Sakın ola zulme ortak olmayın
Ali Rıza Demircan Hoca
MUHTEREM din kardeşlerim. Allah'ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun. Yüce Rabbimiz Kur’ân’ında malları aramızda para-ihale oyunları, faiz, rüşvet, karaborsa, işçiyi ve işvereni sömürü ve fuhuş-içki endüstrisi gibi batıl yollarla yememizi şöylece yasaklıyor:
“Ey inananlar, aranızda, mallarınızı batıl yollarla haksız
yere yemeyin, ancak karşılıklı bir uzlaşmayla yapılan meşru alış–verişle
yiyebilirsiniz. Sakın ha (batıl yollara girerek) canlarınıza kıymayın. Şüphe
yok ki Allah, size pek merhametlidir. Ve kim haddini aşarak zulmedip malları
batıl yollarla yemeye ve canlara kıymaya kalkışırsa onu ateşe sokarız ve bu,
Allah’a pek kolaydır.” (Nisa 4/29-30)
Değerlerini düşürmek
Bir de Şuayb peygamberimizin diliyle uyarılıyoruz. Rabbimiz
insanların paraları ve mallarının değerlerinin düşürülmesini yasaklayarak şöyle
buyurur: “Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı gönderdik. O da onlara şöylece öğüt
verdi: Ey kavmim! Allah’a ibadet edin, sizin ondan başka tanrınız yoktur. Size
Rabbinizden görev yükleyici açık belgeler gelmiştir; artık ölçüyü, tartıyı tam
yapın, insanların mallarını değersizleştirmeyin. Dengelerin kurulmasından sonra
yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Eğer inananlar iseniz bu emirleri ve yasakları
uygulamanız sizin için pek hayırlıdır.”
(Araf 7/85)
İnsanlarını paralarının /mallarının değerlerinin düşürülmesi
ve alıcı güçlerinin zaafa uğratılması, İslam’a inananların kaçınması gereken
ağır bir zulümdür. Yukarıda açıklanan Kur’ânî ölçüler ışığında bakıldığında,
bazı gelişmeleri fırsat bilip dövize yönelerek kazananlar gerçekten kazandılar
mı? Şeklen kazandılar ama topluma zulmettikleri için yıkıcı profesyonel
oyuncuların manen kaybettikleri söylenebilir?
Zarardan korunmak
İslamî bir düzen içinde yaşamıyoruz. Mümin insanlar zarar
vermekten korunmak gibi gibi zarara uğratılmaktan
da korunmakla yükümlüdür. Paranın/ malın korunması, uğrunda can bile verilebilir bir cihaddır.
Peygamberimiz, “Malını korumaya
çalışırken öldürülen kişi şehiddir,” buyurur. Bu sebeple kişinin malını
korurken öldürülmesi şehitlik ve Cennete
girme sebebidir. Ülkemizi koruyalım, milletimizi ve ekonomik refahımızı
düşünelim de kişisel menfaatlerimizi de mudarebe sistemi, altın, gayr-ı menkul ve helâl hisse
senedi alımı gibi yollarla koruyalım. Böylece gavur menşeli veya gavurlaşan
ekonomik sistemimizden kaynaklı Döviz depremlerinin yıkımına uğramayalım.
Allah yardımcımız
olsun
Hulasa… Hiçbir alanda İslam’sızlığın belası bitmez.
Materyalist eğitim ve borca dayalı para sistemi ve faize dayalı ekonomik
düzenin belaları ise hiç bitmez. Bunlara, bir taraftan doğrudan ve dolaylı
aşırı vergi zulmü ve diğer taraftan asgari ücret sefaleti ilave edilirse, hiç
mi hiç bitmez.
Siyasiler, ekonomistler ve işçi-işveren sendikacıları
aldanmaya ve aldatmaya devam mı edecek? İşçilere normal bir çalışma günü
karşılığı ödenen ve işçinin gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi
zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya
yetecek ücrete asgari ücret denilmektedir. Ekonomik gerçekleri Hak penceresinde
bakıp göremediği ve hakiki önlemleri alamadığı için ülkemizde var gibi görülen
ekonomi bilimi ve yönetimi fiilen acziyet içinde. Büyük ölçüde dışa bağımlı
bankacılığın egemenliğine dayalı faizci düzen işçinin de, işverenin de,
çiftçilerimiz ve emeklilerimizin de kanını emiyor. İstanbul sanayi odasının
açıklamasına göre kazancın yarısından fazlası faizcilere gidiyor. Bir önceki
yılda bankacılığın kârı, yatırımların üç katından fazla oldu. Devlet dış ve iç
borçların baskısı altında.
Sendikalarının
dilenciliği
Gel gör ki faiz sömürüsü altında inleyen işveren sendikaları
da, gerçekleri görme özürlüsü işçi sendikaları da faizci düzenle
hesaplaşacakları yerde hükümet kapısında dilenciliği yeğlemekte. Birisi zam
talebinde bulunmakta, diğeri ise zamma karşı çıkmakta.
Soralım: Oy alma ihtiyacında olan hangi hükümet ve hatta daha fazla verim alabilmek için hangi akıllı işveren işçisine bolca zam vermek istemez. Ama hükümetin yeterli imkânı yok, işverenlerin de çıkar ihtirasları çok. Çünkü imkânlar faize aktarılıyor.
Yüzde yüz olsa ne olur!
Yeni asgari ücret artışı öyle genelde gerçekleştiği gibi yüzde yirmilerde değil yüzde yüz olsa ne olur? Olacağı birkaç ay geçici rahatlamadır, o kadar. Devletimizin yalnızca 2022 yılında -muhtemelen borçlanarak- ödeyeceği 240 milyar faiz, değil 10 milyonluk asgari ücretlilere, bütün çalışanlara dağıtılsa ve bu durum birkaç yıl devam etse ülkemizin geçim problemi çözülür, refah düzeyi de artar Faizli düzene mahkum ve mecbur muyuz? Faizlerin önemli bir bölümü, bankaların havadan ürettiği reel karşılığı olmayan kaydî paralar için ödenmektedir.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.