Sadr İran için Iraklı göstericileri terk etti
Irak'ta 1 Ekim'den bu yana devam eden hükümet karşıtı gösterilere samimi destek vermeyen Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr'ın, ABD'nin İranlı komutan Kasım Süleymani'yi öldürmesinin ardından İran destekli Iraklı gruplar ve siyasi elit safında yer alarak göstericileri bastırmaya çalışmasının, popüler, milliyetçi ve reformist siyasetçi söylemini baltalamaya başladığı söylenebilir.
Sadr ve İran'ın yakınlaşmasıyla meydana gelen iş birliğinin ne kadar süreceği, en yüksek dini mercii Ali es Sistani'nin göstericiler için sergileyeceği tutum, Allavi'nin kabineyi kurup kurumayacağı, İran'a yakın Iraklı Şii grupların Haşdi Şabi üzerindeki güç dengesi için girecekleri çekişmeye bağlı.
Irak'ta 4 aydır devam eden gösteriler karşısında önce 'destek verebiliriz' açıklamasıyla tavrını ortaya koyan Şii politikacı ve din adamı Sadr, daha sonra liderliğini yaptığı 54 milletvekili bulunan Irak Meclisi'ndeki Sairun Koalisyonu'nun 13 aylık ömrü olan Adil Abdulmehdi hükümetinden desteğini çekti. Irak'ta en yüksek dini mercii Ali es-Sistani ve göstericilerden sonra Abdulmehdi'nin istifasında etkin rol oynayan Sadr, göstericilerin İran destekli Şii milisler ve güvenlik güçlerince hedef alınmasını kısmen de olsa önleyerek halk arasındaki popüler ve milliyetçi imajını koruyama çalıştı.
ABD'nin Kasım Süleymani ve Ebu Mehdi Mühendis'i öldürmesinden sonra İran üzerinde artan baskılar ve doğrudan Şiilerin komutanlarının hedef alınması üzerine Sadr, Tahran karşıtı bir pozisyonda iken siyasi bir manevra ile İran'a yakınlaştı.
Ancak ABD'nin 3 Ocak'ta İran Devrim Muhafızları Komutanı Kasım Süleymani ve Haşdi Şabi Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi Mühendis'i hava saldırısında öldürmesinden sonra İran üzerinde artan baskılar ve doğrudan Şiilerin komutanlarının hedef alınması üzerine Sadr, Tahran karşıtı bir pozisyonda iken siyasi bir manevra ile İran'a yakınlaştı. Sadr, İran'a yakın Iraklı Bedir Tugayları Komutanı ve Fetih Koalisyonu lideri Hadi Amiri ile daha önce herhangi bir başbakan adayı üzerinde mutabakata varmazken, Süleymani ve Mühendis'in ölümünün ardından Tahran'a yakınlaşmasıyla birlikte Muhammed Tevfik Allavi üzerinde anlaştı.
Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih'in, 1 Şubat'ta, İran'ın açık bir şekilde destek verdiği Allavi'ye başbakanlık görevini vermesinin ardından Sadr destekçileri daha önce birlikte meydanlarda gösteri düzenledikleri protestocuların çadırlarını yakıp, gösterileri bastırmaya çalıştı.
Sadr'ın Süleymani ölümü öncesi gösterilerdeki rolü
Irak'ta sosyal medya üzerinden "1 Ekim'de buluşuyoruz" şiarıyla örgütlenen halk, yetersiz altyapı, işsizlik, temel hizmetlerdeki eksiklik, İran'ın ülkenin iç işlerine müdahalesi ve en önemlisi yolsuzluk gibi gerekçelerle 1 Ekim'de 2019'da sokağa çıktı. Başkent Bağdat başta olmak üzere Şiilerin çoğunlukta olduğu orta ve güney vilayetlerinde patlak veren hükümet karşıtı gösterilere, tahminlerin üzerinde bir katılım gerçekleşti. Güvenlik güçleri ve göstericiler arasında yaşanan gerginlik ile müdahaleler nedeniyle gösterilerin ilk 2 gününde 8 kişi hayatını kaybetti ve onlarca kişi yaralandı.
Önceki yıllarda kitlesel hükümet karşıtı gösteriler Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr çağrı üzerine düzenleniyordu. Ancak son gösteriler bu sefer Sadr'sız gerçekleşti.
Gösteriler patlak verdikten sonra Sadr, 2 Ekim'de protestoculara destek verebileceklerini belirterek, başlangıçta belirleyici bir rolünün olmadığı eylemleri sahiplenmeye ve halk desteğini kaybetmeme çabası içine girdi. Irak Meclisi'nde 54 milletvekili bulunan Sairun Koalisyonunun lideri de olan Sadr, 4 Ekim'de protestoculara yönelik sert müdahalelerin gerçekleştirilmesi ve ölü sayısının artması üzerine koalisyonuna meclisteki oturumu boykot etmeleri çağrısında bulundu.
Irak'ın Kerbela kentinde düzenlenen Erbain törenleri nedeniyle ara verilen hükümet karşıtı gösterilere 25 Ekim 2019'da yeniden başlandı. İkinci dalga olarak tabir edilen gösterilere bu sefer Sadr tam desteğini açıklarken, taraftarlarına da yeniden meydanlara çıkmaları, hükümetin ilan ettiği sokağa çıkma yasağına uymamaları çağrısında bulundu. Sadr, yolsuzlukla suçladığı ve kendisinin de ortak olduğu hükümetten desteğini bir anda çekmeyerek, bu kararı gösterilerin gidişatına bıraktı. Bu arada hükümeti destekleyen İran'a yakın Şii milis gruplarla ve Sadr'a bağlı Seraya Selam milisleri arasında farklı bölgelerde silahlı çatışmalar meydana geldi.
İkinci gösteri dalgasının da etkili olduğunu gören Sadr, 26 Ekim'de sokak desteğini kaybetmemek için hükümet ortağı Sairun Koalisyonu'nun muhalefete geçme talimatı verdi. Sadr, 29 Ekim'de henüz 13 ay görevde bulunan bağımsız Irak Başbakanı Adil Abdulmehdi'den güvenoyu çekilmesi ve hükümetin düşürülmesi çağrısında bulundu. Abdulmehdi ise görevi bırakmaya hazır olduğunu ancak yerine birinin seçilebilmesi için Sadr'ı hükümet ortağı Fetih Koalisyonu lideri Hadi Amiri ile anlaşmaya davet etti. Ancak o dönem Sadr Amiri'yi ikna etmede başarılı olamadı ve Abdulmehdi göstericilerin hayatını kaybetmesi ve istifa çağrılarına rağmen görevini sürdürdü. Sadr, hükümetin düşürülmesi çağrısında bulunduğu 29 Ekim 2019'da, gösterilerin yanında yer aldığını kesin bir dille belirtmek ve ülkedeki popülaritesini kaybetmemek için Necef'teki es-Sadreyn Meydanı'nda gösteri düzenleyen protestoculara eşlik etti.
İran'a yakın Şii gruplar ve partilerin desteği ile görevine devam eden Abdulmehdi, 29 Kasım'da, ülkedeki en yüksek dini mercii Ali es-Sistani'nin meclise hükümetle ilgili seçeneklerini gözden geçirsin çağrısı üzerine istifa ettiğini duyurdu.
Abdulmehdi'nin istifa ettiği gün, göstericilere meydanları terk etmemeleri çağrısında bulunan Sadr, yeni başbakanın halk tarafından seçilmesi, İran ve ABD'yi ima ederek dost ülkelerden Iraklılara geleceklerini belirlemesi için fırsat vermelerini istedi.
Sadr, tabanı ve destekçilerine milliyetçi ve reformist hedefleri doğrultusunda samimiyetini kanıtlamak için ülkedeki birçok siyasi partinin aksine meclisteki en çok milletvekiline sahip parti olmasına rağmen Abdulmehdi sonrası kurulacak hükümette yer almayacaklarını, hükümet kurma veya başbakanı belirlemek için yapılacak görüşmelere de katılmayacaklarını söyledi.
İran'ın Irak'taki nüfuzu önünde engel teşkil eden Irak milliyetçiliğinin öncülüğünü yapmak isteyen Sadr'ın, İran'ın desteklediği Bağdat hükümetini düşürmeye çalışması, Tahran'ın Bağdat'taki çıkarlarını baltalamak istediği şeklinde yorumlanmaya başladı. Abdulmehdi'nin istifa etmesine rağmen 460 göstericinin hayatını kaybettiği aralık ayında Sadr, bir adım daha atarak güvenlik güçlerinin yetersiz olduğu meydanların korunması ve barışçıl gösterilerin selameti için "Mavi Şapkalı" destekçilerine çağrıda bulundu.
Bu çağrının hemen ardından 7 Aralık'ta Sadr'ın Necef kentinin el-Hanane bölgesindeki evine Silahlı İnsansız Hava Aracı ile saldırı düzenleyerek kendisine gözdağı verilmek istendiği şeklinde yorumlandı.
Sadr'ın Süleymani'nin ölümü sonrası gösterilerdeki rolü
ABD'nin hiç beklenmedik bir şekilde İranlı Komutan Süleymani ve yine İran'a yakın Iraklı Haşdi Şabi Komutanı Mühendis'i, 3 Ocak'ta Bağdat Havalimanı'na yakın bir bölgede SİHA ile öldürmesinin ardından Sadr'ın göstericilere ve elbette İran'a yönelik tutumunda değişiklik meydana geldi.
Süleymani ve Mühendis'in öldürülmesinden sonra açık bir şekilde kendi ülkelerinde ABD'nin kolayca hedefi haline gelebileceklerini anlayan Iraklı Şii milis gruplar, ABD tehdidine karşı tüm ihtilafları bir kenera bırakıp uzlaşmak için ilk önce Beyrut'ta Hizbullah lideri Hasan Nasrallah ve ardından Kum kentinde Sadr ile bir araya geldi.
Gösterilerin başında bu yana İran'ın Kum kentinde bulununan Sadr, bunun sebebini dini eğitim olarak gösterse de işin perde arkasında olası bir suikastte tedbir amaçlı orada olduğu iddia ediliyor.
Zira İran'a yakın Asaib Ehlil Hak Örgütü lideir Kays Hazeli, 5 Şubat'ta yerel bir televizyona verdiği röportajda ABD'nin Sadr'a suikast düzenleyip suçu örgütlerinin üzerine atma planının olduğunu ileri sürdü.
Hazeli, bu plandan İran'ın önceden haberdar olduğun ve Sadr'ın da bilgilendirildiğini söyledi. Bu kapsamda Sadr'ın İran'da olmasının başlıca nedenleri arasında aslında can güvenliğinin yer aldığı söylemek mümkün.
İran'a yakın Irak'taki Şii milis gücü Nuceba Hareketi Sözcüsü Nasr eş-Şammari, Kum'daki toplantı sonrası 14 Ocak'taki bir açıklamaya yaparak ABD güçlerinin tamamen Irak'tan çekilmesi için "güçlerin birleştirilmesi ve koordine edilmesi" kararının alındığını söyledi.
Kum toplantısında Mühendis'in ölümü nedeniyle Haşdi Şabi içindeki boşluğun kapatılması için de Sadr ve Amiri'nin görüştükleri iddia edildi. Görüşmede Sadr'ın Amiri'nin Haşdi Şabi'nin başına geçmesinde herhangi bir sakınca görmediğini ancak kendi nüfuzunun artırılmasına yönelik bazı taleplerinin gerçekleştirilmesi şartı koyduğu ileri sürüldü. Zira henüz Mühendis'in yerine kimse seçilmediği gibi, Amiri'nin başkanlığı konusunda da bir gelişme meydana gelmedi.
Sadr, Kum toplantısından hemen sonra ABD'nin ülkedeki varlığının sonlandırılmasına yönelik başkent Bağdat'ta 24 Ocak Cuma günü "milyonluk gösteri" düzenlenmesi çağrısında bulundu. Hükümet karşıtı gösterilerden bağımsız düzenlenen bu eyleme daha önce aralarında ciddi ihtilaflar bulunan Fetih Koalisyonu lideri Hadi Amiri'den de destek geldi.
Süleymani'nin öldürülmesinden sonra düzenlenen Kum toplantısının Sadr'ı, daha önce hükümet karşıtı gösteriler ve kendi ajandası için zıt durduğu İran'a yakın Şii gruplarla ve siyasi elite yakınlaştırdığı şeklinde yorumlanabilir. Çünkü 24 Ocak Cuma Bağdat'taki ABD karşıtı gösteri sonrası Sadr, hükümet karşıtı gösterilerin sonlandırılması ve göstericilerin de evlerine dönmesi çağrısında bulundu.
Sadr'ın Bağdat'taki milyonluk gösterisinden hemen bir gün sonra güvenlik güçleri hükümet karşıtı göstericiler tarafından kapatılan Tayaran Meydanı, Ahrar Köprüsü ve Muhammed el-Kasım otobanını trafiğe açarak oradaki eylemcilere müdahale etti. Aynı gün göstericilerin Bağdat'taki kalesi olan Tahrir Meydanı yakınlarındaki göstericilerin eylem çadırları ateşe verildi.
Gösteriler Sadr'ın çağrısı üzerine meydanlara çıkmadıkları hatırlatmasında bulunarak, onun çağrısıyla da eylemlerine son vermeyeceklerini belirterek tutumlarında kararlı olduklarını dile getirdiler. Sadr'ı gösterilere ihanet etmekle suçlayan protestocular, "Sadr, İran'ın vadettiği gibi Irak'ın yeni başbakanı olması karşılığında devrimcilere ihanet etmiştir." dediler.
Sadr'ın gösterileri destekleyip bastırma taktiği
Kum toplantısının yaklaşık 15 gün sonra Irak Cumhurbaşkanı Berhem Salih, 1 Şubat'ta Sadr ve Amiri'nin üzerinde anlaştığı bağımsız aday Muhammed Tevfik Allavi'ye hükümeti kurma yetkisi verdi.
Göstericiler, daha önce adı geçen başbakan adayları arasında olan Allavi'yi en başından beri kabul etmediklerini, hem eski dönemlerde hükümet içinde bakanlık görevlerinde bunulması hem de siyasi elitin bir uzantısı olması gerekçesiyle şiddetle karşı çıktı.
Ancak Sadr, göstericilerin en başından beri dile getirdiği ve kendisinin de Süleymani öldürülmeden önce desteklediği talepleri bir seferde gözardı ederek Allavi'yi açık desteğini bildirdi. Sadr, Allavi'nin siyasi partilerin değil halkın adayı olduğun belirterek, göstericileri daha çok tepkisini aldı.
Sadr'a bağlı Mavi Şapkalılar, Allavi seçildikten sonra 3 Şubat'ta, göstericileri bastırmak için Bağdat'ta protestoların sembolü olan Türk Lokantası binasını zorla boşaltı.
Meydanları bırakmama konusunda ısrarcı olan göstericiler ve Sadr yanlıları arasında 5 Şubat'ta Necef kentinde gerginlik meydana geldi. Her iki taraf arasındaki arbede kısa zaman içinde silahlı çatışmaya dönüştü ve en az 7 gösterici hayatını kaybetti, 40 gösterici de yaralandı.
Necef'teki gösterilerin bastırılmasında 1 gün sonra 6 Şubat'ta ise Basra kentinde Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr'a bağlı Seraya es-Selam milis gücü komutanlarından Hazim el-Hilfi, kimliği belirsiz kişilerce silahlı saldırıda öldürüldü.
Siyasi manevralar konusunda hızlı zikzaklar çizebilen Sadr'ın bir sonraki hamlede ne yapacağını kestirmek mümkün değil ancak aldığı İran desteği ile bastırmaya çalıştığı göstericiler arasında popüler, milliyetçi ve reformist karizmasını şu an için kaybettiğini öngörebilmek zor değil.
Sadr gücünü bölgesel aktörlere gösteriyor
Sadr, İran'ın da hedef alınıp, Kerbela ve Necef'te konsoloslukları ateşe verilen hükümet karşıtı gösterilerde eylemciler safında yer alırken, ilk önce Necef'teki evine SİHA ile saldırılması ve ardından Süleymani ve Mühendis'in öldürülmesiyle Tahran'a yakınlaştığı söylenebilir. Zira Sadr'ın 2003 sonrası Irak merkezi hükümet ve ABD ile yaşadığı sorunlar nedeniyle dönemsel olarak İran'a yakınlaştığı unutulmamalı.
Süleymani ve Mühendis olayından sonra İran'ın Irak'taki müttefiklerinin başında gelen Hadi Amiri'nin yanı sıra Kanun Devleti Koalisyonu lideri Nuri el Maliki ve diğer Şii milis grupların bitiremediği hükümet karşıtı gösterilerin bastırılması için Sadr'a destek verdiği son yaşanan olay üzerinden okunabilir. Bu bağlamda İran'ın Bağdat üzerindeki hegemonyasını Sadr üzerinden korumaya çalıştığı görülebilir.
Sadr'ın aynı zamadan göstericileri bastırıp yolları ve meydanları trafiğe açarak Iraklı Şiiler arasında nasıl bir güce sahip olduğunu Tahran ve bölgesel aktörlere kanıtlama fırsatı elde ettiği tespiti yapılabilir.
Siyasi manevralar konusunda hızlı zikzaklar çizebilen Sadr'ın bir sonraki hamlede ne yapacağını kestirmek mümkün değil ancak aldığı İran desteği ile bastırmaya çalıştığı göstericiler arasında popüler, milliyetçi ve reformist karizmasını şu an için kaybettiğini öngörebilmek zor değil.
Sadr ve İran'ın yakınlaşmasıyla meydana gelen iş birliğinin ne kadar süreceği, ülkedeki en yüksek dini mercii Ali es Sistani'nin bastırılan göstericiler için sergileyeceği tutum, başbakan adayı Allavi'nin kabineyi kurup kurumayacağı, İran'a yakın Iraklı Şii grupların "Ebu Mehdi Mühendis" sonrası Haşdi Şabi üzerindeki güç dengesi için girecekleri çekişmeye bağlı olduğu bilinmelidir.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.