Dolar (USD)
35.20
Euro (EUR)
36.68
Gram Altın
2972.02
BIST 100
9953.43
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Putin ile Mali lideri arasında kritik görüşme

Rus lider Putin ile Mali'deki cunta lideri Goita, Nijer'deki mevcut durumu görüştü.
Putin ile Mali lideri arasında kritik görüşme
11 Eylül 2023 12:12:21
Rus lider Putin ile Mali'deki cunta lideri Goita, Nijer'deki mevcut durumu görüştü.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Mali'deki askeri cunta yönetimi lideri Assimi Goita ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Kremlin'den yapılan açıklamada Putin ile Goita'nın görüşmede Nijer'deki mevcut durumu ele aldığı belirtildi.

İki liderin Nijer'de gerçekleşen darbenin yol açtığı krizin "siyasi ve diplomatik yollarla" çözülmesi gerektiğini vurguladığı kaydedildi.

Terörle mücadele görüşmesi

Putin ile Goita'nın ayrıca Rusya ile Mali'de cunta yönetimi arasındaki "ekonomik ve ticari meseleleri ilgilendiren iş birliğinin durumunun yanı sıra terörle mücadele operasyonlarını" masaya yatırdığı ifade edildi.

Rusya, cihat yanlısı gruplara karşı Mali'ye askeri yardım sağlıyor. Öte yandan Wagner'in de Mali'deki askeri cunta yönetimiyle ortak operasyonlar yürüttüğü biliniyor.

Goita Rusya'nın Birleşmiş Milletler Güvenli Konseyi'nde cunta yönetimine yönelik yaptırımları veto ettiği gerekçesiyle Putin'e teşekkürlerini iletti.

Nijer'de gerçekleşen askeri darbe, ülkede iktidarı ele geçiren cunta ile Mali'deki cunta yönetimi arasındaki ilişkileri güçlendirmişti.

Öte yandan, Nijer'e yönelik dış askeri müdahale halinde Mali ordusunun Nijer saflarında yer alabileceği açıklanmıştı.

Rusya'nın Afrikada'ki siyaseti

Rus İmparatorluğu döneminin başkenti St. Petersburg kenti, bugün Rusya-Afrika Zirvesi’ne ev sahipliği yapıyor. Enerjiden savunmaya Afrika ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmeye devam eden Rusya, özellikle Ukrayna Savaşı sonrası, bu ilişkilere özel bir önem atfediyor.

Zaten Rus yetkililerden gelen açıklamalar da bu öneme işaret ediyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Moskova’nın Ukrayna’dan Afrika’ya tedarik edilen tahılı ticari ya da ücretsiz şekilde gönderebileceklerine dair güvence verdi.

Putin, Kremlin'in resmi internet sitesinde pazartesi günü yayınlanan bir makalesinde, Rusya ile Afrika arasındaki “yapıcı, kendine güvenen ve geleceğe yönelik” olarak tanımladığı ortaklığın bugün özel bir öneme ve anlama sahip olduğunu yazdı.

Rusya Devlet Başkanı, makalesinde şu ifadelere yer verdi

“Bu yıl yine rekor bir hasat beklediğimizden ülkemizin Ukrayna tahılını ticari ya da ücretsiz olarak temin edebileceğinin güvencesini vermek istiyorum.”

Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov ise Batılı ülkeleri, Afrikalı liderlerin Rusya-Afrika Zirvesi’ne katılmalarını engellemeye çalışmakla suçladı:

"Afrika devletlerinin neredeyse tamamı, zirveye katılmamaları ve zirvenin engellenmesi için ABD’nin görülmemiş baskılarına maruz kaldı. Fransız ve Batılı diplomatik misyonlar da bunun için çaba gösteriyor."

Esasen Batı ile Rusya arasındaki bu çekişme eskiye dayanıyor. Özellikle ABD ve Fransa’nın Rusya’nın Afrika’daki faaliyetlerinden rahatsız oldukları da bir sır değil.

Fransa Cumhurbaşkanı Emanuel Macron, ülkesinin Afrika ülkeleriyle yaşadığı sorunların arkasında Rusya’nın olduğunu birkaç defa dile getirdi. Sahada ise bu durum daha gözlenebilir durumda. Örneğin Fransa’nın uzun yıllardır yakın ilişkiler içerisinde olduğu Mali, Fransız askerleri ülkeden çıkardıktan sonra Rus paralı milis grubu Wagner ile anlaştı.

Aşağıda da detayları ile ele alacağımız üzere Wagner, Rusya’nın Afrika siyasetinde belirleyici aktörlerin başında geliyor.

Zirve neyi amaçlıyor?

Rusya-Ukrayna çatışması ve Afrika ülkelerine etkisi, Afrika liderlerini en çok endişelendiren konulardan biri ve bu yüzden zirvenin anahtar konularından biri olabilir.

Özellikle Rusya’nın Tahıl Anlaşması’ndan çekilmesinden sonra bu endişe daha da artmışa benziyor. Putin her ne kadar zirve başlamadan bu konuda güvence vermiş olsa da Afrikalı liderlerin memnuniyetsizlikleri sözlerine yansıdı.

Örneğin Kenya Dışişleri Bakan Yardımcısı Korir Sing’Oei, Moskova’nın Tahıl Anlaşması’ndan çekilme kararını “dünya gıda güvenliğine arkadan indirilen darbe” olarak nitelendirdi ve bu kararın, zaten kuraklıktan zarar gören Afrika Boynuzu ülkelerini çok etkilediğini söyledi.

Bir diğer önemli konu ise, Wagner.

Ukrayna Savaşı’nda Moskova ile sorunlar yaşayan Wagner, kısa süren bir isyan girişiminin ardından Belarus’a çekilmişti. İşte, birçok Afrika ülkesiyle anlaşması bulunan Wagner’in akıbeti de en çok merak edilen konulardan biri. Zirve kapsamında Rusya’nın bu konuda da bazı adımlar atması bekleniyor.

Bugün gerçekleşecek Rusya-Afrika Zirvesi, dünya tarafından da yakından takip edilecek. Şimdi gelin biz Rusya-Afrika ilişkilerini enine boyuna ele alalım.

Tarihi ilişkiler…

Rusya, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) döneminde çok yakın münasebetlere sahip olduğu Afrika ülkeleriyle, Berlin Duvarı’nın yıkılmasının akabinde yaşanan irtifa kaybını 2000’li yıllardan itibaren onarmaya çalışıyor.

Bu yüzden, Rusya’nın şu an izlediği siyaseti anlayabilmek için SSCB dönemine bakmak yararlı olabilir.

Afrika ülkeleriyle dostane bağların yakın doğası, karşılıklı fayda sağlayan önemli iş birliği deneyimi, 1960'ların başlarına, SSCB’nin Afrikalıların kendilerini sömürgeci baskıdan kurtulma arzusunu kayıtsız şartsız destek verdiği zamana dayanıyor.

1960 yılında Batılı devletlerin direnişine rağmen SSCB’nin etkisiyle Birleşmiş Milletler (BM) tarafından kabul edilen “Sömürge İdaresi Altındaki Ülkelere ve Halklara Bağımsızlık Verilmesine İlişkin Bildiri”, Afrika’da sömürülen ülkelerin bağımsızlıklarını kazanmaları için uluslararası hukuki bir temel oluşturdu.

SSCB ile bağımsız Afrika ülkeleri arasında karşılıklı yarar sağlayan, çeşitli siyasi, ekonomik ve kültürel ilişkiler geliştirildi, Sovyet yardımı ile Afrika ülkelerinde yaklaşık 300 sanayi tesisi, tarım sektöründe 155 tesis, 10 yüksek ve 80 orta seviyede meslek okulu olmak üzere yaklaşık 100 eğitim kurumu inşa edildi.

Bu yıllarda, Afrika, Sovyet sanayi ürünlerinin ihracatı için önemli bir pazar olarak öne çıktı. Ancak, Afrika ülkeleri ile olan güçlü ekonomik ilişkilerin neredeyse tamamı 1990’ların başında SSCB’nin dağılmasıyla birlikte ortadan kayboldu.

SSCB’nin dağılması ile ülkede yaşanan siyasi istikrarsızlık dönemi, Afrika ülkelerinin ekonomik olarak büyüme sürecine girdiği bir döneme denk geldi.. Özellikle Çin, bu dönemde sonraki yıllarda zirveye çıkacak Afrika siyasetinin temellerini attı.

Rusya’nın Putin liderliğinde 2000’li yıllarda Sovyet mirası ilişkileri tesis etmeye çalışması, artan petrol fiyatlarıyla Rus ekonomisinin büyümesi ve G8 içerisinde kendisine yer bulması, Rusya-Afrika ilişkilerini belirginleştirdi.

calisma-yuzeyi-222_c9dfa10ad9510284c42903f3a9eef57f.jpg

Afrika'nın iştah kabartan ekonomisi

Halihazırda çok sayıda Rus şirketi de gözünü dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden bazılarının bulunduğu Afrika’ya çevirmiş durumda. IMF'ye göre, Afrika’nın en hızlı büyüyen beş ekonomisi, yüzde 7,5’le Etiyopya, yüzde 7,4’le Fildişi Sahili, yüzde 7,2’yle Ruanda, yüzde 7’yle Senegal ve Gana.

Rusya’nın öncelikleri, Afrika’daki hidrokarbon ve diğer ham madde kaynaklarının üretimi, enerji üretimi, jeolojik araştırma ve keşiflerin yanı sıra altyapı projeleri olarak ön plana çıkıyor.

Afrika'daki üretim varlıklarındaki en büyük yatırımları Rus petrol ve doğal gaz şirketleri Gazprom, Rosneft, Lukoil, Tatneft ve Stroytransgaz gerçekleştiriyor. Rusya Devlet Atom Enerjisi Kuruluşu Rosatom’un alt kuruluşları da Botsvana, Namibya ve Tanzanya’da uranyum madenciliği projeleri yürütüyor. Rusal gibi çeşitli Rus madencilik ve demir çelik şirketleri de Gine’de altın, demir ve vanadyum cevheri projelerinde yer alıyorlar.

Lukoil, 2019'da Ekvator Ginesi ve Nijerya'da sondaj hakları için anlaşmalar imzaladı.

Lukoil'in Üst Yöneticisi Vagit Alekperov, Rus haber ajansı TASS’a yaptığı açıklamada, Batı Afrika'nın, Lukoil'in öncelikli yatırım bölgelerinden biri olduğunu vurgulayarak, “Şu anda 4 ülkede faaliyet gösteriyoruz. Faaliyetlerimizi Nijerya ve Kongo'ya da genişletmek istiyoruz. Rus yetkililer bu bölgede Rus şirketlerinin çıkarları için etkin bir lobi yürütüyorlar ve bu da yeni ülkelere girmemizi kolaylaştırıyor" ifadelerini kullandı.

Rusya, nükleer teknoloji yoluyla da Afrika’nın çeşitli bölgelerinde kendisine yer edinmiş durumda. Sudan, Zambiya, Ruanda, Etiyopya, Mısır ve Nijerya, Rus nükleer santrallerinin inşa edildiği ve inşa edilmesine dair anlaşmaların imzalandığı ülkeler arasında bulunuyor.

Uzmanlar, Batı'nın yaptırımlarıyla 2014’ten bu yana yeni pazar arayışlarını yoğunlaştıran Rusya’nın, hızla kalkınmaya devam eden Afrika’ya yönelik ekonomik ve siyasi hamlelerinin devam edeceği görüşünde birleşiyor. Kremlin, askeri ve ticari bağlarını kullanarak kıtadaki jeopolitik önemini artırmayı hedefliyor.

Afrika’nın bir numaralı silah tedarikçisi: Rusya

Sovyetler Birliği döneminde Afrika’nın en önemli silah ve askeri ekipman tedarikçisi Rusya’nın kıtaya ilgisi ancak 21’inci yüzyılın başlarında tekrar canlanabildi.

Askerî ve teknik iş birliği alanında Rusya, Afrika kıtasını önceliyor. Zira Afrika ülkeleri, 1960-1980 yılları arasında ithal edilen Sovyet yapımı silah ve askerî teçhizatları günümüzde de kullanmaya devam ediyor. Aynı zamanda, günümüzde Afrika ordularında SSCB ve Rusya’da eğitim almış birçok uzman görev yapıyor.

Bu nedenlerle pek çok Afrika ülkesi, elindeki Rus yapımı askerî teçhizatın modernizasyonu ile yakından ilgileniyor.

Mi sınıfı helikopterler, Su ve Mig sınıfı uçaklar, Pantsir-S1, Kornet-E, Tor-M2E hava savunma sistemlerinin yanı sıra tanklar, zırhlı personel taşıyıcıları ve uzun namlulu silahlar, Afrika ülkelerinde en çok talep gören Rus yapımı silah ve askerî araçlar. Buna ek olarak, Rusya ayrıca Afrikalı ortaklara, öncelikle sınırları ve önemli tesisleri korumak için kullanılan insansız hava araçları ile radar istasyonları dâhil olmak üzere çok çeşitli gözetim ve kontrol araçları ihraç ediyor.

Rusya’nın önde gelen düşünce kuruluşlarından Valday Tartışma Kulübü'nce yayımlanan “Rusya’nın Afrika’ya Dönüşü: Strateji ve Beklentiler” adlı raporda, askeri-teknik alandaki iş birliğinin Rusya ile Afrika arasındaki ilişkilerde yaklaşık son 20 yıldır tekrar özel bir konuma sahip olduğu vurgulanıyor.

Dünyanın en büyük ikinci silah ihracatçısı konumundaki Rusya, Afrika ülkelerinin en büyük silah tedarikçisi konumunda ve pazar payını giderek yükseltiyor.

Afrika'nın toplam silah ithalatının yüzde 35'i Rusya tarafından karşılanıyor. Afrika’ya yapılan satışlar, Moskova’nın askeri ihracatının ise yaklaşık üçte birini oluşturuyor.

Günümüzde, Sahraaltı Afrika’daki 39 ülkenin 25’iyle askeri ve teknik bağlara sahip Rusya’nın devlet savunma sanayisi şirketi Rosoboroneksport’un Angola, Uganda ve Etiyopya'da daimi temsilcilikleri bulunuyor.

Rusya, Afrika ülkelerinin çoğuyla da askeri ve teknik iş birliği konusunda hükümetler arası anlaşmalar imzalamış durumda. Rusya’nın bu alandaki en büyük ortakları Angola, Sudan, Uganda ve Etiyopya olarak ön plana çıkıyor.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü'nün (SIPRI) raporuna göre, Rusya, 2015- 2017'de Afrika ülkelerine ağırlıklı olarak askeri ve nakliye helikopterleri, uçaklar ve uçaksavar füzesi sistemleri olmak üzere kullanılmış askeri teçhizat tedarik etti.

2019'daki Rusya-Afrika zirvesinde de Nijerya, Rusya'dan 12 savaş helikopteri satın almak için anlaşma imzaladı. Nijerya'nın yanı sıra Kamerun, Eritre, ve Güney Afrika da Rusya'dan uçak, tank ve ağır silahlar satın almak isteyen ülkeler arasında yer alıyor.

Rus milis gücü Wagner Afrika'da

Siyasi istikrarsızlıkla boğuşan Afrika, devlet dışı örgütler, iç çatışma ve terör örgütlerinin kol gezdiği bir coğrafya aynı zamanda. Kimi zaman devletler ya da hükümet başkanları otoritelerini yabancı devletlerle yapılan anlaşmalarla, kimi zamanda kiralık milislerle sağlamaya çalışıyor. Orta Afrika Cumhuriyeti bu konudaki en sıcak noktalardan birisi.

İç savaşın uzun yıllardır devam ettiği Orta Afrika Cumhuriyeti, Rusya ile ilk önce askeri iş birliği anlaşması imzaladı. Anlaşma doğrultusunda, Rus askeri danışmanlar, resmen Orta Afrika Cumhuriyeti resmi hükümetinin bulunduğu Bangui'de faaliyet göstermeye başladı.

En son gelişmelerden haberdar olmak için whatsapp kanalımızı takip edin