'Ramazan' toplumsal huzur demek
SÖYLEŞİ: ÖZLEM DOĞAN
On bir ayın sultanı mübarek Ramzan ayının ilk haftasını
geride bıraktık. Hayat su gibi akıp giderken bu kutlu ay da ömrümüzden geçip
gidiyor. Ramazan ayının üzerimizdeki maddi manevi etkisini, Necmettin Erbakan
Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Orhan Çeker’le
konuştuk.
Allahu Teala’nın orucu
farz kılmasının ardındaki hikmet nedir? Oruç sadece aç ve susuz kalmaktan
ibaret değil, öyle değil mi?
İbadetlerin farz kılınmasında elbette büyük hikmetler
vardır. Bize düşen, hikmetini düşünmeden emre teslim olmaktır. Biz orucu Allah
emrettiği için tutarız, tutmalıyız. Vücuda faydası olacak niyeti ile tutarsak
zaten o ibadet olmaz. Allah rızası dışında yapılmış bir kültür fizik hareketi
olur. İbadetleri başka niyetler karıştırmadan sırf Allah rızası için
yapmalıyız.
Oruç sadece aç susuz kalmak değil, bütün bedene ve uzuvlara
da oruç tutturmak gerekir. Dil, göz, kulak vs hepsi günahtan uzak durmalı,
mideye haram girmemelidir. Mesela akşama kadar dedikodu yapanlar orucu sadece
şeklen tutmuş olurlar. Emeğimizi boş yere zayi etmeyelim.
Özellikle çalışanlar
uykusunun bölünmemesi için sahursuz oruç tutuyor. Ramazan ayına has olan
sahurun önemi nedir?
Sahur yapmamakta bir beis yoktur. Sahuru Peygamberimiz
mutlaka yapmamızı tavsiye etmiştir. Bu yemekte büyüleyici bir bereket vardır.
Zaten sihir ve sahur aynı harflerden oluşur. Bu yemek büyüleyici bir berekete
sahiptir.
Ramazan geldiğinde Peygamber Efendimiz diğer aylara göre her
türlü amel-i salihte, hayırlarda ve ibadette ileri gider, son on günde tamamen
mescide kapanır ve ibadet ile meşgul olurdu. Özellikle Ramazan ayında huşu
içerisinde daha fazla ibadet etmeye çalışalım.
Ramazan ayı huzur demek
Asrı saadet dönemindeki
Ramazan ayı ile günümüzdeki Ramazan ayı arasındaki farklar nelerdir? Günümüz
insanında Peygamber Efendimiz döneminde ashabın eda ettiği oruç ibadetine biraz
olsun yaklaşabilse hayatımızda neler değişir?
Ramazan ayında diğer aylara göre elbette farklı bir güven ve
huzur olur. İstatistiklerle sabittir ki bu ayda toplumda ayrı bir huzur
olmakta, kötülükler hatırı sayılacak şekilde azalmaktadır. Bir de bu huzurlu
ayda Peygamberimiz aramızda olsaydı kim bilir nasıl güzel bir halde olurduk.
İşte Peygamberimiz'in de aramızda var olduğu Ramazan ayını hayal etmek bile bu
kadar farklı ve güzel olmaktadır.
Ramazan ve oruç
ibadetine bir birleştirici ve bütünleyici olarak bakılabilir mi? İslam
dünyasında; Suriye’de, Filistin’de ve başka ülkelerde Müslümanlar zulüm
görüyor, Avrupa’da da İslamofobik tutumlara maruz kalıyorlar. Savaştan kaçan
Suriyeli kardeşlerimiz de Türkiye’de bizimle yaşıyor. Bu mübarek ayda özellikle
rahat bir hayatı olan Müslümanlara empati kurmaları açısından neler söylemek
istersiniz?
Malesef İslam âlemi iç açıcı bir durumda değil. Her tarafta
kanayan yaralar var. Başka ülkelere göç etmek zorunda kalmak ve göç etmek kolay
değil. Zorluğunu biraz olsun kavramak için kısa bir empati yeterli olur.
Düşünün ki bütün varlığınızı bırakarak sadece bir bavulla başka bir ülkeye
gidiyorsunuz. Kolay değil. Onun için çevremizdeki muhacirlere çok yardım
yapalım ve onları hor görmeyelim, anlamaya çalışalım. Bu ayda fitre ve zekât da
veriyoruz. Tekrar hatırlatalım ki fakirleri ve muhacirleri mutlaka çok
gözetelim.
İslam ülkeleri her
konuda ayrılığa düştüğü gibi oruca da beraber başlamıyor. Farklı zamanlarda
oruç tutulması, farklı zamanda bayram yapılması doğru mu? Bu ikilik neden?
Bir gün farkla oruca başlamak normaldir. Çünkü dünya
yuvarlaktır. Aynı anda her taraf ya gündüz veya gece olmaz. Bir tarafı gündüz
ise öbür tarafı gecedir. Bundan dolayı tüm dünya aynı günde başlamaz ancak aynı
coğrafi bölgede hatta aynı toplumda olup farklı günlerde başlamak ise bizim
ciddi ayıbımızdır, fitne sebebidir. Birbiriyle aynı meridyenleri paylaşan
ülkelerin aynı günde oruca başlamaları zorunludur. Bayram gününü tespitte de
aynı durum geçerlidir. Aradaki ikilik bizim cehaletimizden ileri gelmektedir.
Bu cehalet illa ki bilgisizlik olmayabilir. Taassup, sorumsuzluk vs de
cehalettir. Olgun insan geçimli, arabulucu, saygılı olur, fitneden uzak durur.
Kardeş olmayı, başkasının hakkına saygılı olmayı beceremedik bir türlü.
Geçen yıl olduğu gibi teravih evde kılınmalıdır. Teravih,
Ramazan ayının süsü olan bir ibadettir. Evde cemaat olarak ve çocukların
zihninde güzel hatıra bırakarak bu güzel ibadeti icra edelim İnşallah. Mümkün
olduğu kadar hatimle kılmaya çalışalım.
Ramazan aynın en çok
tartışmalı konularından biri de imsak vakti. Kimi diyanetin belirlediği saatte
yeme içmeyi sonlandırırken kimi de hava aydınlanmaya başlayana kadar sahura
devam diyor. Bu ikilemin önüne nasıl geçilebilir?
İmsak konusunda mutlaka Diyanet İşleri Başkanlığı’nın
imsakiyesine uyalım. Ortalık aydınlanıncaya kadar yeme içme yoluna gitmeyelim.
İmsak dakikasından sonraya hele güneşin doğuşuna yakın zamana kadar yemek içmek
kesinlikle vebaldir. Orucunuz boşa gitmesin. Geçmiş yıllarda fitne beyanlara
uyarak geç vakitlere kadar sahur yedi iseniz o oruçları mutlaka kaza edin.
Vebale girmeyin.
1953’de Ankara’da
dünyaya gelen Orhan Çeker, Konya Yüksek İslam Enstitüsü’nü bitirdi. 1980’de
Bağdat, Mustansıriye Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Arap Dili Enstitüsü’nü
bitirdi. 1981’de İslam Hukukunda Akitler adlı teziyle Konya Yüksek İslam
Enstitüsü’ne Fıkıh Öğretim Üyesi oldu. 1981’de Çanakkale’de kısa dönem
askerliği yaptı. Yüksek İslam Enstitülerinin İlahiyat Fakültelerine
dönüştürülmesinden sonra adı geçen teziyle 1986’da doktor, 1988’de İslam
Hukukunda Çocuk adlı baş çalışma kitabıyla doçent, 1996’da profesör oldu. Orhan
Çeker evli ve beş çocuk babasıdır.
"Üye/Üyeler suç teşkil edecek, yasal açıdan takip gerektirecek, yasaların ya da uluslararası anlaşmaların ihlali sonucunu doğuran ya da böyle durumları teşvik eden, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik ya da ahlaka aykırı, toplumca genel kabul görmüş kurallara aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde hiçbir İçeriği bu web sitesinin hiçbir sayfasında ya da subdomain olarak oluşturulan diğer sayfalarında paylaşamaz. Bu tür içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk münhasıran, içeriği gönderen Üye/Üyeler'e aittir. MİLAT GAZETESİ, Üye/Üyeler tarafından paylaşılan içerikler arasından uygun görmediklerini herhangi bir gerekçe belirtmeksizin kendi web sayfalarında yayınlamama veya yayından kaldırma hakkına sahiptir. Milat Gazetesi, başta yukarıda sayılan hususlar olmak üzere emredici kanun hükümlerine aykırılık gerekçesi ile her türlü adli makam tarafından başlatılan soruşturma kapsamında kendisinden Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 332.maddesi doğrultusunda istenilen Üye/Üyeler'e ait kişisel bilgileri paylaşabileceğini beyan eder. "
Yorum yazma kurallarını okudum ve kabul ediyorum.