Dolar (USD)
34.15
Euro (EUR)
38.04
Gram Altın
2885.42
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Şantaj dili!

Başbakan Ahmet Davutoğlu, çözüm sürecinde hükümetin hiçbir şantaja ve tehdide boyun eğmeyeceğini ve devletin bekası için ne gerekiyorsa yapacaklarını söyledi.
Şantaj dili!
19 Şubat 2015 01:00:00
Başbakan Ahmet Davutoğlu, çözüm sürecinde hükümetin hiçbir şantaja ve tehdide boyun eğmeyeceğini ve devletin bekası için ne gerekiyorsa yapacaklarını söyledi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu, geçtiğimiz günlerde Pakistan'a bir ziyarette bulundu. Bu ziyarette, Milat gazetesinden ben de vardım. Başbakan'la, Türkiye'nin sorunlarını konuşma fırsatı buldum. İşte Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun önemli açıklamaları.

Ahmet Ay: Pakistan'da Paralel yapıyla ilgili bir konu gündeme geldi mi?

Davutoğlu: Evet bu konu konuşuldu. Bu paralelciler.. Bunların bir grubunu almış İstanbul'a getirmişler. Kendilerince bir hikaye anlatmışlar. O hikayeye bir anlamda cevap verme ihtiyacı hissettim. Öylesine bir kara propaganda yapmışlar kiu2026. Dünyanın her yerinde şu anda yaptıkları tek şey bu. Yok Türkiye'de otoriterleşme varmış, yok Türkiye'de büyük sıkıntılar yaşanıyormuş. Bazen ziyaretlerde zamanımız bunu anlatmakla geçiyor. Başka bir işleri yok şu anda.

Ahmet Ay: Bir İslam ülkesinde, paralel yapı nasıl algılanıyor, bunu gözlemlediniz herhalde?

Davutoğlu: Tabii ki gözlemledim. Benzer bir olayı onlar da yaşadı ilginç bir şekilde. Ben Navaz Şerif'le de konuştum. Batıdan bir siyasi faaliyet organize ettiler muhalefetle birlikte, burada da muhalefetle birlikteler. Ve uzun süre yollarda gösteriler ve Navaz Şerif'in inmesini istediler. Niye inecek, hangi gerekçeyle neden yani. Mesele bir kaotik ortam çıkarmak. Dolayısıyla durumu anlıyor liderler, kendileri de yaşadıkları için.

Ahmet Ay: Peki bu sıkıntı nasıl atlatılacak?

Davutoğlu: Aslında Türkiye; tecrübesi bakımından hepsini bir şekilde içinde barındıran, sağlıklı bir şekilde de diyebileceğimiz tarzda, bir denge bulan bir örnek. Yani bir şekilde dengeyi kurup yoluna devam ediyor. Mesela Mısır'da Mursi olayında o denge bulunamadığı için şu anda Mısır ciddi bir sıkıntı içine girdi. Pakistan'da ilk defa siyasi güç el değiştirdi, barışçıl yollarla. Ama hala o denge oturmuş değil. Türkiye'de zorlandık, hala zorlanıyoruz. Ama aşacağız bu sıkıntıları. Millet olarak hep birlikte aşacağız.

Ahmet Ay: Siz Pakistan'dayken Meclis'te olanlara ne diyeceksiniz?

Davutoğlu: Paralel yapıyla, bütün bu koalisyon çevreler, bir şekilde koalisyon yapma çabası içinde. Çok gülünç, şimdi arkadaşlar anlatınca Meclis'teki tabloyu. HDP ile MHP birlikte hareket ediyor. HDP ile CHP birlikte hareket ediyor. Yani kaostan nasıl bir medet umma, normal bir siyasi süreçten değil de kaostan siyaset üretmek. Normal siyasi süreç nedir? Seçime gidiliyor. Seçime gittiğin zaman zaten toplum bir tercihte bulunuyor. Ama sen bunu denemiyorsun. Ve bir kaotik şeye yöneliyorsun.

Ahmet Ay: Meclis'te iç güvenlik paketi oylaması neden krize sebep oluyor?

Davutoğlu: Neye karşı çıkıyor bunlar? Allah aşkına iç güvenlik paketinin hangi unsuruna iç güvenlik ve özgürlüklerin korunması açısından hangi unsuruna, niye muhalefet ediyorlar. Yani şu madde bizim için demokrasiye aykırı diye Kılıçdaroğlu'nun ağzından bir şey duydunuz mu? Bir şekilde toplumda huzursuzluk çıkarma gayretindeler. HDP, sen neye karşısın? Hangi maddeye karşısın? 6-7 Ekim olaylarında ortaya çıkan tabloyu benimsemediğini söyleyen veya buna karşı sert eleştiriler getiren MHP neye karşı? Yoku2026 Bilinmiyor.

Meclis'te olan da, sadece engellemek için. Sürekli grup önergeleri veriyorlar. 10 saat grup önergesi tartışılıyor. Sonra tartışmalar bitip, yasaya geçilecekken, iki HDP'li kadın milletvekili, Mustafa Elitaş'ın konuşmasında kürsüye geliyorlar. Yani Mustafa Elitaş, normal konuşmasını yapıyor. Onu itiyorlar. Ayşenur hanım, grup başkanvekili onun kürsüsünü, daha yukarıdaki kürsüyü işgal etmek için oraya saldırıyorlar. Arbede orada çıkıyor. Ve CHP milletvekili Mahmut Tanal çıkıyor. Oraya saldırıyor. CHP-HDP arasında bir anlamda işbirliği, MHP de destek veriyor.

Ahmet Ay: Seçim dönemine giriyoruz. Bazı istihbaratlar mı var yani, olaylar mı bekliyorsunuz, provokatif şeyler mi olacak?

Davutoğlu: Şimdi bu anlamda elimizde bazı istihbaratlar var. Zaten istihbarata gerek olmadan da açıklamalar var. Şimdi HDP grup konuşmasında hükümeti kilitleyeceğiz dedi. CHP Kılıçdaroğlu direnin dedi. MHP onların yanında olacağını ifade etti. Bu partiler seçimle bir netice elde edemeyeceklerini düşünüyorlar. Öyle bir ümitsiz haldeler ki.. Normalde iktidarın yıprandığını düşünmek mümkün vs. ama muhalefet seçime odaklanmak yerine gerginliğe odaklanıyor. 6-7 Ekim olayları olmadı mı bu memlekette yani Ahmet Beyu2026 Diyarbakır'da bunlar yaşanmamışmıydı, peki biz buna karşı tedbir almayacak mıyız? Seçim güvenliği için bizim bunu çıkarmamız lazım. Ta ki kimse bir gerginliğe yönelmesin ve ülkede seçim suhuletle yapılabilsin. Allah muhafaza, devlet 6-7 Ekim olaylarında basiretli davranmasaydı olay nerelere kadar gidebilirdi.

Ahmet Ay: Peki istihbarat da var mı?

Davutoğlu: Tabi istihbarat da var. Ayrıca CHP ile paralel arasındaki ilişkiler. Şimdi bunlar hep bizim önümüze geliyor. Perde gerisinde bir senaryo yazılmaya çalışılıyor. Bu senaryoda hep şu intiba var, toplumu geren AK Parti. Şimdi bakın toplumu geren kim? Kobani olayını kim çıkardı? HDP. Sokağa milleti kim çağırıyor CHP, bunlara kim destek veriyor, MHP. Toplumu geren benden şimdiye kadar muhalefete dönük olarak ki ortamı geren bir açıklama gördünüz mü? Ama neredeyse her an bir gerginlik psikolojisi oluşturulmaya çalışılıyor. CHP'de özellikle bu yalpalama, ulusal kesimle diğerleri arasındaki gerginlikler. HDP'de ne yapacağını bilememe hali. Çözüm sürecine mi devam edeceksin yoksa toplumu kutuplaştırarak Kürt oylarını kendilerince konsolide mi edeceksin? MHP'de daha da bir kafa karışıklığı var. Bunun getirdiği bu olaylarda bir hikaye çıkarma çabası var.

Ahmet Ay: Jandarma meselesi taslakta olan bir şey mi? Jandarmanın İçişleri Bakanlığı'na bağlanması, genel olarak paketin 6-7 Ekim'le ilgili bir boyutu var bir de paralel yapıyla ilgili bunlarla işte mücadele için koyduğunu söylüyor. Jandarmanın bağlanmasının da bunula ilgili olduğu söyleniyor.

Davutoğlu: Şimdi paketteki bazı çalışmalar önceden hazırlığı olan çalışmalardı. Kobani olmasa da yapılacaktı bu. Eskiden vatandaşlar, sanki potansiyel suçlu gibi pasaport alırken emniyete gidiyordu. Biz bunu Emniyetten alıp nüfus işlerine bağladık ki vatandaş yurtdışına çıkarken zorluk çekmesin. Bu unsurlar zaten bürokrasiyi kolaylaştırma ve sivilleştirme olarak yapılan bir çalışma. Çalışmalarımız içinde Jandarma konusu da vardı. Farklı alternatifler vardı. Ben bu dosyanın çıkarılmasını istedim. İçişleri Bakanlığında bir yarım gün bu paket üzerinde çalıştık. Daha sonra Bakanlar Kuruluna geldi çalışma virgülüne kadar en detaylı şekilde Bakanlar Kurulu'nda mütalaa edildi. Öyle hesapsız afaki çıkarılmış bir paket değil bu.

Ahmet Ay: Çözüm süreci nasıl işleyecek?

Davutoğlu: Valla bu konuda bizim tutumumuz hem açık hem de sonuç alıcı bir durum. Yani dikkat ederseniz bu süreç çözüm süreci. Silahlı unsurlar Türkiye'den çekilecek ve silahlı mücadele bırakılacak. Bu yapıldı mı, iki sene geçti. Yapılmadı aksine 6-7 Ekim olaylarıyla şiddet kırsaldan kente indirilmeye çalışıldı, şiddet terör atmosferi. Peki hükümet ne yaptı? Bunun için yasa çıkardı, demokratikleşme paketleri ilan edildi. En fazla talep edilen şey bir yasal çerçeve kazandı. Bölgede ototiter yapının devamını isteyenlerin planını Türkiye bozuyor. Bölgede DEAŞ da dahil olmak üzere terör odakları üzerinden İslam'ı terörle özdeşleştirme çabalarını Türkiye bozuyor. Şimdi muhtemelen Kobani'de başarı kazandık başka bir psikolojiye giriyorlar. Türkiye, Suriye değil Irak değil. Türkiyeli olarak Türkiye içinden düşünseler sorun olmayacak. Türkiye realitesi üzerinden konuşmaları lazım. Çözüm sürecini demokratikleşmenin bir devam parçası ayrılmaz bir unsuru olarak görüyoruz ve bölgede sadece HÜDAPAR değil onun dışında da çok geniş bir sivil toplum tabanı var. Onlarla biz görüşürüz, konuşuruz ve herkesle konuştuğumuz gibi bir çerçevede bu çözüm sürecini tutarız. 20 Mart 2013 Nevruz'da iki ay içinde Mayıs ve Haziran'da unsurlar çekilmeye başladı dedin peki nerede o unsurlar şimdi. İki yıl geçti şimdi yine silah bırakmayı şarta bağlamaya çalışıyorlar. Şunlar olursa silah bırakırım. Ama mesele üzüm yemek değil de bağcıyı dövmekse tabiri caizse halkı dövmekse bir tehdit bir şantaj dili üzerinden halkı baskı altında tutmak çabasıyla buna izin vermeyiz. Bu konuda sivil siyaset içinde olanların her şeyden önce açıkça bu tavrı takınması lazım. Ne zaman biz çözüm sürecinde belli bir olgunluğa getirmişsek hemen bir gerginlik çıkarıyorlar. Habur olayını düşünün, Oslo görüşmelerini düşünün... Oslo süreçlerini basına kim sızdırdı?

Ahmet Ay: Bazı olayların arkasında derin güçler mi var?

Davutoğlu: Bazı olayların arkasında paralel unsurların olduğunu biliyoruz. Paralelle ilgili bazı unsurların nerede hangi örgüt mensubuyla konuştuğunu biz biliyoruz, kimse bunların bilinmediğini zannetmesin. Bu kadar gerginlik psikolojilerine giderken kimin kimle konuştuğunu, CHP'nin paralelle ne yaptığını, örgütün paralelle ne ilişkiler kurduğunu, paralelin nerelerde ne tahrikler yaptığını, 24 Nisan'a giderken Ermeni meselesini tahrik edecek şekilde New York Times'ta yayınlanan makalenin aynısı ve benzeri Pakistan'da Urduca yayınlanıyor.

Ahmet Ay: Suudi Arabistan'ın bölgesel politikalarında bir değişiklik olabileceği yönünde iddialara ne diyorsunuz?

Davutoğlu: Şimdi tabi bu tür yönetim değişikliklerinde ya esasta ya üslupta değişikler her yerde olabilir. Bu yönde de Suudi Arabistan'da bazı yeni yaklaşımlar söz konusu olabilir ama daha bunun için erken. Bizim Suudi Arabistan'la ilişkilerimizde herhangi bir olumsuzluk yok, bazı görüş ayrılıkları da olsa. Uygun diyalog ve çalışma ortamı içerisindeyiz, sistemi içerisindeyiz. Tabi yeni bir değerlendirme olur, nasıl bir sonuç doğurur bunları hep beraber görür ona göre Türkiye her zaman her türlü iş birliğine açık.

Ahmet Ay: Efendim son bir soru yöneltmek istiyorum: 11. Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül'e bir milletvekilliği adaylığı teklif etmeyi düşünüyor musunuz, bu konuda herhangi bir temas oldu mu aranızda?

Davutoğlu: Geçen hafta kendisiyle bir vesileyle görüştük. Sayın Cumhurbaşkanımız da görüşüyor ben de görüşüyorum ama henüz bööyle bir talep söz konusu olmadı

Ahmet Ay: Sizin öyle bir düşünceniz var mı?

Davutoğlu: Yani bunun şu anda konuşulması için erken veya en azından böyle bir talep ve ortam oluşmuş değil. Abdullah Bey ve bütün AK Parti'li kurucu kadroları her zaman bu siyasetin içindedirler, dışında değiller zaten. Yani hiçbir zaman Abdullah Bey'den AK Parti'nin dışında bir tavır, tutum sergilediğini görmediniz herhalde. AK Parti bu anlamda geleneği oturmuş, kültürü oturmuş bir parti. Kim emek vermişse yani bu konuya da o kadar çok milletvekili ve tabiri caizse bir siyasi tabaka oluşmuş ama hiç kimse de AK Parti'den ne gönül olarak kopuyor, ne fiilen siyaset anlamında kopuyor. O anlamda da Abdullah Bey AK Parti'nin önemli kurucularından birisi, bu hareketin kurucularından, dolayısıyla şu anda da eski cumhurbaşkanı olarak hiçbir zaman AK Parti tabanından ya da kadrolarından uzaklaşmış kopmuş değil. Ama siyasetin o kendi doğası var, onun içinde değerlendirmek lazım.