Dolar (USD)
35.17
Euro (EUR)
36.53
Gram Altın
2958.72
BIST 100
9672.75
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE
06 Kasım 2024

PKK'de Öcalan, CHP'de Atatürk Sorunu

CHP ve PKK kuruluş retoriği olarak birbirlerine paralellik arz etmesinin yanısıra, kuruluş amaç ve ilke(sizlik)leri ile de birbirine benziyor. İkisi de Tepkisel ve konjonktürel hareket. İntikamcı ve bütün tarihi reddiyeci bir teorik alt yapısı olmayan reaksiyonlardır. İkisinin de ilham kaynağı Batı. Ve Batı değerleri değiştikçe bu iki ideolojik (!) hareket de kendi içinde aşılmaz bir kaos yaşıyor.

Türkiye’de sınırları, teorik alt yapısı ve eylem pratiği olmayan Kemalizm ve Apoizm, konjonktür duvarına son bir kez daha toslayarak tarihin çöplüğüne doğru savruluyor.

Mustafa Kemal ve Abdullah Öcalan kurdukları yapı tarafından bugün dışlanan birer figüre dönüşmüş durumdalar. Öcalan, PKK için Atatürk, CHP için derhal kurtulması gereken birer ifrazata dönmüşlerdir. Her iki kısır yapı bu ifrazatı atsalar da atmasalar da kendini tüketme sürecinin sonuna geldi. Hasım olarak değerlendirilmesi gereken Kemalizm ve Apoizm bugün birlikte aynı çukura gömülmeleri, tarihin ülkemiz üzerindeki minik bir cilvesidir.

Türkiye, yaklaşık son 50 yılını Kemalizm ve Apoizm cenderesinde geçirdi. Apoizm ve Kemalizm cenderesine sıkıştırılmış Türkiye, artık korku duvarlarını yıkmış ve 20. yüzyıl gerçeklerine uygun bir yol haritasını çizmeye başladı. Ne var ki 50 yıldır ülkedeki bu cendereden beslenen Apoizm ile 100 yıllık Kemalizm gericiliği artık hitap ettikleri tabanın dahi düşünsel ve pratik ihtiyaçlarını karşılamaz hale gelmiş bulunmaktalar.

Öcalan’ın dönemin Milli İstihbarat Teşkilatı’nın ilgili daire başkanlığı ile birlikte kurduğu PKK, yurt dışına kaçınca yaşamını sürdürebilmek için birçok kirli ilişkiler içerisine girmek zorunda kaldı. Öcalan, Türkiye’den ve Türkiye’deki “ağabey”lerinden uzaklaştıkça uluslararası bir casusluk, ihanet ve suç işleme örgütü lideri haline dönüştü.

chp-miting-1_9e7c699b54a70ad654899ae1e6740cdb.jpg

BUGÜNKÜ PKK İÇİN ÖCALAN NE İSE, CHP İÇİN DE ARTIK ATATÜRK DE ODUR

Aynı şekilde Kemalizm de ilham aldığını sandığı Batılı değerleri anlamadan, bire bir tercüme edip Türk toplum hayatına dayatınca ilk gününden bu yana sürekli reddiye ile karşılaştı. Bu yönü ile Kemalizm, 100 yılı aşkın süreçte hiçbir şartta Türk toplumundan kabul görmedi. Hep marjinal bir “bürokratik saplantı” olarak topluma süngü, dipçik ve yağlı urgan ile dayatılarak bugüne kadar var olageldi. Kurumsal olarak CHP çatısı altında varlığını sürdüren Atatürkçülük, yaklaşık çeyrek yüz yıldır artık buradan da kovulmaya çalışılıyor.

Ve gelinen noktada Abdullah Öcalan PKK için ne ise, Atatürkçülük ve hatta Atatürk de CHP için o pozisyona gelmiştir. Yani Mustafa Kemal Atatürk, artık kesin bir şekilde CHP’de istenmeyen figür haline gelmiştir.

Bu yüzdendir ki Kafkas kökenlisinden, “Kılıç artığı”na kadar ne kadar Türk olmayan unsur ve rezil siyasi figür varsa, Atatürkçülük kisvesine bürünmeye çalışıyorlar. Oysa Atatürkçülüğün kendine bir faydası olsaydı CHP’den atılmaya çalışılmazdı.

calan-1_a6053f83cf103c50a2d06a4fe913933d.jpg

APOCULUKLA ATATÜRKÇÜLÜK NASIL BU HALE GELDİ?

Takvim yaprakları 20 Ekim 1991’i gösterdiği gün ülke genelinde Genel Seçimler yapılmış ve Atatürkçülerin kurduğu Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP)’den 18 tane Apocu/Kürtçü/bölücü isim Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne giriyordu.

Ulusal Kurtuluş savaşının banisi, hamisi, hadimi olarak övünenlerin partisi S(C)HP’den, Türkiye’yi bölmek/yıkmak isteyen, Marxist-Leninist temellere dayalı bir Kürdistan kurmak isteyen seküler, jakoben laik/faşist bir grup Kürtçü siyasi Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM)’ne girdi. TBMM’nin dünyadaki diğer bütün ulusal meclislerden ayıran yegâne özelliği, dünyanın tek “gazi meclisi” olma sıfatını taşımasıdır.

Yani Gazi Meclis’e Gazi Mustafa Kemal’in adamları tarafından “teröristler” sokuluyordu.

İşte o günden bu yana “Atatürk’ün partisi” CHP’de gün geçtikçe Atatürk, bir ayrık otu haline gelmeye başladı.

Özellikle 2018 yılında “Her CHP’linin evinden bir oy HDP’ye” kampanyası ile Atatürk, CHP’den taş ve sopa ile kovuldu adeta.

Ancak Kemal Kılıçdaroğlu’nun devrilmesi ile birlikte ilk başta bir nebze umutları yeşeren “müntehibi sani devri” artıkları umutlandılar. Ne var ki yeni dönem CHP liderliği ve CHP’de en etkin isimler, küresel güçlerin Türkiye ve bölgemiz üzerindeki projeksiyonları hayata geçiren kadrolar olmasından dolayı Atatürkçülük bir kez daha dışarı doğru itildi.

Bu sefer son genel seçimde, birçok büyükşehir ve büyükşehir düzeyindeki ilçelerde PKK’lı isimler CHP çatısı altında belediye başkanlığı koltuğuna oturdular.

Para ve gücün var olduğu belediyelerde “bölücülük, Kürtçülük, ayrılıkçılık” naraları Anıtkabir’in bütün sütunlarını tavanını tabanını delik deşik ediyordu. Ama ne hikmetse “Atatürk’ün partisi CHP” bu kepazeliğe sessiz kalıyordu.

Tam da bu süreçte MHP lideri Devlet Bahçeli’nin “Öcalan Meclise gelip konuşsun, örgütün feshettiğini söylesin” çıkışı ak koyunla kara koyunu çok net bir şekilde gösterdi.

apoculuk-1_c9dcddfa2c6c77a1df0747e886137b56.jpg

ATATÜRK DE ÖCALAN DA KURDUKLARI ÖRGÜTTEN KOVULDULAR

Ve Terör örgütü PKK tarihinde ilk kez PKK’nin en tepesinden Öcalan’ın örgüt içerisinde boş bir sembol olduğu ortaya çıktı ve örgüt bunu ifade etti.

Aynı şekilde CHP’de kendi içindeki PKK’li yerel yöneticilere sahip çıkarak Atatürk ve Atatürkçülüğün CHP’de boş bir mukavva olduğunu dünya âleme deklare etti.

Şimdi Atatürk ve Öcalan’ın kendi kurdukları örgütten kovulmalarının teknik ne gibi sonuçları olabilir ona bakmak istiyorum

Önce Çocuk katili, uluslararası casus ve istihbarat servislerinin kucak gediklisi PKK ve Öcalan Boyutuna bir bakalım:

- Abdullah Öcalan'ın İmralı'dan yaptığı barış çağrıları, örgüt yönetimi tarafından kabul görmüyor.

- Kandil'deki yönetim ile Öcalan arasında görüş ayrılıkları derinleşiyor

- Örgüt içinde Öcalan'ın etkisinin azaldığı görülüyor

- Bu durum, çatışmasızlık sürecinin önünde ciddi bir engel oluşturuyor

pkk-1_31f608f29cf799844ac5d3d69bfb6c0b.jpg

Şimdi de CHP ve Atatürk çizgisine bakalım:

- CHP'nin son çeyrek yüzyıldır izlediği siyaset geleneksel Atatürkçü çizgisinden uzaklaştı.

- HDP/DEM Parti ile yakınlaşma, parti içinde ve seçmen tabanında tartışmalara yol açıyor

- Bu durum partiyi kronik kimlik krizine soktu.

Peki bundan sonra ne olur:

- Her iki durumda da kurucu figürlerle (Öcalan ve Atatürk) mevcut yönetimler arasında çok kesin ve net bir çizgi farklılaşması görülüyor

- Bu ayrışmalar hem PKK'nın hem de CHP'nin iç dinamiklerini olumsuz etkiliyor

- Türkiye'nin terörle mücadele ve siyasi istikrar açısından bu durumları dikkatle değerlendirmesi gerekiyor.

Öcalan'ın etkisinin azalmasının PKK için muhtemel sonuçlarını şöyle sıralayabiliriz:

İç Yapıda Olası Değişimler:

- Başta CIA, MOSSAD, İngiliz İstihbarat Servisi, Arap ve İran istihbarat aparatı Kandil merkezli yönetimin daha terörize eylemlere yönelme ihtimali

- Örgüt içinde farklı fraksiyonların güç mücadelesinin artması

- Genç militanlar üzerindeki ideolojik kontrolün zayıflaması

- Yerel grup liderlerinin özerk hareket etme eğiliminin güçlenmesi Ve mikro hücresel terör faaliyetlerinin artması.

İki Krizin Ortak Noktaları:

1. Kurucu figürlerle çatışma:

- PKK'da Öcalan'ın etkisinin ciddi anlamda azalması

- CHP'de Atatürk çizgisinden uzaklaşma sürecinin tamamlanması

2. İç tutarlılık sorunları:

- PKK'nın stratejik belirsizliği

- CHP'nin kimlik arayışıyla Neo Liberalliğe kayması.

3. Taban tepkileri:

- PKK'da alt kadroların farklılaşması

- CHP'de geleneksel seçmenin diğer ulusalcı faşist partilere geçmesi

Bu süreçler Türkiye'nin:

- İç güvenlik politikalarını

- Siyasi dengelerini

- Toplumsal barışını

doğrudan etkileme potansiyeline sahip görünüyor.

Bu saydıklarım ihtimal. Ama tek gerçek ver ki a da Atatürkçülük ve Apoculuk tarihin çöplüğüne kesin bir şekilde atılmıştır.