Dolar (USD)
34.11
Euro (EUR)
38.10
Gram Altın
2873.83
BIST 100
9900.25
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Şehircilik \u00c2kil(1) Heyeti Kurulması

Şehircilik \u00c2kil(1) Heyeti Kurulması
22 Haziran 2013 00:00:00

"Dünyada her millet icraatına tahammül ettiği hüku00fbmetin mes'uliyetine de ortak sayılır."

Mustafa Kemal Atatürk (2)

"Terör" sorunu artık bitiyor. Son dört ayda hiç kimse ölmedi, hiçbir ocak sönmedi, hiçbir çocuk yetim kalmadı. Böyle bir işe öncü olan AK Parti Hüku00fbmetine ve katkı sağlayan herkese şükranlarımızı sunuyor, akiller heyetine de vazifelerinde başarılar diliyoruz.

Artık sıra mimari ve "şehircilik terörü" nün sonlandırılmasına geldi.

Bu ülkede 75 bin aile terör mağduruyken 75 milyon insan da kötü ev ve kötü şehircilik mağdurudur.

Son yıllarda nerede ve kiminle görüşsem belki de konuya ilgim sebebiyle hemen kötü şehirleşme ile ilgili şikayetler sıralamaya başlıyor. Trafik, hava kirliliği, tabiatın tahribi, yeşil mahrumiyeti, kalabalık, yoğunluk, nefes alamama, insanı ezen yüksek yapılaşma v.b. Bilhassa metropollerde yaşayan insanlar artık küçük kasabalara kaçma hayalleri kurmaya başlamıştır. Hal ve gidiş böyle devam ederse yakında (mesken kaynaklı) sosyal patlamalar yaşanabilecektir.(3)

TEKLİFu2026

Şehirlerimiz 1840'lardan itibaren yavaşça, 1950'lerden sonra da hızla bozulmaya başlamıştır. 2000'li yıllar için ise "bozulma" ifadesi realiteyi tarif etmede kifayetsiz kalmaktadır. Öyleyse bu yılların karakteristik özelliği nedir? Kanaatim o ki vahşi ve acımasız "betonlaşma"dır. Bu ülkede son on yılda 2 milyon hektar ekilebilir birinci sınıf tarım arazisi kaybedildi. Toprak, su, hava can çekişiyor artık. Karayolu ile seyahat ederken camlardan dışarı bakamıyorum, önceden meyve bahçeleri olarak bildiğim yerlerin betona gömülmesine kalbim dayanmıyor zu00eera.

Bütün bunlar yetmez gibi milyonlarca insan sanki başka çözümü yok gibi tavuk kümesi düzeninde alt alta, üst üste çok katlı beton apartmanlarda ve toplu konut sitelerinde yaşamaya mahku00fbm edilmekte, diğer yandan 1800 model Fransız taklidi 2+1, 3+1 tip daireler enva-i çeşit satış-pazarlama teknikleriyle dünyanın en çağdaş, akıllı ve modern evleri diye halkımıza yutturulmaya çalışılmaktadır.

Oysa bir asra yaklaşan tecrübe gösterdi ki apartman modeli bünyemize uymamış, toplumsal hayatımızda kapanmayan yaralar açmıştır. Neler mi; geleneksel geniş aile yapımız apartman dairelerinde barınamayarak çekirdek aileye dönüşmüş, dayanışmacı komşuluk ilişkileri bitmiş ya da asgariye inmiş, içiçe, yanyana daireler mahremiyetleri zedelemişu2026 şimdi de yeni siteleşme eğilimi bir başka mühim zarara, zengin ve fakirleri birbirinden kopararak toplumsal/sınıfsal ayrışmalara neden olmaya başlamıştır.

AK Parti'nin barış süreci, askeru00ee vesayetin kaldırılması, darbe/ci/lere karşı yapılan mücadele v.b. politikalarını destekleyen ben, diğer yandan kentsel dönüşüm ve "şehircilik" politikalarını ise bir o kadar yanlış bulduğumu ifade etmeliyim. Bu iş için yeni bir akiller heyeti kurulmasını teklif ediyorum. Bağımsız bir heyet ülkemizin yeni ev, iskan ve şehircilik politikalarını tespit ve tayini noktasında derhal vazifelendirilmelidir.

ÇÖZÜMÜ ŞAHISLARDA DEĞİL İLKELERDE ARAMAKu2026

Ev ve şehircilik meselelerini tek başına kişiler ve kurumlar çözemez, çözmeye çalışmamalıdır. Daha doğrusu bu hayatu00ee mesele/karar kişilerin insiyatifine bırakılmamalıdır. Örnek denilen insanlar bile bugün ak dediğine yarın kara diyebilmekte, bir sürü tutarsızlıklar sergilemektedir. O halde bizler hasbelkader karar verme pozisyonuna gelmiş insanların yine hasbelkader aldığı/alacağı şehircilik kararlarının doğruluğundan nasıl emin olacağız? Hele hele istişare müessesesinin işlemediği ülkemizde bu ferdu00ee/fevru00ee kararların şehri ne hale getirdiği/getireceği ve ileride telafisi mümkün olmayan zararlar verdiği/vereceği ayan beyan ortadadır. Meseleye ilkeler bazında yaklaşmak en doğrusudur. Bu ilkeler de çelişkilerden kendini kurtaramayan beşeru00ee ilkeler değil, doğruluğu şüphe götürmeyen semavu00ee ilkeler olmalıdır.

Problem şahıslarda ve mesleklerde değil, zihniyetlerdedir. Mimari ve şehir meselelerine sadece dünyevu00ee hedefler zaviyesinden bakanlar ister siyasiler ve bürokratlar olsun ister mimarlar olsun, sahip oldukları zihniyet yapısıyla şehir problemlerini asla çözemeyeceklerdir. Şehirleşmede en başta kar/rant/yatırım gibi menfaate dayalı yaklaşımları terketmek ve du00eenu00ee/evrensel değerler ekseninden meselelere bakmak artık hayatiyet kazanmış bulunmaktadır.

Bu hayatu00ee mesele için siyaset alanı dışında "ufuk açıcı ve yön gösterici" bir heyet kurulması gerekmektedir. Ülkemizde böyle bir karar, ancak kendi aklı ve gücüne (ego'suna) güvenmeyip bu işi ehline bırakacak idrakte ileri görüşlü bir devlet adamı tarafından alınabilecektir. Şurası muhakkak ki bu kararı alacak şahıs bu yüksek idrak ve idareciliği ile tarihin altın sayfalarında yerini alacaktır. Kanunu00ee Sultan Süleyman'ı böylesine azametli bir tarihi şahsiyet yapan da esas itibariyle her iş için ehlini bularak görevi ona vermesi değil midir?

ŞEHİRCİLİK MESELESİ ÇOK YÖNLÜu2026

Ev ve şehir meselesini sadece barınma ya da depreme dayanıklı sağlam binalar inşa etme meselesinden ibaret görmek yanlıştır, hele hele meseleyi bir sayısal hedefi tutturmak seviyesine indirgemek yanlışların en büyüğüdür. İskan meselesinin, ferdu00ee, içtimai, siyasi, iktisadi, coğrafu00ee, kültürel, du00eenu00ee, estetik ve psişik boyutları da vardır ve bunların hiçbiri ihmal edilmemelidir.

Evler yapmak, şehirler kurmaksadece bir inşa faaliyeti değildir. Evler/şehirler inşa eden aslında bir düşünceyi, bir geleceği ve bir nesli de inşa eder. Yaşadığımız evlerin/mekanların/şehirlerin ahlak ve karaktere tesir ettiği ve gelecek nesillere de tesir edeceği düşünüldüğünde bize ait bir ev/şehir modeli geliştirmenin önemi daha bir ortaya çıkmaktadır.

Elbette bütün ev ve şehir meselelerini bir makalede özetlemek mümkün değildir. Ancak "haklar" meselesi ile alakalı birkaç noktaya kısaca temas etmek isterim. Bu konuda hem du00eeni hem de seküler referanslar pek çoktur. Mesela Hz. Peygamber'in "komşu haklar"ını sayarken "bir evin komşu evin açıklık ve rüzgarını kesmemesi gerektiği, aksi takdirde komşu hakkı zedeleneceği" hadisini ve yine mesela T.C. gibi seküler anayasalarda haklar ve hürriyetler vazedilirken "sağlıklı konut ve çevre edinme hakkı"nın güvence altına alınması gibi belgeler sayabiliriz. Ancak bu haklar kağıt üzerinde kalmaktadır. Bakanlığın onayladığı imar planları ne yazık ki apartmanlaşmayı teşvik etmekte, evlerin ışığını, manzarasınıu2026 hiç umursamamaktadır. Şimdi sorarım bir insanı/aileyi ışıktan, manzaradan, yeşilden, ağaçtanu2026 mahrum etmek hak ihlali değil midir? Çocuklara hayatı öğreneceği sokaklar ve bahçeler hazırlamak yerine onları apartman hapishanelerine mecbur ve ekranlara mahku00fbm etmek çocuk hakları ihlali değil midir? Yaşlılar ise evin bahçesinde çiçek ekmek, meyve-sebze yetiştirmekle meşgul olmak istiyorlar. Onları dahi beton apartman bloklara sıkıştırmak yine insan hakkı ihlali değil midir?

İnsanlar artık bina değil ağaç/tabiat/yeşillik/boşluk/ufuk görmek istiyorlar. Bunlar fıtru00ee/tabiu00ee haklardır. Bir aile İstanbul'da piknik yapmak için git-gel asgari 120-140 km. yol yapmak zorunda. Boş bir ağaç gölgesi bulmak için yapılan bunca zahmeti kime nasıl izah edeceksiniz? Kaldı ki apartmanlarla ev sorunu çözülmüş olsa yine oturup susacağım, lakin apartman yaşamından bunalan insanlar bu sefer ikinci/yazlık ev peşine düşüyorlar. (4)"Bahçeli müstakil evler" konsepti ülke çapında yaygınlaştırıldığında bu sorunların birçoğu ortadan kalkacaktır.

İSTANBULu2026 BİR SON'A DOĞRUu2026

Geçmişte dünyanın en güzel ve yaşanabilir şehirlerini inşa eden bu milletin/medeniyetin evlatları sanki bir akıl tutulması yaşıyor gibi bugün dünyanın en berbat şehirlerini inşa etmeye başlamıştır. Gidiş hiç iç açıcı değildir. 1970 yılı başlarını gayet iyi hatırlayan ben 2010'lu yılları gördükçe endişe ve ızdıraplar içinde kıvranıp duruyorum.

Şehirlerimizin ve bilhassa İstanbul'umuzun istikbali hiç aydınlık değildir. Taklit-rant-israf sacayaklı mevcut paradigmalar bu şehri iflas noktasına getirmiştir. Şehirlerin yeniden geleneksel değerler ile inşa ve ihyası artık bir tercih meselesi olmaktan çıkmış, adeta bir zaru00fbret haline gelmiştir.

İstanbul 2011 yılından itibaren alınan kararlarla (3. Köprü, 3. Çevreyolu, 3. Havaalanı, Kanalistanbul, Finansistanbulu2026) telafisi ve geri dönüşü mümkün olmayan bir yola girmiş bulunmaktadır. Ormanlar, su kaynakları, tarım arazileri büyük tehdit altındadır. Bu şehir mevcut nüfusu dahi kaldıramazken çılgın projelerle adeta yeni göçlere davetiye çıkarılmaktadır.

Şehircilik heyeti kurulacağı ümidiyle bu yazıyı hazırladım. Artık kendimce son sözlerimi söyledim. Bu heyet kurulursa inşallah İstanbul özelinde bütün Türkiye'yi yeniden mercek altına alacak ve tekliflerini sunacaktır.

Bize düşen, böyle yüksek bir heyete güvenmek/itimad etmek ve alacağı kararları uygulamaya geçirmek olmalıdır.

SORULARu2026

Ülkemizde yeni bir iskan ve şehircilik politikası tayin edilmeden evvel aşağıdaki sorular halkımıza sorulmalıdır.

1-Müstakil bir evde mi, apartmanda mı oturmak isterseniz?

2-Müstakil evi tercih ediyorsanız kaç katlı olsun? (şıklar; 1, 2, 3 katlı)

3-Apartmanı tercih ediyorsanız kaç katlı olsun? (şıklar; 5, 10, 20, 30, 50 katlı)

-Halkımıza bahçeli müstakil bir evde mi yoksa toplukonut sitesi içinde bir apartmanda mı oturmak istediği mutlaka sorulmalıdır.

4-Bahçe sizin için ne kadar önemlidir yoksa olmasa da olur mu?

5-Yaşlılar için bahçe içerisinde müstakil bir bölüm (1 oda+banyo) düşünür müsünüz yoksa onları huzur evlerine mi yollayalım?

6-Evinizi hangi malzemeden yapmak istersiniz? (şıklar; beton, tuğla, taş, ahşap, hafif çelik, prefabrik, kerpiç v.b.)

7-Halktan kopuk yüksek duvarla çevrili güvenlikli bir sitede mi ya da halk ile beraber sokak içerisinde bahçeli bir evde mi oturmak istersiniz?

8-Şehir içinde yollar asfalt mı olsun ya da su, toprak ve hava temasını kesmeyen granit taşı mı olsun?

9-Araçlar yolları istila etmeye devam etsin mi yoksa yayalaştırma projeleri uygulamaya konulsun mu?

10-Her semt ve her mahalleye alışveriş merkezi yapılmaya devam etsin mi?

11-Kaç nüfuslu bir şehirde oturmak istersiniz? (şıklar; yüzbin, beşyüzbin, birmilyon beşmilyon onmilyon, yirmi milyon)

12-TOKİ aynı tip ve aynı tarzda yüksek blok apartmanlar ve siteler yapmaya devam etsin mi yoksa kapatılsın mı?

ŞEHİRCİLİK HEYETİ

Son olarak böyle bir heyet için gönlümden geçen isimleri arz etmek isterim. Kendilerinden müsaade almaksızın isimlerini telaffuz ettiğim için beni hoş görmelerini rica ediyorum.

Öncelikle üç müstesna mütefekkir; Dücane Cündioğlu, Alev Alatlı ve Yusuf Kaplan. Bu üç "kıymet" eğer bu iş için ikna edilirse Türkiye çok kazançlı çıkacaktır.

Ve üç "bilge"; İlber Ortaylı, Sadrettin Ökten ve Mehmet Şevket Eygi. Bu üç ismin heyete katılması için rica üstüne rica edilecek, gerekirse yalvarılacak. Elbette onların da bu vazifeden kaçınacaklarını zannetmiyorum.

Ardından Mimarlar; Cengiz Bektaş, Nevzat Sayın, İhsan Bilgin, Mehmet Öğün, Çelik Erengezgin, Mehmet İşçiu2026

Edipler; Beşir Ayvazoğlu, Ahmet Turan Alkan, Mustafa Kutlu, Nazan Bekiroğlu, Leyla İpekçiu2026

Gazeteciler; Haşmet Babaoğlu, Sevilay Yükselir, Alper Görmüş, Taha Akyol, Orhan Miroğluu2026

Sosyolog ve Psikologlar; Bedri Gencer, Ali Bulaç, Nilüfer Narlı, Alev Erkilet, Kemal Sayar, Ali Çankırılıu2026

Veu2026 Murat Belge, Mustafa Armağan, Teoman Duralı, Nabi Avcı, Ümit Meriç, D.Mehmet Doğan, Cemal Kafadar, Reşat M. Erol, Tanıl Bora, İzzettin Doğan, Yavuz Bahadıroğlu, Yahya Düzenli, Avni Çebi, Emin Baturu2026

Semih Akşeker/Mimar

[email protected]

(1) u00c2kil ismi şart değildir, sadece "Şehircilik Heyeti" de olabilir.

(2) Kaynak; Mimarlık Dergisi sayı;368, Prof. Dr. Ruşen Keleş makalesi.

(3)Amerika/St. Louis, Pruitt Igoe toplu konut örneği sonrası yaşanan süreç dikkatle incelenmelidir.

(4)Türkiye'de bu şekilde yılın sadece birkaç ayı kullanılan 5.5 milyon yazlık ev bulunduğu tahmin edilmektedir.