Gazze'de Furkan günleri
Kerim kitabımızdan öğreniyoruz, Bedir gününün diğer bir ismi de Furkan günüdür.
İki ordunun karşı karşıya geldiği, hak il batılın ayrıştığı gün… Furkan, yani farkın ortaya çıktığı gün…
Anlıyoruz ki, bıçağın kemiğe dayandığı gün gerçek niyetler, tıynetler, cibilliyetler, ortaya çıkıverir… Kişilerin, kitlelerin, kurumların kumaşı, kalitesi, kalibresi zorlu günlerde kendini gösterir…
İman, inkâr, ihlas, ifsad, ihanet kimin kabında, kafasında, kalbinde her ne varsa mutlaka dışa yansır… Mertle namerdi, cömertle cimriye, dürüstle düzenbazı, sadıkla sahtekârı, duyarlı davrananla dilsiz şeytanı sıcak mücadele günlerinde ancak tanıma fırsatınız oluşur…
Cihadın böyle bir gücü var… Curufla cevheri ayrıştırır… Maskeleri düşürür… Makyajları sildirir… İmajların arkasına gizlenmiş gerçek yüzleri gösterir…
Evet, direniş günleri yevmu’l-furkandır…
Bugün furkan gününün güncel adı kuşkusuz Gazze’dir…
Gazze tüm gizemlilikleri, bilinmezlikleri, belirsizlikleri, bulanıklıkları netleştiriyor…
Bugün tüm kumpas, kara propaganda, kahpelik, kalleşlik, karanlık ilişkiler, kapalı kapılar ardında dönen dümen ve dolaplar, kirli işler, tek tek gün yüzüne çıkıyor… Aziz direniş sayesinde…
Furkan, herkesin ve her kesimin boyasını, foyasını gözler önüne serdi… Bu sayede sokakların rengini gördük… Sarayların ve saraylıların nasıl sağırlaştıklarına yakinen muttali olduk…
57 İslam ülkesinin veremediği tepkiyi bir futbol takımının verebildiğine tanık olduk… Furkan günlerinde dünya halklarının nasıl Filistinleştiklerini hayret ve heyecanla alkışladık...
Tüm çarpıtma, karartma, yanıltma operasyonlarına rağmen Gazze direnişinin maşeri vicdanda makes bulduğuna aynel-yakîn vakıf olduk…
İslamofobik algılar, olgular ve oyunların sonunun geldiğini gördük… Korku imparatorluklarının miadı doldu, bu müjdeyi Gazze bize verdi…
Gazze direnişi safları netleştiriyor… Ufkumuzu berraklaştırıyor… Umutlarımızı besliyor…
Gazze’nin gazabı ihaneti affetmiyor… Mazlum ve mahzun yürekleri fethetmeye devam ediyor... Dünyada tükenen sistem ve ideolojilerin yerine yeni bir değerler sistemi vadediyor…
İntifadanın çocukları büyüdüler, düşmanın inine kadar girerek intikam aldılar… İşgalcilerin acziyetini yeryüzüne arz ettiler… Mazlumların yüreğine şifa sundular…
Biz de yeniden gördük ki, Şeyh Ahmet Yasin haklıymış;
“Mücadele ediyorum o halde varım.”
Bu ümmetin varoluşu cihad ile mümkün… Nasıl bir cihad? Nezih bir cihad… Net bir cihad… Temiz bir cihad…
Ma’şeri vicdanının alkışlayacağı bir cihad…
Tüm dünyanın selam duracağı bir cihad…
Özgürlüğün, barışın, güvenliğin adresi olacak bir cihad…
İşte bunu bize Gazze öğretti… Tüm bu özlemlere doyurucu cevabı Gazze direnişinde bulduk…
Anladık ki, bir gün mutlaka garipler galip gelecek…
Kıyamet sabahına kadar cihad bakidir… Bu ümmetin bekası da cihadı hayatlaştırmasına bağlıdır…
Evet, İslam dünyasında cihad bilinci, şehadet ruhu güçlendikçe emperyalistlerin gizli emelleri, sinsi planları suya düşecektir…
Şimdi daha net görüyoruz ki, yüzyılı aşan bir esaretin, acziyetin, sefaletin, sinmişliğin, suskunluğun, sömürülmüşlüğün, savrulmuşluğun asıl sebebi sefersizliktir, diğer adı ile cihadszılıktır…
Hıncın, hüznün, acının, ahın, kahrın, utancın ilacı Allah yolunda olmak ve O’na odaklanmaktır…
Herkes kendi tercihinin sonucuna katlanacaktır… Kelle koltukta, kefenlerini beline sarmış Allah yolunda savaşan yiğitlerle, korkularını, koltuklarını, konforlarını aşamayanları aynı kefeye nasıl koyabiliriz?
Velev ki Kâbe’ye imam bile olsa ne yazar?
İnsan müsveddesi mahlûklar… Facia günlerinde festival düzenleyenler!
Gazze günleri Furkan günleri dedik ya!