Dolar (USD)
32.42
Euro (EUR)
34.29
Gram Altın
2492.64
BIST 100
9693.46
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Sâhibü'l Vefâ Hâce Mûsâ Topbaş'ın hayatı

Sevenleri arasında "Sâhibü'l-Vefâ" diye anılan Mûsâ Topbaş Hoca Efendi, birçok hayır müessesesinin kurulmasında öncülük etmiş, faaliyetlerine destek olmuş bir âlimdi. Onun hâtırasına sâhip çıkmak için yazılan "Sâhibü'l Vefâ" isimli kitap, aynı zamanda İslâmî düsturları anlatıyor.
Sâhibü'l Vefâ Hâce  Mûsâ Topbaş'ın hayatı
28 Mart 2021 10:00:00
Sevenleri arasında "Sâhibü'l-Vefâ" diye anılan Mûsâ Topbaş Hoca Efendi, birçok hayır müessesesinin kurulmasında öncülük etmiş, faaliyetlerine destek olmuş bir âlimdi. Onun hâtırasına sâhip çıkmak için yazılan "Sâhibü'l Vefâ" isimli kitap, aynı zamanda İslâmî düsturları anlatıyor.

SÜLEYMAN KARAKULLUK

MÛSÂ Topbaş Hoca Efendi'nin ismini çoğunuz duymuştur... Onun, ne kadar hayırsever, ilimsever, Kur'an sever, ehli sünnet bir âlim olduğunu da bilirsiniz elbette... Lâkin, merhum hocamızın hayatını, düsturlarını, yaşayış tarzını, tavsiyelerini, ilkelerini, aile hayatını, ticaret hayatını kaç kişi bilebilirdi ki... İşte bu kitap, bu mefhumları ortadan kaldıran şahane bir eser.

O ne güzel bir kuldu

Osman Nuri Topbaş_a8aba320e50f256ba2dee7c180ff5d39.jpg

Dr. Adem Ergül'ün, hocamızın evlatlarının da teşvikiyle kaleme aldığı "Sâhibü'l Vefâ, Mûsâ Topbaş (Kuddise Sirruhu) isimli kitabı okumaktan büyük bir feyz aldığımı söylemeden edemeyeceğim. Üstazın oğlu Osman Nuri Topbaş hocamızın TAKRİZ'iyle başlayan kitabı okurken, hakiki bir mü'minin nasıl yaşaması gerektiğini son derece net bir şekilde görüyoruz. Osman Nuri bey, babasını "O ne güzel kuldu" diyerek anlatırken, onun vefatını şöyle dile getiriyor: "Kâmil mü'minler ölmezler!. Sadece dünya evinden âhiret yurduna hicret ederler."

Nefis bir kitap

Erkam Yayınları'ndan çıkan kitabın baskısı, kâğıt seçimi ve sayfa düzeni gerçekten harika... Emeği geçenlerden Allah razı olsun. Bir Allah dostunun, bir velinin hayatı, ancak bu kadar güzel aktarılabilirdi gelecek nesillere...

Aldığım notlar

Kitabı baştan sona dikkatlice okudum... O kadar çok notlar aldım ki... Şimdiden sürçi lisan edersem affola diyorum. Hatta, yazımı 3 günde 5 kez tekraren okudum. Herhangi bir hataya ve tashihe uğramamak için gayret gösterdim. Gene de kusur kaldı ise beni affedin efendim. Zira, Musa Topbaş gibi bir evliyaullah'ın İslâmî yaşayış tarzını tam mânâsıyla anlatabilmek benim harcım değil... Siz en iyisi bu kitaptan edinmeye bakın... Benim haklı olduğumu o zaman anlayacaksınız.

musa2_cff2310bf93d0c3d66b8d259679ee004.png

Mûsâ Tobpaş hocaefendi, günün büyük kısmını ilim öğrenmekle geçirirdi.

Yolumuz Sohbet Yolu

Hocamızın sohbet halkasına büyük önem verdiğini anlıyoruz en başlarda: "Sohbetlerinde bambaşka bir güzellik ve istifâdeler olurdu. Letâfet, halâvet ve feyz-i ilâhî, bütün gönülleri kuşatır ve dinleyenleri âdeta dünya ikliminden, âhiret iklimine taşıyarak mânevi reçeteler verirdi."

Adem hocanın önsözü

Muhterem Dr. Adem Ergül hocamız, Önsöz'ünde; kitabın yazılış gayesini şöyle anlatıyor: "Elinizdeki eser, Sâhibü'l Vefâ Mûsâ Topbaş Hazretlerine karşı bir vefânın tezâhürü olarak, Muhterem mahdumları Osman Nuri Topbaş üstazımızın hususi arzusu üzerine kaleme alınmıştır. Bu arzu aynı zamanda, sevenlerinin gönlünde dolup taşan hissiyatın da tabii bir tercümânı olmuştur."

Gerçekten de, bu kitap Mûsâ Topbaş (k.s) hocaefendinin daha iyi tanınmasına, bilinmesine bir vesile olmuştur, olacaktır da..

Asil bir aileye mensuptu

babasi_00abd838291d3b61d9497a8887dfff6b.jpg

Muhterem babaları Ahmed Hamidullah Efendi

Kitabın başlarında hocamızın yaşadığı dönemlerden ve çevresinden bahsediliyor. Bu bölümlerde, onun Konya'dan İstanbul'a göçen asil bir aileye mensup olduğunu öğreniyoruz. Babası Ahmed Hamdi Efendi'nin, dini hükümlere ne kadar bağlı olduğunu anlıyoruz. Öyle ki, İstanbul'a ilk geldiklerinde yerleştikleri Aksaray muhitini, daha sonra, "Çocukların ahlâkına zarar verecek" düşüncesiyle terk eden bir babadır o...

Çetrefilli bir dönem

Mûsâ Topbaş'ın çocukluk yılları çok çetrefilli bir döneme rast gelmiştir. Dînî eğitim yasaklanmış, mâbedler ve vakıflar ihmâl edilmiş, Kur'an öğrenimi yasaklanmış, Ezan Türkçe okunmaya başlanmıştır... İşte böyle bir dönemde yetişen Mûsâ Topbaş, babasının himmetiyle; Allah, Peygamber ve Kur'an-ı Kerîm sevgisiyle büyütülmüştür...

Aldığı Aile Terbiyesi

Kitapta, bir çocuğa verilmesi gereken aile terbiyesinin nasıl olması gerektiği gayet sarih cümlelerle anlatılıyor. Meselâ, Mûsâ Topbaş Hocaefendi, babasının kendisini sabah namazına kaldırış şeklini anlatırken, nice babalara bunun nasıl olması gerektiğini gösteriyor: "Babam beni Sabah Namazı'na kaldırırken, 'Oğlum haydi namaza kalk' diye tatlı bir lisanla uyandırırdı."

Çocukluk bu ya, zaman zaman kalkıp hemen ardından uyuya kaldığında bile babası yine gelir aynı tatlı dille, hiç kızmadan, bağırıp çağırmadan, tekrar tekrar 'Haydi oğlum namaza kalk' diye uyandırırmış...

Erenköy Bahçeleri

Çocukluğunun geçtiği Erenköy dolaylarını anlatan Mûsâ Topbaş (k.s) her sabah evden çıkarken annesinin kendisine yaptığı şu nasihati aktarıyor: "Aman evladım, komşu bahçelerinden en ufak bir şey dahi olsa, sakın sahibinin haberi olmadan yeme. Çünkü haram olur."

Demek ki, o zamanlar Erenköy'deki evler bahçeliymiş ve bir yerlere gidilirken o bahçelerden geçiliyormuş ki, merhumun Muhtereme anneleri böyle tembihlerde bulunuyormuş.

Bir baba nasıl karşılanır!

Hocaefendi, aile hayatını anlatırken şu önemli noktayı aktarıyor bizlere: "Ailede İslâmî nezâket vardı. Akşam oldu mu anam, babam gelmeye yakın mutfak elbiselerini değiştirip dolabındaki güzel elbisesini giyerdi. Babamızı her daim güler yüzle karşılardı."

Dönemin üstadları

gürses_8cffd25e518dcedf98663c1b20de1aa5.jpg

Mûsâ Efendi, Abdurrahman Gürses ve Emin Saraç hocalarla birlikte.

Mûsâ Topbaş'ın (k.s.) çocukluk yıllarında dönemin üstadlarıyla hasbihâl olduğunu da öğreniyoruz. Öyle ki, babası dinî eğitim almasını murad edince Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’dan Kur’ân-ı Kerîm, Mustafa Âsım Yörük’ten Arapça ve dinî bilgiler, hattat Hamit Aytaç’tan hüsn-ü hat dersleri aldı. Bekir Hâki Yener, Tâhirül Mevlevî, Babanzâde Ahmed Naim, Ali Yektâ Saraç ve Ömer Nasuhi Bilmen gibi âlimlerin sohbetlerinden faydalandı. Hatta 1950’li yıllarda bir müddet Said Nursi Hazretleri'nin de hizmetinde bulundu.

Evdeki yemek âdâ

Evliyaullah'ın yemek âdâbını da öğreniyoruz: "Evin çoluğu çocuğu, aile fertleri hep beraber yiyecek. Besmeleyle başlanacak, dua ile bitirilecek.... İki de bir evin eşyasını değiştirmek falan gibi şeyler mevzu bahis edilmez."

Çocuk terbiyesi

Sâhibü'l Vefâ'dan çocuk terbiyesinin nasıl olması gerektiğini de öğreniyoruz: "Dînî terbiye vermeden evlât yetiştirmek sobada yakmak için ağaç yetiştirmek gibidir."

Eyvah ki ne eyvah... Zamanımızda aileler, çocuklarını böyle mi yetiştiriyor!.. Belli ki evlâtların çoğu, sobada yakmak için hazırlanan ağaç gibi yetiştiriliyor.. Rabbim bizleri böyle ana-baba olmaktan alıkoysun...

Terbiyede itidâl

Çocuk terbiyesindeki ince nüansı bakın Hâce nasıl anlatıyor: "Zeki, akıllı kimseler çocuklarının terbiyesi hususunda itidâlli hareket ederler. Ne fazla şımartırlar, ne de ürkütürler. Lüzumundan fazla korkutmazlar. Çünkü fazla korku, çocuğun ana-babaya karşı sevgisini azaltır."

Hâce'nin ticaret hayatı

Adem Ergül hocamız, Üstazın ticaret hayatına dair son derece detaylı bilgiler veriyor. Bahariye Mensucat'ın kurucusu olduğunu ilk defa ben bu kitapta okudum. Ardından Kader Mensucat, Hisar Mensucat ve Marmara Mensucat... Tabii bunlar, büyüyen ve genişleyen Topbaş ailesi için dargınlık olmadan yapılan yeni ve gerekli oluşumlardır.

Ticaretin amacı nedir?

Mûsâ Topbaş Hocaefendiye göre ticaretin asıl amacı Allah'a hizmetttir. "El kârda gönül yârda olmak Kur'an ve sünnet ruhuna daha uygun bir hayat tarzıdır. Çalışmak, helâlinden bol bol kazanmak ve Ümmet-i Muhammede faydalı olmak, onun ticari hedeflerinden biri olmuştur."

Ticaretin ölçüleri nelerdir?

Onun ticari hayatta dikkat ettiği ölçüler, zamanın iş insanlarının asla ihmâl etmemesi gereken düsturlardır:

Tefviz: Allah'a güvenip yola çıkmak.

Sermaye: Sermayesiz yola çıkmamak.

Kalite: Yapılan işi baştan savma değil, en güzel şekilde yapmanın yollarını aramak.

Randıman: Maliyet hesaplarını doğru yapmak.

Pazarlama: Ne kadar kaliteli olursa olsun, mal iyi pazarlanmazsa güzel bir netice elde edilemez.

Ve tabii ki ticari hayatta dinin emir ve yasaklarına azami ihtimam göstermek gerekir.

Zenginlere uyarı!

"Büyük servet sahiplerinin hırsları arttıkça ölümü göz önüne getirmek istemezler, hayır yapamazlar. Yahut istekli olsalar bile, sanki yaşayacaklarına teminat almışlar gibi diğer senelere atarlar. Tek tük yapabilseler bile Allah'ın rızasını kastetmeyip halkın övmesini beklerler."

Rabbimiz zenginlerimizi böyle durumlara düşmekten korusun...

İsrafa karşıydı

Mûsâ Topbaş (k.s) hâli vakti son derece yerinde olmasına rağmen asla israfa meyl edecek bir fiiliyata girişmezdi. Bu konuda şöyle buyurdu: "İsraf bir çok aile yuvalarını yıkmıştır ve yıkmaktadır. Elhamdülillah memleketimiz refah halinde, açlık sıkıntısı yok. Buna mukabil aşırı bir israf var. İsraf olan yerde nasıl bereket olur!.."

Zamanımızda, bir çok insanın kanaat etmek ve şükretmek yerine; çocuğuna aldığı son model cep telefonuna, krediyle aldığı son model arabaya, oturduğu modern evine bakmadan, eve aldığı ekmeğin yarısını çöpe atmasına rağmen, fuzûlî harcamalarla mali durumunu sıkıntıya düşürmesine rağmen fakirlik edebiyatı yapması, israf kaynaklı bir düşünce değil de nedir?

Onun Müîdi kimdi?

Mûsâ efendinin hayatının en önemli bölümü Mânevi eğitimidir. Onun hayatı, muhterem Mürşidi Sultânül Ârifin Mahmud Sami Ramazanoğlu (k.s) Hazretlerini tanımakla yeni bir boyut kazanmıştır. Yıllarca hocasına büyük bir hürmetle hizmet etmiştir. Bu öyle bir hürmettir ki, en yakınında olmasına rağmen, edebinden hocasına yıllarca soru dahi soramamıştır. Şeyhinden icâzet aldıktan sonra, hizmete aynen onun yaptığı gibi devam etmiştir. Bir çok konuda kendisine sual sorulunca, büyüklük kibrine kapılmamak için "Şeyhimiz bu konuda şöyle derdi" diyerek kendisini aradan çıkarmıştır.

Allah dostlarının vasıfları

Sâhibü'l Vefâ'da Allah dostlarının vasıfları anlatılırken şu cümleler kullanılmış: "Yürüyüşlerinde İslâmî bir vakar, oturuşlarında İslâmî bir edeb sezilir. Daima önlerine, edeb üzere nazar ederler. Gelişigüzel, sağa sola göz atmazlar, yüksek sesle gülmezler, tebessüm ile iktifâ ederler. Allahü Teâlâ'nın ledünnî ilmiyle süslenmişlerdir. Gecelerini namaz, istiğfar, dua, zikrullah ve Kur'an okumakla geçirdikleri gibi, gündüzlerinde de halka yardım ve nasihat ederler, cenazelerde bulunurlar. Sülahâyı, zuâfâyı ziyareti ihmal etmezler, yetimlerle, ihtiyaç sahipleri ile alâkadar olurlar, ellerinden geldiği kadar yardım ederler."

Tesettüre riayet

Mûsâ Topbaş veliyullah'ın tesettüre ne kadar düşkün olduğunu, muhtereme gelinlerinden Süreyyâ hanımefendi şöyle anlatıyor: "Babamız Mûsâ Efendi, Kur'an ve sünnetin emir buyurduğu çerçeve dışına çıkmazdı. Ev içinde bile olsa, tesettüre riâyet etmemizi emir buyururlardı."

Terbiyenin temeli

Mûsâ fendi (k.s) terbiyenin temeline Kur'an ve sünneti yerleştirmişti. Zira ona göre bu iki kaynağa dayanmayan terbiye sistemleri, insanı ıslâh değil, ifsâd ederdi.

Sohbeti çok severdi

Sohbeti çok seven Mûsâ efendinin bu konudaki sözleri de şöyle: "Sohbete gitmeden önce kendimi biraz hasta hissediyordum. Kardeşlerle bütünleşip, sevdikten sonra, muhabbet kaynaşmasından dolayı kendimi çok daha iyi hissediyordum."

Hâce'nin hizmet âdâ

Mûsâ Efendi, hizmet hususunda da son derece ince ruhlu bir insandı. Zaman zaman yanlış gördüklerini izah eder ve bizzat nasıl yapılacağını gösterirdi. Bir keresinde arabanın kapısının, içeride oturanları rahatsız etmeden nasıl kapanması gerektiğini bile hizmet ekibine bizzat kendisi göstermişti.

Aziz Mahmud Hüdayi Vakfı

Mûsa Efendi, hayır hasenât işlerini çok severdi. 1985 yılında Üsküdar'da "Aziz Mahmud Hüdâyi Vakfı"nın kuruluşuna maddi ve mânevi destek vermişti. Sokakta kalan gariplerin barınması için "Hüdâyi Huzur Yurdu"nun açılmasını sağladığı gibi, kimsesiz hastaların tedavi olabileceği "Hüdâyi Kliniği"nin kurulmasına da öncülük etmişti.

Hastalara yardım

Mûsa Efendi, yardım yapılmasını lüzûm gördüğü her yerde gerekeni yapan merhametli bir insandı. 20 yıl kadar boyunca Vakıf Gureba Hastanesi'nde ameliyat veya muayene olup da parasını ödeyemeyen fakir fukaranın faturalarını bizzat ödediğini özel doktoru anlatıyor.

Yolculuk düsturu

Sâhibü'l Vefâ'da, Mûsâ Efendi'nin yolculuk düsturundan şöyle bahsediliyor: "Seyahatlere özel otomobllle gidilirdi. Çoğunlukla Pazartesi veya Perşembe günü yola çıkılır ve yine bugünlerden birinde dönülmesi plânlanırdı. Gece yolculuğu hiç tercih edilmezdi. Yolculuk boyunca hız sınırı 90 km'yi geçmezdi."

Sıfır numara hediye paraları

Mûsâ Efendi, hediyeleşmeyi çok sever ve teşvik ederdi. Özellikle çocuklara hediye vermeye özen gösterirdi. Kardeşlerinden Abidin Topbaş Bey, Üstazın hediye konusundaki hassasiyetini şöyle anlatıyor: "Mûsâ ağabeyim, seyahatlere çıkmadan önce fabrikadan para isteyecekse, onun en düzgün ve en yeni paralardan olmasını isterdi. Çocuklara verdiği harçlıkları, hiç kullanılmamış bu yeni paralardan seçerdi. Yolculuğa çıkacaklarında öncelikle Kur'an-ı Kerim, arabanın mûtenâ ve en yüksek yerine konurdu."

Üstazın şemaili

"Mûsâ Efendi (k.s), orta boylu, münasip vücutlu, nurânî yüzlü, hafif gül rengi karışımı beyaz tenliydi. Gözleri elâ, kaşları gür ve arası açıktı. Yanakları hafifçe dolgun gibiydi. Saç ve sakallarındaki nurânî beyazlık, yüzünün nuruyla birleşince, dolunay halindeki ay gibi parlardı. Kendisini ilk kez görenler ona hayran olurdu. Bir bakan bir daha bakmak ister, ona doyamazdı.

Kur'an dinlemek nasıl olmalı?

Mûsâ Efendi'nin Kur'an-ı Kerim dinlemesinde de ayrı bir özellik ve güzellik vardı. Bir mecliste Kur'an-ı Kerim okunacaksa; Kârî'nin, oturanlardan aşağıda olmasına asla rıza göstermezdi. Camilerde namaz sonlarında, müezzinlerin cemaatin arka tarafında aşrı şerif okumasına çok üzülürdü. Okuyucunun mihraba davet edilmesini isterdi. Kur'an okunurken, dinleyenlerin Kârî'nin yüzüne dönük olmasını arzu ederdi.

Gerçekten vefalı insandı

Üstaz öylesine vefâlı bir insandı ki bir keresinde, mahdumu Osman Nuri Topbaş hoca efendiye 2 yaşlarındayken candan hizmet eden ve sonra adresini kaybettikleri hemşire hanımın bulunmasını istedi. Gazeteye ilan verildi ve onun bir huzurevinde olduğu öğrenilince de gidip ziyaret edildi, gönlü alındı, helâlleşme yapıldı.

Üstazın İnfak Fonları

Mûsâ Efendi, her yıl yardım yapacağı alanlar için belirli miktarda fonları ayırır, yılbaşında bütçesini buna göre tanzim ederdi. Bu fonlardan bazıları, ilaç fonu, yetim fonu, kitap fonu, evlilik fonu, hayır hasenât fonuydu.

Altınoluk Dergisi

Mûsâ Efendi irşad vazifesini; sohbet, hizmet ve himmet yoluyla yaptığı gibi yıllarca Altınoluk Dergisi'nde yayınlanan makaleleriyle ışık saçtı. Onun Altınoluk'taki yazılarını okuyanların çoğu, Üstaz sayesinde islâmi yaşama tarzlarına daha farklı bir çeki düzen verdi.

Umulur ki, Dr. Adem Ergül hocaefendinin büyük emeği geçen bu kitap, nice müslüman kardeşimizin doğru yolu bulmasında vesile olsun, doğru yolda olanlara da daha güzel bir İslâmî yaşama arzusu aşılasın.

Amin...

--------------

KÜNYESİ

HÂCE MÛSÂ TOPBAŞ -Kuddise Sirruhu-

Babası: Ahmed Hamdi (Hamidullah) Efendi

Annesi: Âdile Hanım

Doğum Yeri: Konya Kadınhanı

Doğum Tarihi: 1917

Vefatı: İstanbul, 16 Temmuz 1999

Medfun Bulunduğu Yer: Sahrayı Cedid Mezarlığı

Şeyhi: Mahmud Sâmi Ramazanoğlu (Nakşıbendî Hâlidî Şeyhi)