Şiddet yasaktır!
GÜNÜN AYETİ
İyilik ve
takva hususunda yardımlaşın. Günah ve düşmanlık yolunda yardımlaşmayın. Allah’a karşı gelmekten sakının. Çünkü Allah’ın cezası çok çetindir.
(Maide
Sûresi, Ayet 2)
GÜNÜN HADİSİ
Müslüman, diğer müslümanların elinden ve dilinden güvende olduğu kimsedir. Mümin de insanların canları ve mallarını kendisine karşı emniyette bildikleri kişidir.
(Tirmizi, İman,
12)
***********************
İNSANLARIN en güzel biçimde erkek ve kadın
olarak yaratan Yüce Allah, onların her birini diğerinin
eşi ve eşiti kılmıştır. Hakları ve özgürlükleri, sorumlu kılındıkları emirler
ve yasaklar ve alacakları ceza ve mükâfat aynıdır. Biyolojik ve ruhsal farklılıkları
sebebiyle görevlerde ve görevlere mukabil haklarda ki farklılıklar ise
istisnaidir.
Tüm şiddete karşıyız
Haklar ve özgürlükler insana özgü olduğu gibi
uygulanan adalet ve yapılan zulüm/şiddet de insana yöneliktir. Bu sebeple biz
yalnızca kadına değil erkek, kadın ve çocuk olarak insana ve hatta bütün canlılara
yönelik şiddet olduğu inancındayız. Yaratılış yüceliğini kavrayamamış olup
Peygamberler tarafından tebliğ edilen İlahî yasalardan sapmış olan erkek ve kadın
güçlü insanlar –tarihi dönemler boyunca- zayıf buldukları insanlara karşı
şiddet uygulamışlardır. Erkeklere nazaran zayıf oldukları için kadınlar
şiddetin daha çok mağduru olmuşlardır, olmaktadırlar ve sebepler giderilmedikçe
olmaya da devam edeceklerdir.
Şiddetin türleri
Fiziksel, cinsel, ruhsal ve ekonomik olmak
üzere çeşitlere ayrılan ve her toplumda ve kültürel düzeyde kadınlara yönelik
olarak uygulanan şiddetin pek tabiidir ki sistemden ve şahıslardan kaynaklanan
sosyal ve kişisel sebepleri vardır.
Şiddetin ana kaynağı
Şiddetin ana sebebi Yaratıcımız olan Allah’a
îman yetersizliğimiz ve O’nun huzurunda bütün iradeli davranışlarımızdan ötürü
sorgulanacağımıza ve özellikle uyguladığımız zulüm nitelikli şiddetimizden
ötürü Cehennem azabına uğratılabileceğimize inanç yokluğu veya zaafımızdır.
(Necm 53/38-41)
Cezaların yetersizliği
Ceza Suçun Birebir Aynısı Olmalı /Affi ve
Tazminatı da İçermelidir. Cezaların caydırıcı nitelikte olması gerekir. Bunun için cezanın suçun
cinsinden olup bire bir aynısı olması; af ve tazminat gibi alternatifleri de
içermesi gerekir.( Bakara 2/178, İsra 17/33)
Cezanın aynîliği
Şiddet uygulayan kişi, mağdurlarınca veya
öldürdüğü şahsın varislerince affedilmemesi veya tazminata rıza gösterilmemesi
durumunda işlediği zulmün aynısıyla cezalandırılmalıdır. Şiddete maruz kalanların veya varislerinin müdahil olmadığı ve yalnızca
hapis cezalarının uygulandığı sistem adil ve caydırıcı olmaktan uzaktır.
Üstelik bu sistem mağdurların veya öldürülenin varislerinin adalet
beklentilerini karşılamamakta, acılarını dindirmemekte ve intikam ateşlerini
söndürmemektedir.
Adil bir ceza sistemi olmalı
Uzun yıllar hapis cezası
verilen katilin; karısını kocasızlığa, çocuklarını ilgisizliğe
ve anasını babasını da mutsuzluğa itmesi de bir
nevi şiddettir.
Peki çare nedir?.. Bir an önce jakoben laiklik şartlanmaları aşılarak, adil ceza sistemine geçilmelidir. Aklın, bilimin ve insanlık
tecrübelerinin gereği budur. Bunun içindir ki Yüce Rabbibimiz “Ey akıl ve gönül
birlikteliği oluşturmuş gerçek akıl sahipleri! Bire bir ceza sisteminde sizin
için hayat vardır.” buyurmaktadır. (Bakara 2/179)
Boşanma sistemi
Boşanma sistemi, tarafların mağduriyetine sebebiyet vermeksizin
kocaya ve kadına tek taraflı olarak boşama-boşanma hakkını vermelidir. Oysaki
yürürlükteki sistemimizde taraflardan birinin boşanmak istememesi durumunda
davalar yıllarca sürüncemede kalmakta, bu da haklı olan güçlü tarafı şiddete
yönlendirmektedir.
Bunun da çaresi: Boşanma Sistemini Düzeltmektir.
Alkolkullanımı doğal görülmesin
İstatistikler açıkça göstermektedir ki
ülkemizde işlenen cinayetlerin ve yapılan trafik kazalarının başlıca
sebeplerinden biri alkollü içkiler olduğu gibi kadınlara ve çocuklara yönelik
aile içi şiddetin ana nedenlerinden biri de alkollü içkilerdir.
Çare: Alkollü içkilere karşı dîn ve akıl-bilim
öncülüğünde kültürel bir mücadele başlatmaktır.
Dedikoduyla çevre baskısı
Uygulan şiddetlerin ve şiddetin ileri boyutu
olan cinayetlerin çevreye yayılan yıkıcı dedikodulardan kaynaklanabildiği de
bir gerçektir. Özellikle namusların ancak cinayetle temizlenebileceği cahiliyet
yargısının hakim olduğu bölgelerde genelde bir kısmı gerçek de olmayan cinsel
ilişki dedikoduları mânevi baskı oluşturarak şiddete yöneltmektedir.
Çare: Yüce dinimizin de yasakladığı
dedikoduculuğa karşı ahlâkî bir seferberlik başlatılmalıdır.
Ailenin onayı olmayan evlilik
Aile baskısıyla oluşan veya ailenin
tecrübelerinden yararlanmaksızın yapılan evlilikler ya da aileden gizli olarak
oluşturulan haram nitelikli birliktelikler bir süre sonra ihtilaflara sebep
olabilmekte ve ailesinin korumasından da yoksun olan kadın şiddete uğrayabilmektedir.
Çare: Haram birlikteliklere karşı kültürel
mücadele başlatmak ve kız çocuklarına üniversite eğitimini aileden koparmadan
ana babanın bulunduğu şehirde yaptırmaktır.
Karma Eğitim sistemi tesiri
Karma eğitim ve çalışma sistemi de bu
olumsuzluğa zemin oluşturmaktadır. Bu durum erkekler yanı sıra kızları-kadınları
çevrenin ve ailenin onaylamayacağı bir şekilde sözlü ve fiili ilişkilere
itmekte, bu da yukarıda açıklanan sosyal baskının oluşmasına ve şiddete yol
açmaktadır.
Çare: Medyamızın sorumlu kültür politikaları
izlemesini sağlamaktır.
Medyamızın yıkıcı etkileri
Yazılı ve özellikle görsel medyada (sinema/televizyon dizileri) cinsel özgürlüklere davet çıkarılmakta,
geleneklerimiz ve İslâmi inançlarımızla çelişen ilişkiler biçimi doğalmış gibi ısrarla
ve özendirici bir şekilde aktarılmaktadır.
Çare: Bu tür yayınlara son verilmesidir.
Aile Hayatı ve ibadet Hayatı
Aile hayatının kuruluşunun ve eşlerin karşılıklı
görevlerinin ibadet olduğu bilincinden yoksunluğun getirdiği sorumsuzluk ve
basit problemlere karşı dahi gösterilen sabırsızlık giderek şiddete
dönüşebilmektedir. Aielede huzuru sağlamak, ibadet olduğu ve dolayısıyla
ebedi hayatın mutluluğunu sağlacak oluşu eşleri daha hoş görülü ve sabırlı
yapabilmektedir.
Çare: Aile hayatını güçlendirici kültür
politikaları izlemektir.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.