Şeriat dinden bağımsız değildir!
Haber: FATMA GÜLŞEN KOÇAK
İlahiyatçı- İslam Hukukçusu Prof. Dr.
Hayrettin Karaman ile sık sık gündeme getirilen ve tartışmalara neden olan
İslami mevzuları konuştuk.
Zaman zaman gündeme geliyor. Dine karşı değiliz ama şeriata
karşıyız diyen kişiler ve kesimler var. Din-Şeriat ayırımı nasıl yapılır?
Şeriat dinden bağımsız olmadığı için
birine mutlak manada sabit, diğerine değişken demek doğru olmaz. Değişmekten
maksat “başka bir şey (din, mahiyet) olmaksa bu manada ne din değişir ne de
şeriat. Değişmekten maksat dinin izin verdiği ölçülerde usule dayalı yorum ve
ictihad ile bir kısım uygulama kurallarının değişmesi ise asırlarca devam
edecek bir şeriat için bu kaçınılmazdır. Bu değişim dinin özüne dokunmaz, izin
verilmiş bir açılım olacağı için dini değiştirmiş de olmaz. Biri eski, biri
yeni iki farklı ictihad olsa, her ikisi de dine dâhildir. Şeriat terimi, din
ile aynı anlamda kullanıldığı gibi dinin amelî (uygulama kuralları) kısmını
ifade etmek için de kullanılır.
Şeriat-Fıkıh ayırımı mümkün
mü pekiyi?
- Fıkıh şeriatı anlama, uygulama kurallarını açıklama
çalışmalarının adıdır.
MEZHEPSİZ MÜSLÜMANLIK OLMAZ
Türkiye’de tehlikeli bir şekilde mezhepsizlik projesi
uygulanmaya çalışılıyor? İslâm, dört mezhebten birine bağlanmadan yaşanabilir
mi?
Mümin müctehid ise, (ictihad
yapacak kadar alim ise) o, zaten başka müçtehidi taklit edemez (yani başkasına
ait ictihad/mezheb ile amel edemez). Tamamen ve ya kısmen ictihad edemeyecek
durumda (bilgi seviyesinde) ise devamlı tek bir mezhebin açıklamaları ile de
amel edebilir; gerekli, kolay, problemini çözücü bulduğu muteber olan başka
mezheplerle de amel edebilir.
Müctehid değilse, bir müctehidin fetvası (mezhebi) ile
amel de etmiyorsa kafasına estiği gibi hükme varıp uygulayacak demektir ki,
böyle bir Müslümanlık ve dindarlık olmaz.
İctihad kapısı, dört mezhebte çözümü bulunmayan yeni meseleler
için mi, yoksa toptan mı açılmalıdır?
İctihad kapısını bir şahıs ve ya grup
kapatmış değildir ki, gelip yeniden açsın. Eskiden yeniye İslam coğrafyasının
bir yerinde ictihad ehliyetini haiz alim(ler) bulundukça kapı açıktır (yani
işliyor, o kapıdan giriliyor) demektir. Müctehid yoksa
kapı yine açıktır ama oradan girme yetkisinde kimse yok demektir ve böyle
alimleri yetiştirmek için elden geleni yapmayan ümmet sorumlu olur.
ZAMAN DEĞİŞİNCE AHKÂM DEĞİŞİR Mİ?
“Zamanın değişmesiyle ahkâmın değişmesinin” mânâsı, sınırları
nedir? Bir misal verebilir misiniz?
İster nasları anlama ve
yorumlama, ister kıyas, mekasıd, mesalih gibi yöntemlerle olsun ictihad ve
yorumla ulaşılmış hükümler, zaman ve zeminle ilişki içindedir. Zamanın,
durumun, coğrafyanın etkilediği bu hükümler, etkileyen değişince değişebilir. Esnafa,
işlemesi için bırakılan mal onun mekânında zayi olsa, zarara uğrasa fıkhen
ödemesi, tazmin etmesi gerekmiyordu, esnafın ahlakı bozulunca, insanlara yalan
söyleyip mallarını “çalmaları” çoğalınca fukaha, zayi olan malı esnaf öder diye
ictihad ettiler. Kâğıt para çıkmadan önce altın ve gümüş, para olarak işlevde
idi. Karşılığında altın bulunan, başka bir ekonomik değer bulunan veya
bulunmayan kâğıt para çıkınca ve devlet onu basıp tedavüle sokunca fukahâ kâğıt
paraya da para dediler. Telefon, telgraf, akıllı telefon, görüntülü buluşma ve
görüşmeler ortaya çıkınca “akit meclisi” kavramı değişti, insanların fiziki
olarak bir araya gelmeden akitler yapması mümkün oldu. Arazinin tapusu yok
iken, sözlü alım satım ile arazinin mülkiyeti de el değiştirirken ipotek imkânı
yoktu; çünkü şart olduğu halde rehnedilen arazi karşı tarafa fiziki olarak
teslim edilemezdi. Tapuya tescil uygulaması ortaya çıkınca tapuya işlemek
teslim mahiyetinde olduğu için “fıkıhta ipotek” mümkün/caiz hale geldi…
Peygamberin ismeti ne
demektir?
- Peygamberlik geldikten (kişi, Allah Teâlâ’nın uygun görmesi ve vah
yetmesi ile peygamber olduktan) sonra,
dine ait konu, bilgi ve hükümlerde kalıcı hata yapmaması (hata yaparsa Allah
Teâlâ’nın düzeltmesi) ve günah işlememesi demektir.
Peygamberimizin müminlere
şefaat edeceği konusunda neler söylersiniz?
- Büyük hesap gününde işlemin
başlaması için Allah Teâlâ’dan niyazda bulunması O’nun da bunu kabul buyurması;
ahirette, günahkâr müminlerin affedilip cennete girmesini, cennetliklerin
ödüllerinin/derecelerinin artmasını Allah Teâlâ’dan dilemesi, O’nun da bunu
kabul eylemesidir.
Peygamberimize verilen
tek mucize Kur’an mıdır? Başka fiziki/ hissî mucizeler de verilmiş midir?
-En büyük ve kalıcı mucizenin Kur’an-ı Kerim olduğunda şüphe
yoktur. Efendimize Kur’an’dan başka, fiziki/hissî mucizeler de lütfedilmiştir.
TASAVVUFU NASIL ANLAMALIYIZ?
Peygamberimiz ile münasebeti açısından tasavvufu nasıl anlamalıyız?
- Ehl-i sünnet’in tasavvufu
müspet karşılayan âlimlerine göre Peygamberimizin üç vazifesi vardı: 1.
Peygamberlik; bu ebedî âleme intikal edince son buldu, başka peygamber
gelmeyecek, onun şeriatı devam edecek. 2. Devlet başkanlığı, toplum liderliği;
ümmet veya temsilcileri ehil olanı seçecek, o da danışma ile bu vazifeyi
yürütecek. 3. Nefsin tezkiyesi, kalb aklının tekmili için yaptığı eğitim/irşad;
bunu da ucu Peygamberimize kadar ulaşan bir mürşitler zincirine mensup, usta-çırak
ilişkisi içinde yetişmiş kişiler îfâ edilecek.
Bu vazifenin ulemaya intikal
ettiğini kabul edenler de Ehl-i sünnet içinde mevcuttur.
Peygamberimizin ashabının
tamamı adil midir?
Peygamberimizin ashabı içinde, O yaşarken ve intikal ettikten sonra büyük ve küçük günah işleyenler, bunun dünyada cezasını çekenler olmuştur. Ashâb’ın udûl olması, Peygamberimizden naklettikleri bilgilerde kasten yalan söylemekten uzak olmaları demektir.
MEHDİ BEKLEYEN DE BEKLEMEYEN DE DİNDEN ÇIKMAZ
Çok tartışılan mevzulardan birisi de mehdilik. İslâm’da Mehdîlik
var mıdır? Mehdi beklemeyen dinden çıkar mı?
Mehdîlik inancı belli bir tarihten
sonra akaid kitaplarına girmiştir. Bazılarında da böyle bir inanç konusu
yoktur. Ehl-i sünnet âlimleri arasında da ilgili rivayetlerin ilim ve inanç
konusunda delil olacak nitelikte olmadığını ileri sürerek Mehdî’nin geleceğini
kabul etmeyenler vardır. Mehdi’yi bekleyen de beklemeyen de dinden ve ehl-i
sünnet olmaktan çıkmaz.
PEYGAMBERİN İŞLEVİNİ HİÇE SAYMAK SAPLINLIKTIR
Son yıllarda “Kur’an Müslümanlığı” diye moda çıktı. İslâm, Sünnet
olmadan sadece Kur’ân ile temellendirilebilir mi?
“Kur’an Müslümanlığı” sözünden maksat,
Peygamberimizin Kur’an’ı açıklayan, uygulama örnekliği bakımından boşlukları
dolduran işlevini hiçe saymak, devreden çıkarmak ise bu bir sapkınlıktır. Bu
yoldan sahih İslam bilgi ve uygulamasına ulaşılamaz.
Kur’ân-ı Kerim’in ahkâm ayetlerinin hükmü, indikleri çağla mı
sınırlıdır?
- Öyle olsaydı ya ahkâm ayetleri dine
dahil olmazdı veya çağlara göre onları değiştirecek olan başka peygamberlerin
gelmesi gerekirdi. Bu iki ihtimal de gerçek dışıdır. Kur’an ayetleri her zaman
ve zeminde bir şekilde müminlerin hayatında olacaktır. Bu bir şekli de ictihad
ve yorum sağlayacaktır.
Kur’ân-ı Kerim’e göre
kader, iman esaslarından değil midir?
- Ehl-i sünnet kader anlayış ve inancını, Kur’an, sünnet ve akla
dayanarak ortaya koymuş, açıklamışlardır.
SÜNNETİ ANLAMAK
Sünnet ne demektir? Sünnet ve bid‘at nasıl ayırılır?
“Çağımıza taşımak için sünnetin şekline değil, özüne bakmalıyız” sözünden kasıt
nedir? Sünnetler, şekil-öz olarak nasıl ayırılabilir?
- Sünnet kelimesi
kullanıldığında bazı kimseler, yeme içme şekil ve âdâbı, giyim kuşam (tesettür
değil), fen-teknik… alanlarına giren söz ve davranışları da bu kelimenin anlam
çerçevesine sokuyorlar. Halbuki Peygamberimiz bu konuları, ilgililerin daha iyi
bileceklerini açıkça söylüyor. Sünnet, O’nun dini tebliğ etme ve anlatma
çerçevesine giren söz ve davranışlarıdır. Bid’at ise, dinde olmayan, dine
“iman, ibadet, muâmelat olarak dâhil bulunmayan” bir söz ve davranışı dine
sokmaktır.
“Ben Muhammedî veya Sünnî değil, Müslümanım” diyenler var. Bu
doğru mudur? Muhammedîyim” diyen ne demek istiyor. “”Sünnî değilim” diyen ne
demek istiyor?
İkincisine bakalım önce: “Sünnî değilim, Müslümanım” sözünden, “sünnî olanların Müslüman olmadıkları” kastı da anlaşılabilir ki, bu asla kabul edilemez. Bazı metinlerde bu iki sözü söyleyenler, “mezheb bağını reddetmek” için söylüyorlar, yukarıda açıkladığım gibi mezheb bağını (yani bilene sorup öğrenmeyi) bir yana atıp, bilmediği halde bilmiş gibi aklına geleni din kılıp inanan ve amel eden kimseyi ne Sevgili Efendimiz (Muhammmed) kabul eder, ne de onun sünnetinde böyle birine yer bulunabilir.
KÖKENİ SAHİH VAHİY KAYNAĞI VE AKILDIR!
Kısaca “Ehl-i Sünnet” veya “Sünnîlik” denen “Mezheb-i Ehl-i Sünnet
ve Cemaat”in kökeni, tarifi ve işlevi nedir?
Kökeni sahih vahiy kaynağı ve akıldır.
Tarifi: Orta yol İslam’ıdır; ifrat ve tefrit anlayışlarından arınmış İslam
inancının özetidir. İşlevi: Ortak inanca ve ortak inanç çerçevesinde ümmet
birliğini çağrıdır
İslâm’a göre âhirette
kurtulacak tek fırka (Fırka-i Nâciye), Ehl-i Sünnet ve
Cemaat midir?
- Kâfir olmadıkça bütün müminlerin,
ilâhî rahmet tecellisi ile doğrudan cennete girmeleri de, cezadan sonra cennete
girmeleri de mümkündür, olacaktır.
Bir de önüne geleni tekfir edenler var. “Ehl-i kıble tekfir
edilmez” kaidesi ne demektir?
-Bir kimsenin “kıbleye dönüp namaz kılması” gibi mümin olduğunu gösteren söz ve davranışları bulundukça, bunları öne alarak mümin olduklarına hükmetmektir, ona, tevili mümkün oldukça başka sebeplerle “kâfir oldun” dememektir.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.