Sıfır noktada Kobani izlenimlerim
Suriyeli mültecilerin durumunu yakından takip eden birisiyim. Yaklaşık üç yıldan bu yana Suriye'den kaçıp ülkemize sığınan mültecilerin en yoğunluklu yaşadığı bir şehirde yaşamakta olmam dolayısı ile bir çok hayat hikayesi bilirim. Bizzat yaşayanların yaşanan öyküleriniu2026
Hamza Mercanoglu
Gazeteci dostlarımla birkaç gün önce Kobani'ye yaptığım ziyarette de yine bilindik manzaralar vardı. Yaklaşık iki yüz bin mültecinin akınına uğrayan Suruç adeta bu yükün altında ezilmiş ve şehir tarihinde hiç olmadığı kadar büyük bir kalabalığa ev sahipliği yapmakta. Şehrin girişinden itibaren sokak ve cadde üzerinde yerlere serilmiş kilimler ve üzerinde yayılıp oturan insan manzaraları karşılıyor sizi. Dükkanlar ağzına kadar dolmuş, adeta pansiyon görevi yapıyor. Çadır kentlerde yaşayanlar şanslı sayılıyor. Zira en azından korunaklı ve dışarısına göre daha sıcak tutuyor çocukları. Birkaç yerde aralıklarla yemek dağıtan STK araçları ve bazı belediyelerin seyyar yemek dağıtım çadırları var. Manzara çok acınaklı ve çarpıcı bir havası var.
Özellikle hiçbir şeyden habersiz çocukların her şeye rağmen çocuk olmaları onlar için bir avantaj. Çünkü oynayacak birkaç oyun biliyor hepsi ve eğleniyorlar hala. İnsanların yüzlerinde mutsuzluk, korku ve yaşadıkları dehşetin izleri var. Hala her ne kadar Türkiye'de olmak onlara güven verse de, geride bıraktıkları hayatları en büyük hüzün sebepleri. Kimi ailesinden bir kaçını orada bırakmış, kimi evlerini, eşyalarını ve en önemlisi orada hayallerini ve umutlarını bırakmışlar. Taşıyabildikleri tek şey canları olmuş buraya, cevabını en çok aradıkları soru ise şu; Şimdi ne olacak? Aslında bu sorunun cevabını hepimiz merak ediyoruz. Sadece Suriye ve orada yaşananları değil, topyekun bir bölgeyi, Ortadoğu'yu saran ateşin kimi ne kadar yakacağını merak ediyoruz. Taşeron örgütlerin istilasına uğrayan bölgenin kaderini belirleyen egemen güçlerin gizli ajandasında neler var? Ve bu kirli oyunda rol kapma yarışında olanlar neyi kazanırken nelerini kaybedecekler?
Kobani tepelerinde IŞİD ile PYD güçlerinin savaşı sürüyordu. Koalisyon güçlerinin Kobani üzerine, IŞİD mevziilerine attığı bombaların canlı şahidi olduk orada ve Batılı medya kuruluşlarının konuşlandıkları yerden ne kadar da keyifle izlediklerini gördük atılan bombaları.
Kobanili yaşlı adamın anlattığı yaşanmışlıklar vardı. Ağlamaklı bir şekilde anlatıyordu başından geçenleri. IŞİD'in köylerini nasıl bastığını, genç kızlara nasıl tecavüz edildiğini ve onlara karşı çıkanların köy meydanında nasıl boğazlandıklarını anlattı yaşlı adam. Bunları anlatırken, anlattıklarının korkusunu yaşayan adamın gözleri yuvasından fırlayacak gibi büyüyordu bazen. İşte beni en çok etkileyen de bu oldu. Evet, bunların hepsini yaşamıştı bu yaşlı adamu2026
İnsanlığın öldüğüne şahit olmak gibi bir şey Kobani'de yaşananlar. Halepte, Hama'da, Musul'da ve sair Müslüman coğrafyada yaşanan sistematik katliamların alayı sindirme ve yüreklere korku salan sinsice bir planın parçaları.
Kim kimden daha iyidir sualine muhatap bulamadığımızdandır belki. Kim kimden daha az kötüdür sorusunu soruyoruz bu coğrafyada. IŞİD mi yoksa PKK mı daha az kötü? Ne önemi var ki? Bilinen tek gerçek şu ki; Çocuklar hep iyidir ve masumdurlar. Arap, Türk, Kürt ve hepsi, hepsi masumdur çocukların ve her savaşta en çok da çocuklar ölür. Büyükler daha fazla korkutsunlar diye ve her savaşın ardından sadece bedenleri değil, ruhları da sakatlanmış milyonlarca çocuk kalır geriye. İşte dünyaya bırakılan en kötü miras budur aslında. Yarın büyüyecek olan bu çocuklar, yaşadıkları bunca acının intikamını almak için fırsat kollayacaklar. Onlar da başka masumlara aynı acıları yaşatacaklar belki de ve bu döngü hep devam edecek kendi ekseninde.
Bugün dengeler adına, petrol adına ve kendi ülkelerinin çıkarlarını korumak adına fütursuzca cinayet işleyen "vahşi batı" yakın bir gelecekte kendi yarattığı frankeştaynların eliyle cezalandırılacak ve yok olacaktır. Zira "zulüm ile abad olanın akibeti berbat olur."
Kobani'de savaş var, yükselen dumanlar var ve sık aralıklarla atılan silah sesleri var. Ölüm kokuyor şehir. Halep'te, Şam'da, Bağdat'ta, Kerkük'te ve Musul'da olduğu gibiu2026
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.