Dolar (USD)
34.08
Euro (EUR)
38.07
Gram Altın
2840.73
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

Psikolojik harekat

STAM Başkanı Behçet Canöz, Reyhanlı saldırısının ardından ulusalcıların başlattığı kirli propagandaya tepki gösterdi. Canöz, "Reyhanlı saldırısından önce "toplum mühendisleri" orada "ince" bir saha çalışması yapmışlar. Anlaşılan, bu bombalı saldırıdan günler öncesi saldırıyı yapanlar şehirde bir dedikodu ile halkı sığınmacılara tepkili hale getirmişler. Tıpkı Sivas'ta, Maraş'ta Çorum'da 12 Eylül darbesinden önce yaptıkları gibi" diye konuştu
Psikolojik harekat
14 May 2013 00:00:00
STAM Başkanı Behçet Canöz, Reyhanlı saldırısının ardından ulusalcıların başlattığı kirli propagandaya tepki gösterdi. Canöz, "Reyhanlı saldırısından önce "toplum mühendisleri" orada "ince" bir saha çalışması yapmışlar. Anlaşılan, bu bombalı saldırıdan günler öncesi saldırıyı yapanlar şehirde bir dedikodu ile halkı sığınmacılara tepkili hale getirmişler. Tıpkı Sivas'ta, Maraş'ta Çorum'da 12 Eylül darbesinden önce yaptıkları gibi" diye konuştu

MİLAT / ANKARA

Sivil Düşünce Toplumsal Araştırmalar Merkezi Başkanı (STAM) Behçet Canöz, Reyhanlı saldırısının ardından ulusalcıların başlattığı kirli propagandaya tepki gösterdi.

Canöz, "Silivri sözcüleri, Şam'ın da sözcülüğüne soyunmuş durumdalar. Beyanlarına bakılırsa yapılanlar terör saldırısı değil, Şam diktatörünün meşru savunması. Cilvegözü saldırısında da aynı argümanları kullanmışlardı. Türkiye'nin sığınmacılara kucak açmasını Şam'a karşı alınmış bir tavır olarak algılıyorlar. Yapılan saldırıları, Türkiye'nin dış politikalarının bir sonucu olduğu üzerinde duruyorlar. Suriye'nin içinde bulunduğu durumun tek sorumlusu Türkiye imiş gibi bir algı oluşturulması, Suriye diktatörünü masumlaştırma çalışmasından başka bir şey değildir" dedi.

İnce bir çalışma

Canöz, bölgede STAM üyelerinin araştırmalar yaptığını belirterek sözlerini şu şekilde sürdürdü: "Asıl, oturup düşünmesi gereken niçin Esed değil de Türkiye? Bir diktatörün bu kadar masumlaştırılması insanlık suçudur. Azmettiricilikle aynıdır. Bu söylem Esed'i cesaretlendirmektedir. Dolayısıyla dökülen kanlarda onu masum gösterenlerin de payı var. Esed müntesipleri, "Bütün suç Türkiye'nin. Esed'in hiç suçu yok." tavrındalar. Bu muhabbet nereden kaynaklanıyor? Doğrusu bunu kamuoyu merak ediyor. Sığınmacılara yapılan yardımları ikide bir gündeme getirip, Türkiye'nin üzerine bir "yükmüş" gibi gösterme çabaları, ne bu toplumun misafirperverliğine sığar ne de insanlık anlayışına. Reyhanlı saldırısından önce " toplum mühendisleri" orada "ince" bir saha çalışması yapmışlar. Anlaşılan, bu bombalı saldırıdan günler öncesi saldırıyı yapanlar şehirde bir dedikodu ile halkı sığınmacılara tepkili hale getirmişler. "Provokasyona uygun ortam" için çalışma yapmışlar. Tıpkı Sivas'ta, Maraş'ta Çorum'da 12 Eylül darbesinden önce yaptıkları gibi. ( O günlerde de "Cami bombalandı." dedikodusuyla halk, karşı karşıya getirilmişti. Bu durum, 12 Eylül İddianamesinde açıkça ifade edilmektedir.) "Psikolojik harekat" planları bu kez Reyhanlı'da devreye sokulmuş, anlaşılan."

Silivri- Şam arası irtibat

Muhalefet partileri tarafından yapılan eleştirileri de değerlendiren Canöz, "Yapılan beyanlar, bombanın tahrip gücünü, parça tesirini artırmakta, onu kimyasal, nükleer bir silaha dönüştürmekte. Esed, Suriye halkını bombalıyor, Türkiye'deki beyinsizler de Suriyeli sığınmacıları taşlıyorlar. Bu bile bir ittifakın olduğunun göstergesidir. Silivri - Şam arasında çok ciddi bir irtibat olduğu şüphesi kamuoyunda güçlü bir kanaate dönüşmek üzereu2026 Patlamadan sonra yoldan geçen Suriyelilere saldıranlar yakalanırlarsa -ki yakalanmalılar. Olayın bu yanı patlamayla da çok ciddi şekilde alakalı olabilir. - Silivri- Şam dayanışması, muhabbeti / muhaberatı daha iyi anlaşılacaktır. Malum, 28 Şubatçıların örnek aldıkları sistem, Suriye modeli idi. Bu dikkate alınırsa, Suriye olaylarında Türkiye'de bugün kimin ne söylediği, kimin nerede durduğu daha iyi anlaşılacaktır" diye konuştu.