Sarıkamış'tan bugüne: Aynı iman ve cesaretle yürüyoruz
HABER: ÖZLEM DOĞAN
Osmanlı ordusunun I. Dünya Savaşı esnasında 22 Aralık 1914 – 4 Ocak 1915 tarihlerinde başlattığı Sarıkamış Harekâtı hem askerî hem de birçok kayıp sebebiyle adeta bir dönüm noktasıdır. Ağır kış şartlarına karşı teçhizatı olmayan askerimizi ısrarla cepheye yollayan Enver Paşa’nın on binlerce kaybın duyulmaması için basına uygulattığı sansür nedeniyle Sarıkamış’ta yaşanan dram uzun yıllar boyunca Türk halkı tarafından bilinmemiştir.
Genci yaşlısı askerlik şubesine koştu
Osmanlı Devleti’nin İtilâf devletlerine savaş ilan etmesinin ardından Sultan V. Mehmet Reşad’ın, ordu ile donanmaya hitaben yazdığı bildiriye dikkat çeken Dr. Mehmet Arslan, “Bildiride üç yüz milyon Müslümanın hayat ve varlığını korumak için cihad ilan edildi. Şehirlerin büyük camilerinde haftalarca cihadın gerekliliği ve vatan savunması dile getirildi. Genç yaşlı her erkeğin savaşa katılması istendi. Eli silah tutan herkes Balkan Savaşı’nın acısını çıkarmak için askerlik çağına girmiş olsun ya da olmasın, askerlik şubelerinin önünü doldurdu” dedi.
Çocuk cesetleri olağan hale gelmişti
Kasım ayına gelindiğinde, askerin sağlık muayenelerine başlandığını ifade eden Arslan, “Muayane sonucunda ‘‘a’’ grubuna ayrılanlar sağlık bakımından dayanıklı kabul edilip, soğuk olan Erzurum Cephesi’ne gönderildi. Soğuk yerlere dayanıklı olmayanlar ise sıcak ve ılık yerlere gönderildi. Ayrıca bu yerlere gönderilmeden öncede cephede bulaşıcı hastalıkların oluşmasını engellemek için askerlere aşılar yapıldı. Ancak bu tedbirlere rağmen tifüs salgını önlenemedi. Öyle ki askerlerden başlayarak Erzurum’da her evin damında küme küme dizilen çocuk cesetleri artık yadırganmaz bir hale geldi. İçinde ceset bulunmayan bir ev kalmamıştı” şeklinde konuştu.
Vatan uğruna hiç düşünmeden gittiler
Sarıkamış Harekâtı öncesi cepheyi ziyaret eden Enver Paşa’nın mevcut durumu gördüğünü kaydeden Arslan sözlerini şöyle noktaladı: “Askerlere tüm İslam âleminin ümidi olduğunu ve ayaklarında çarık, sırtlarında palto olmamasına rağmen düşmanın kendilerinden korktuğunu söyleyen Enver Paşa komutasında, 22 Aralık 1914 tarihinde Sarıkamış Taarruzu gerçekleşti. Mevsimin ve zamanın iyi seçilememesinden dolayı başarısızlığa ve üçüncü Türk Ordusu’nun yarısının elden çıkmasına neden olan harekâtla Osmanlı Devleti altmış binin üzerinde bir zayiat verdi. Tüm şehit ve gazilerimiz sevdiklerini vatan uğruna geride bırakıp gitti. O günden bugüne imanı ve cesaretiyle askerimiz şimdi de ülkemizin bekası için terör örgütlerine karşı aynı duygu ve gururla vatanı için mücadele ediyor.”
Yüzyıllarca unutulmayacak bir dram
Necip Türk milleti bu topraklar üzerinde devletler kurdu. Bu devletleri kuran aziz millet birçok badireye şahit oldu. Anadolu’da ve üç kıtada Asırlarca hüküm süren Osmanlı Devleti 1914’te son savaşına girdi. Bu son savaşında birçok cephede birden savaştı. Mehmetçik varlık yokluk mücadelesinde cepheden cepheye koştu. Bu cephelerden birisi de Kafkas Cephesi olmuştur. Osmanlı Devleti’nin savaşa girmesiyle Ruslar 1 Kasım 1914’te hudut karakollarına saldırdı. Artık yeni bir cephe daha açılmıştı. Azap muharebelerinde Türk askeri Ruslara ağır kayıplar verdirmişse de ağır kış şartları Kafkas Cephesinde milletimizin uzun süre unutamadığı drama neden oldu
Ağır kış şartları yenilgiyi getirdi
Ruslar’ın ağır kış şartlarına karşı donanımlı olduğunu belirten Akbaş, “İstanbul’dan yola çıkarak Kafkas cephesine gönderilen içi kışlık kıyafet ve lojistik malzemeler bulunan üç gemi Zonguldak Ereğli açıklarında Ruslar tarafından batırıldı. Bu yüzden cepheye bu destek gidemedi. Mehmetçiğin üzerinde kış şartlarına pek uygun olmayan kıyafetler vardı. 22 Aralık’ta harekât başladı. Mehmetçik’in Allahuekber dağlarını geçmesi gerekiyordu. Tipiden göz gözü görmüyordu. Canpare ana kuzuları soğuğun etkisi ile donmamak için ateşler yakıyor, hareket ediyor, uyumamaya çalışıyordu ama ne çare. Bir kısım hayatta kalan askerimiz sabah olduğu halde hala gece olduğunu zannediyorlardı. Çünkü önce göz bebekleri donuyordu” dedi.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.