuyorum. Başka ülkelerde nasıl belli kurallar içinde çalışıyorlarsa burada da belli kurallar içinde çalışacaklar."

"Herkes konumunu, sınırını bilecek"

Başbakan Erdoğan, "özgürlük maskesi" adı altında hiç kimsenin Türkiye'de operasyon yapamayacağını ifade ederek, şöyle konuştu:

"Ulusal güvenliğimizi, kişilik haklarını mahremiyetleri değil, uluslararası şirketlerin çıkarını düşünenler de kusura bakmasınlar milletin gönül gözünden kaçamazlar. Bu ülkenin milli bir kurumu, anayasal bir kurumu çıkıyor, kendi ülkesinin, milletinin, bireyin haklarını savunacağı yerde uluslararası şirketlerin ne yazık ki ticari hukukunu savunuyor. Herkes konumunu, sınırlarını bilecek. Yüzlerce dosya görüşülmeyi beklerken, binlerce insan adalet beklerken, uluslararası şirketlerin hukukunu alelacele karara bağlamak hatta 'bir iç tüzük hazırladık' diyerek yasaların üzerine çıkmak suretiyle kendilerini birincil mahkeme yerine koymak inanıyorum ki, bu aziz millete yapılmış çok büyük bir haksızlıktır. Bu aynı zamanda siyasete, idareye bir müdahaledir. Bu müdahalenin başka alanlarda da yapıldığını büyük bir hayretle görüyoruz.

HSYK yasası ile ilgili böyle bir müdahale yapılmıştır, YSK kararları tartışmaya açılmak istenmektedir. Hukukun içine bir ur gibi sirayet etmiş paralel yapı görmezden gelinirken, siyasetin alanına müdahale iştihanın kabardığını görüyoruz. Herkes yetkisini, konumunu ve sınırını bilmeli, ne yaptığına, ne söylediğine dikkat etmelidir. Ben her zaman söylüyorum, siyaset yapmak isteyen koltuğundan kalkar, cübbesini çıkarır, gelir siyasi partilerin çatısı altında siyasetini yapar. Ama bazı koltuklarda bazı cübbelerin içinde siyaset yapılmaz. Şunu herkesin bilmesini istiyorum, bugün o koltuk, o cübbe sizleri güçlü gösterebilir ama bilesiniz ki bu ülkeye zarar verir, millete zarar verir. Ülkemizde bu tür gerilimlerin yaşanmasına ve yaşatılmasına izin vermeyeceğiz. Türkiye'nin artık gerilime tahammülü yok, Türkiye'nin artık siyaset dışı müdahaleye tahammülü yok. Birileri sizleri alkışlayabilir, birileri köşelerinden size methiyeler düzebilir. Bilesiniz ki yarın o birileri sizin yanınızda olmayacaktır. Siz milletin içinde olacaksınız. Milletin size yarın hangi gözle bakacağı çok önemli. Bütün sorunlarımızı siyaset dairesinde, hukuk ve demokrasi çerçevesinde konuşacak, o sınırlar içinde çözüme kavuşturacağız."

"Rehavete kapılmadan devam ediyoruz"

Hemen her hafta sonunda İstanbul'da çok önemli projelerin, değerli hizmetlerin açılışını gerçekleştirdiklerini belirten Erdoğan, seçimlerin üzerinden iki hafta geçmiş olmasına rağmen bugün de kent için hayati bir yatırımın açılışını yaptıklarını söyledi.

"Ne dedik, 'Durmak yok'. İşte durmuyoruz" diyen Erdoğan, dev ileri derecede biyolojik arıtma tesisisin açılışını yaptıklarını ifade ederek, şunları kaydetti:

"Biz sandıklar kapandığı anda 5 yıllık rehavetin içine giren bir kadro değil, başladığı işleri devam ettiren, verdiği sözler için hemen kollarını sıvayan bir kadroyuz. Hiç ara vermeden, asla rehavete kapılmadan 30 Mart akşamından itibaren kaldığımız yerden işlerimize devam ediyoruz. Bugün de İstanbul için, İstanbul'un çevre temizliği, özellikle de Marmara Denizi'nin temizliği için son derece önemli bir yatırımı burada hizmete alıyoruz. Kim çevreci? İşte o kadar. Bu bir çevre yatırımıdır. Ah Geziciler ah. Sizin işiniz cam, çerçeve indirmek, molotoflarla yakıp yıkmak, bizim işimiz inşa etmek. İşte çevre bu. Açılışını yaptığımız bu tesisle pırıl pırıl, tertemiz bir Marmara Denizi'ne kavuşacağız. Bu arıtma tesisiyle birlikte yıllık 54 bin 750 ton çamurun, yıllık 146 milyon metreküp atık suyun Marmara Denizi'ne karışmasını engellemiş olacağız. Avcılar, Beylikdüzü, Başakşehir, Esenyurt ve Arnavutköy'de yaşayan 1 milyon 600 bin nüfusun atık suları, bu büyük eser sayesinde arıtılacak. Arıtılan suların bir kısmı çevre sulama ve sanayide kullanılabilir hale getirilecek."

"Gündemi farklı yerlere çekmeye çalışıyorlar"

Erdoğan, bir hususu özellikle vurgulamak istediğini belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü: "30 Mart seçimlerinin hemen ardından malum çevreler, Türkiye'nin gündemini değiştirmek, sandıkta elde edilen o büyük yenilgilerini örtmek amacıyla yapay bazı tartışmaları başlattılar. Dikkat ederseniz, muhalefet partileri kendi öz eleştirilerini yapmak, seçimdeki başarısızlıklarını analiz etmek yerine, gündemi farklı yerlere çekmeye çalışıyorlar. İşte, 'Bu başbakan çok gerilimci, bu başbakançok sert, bu başbakan niye böyle?' Bize bunu söyleyenler, önce kendileri aynaya baksınlar. Başbakanı hedef tahtasına koymak suretiyle, ağızlarına gelen her şeyi, hakaretin en alasını, ailesini de karıştırmak suretiyle yapanlar, acaba bunu millete neyle izah edecekler? Eğer benim milletim, bu iktidara yüzde 45,5 oy verdiyse, bunun bir nedeni var. Demek ki, Başbakanı'na sahip çıkıyor. Başbakanı'nın söylemleri onun gönlünü, onun dilini ifade ediyor. Ama muhalefet, şunu kendilerine sorması lazım; 'Acaba ben niye 28 aldım?' Öbürü de sorması lazım, 'Acaba ben niye 15 aldım?' Öbürü de sorması lazım, 'Acaba ben niye 5 aldım, 4 aldım?' Onlar bunu sormuyor. Ama biz, 45,5 almamıza rağmen, ben o günden bu güne arkadaşlarımla oturuyorum; 'Niye biz bunu 50-60 yapamadık?', bunun hesabını yapıyoruz."

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin